akşam çok içilir, kafa güzel olur, dans edilir, şans varsa manita bulunur, gece biter, kahve içilir, sızılır, sabah erken kalkılır, susanır. bence en sıkıcısı gece içilen sıcak kahvenin dili yakması..
(bkz: hangover)
bu film serisinin hangisi olduğunu hatırlamıyorum ama bi filmde aynen şöyle oluyordu; biff(yanlış hatırlamıyorsam) geleceğe gidip bütün bahis sonuçlarını öğreniyordu sonra geçmişe dönüp o bahisleri oynuyordu ve zengin oluyordu. insanın düşündükçe ağzı sulanıyor valla..
öss'yi kazanamamış genç bakkaldan birşeyler almaktadır. bu sırada da televizyonda öss birincileri açıklanmaktadır. artık hangi seneyse birinci konya'nın bir köyünden çıkmıştır. bunun üzerine bakkal çocukla dalga geçmektedir:
- konyalı çocuklar kadar olamadın be..
çocuk son derece kendinden emin cevap verir:
-napiim amca.. onların ortaköy'ü yok ki!
özellikle cuma akşamları.. o hafta o kadar çok yorulmuşsunuzdur ki gözlerini açacak haliniz kalmaz. ertesi gün erken kalkılmayacağını bilmek, bu stresten yoksun olarak yatağa uzanmak ve uyumak. 2 dakika içinde gelen uyku..
bu adam fenerbahçede oynarken fenerbahçenin bir korner taktiği vardı. bu adam kornerlerde hep ön direkte dururdu, ortayı açan da topu hep ön direğe ortalardı, andersson da uzun boyunun avantajıyla ön direkte topu arkaya aşırırdı, artık arka direkte kim varsa gölü atardı. vasat anadolu takımları da hep yerlerdi bu numarayı..
sarı dolmuşlarda ise ön koltuğun en sağında oturan tiplerdir. hayatta ordan kıpırdamaz yanı boş olsa bile. yaşlı insanlara bile yer vermez hadi yer vermek demeyelim de sadece yan koltuğa kayacak yer açacak. siz varya..
çok sakatlandı bu adam. daha 2006 yılının başında bacağını kırdı, tam döndü 2006 dünya kupasında patlama yapcak derken bu sefer de (kendi!)ön çapraz bağlarını kopartmıştır. iyi futbolcuydu eskiden.
yırtılması yada kopmasıyla spor hayatını bitiren bağlardandır. ilk koptuğu anda inanılmaz bi acı verir, kendimden biliyorum acıdan ses bile çıkaramamıştım. hikayemi şöyle bi özet geçeyim:
basketbol oynarken aptalın birinin fazla gaza gelmesiyle, kendini andre kirilenko gibi zannedip turnikeme blok koymak istemesiyle sıçramış ve dengesiz bi biçimde dizimin üstüne düşmüştür yandan, sonra o inanılmaz acı, arkadaşların kollarında kenara taşınma ve buz tedavisi.. ilk anda dizinizi kırmanız imkansız, buz tedavisinden sonra dizinizi yavaş yavaş haraket ettiriyorsunuz, 15-20 dakka sonra kendinizi iyi hissediyorsunuz. işte burda dikkat; ben de kendimi iyi hissettiğim için antrenmana devam edeyim dedim daha ilk pozisyonda şuta kalktım daha doğrusu kalkamadaım çünkü kendimi yine yerde buldum. her neyse zorlamanın fazla saçma olduğunu düşünüp antrenmanı bıraktım eve gittim ve elime artık ne geçtiyse (voltoren,bengay vs) sürerek bandajladım. ertesi gün uyandığımda diz balon gibi şişmişti ve üzerine basamıyordum. lan dedim kesin bişiler oldu dize bi doktora gideyim. doktora gittim mr falan çekilmesini söledi( lan ne mr'ı diycektim altı üstü ters bi haraket yapmışızdır- ki bunu mr sanuçlarını aldıktan sonra anladım böyle artisliklere girmek gerekmiyomuş.) neyse işte mr sonuçları bi geldi ön çapraz bağ rüptürü(yırtığı) yazıyor kocaman doktora gittim ne olcak şimdi dedim ameliyat olcaksın dedi, aha dedim basketbol buraya kadarmış geçmiş olsun. neyse işte okul zamanı falan filan derken yaz tatilinde ameliyat oldum,çivileri çaktılar yeni bir bağım oldu. ameliyat çok zor değil, hemen yapıyorlar, hastanede 1 gün kaldım. burda bi parantez açmak istiyorum ameliyat oalcaklar için; doktorunuzu iyi seçin, her doktor bu ameliyatı iyi yapamaz, eğer spora devam etmek istiyorsanız ona göre bir doktor bulun yoksa bu sorunla ömür boyu karşılaşırsınız. neyse efendim ameliyattan sonra doktor evde yapmam için egzersiz verdi, ama arkadaş egzersizleri yapamıyorsun, o kadar çok acıtıyoki! ama doktor eğer egzersizlerini yapmazsan kasların hemen erir deyince kendinize işkence yapmaya başlıyorsunuz. ilk 1 hafta zor geçiyo ağrılar oluyor, sonra benm 10. günde dikişlerim alındı ki dikişlerin alınmasıyla herşey daha güzel olmaya başlıyor, tuvaleti daha rahat kullanmaya başlıyorunuz falan filan.. 10.-15. gün arası koltuk değneklerinden kurtuldum, yürümeye başladım ama yürümek de yürümek olsa, yürümeye yeni başlayan çocuk bile benden daha iyi yürüyodur. günler geçiyo bu arada evde egzersizleri aksatmadan yapıyorum daha sonra bir spor salonuna yazılmaya karar veriyorum 1,5. ayda. ilk olarak bisikletle başlıyorum daha sonra koşu bandında yürüme falan derken günler geçiyor, 3.aydan sonra koşmaya izin çıkıyo-ki koşmak da koşmak değil-, sonra uzun süre koşmayı düzeltmeye başlıyorsunuz, aylar geçiyo siz spor salonunda aletlerle kaslarınızı kuvvetlendiriyorsunuz. 6-7 ay gibi dönemde ben kendimi iyi hissettim ve basketbola yavaştan başlamaya karar verdim, futbol için biraz daha zaman geçmesini bekledim çünkü gutbol daha çok temas halinde olunan bi spor.
ameliyat olcaklar için son sözler; ameliyat zor değil artık güvenli ellerde iyi bi şekilde yapılıyor. ameliyatın tek sorunu ameliyattan sonra iyileşme süreci çok uzun sürüyor ve çok da sıkıcı yani yürümeyi düzeltmeniz için 1 ay geçmesi gerekiyor, koşmayı tamamen düzeltmek için de 1,5 ay gibi bi süre geçmesi gerekiyor, aynı şekilde zıplama ve diğer haraketleri hep en baştan başlıyormuş gibi yapmak gerekiyor. bu yüzden sabırlı olmak lazım, fizik tedaviyi hiç ama hiç ihmal etmemek lazım.
birde kasaların önü.. kasaların önüne bir sürü ıvır zıvır yerleştiriler(çikolata,şeker,dondurma vs). böylece sırada bekleyen müşteriyi bunlara bakmaya ve almaya zorlarlar.
kesinlikle izlenmesi gereken dizi. bazı yerleri abartılmış olsa da genel olarak harika kurgu+ses+efektleri var. keşke her dizi bu kadar güzel olsa da izlesek..
prison break'in çok beğendiğim ana karakteri. Özellikle hala nasıl öyle karizmatik baktığını anlayamadım. Bana göre kaşlarıyla çok fazla oynamışlar abimizin böyle bakabilmesi için.