nasıl olsa ödemeyeceği için 18 ytl olarak neden açıklamadığını düşündüğüm şahsiyetin yeni söylemi.
kendi kendine cevap: 18 ytl 8 ytl ye göre inandırıcı değildir. ama cem uzan 18 ytl dediği için inandırıcı değildir. her nedense 18 ytl rakamını akp telaffuz ederse herkes inanır ve oy verir. 18 ytl olacağı günleri umutla bekler.
aslında kendini kandıran sürücüdür. kemerin onun hayatını kurtaracak bir alet değilde sadece ceza yemeye yada yememeye yarayan bir alet olduğunu düşündüğü için yapar bu hareketi.
(#856744) entrysini neden olumsuz oyladığını anlayamadığım ve benimle birlikte sözlük yazarlarının %99,9 unun da anlayamayacağını düşündüğüm kültür yumağı kişi.
atatürk tarafından 1923 de eğitim için berline gönderilmiş ve atatürk hakkında çok az bilinen bir hikayeyi yaşamış ve atatürk ün liderliğini bir anısıyla anlatmış kişi.
kendi anlatımıyla
"Yil 1923... Istanbul Universitesi' nde ogrenci oldugum siralar. Okul duvarinda bir ilan goruyorum. 'Avrupa'ya talebe yollanacaktir.'
'Allah Allah' diyorum, ulke yikik dokuk yil 1923... Avrupa'ya talebe! Luks gibi gelen bir sey, ama bir sansimi denemek istedim. 150 kisi icerisinde 11 kisi secilmisiz. Benim ismimin yanina Ataturk 'Berlin Universitesi' ne gitsin'
diye yazmis. Zaman geldi. Sirkeci Gari'ndayim, ama kafam oyle karisIk ki gitsem mi, kalsam mi orada ben unutulur muyum, para yollarlar mi, gurbet ellerde ne yaparim?
Bir an gitmemeye karar verdim, dondum. O sirada bir muvezzi ismimi cagirdi:
"'Mahmut Sadi, Mahmut Sadi, bir telgrafin var.'
"Telgrafi actim aynen sunlar yaziyordu:
"'Sizleri birer kivilcim olarak gonderiyorum; alevler olarak geri donmelisiniz.'
"Var mi boyle bir sey? 11 ogrencinin nerede, ne zaman, ne dusunebilecegini hesap edebilen bir lider, dunya lideri olmasin da ne olsun! Yil 1923, biz evimizde bir cocugumuzun huyunu degistiremiyoruz, bir huyunu. Tum ulkenin
huyu degisiyor. Bununla ugrasan bir insan, yolladigi 11 ogrencinin nerede, ne zaman, ne dusunebilecegini hissedebiliyor."
Mahmut Sadi devam ediyor:
"Gel de simdi gitme, git de orada calisma, don de bu ulke icin canini verme!"
--spoiler--
bu kadar hakareti duyunca kim olduğunu tespit edemememize rağmen, ulan ben ne yapmışım diyerek ve nutku tutularak bu entryi kötülememiş kişiliktir kendileri. anlaşılan şu ki sözlükteki eğitimsiz eksi oy atıcısı alıngan bir kişilikmiş. umarız aklı başına gelmiştir ve artık entryleri okuyup özümseyecek ve üzerinde biraz düşündükten sonra oylayacaktır. demek ki bu şahsı adam edebilmek için eğitimsizlikle, ibnelikle , cahillikle suçlamak gerekirmiş ne kadar ilginç diye düşünmeden edemediğimiz kişilik.
yapılacak başka fuar konusu kalmayınca herhalde son çare bulunan fuar. ileriki yıllarda ileri gidilip sex malzemeleri fuarı haline gelebileceğini düşündüğümüz fuar.
muhabir: efendim fuara ne için geldiniz?
fuar gezicisi: valla bacım hanıma jartiyer falan bakacaz ben de şair ruhlu don juan gözlüğü alacam, genelde o standlara bakıyoruz.
muhabir: geçen seneye göre nasıl buldunuz?
fuar gezicisi: özellikle geciktirici krem tanıtımının yapıldığı stand çok ilgimizi çekti. harbiden geciktirdiğini gördük ve bizzat denedik.
kim olduğu son derece merak edilen ve hiç bir entrynin tam olarak ne anlatmak istediğini anlamadan ve okumadan sadece tuttuğu takımın yada partinin adı onun istediği biçimde geçmediği - eleştiri falan olması gerekmiyor, övmemek bile suç- tüm entrylere saniyeler içinde eksi oy veren kişiliksiz kişi.
keşke sözlükte teknik imkanlar el verse de takılabilse diye düşündüğüm filtre. şöyle ki
5 bin dolarlik kus memuru başlığı altında yapılan - ak parti hükümetinin sağlık bakanlığının kuş gribi ile mücadele koordinatörlüğüne atadığı zat. işin ilginç yanı bu zat ne veteriner, ne de doktor. -
eleştirisinin neresinin eksi oy alması gerektiğini anlayabilmiş değilim. Yani asgari ücretin 380 ytl olduğu bir ülkede konusunda uzman olmayan bir adamın 5000$ maaşla göreve atanması nasıl savunulabilir. yani bu sözlükte sadece hükümet şakşakçılığı yapmak mı iyi oy almaktadır. Esas sözlükteki ak parti sevdalılarının kardeşim biz bu oyları size ona buna devletin parasını peşkeş çekin diye mi verdik diye sorması gerekirken onlar adına hesap soranlara eksi oy verip düşüncelerine katılmadıklarını belirtmekle ne kazanıyorlar. (bkz: eksi oy mıknatısı)
her seferinde bir otuz bir otuzbir hatta bazende yirmisekiz çıktığı için her ay paranoyakların ulan yanlış mı saydım yine diyerek tekrarladıkları eylem.
kofi annanın işte budur üstad denilebilecek sözleridir.medeniyetler ittifakı toplantısında sarf ettiği sözleri şöyle bağlamıştır. sorun hiçbir zaman inanç değildir, sorun inananlar ve onların birbirlerine karşı nasıl davrandıklarıdır.
--spoiler--
Birand'ın "Nedense iranlı resmi yetkililer geldiklerinde Anıtkabir'e gitmez. Atatürk'ü ziyaret etmez. Türk yetkililer de iran'a gittiklerinde lideriniz Humeyni'nin mezarına uğramazlar. Anıtkabir'e gitmek, iranlı bir resmi yetkili için kötü bir şey midir?" sorusunu yanıtlayan Hatemi, şöyle dedi:
"Bu tip protokol işlerinden artık vazgeçmemiz gerekir. Daha çok gerçeklere bakmalıyız. Zira iki toplumun birbirine saygı ve sevgisi büyüktür. iki ülkenin yakınlaşmasında, toplumların birbirlerine karşılıklı saygısı çok önemlidir. Protokolden vazgeçmek lazım. Protokol önemli değildir. Halklarımız birbirine yakındır. Daha da yakınlaşması için neler yapılması gerektiğine bakmalıyız. Protokole değil."
--spoiler--
gitmemesi çok da umrumuzdaydı diyebileceğimiz iranlının dün basına yansıyan sözleri.sözü sarfeden gitmek istese de götürülmemesi gerekir diye düşündüğümüz ve hatta kalpten inanmayanlar ve atatürkün fikirlerine karşı gelenler zaten gitmesinler diyerek son noktayı koyduğumuz sözlerdir.
The Sun gazetesinin okuyucularına haber göndermeleri karşılığında 276 YTL telif ödeyeceklerini ilan ettikleri kampanyanın adı. Türkiyede yapıldığında inanılmaz haberlerin yakalanabileceği ve hatta bunlar o kadar fazla sayıya ulaşır ki maaş ve ssk primi, araç benzini vs. gibi giderlere katlanmak isyemeyen bir çok gazete bu yolla haber satın alıp maliyetlerini bile düşürebilir. Ancak ülkemizde haberden telif hakkı alabilmek için kendini haber yapanlar ordusuyla karşılaşılabilinir. (bkz: haber yaratmak uğruna kıçına kazık soktu)
en önemli karakterinin dizi sonunda ne olacağını yazmayı unuttuğum dizi. fikret adlı karakter ise ota boka sinirlene sinirlene önce sakinleştiriciye sonra alkole, sonra uyuşturucuya başlayıp hayatını heba edecektir tahminimce. ferhundenin fingirdemeleri ile dünya görüşü değişen alirıza bey tüm bu olanlara rağmen dev plazanın en üst katında purosundan bir nefes çekip ooohhh beee iyi ki gelmişiz şu istanbula diyecek. böylece tüm yapraklar dökülmüş kazık gibi ağaç ortada kalmış olacak.
reşat nuri güntekin in aynı adlı eserinden dizileştirilmiş yapıt. zannımca gidişata bakılırsa dizinin sonunda leyla ile necla kötü yola düşecekler. Aynı genelevde çalışırlarken yeni işe giren travestinin aslında abileri şevket olacağını öğrenecekler. Ali rıza bey de yeter artık kastığım bu kadar deyip ferhundeyi götürecek ve ferhunde ile birlikte oturdukları evi yıktırıp yerine dev bir plaza inşa ettirip paraya para demeyeceklerdir. anaları ise bu kadar olaya dayanamayıp ölür herhalde.