hiç alakası yok, dünyanın kaynakları sınırlı sorumsuzca kullanmamalıyız falan filan laflarla kendimizi kandırmayalım.
kapitalizmin acı yüzünü bize tüm çıplaklığıyla gösteren bir cümledir bu.
zenginler hatta orta direğin biraz üst kesimi bile tasarrufu aklının ucundan geçirmiyor.
devlet babamız ilan panolarında, kamu spotlarında suyu, elektriği, ekmeği falan filan ziyan etmeyelim deyip dururken, zenginler çılgınlar gibi benzin yakan arabalarıyla şehirde dolaşır, bir lokma yemek yemek için onlarca tabak yemeğin çöpe atıldığı mekanlarda karnını doyurur, ısıtma, soğutma ve aydınlatma harcamalarının tavana vurduğu evlerinde saatlerce duşun altında kalabilirler.
yine de biz dişimizi fırçalarken musluğu kapamaya devam edelim, çünkü jakuziler başka türlü dolmaz..
mühendislik tamamlama sorularını görünce: "ortaokul mezunlarının suçu ne? onlar da bu souları çözebilir. Onlara da bir hak verin" diyen haklı insanların feryadıdır.
üstün sürüş teknikleriyle trafiğe renk katan taksicilerin bir arada bulunduğu sıcak mekanları ziyaret eden devlet büyüklerimizin, taksicilerle çay içerek muhabbet etmesidir.
taksicilerin hayata dair görüşlerinden ve üstün ekonomik tecrübelerinden istifade edilir bu ziyaretler sayesinde.
insanların duyunca ibret aldıkları yargı kararlarıdır.
bu kararların ardından:sübhanallah, helal olsun veya hassiktir lan gibi ünlemlerin duyulması muhtemeldir.