cumbio
109 (çalışkan)
onuncu nesil yazar 21 takipçi 29.52 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    gay argosu

    1.
  1. http://www.magayzin.com/l...5-adan-zye-lubunyaca.html
    -A-

    Alıkmak : (1) yapmak, etmek örn: habbe alıkıyorum (yemek yiyorum)
    (2) kur yapmak, ilgilenmek, sarkmak örn: kız,benim mantime alıkma, yolarım!

    albergo : otel

    altım : yanımdaki

    abuş (lapuş) : alıkmakü öpüşmek

    -B-

    badem: göz

    balamoz : yaşlı erkek

    babilof : bok

    balina: asker

    but : çok, büyük... örn: but şugar (çok güzel), but similya (büyük penis)

    belde : para örn: beldeli koli (para karşılığı yapilan cinsel ilişki)

    beldeli koli : paralı karşılığı sevişmek

    beldeli laço : satılık erkek

    badem şekeri : bahriyeli

    -C-

    concon : testisler(hayalar)

    cangal : ayakkabı

    cici : meni

    cici naşlatmak : boşalmak

    cıvır : kız

    -Ç-

    çark yapmak : dolaşmak, aranmak, volta atmak örn: her akşam taksimde çarka
    çıkarım.

    çarka çıkmak: sokakta dolaşıp koli aramak

    çorlamak : çalmak, hırsızlık yapmak örn: su laço benim cüzdanımı çorladı (şu
    herif benim cüzdaniımı çaldi)

    çorcu : hırsız

    çerçeve: yüz

    -D-

    digin : hem aktif, hem pasif, çift taraflı erkek

    -E-

    elvan : orta boy penis örn: -laçonun similyasi but muydu? -hayır, elvandı.

    ezik(yapmak) : dövmek,bağırmak,kötü söz söylemek

    -G-

    gullüm : eğlence, gırgiır

    gacı : kadın

    gacıvarı : kadınsı

    gerim : ben

    -H-

    habbe : yemek örn: gel, habbe alıkalım (gel yemek yiyelim)

    happutka : kadınlık organı

    hatay'a gitmek: 31 çekmek (hatay'ın plakası)

    -K-

    kür : yalan

    kür alıkmak : yalan söylemek

    kür koli vermek : sevişiyormuş gibi yapmak & bacak arasında

    kezban : saf, tecrübesiz, hiçbir şeyden haberi olmayan

    kaşar : tecrübeli

    kevaşe: fahişe

    köfte yapmak : karşı tarafın penisiyle oynamak

    koli : cinsel ilişki, sevişmek

    koliye naşlamak : sevişmeye gitmek

    kolika : makyaj

    kakiz naşlatmak : sıçmak

    kolika alıkmak : makyaj yapmak

    kürdan : küçük örn: kürdan similya (küçük penis)

    kolitirika naşlatmak: tüyleri kesmek, ağda yaptırmak

    -L-

    lapuş yapmak : öpüşmek

    lubunya : pasif eşcinsel

    laço : yetişkin aktif erkek (20-30 arasi)

    laçovari : erkeksi

    laki : ahlak polisi

    lavaj : anüs temizliği örn: koliden önce mutlaka lavaj yapın

    -M-

    manti : genç aktif erkek (15-20 arası)

    madi : kötü, huysuz, pis, çirkin, bela, delilik.

    madilik : kötülük, bela çıkartmak,delirmek

    malamoz : yaşlı erkek, duruma göre zengin yaşlı erkek.

    minco : popo, kıç, anüs

    maydanoz : saç

    motofor : bok

    muş : burun

    -N-

    naşlamak : (1) gitmek, kaçmak örn: naşlayın, paparonlar geliyor. (kaçın,
    polisler geliyor)

    naşlamak : (2) penisin sertleşmesi örn: similyam naşladı. (penisim kalktı)

    nafta : orta yaşlı erkek (30-45) arası

    nakka trika : tüysüz

    naciye : esrar

    -P-

    pare : para

    puri : yaşlı eşcinsel

    putka : kadın cinsel organı

    paparon : polis

    pöçük (digin) : erkek gibi görünüp koli veren

    piyiz (alıkmak) : içki içmek

    pişar naşlatmak : işemek

    papik: kafa yapmak için alınan

    -S-

    similya : penis

    sipali (belde) : para

    sipet : oral seks

    sipsi : sigara

    sirkaf : ev örn: benim laçoyu koli için, arkadaşın sirkafina götürdüm.
    (sevgilimi seks yapmak için arkadaşın evine götürdüm)

    sürüngen : parklarda, barlarda eşcinsel arayıp, onların sırtından geçinen,
    hırsızlık yapan, güvenilmez erkek

    -Ş-

    şugar : güzel, hoş, tatlı... örn: ay, but sugarsın abla... (çok hoşsun abla)

    şugariyet : takı, ziynet eşyası

    şovşak : bluğ çağı erkek çocuk

    şorşak : çocuk

    süpet alıkmak : oral seks

    şebzü : beşyüz

    -T-

    tariz : aşık, sevgili örn: bizim mahallenin bütün mantileri bana tariz.
    (mahallenin bütün çocukları bana aşık)

    taliga : araba

    talikatör : taksici & arabayı kullanan kişi

    tarika : bıyık

    trika : sakal

    tita : meme

    tato : hamam

    tikel : bak örn: laçoya tikel, similyayı naşlatmış (adama bak penisini
    kaldırmış)

    tutmak : hoşlanmak örn: sarışınlar beni tutmaz ama şu manti beni tutar
    (sarışınlardan hoşlanmam ama şu çocuktan hoşlandım)

    -V-

    vakko alıkmak : telefon numarası vermek
    3 ...
  2. sinemaya fuhuş baskını

    1.
  3. boşanan erkeklerin kına gecesi yapması

    ?.
  4. 06 hyg 18

    1.
  5. önder aytaç'in evini gözetleyen mit ajanlarinin araba plakasiymis. az önce twitter'dan ifsa edip, vururum diye de tehdit etti.

    https://twitter.com/onder...status/312295543068037121

    "BU 1 SUC DUYURUSUDUR 06 HYG 18 PLAKALI SI-MIT CI ARABASI VE ICINDEKI 3 KISI ICIN SUC DUYURUMDUR. ICINDEKILERI TERORIST DEYIP VURABILIRIM KI ZATEN LISTEDEYM VE BUNDAN SONRA IKAZ ETMEM VURURUM BILINE"
    1 ...
  6. aşk ve osuruk

    1.
  7. Psikiyatr Mustafa Ulusoy'un Aynalar Koridorunda Aşk adlı kitabindaki bir bölümün başlığıdır.
    Aşk acısı çekenlere okutulması tavsiye olunur. Ergen akrabalar üzerinde denenmis ve iyileştirici etkisi kanıtlanmıştır.

    --spoiler--

    GRi, KIZ ARKADAŞINI terkettiğinden beri huzursuzdu. Aslında hayat boyu huzursuz bir insandı Gri. Aşkın kalbini yatıştıracağını, onu başka bir yaşam boyutuna taşıyacağını düşlemişti. Hayatı boyunca saplantılı bir şekilde arkadaşlık aramış, ama hiçbir zaman başka herhangi birinin varlığında kendisine ‘kendisi olma’ izni vermemişti.

    Gri kız arkadaşını neden terkettiğini bir türlü anlayamıyordu. Bir sabah kalkmış ve artık ona eskisi kadar ilgi duymadığını hissetmişti. Ters giden şeyin ne olduğunu çözemiyordu. Nasıl olmuştu da ona karşı tüm duyguları aniden tepetaklak olmuştu? Görünürde arkadaşlığını bitirmeyi gerektirecek kadar aksi giden bir durum yoktu. Neden ona karşı ilgisini birdenbire kaybetmişti? Ona karşı hissettiği o yoğun duygular şimdi neredeydi?

    Onunla ilk tanıştığında, yıllardır hayalini kurduğu varlığın artık yanında olduğuna inanmış, çok sevinmiş, artık hayattan birşeyler umabileceğine kanaat getirmişti. Demek ki, hayatta insanın istediği şeyler olabiliyordu.

    Onu tam anlamıyla;

    Sevecek,
    Takdir edecek,
    Her yönüyle beğenecek,
    Hiç kırmayacak,
    Hiç incitmeyecek,
    Hiç terketmeyecek,
    Her halini anlayacak,
    Her halini bilecek,
    ihtiyacı olduğunda hemen yardımına koşacak

    bu çok özel insanı bulduğuna inanmıştı.

    “Herşey çok güzel başlamıştı. O bana, ben ona, ‘benim aynamsın’ derdik. Tüm amacımız birbirimizi çok sevmekti. Birbirimizi tanıyacak, diğerinin kendisini tanımasına çalışacaktık. ikimiz de iyiniyetliydik. Sonra bazı şeylerin eskisi gibi gitmediğini farkettik. Ama ben yine de arkadaşlığımızdan memnundum. Sonra aniden kalbimde ona karşı sevgimin birden söndüğünü hissettim.”

    “Şimdi sen, defalarca nerede hata yaptık diye düşünüyorsundur.”

    “Evet, binlerce kere, nerede hata oldu, o ne hata yaptı, ben nerede ne hata yaptım diye soruyorum. Filmi başa almak ve tekrar tekrar seyretmek gibi, ben de yaşadıklarımızı tekrar tekrar başa alıyor, konuşma parçalarını toplayıp, yerli yerine oturtmaya çalışıyorum.”

    “Her filmi yeniden başa sarıp, tekrar tekrar aranızda geçenleri, konuşmalarınızı, yaşadıklarınızı, tartışmalarınızı düşündüğünde bir sarkaçta gelip gittiğine eminim.”

    “Nasıl bir sarkaç, anlayamadım” diye sordu Gri.

    “Bana daha önce, ‘O çok mükemmel ve inanılmaz biri’ diye düşündüğünü söylemiştin. Sarkacın bir ucunda, ‘O çok mükemmel ve inanılmaz biri’ olduğuna eminim.”

    “Bu çok doğru. Bir tarafım hep o inanılmaz biri, mükemmel biri diyordu. Sarkacın diğer ucu epey bir zaman yoktu. Bir zaman kadar, salınmıyordum. O inanılmaz ve mükemmel biri noktasında uzun süre sabit bir şekilde kaldım.”

    “Sonra yavaş yavaş sarkacın bulunduğu bu sabit noktanın yanında diğer uç gelişmeye başladı.”

    Gri’nin tam olarak takıldığı yer burasıydı. “O çok mükemmel ve inanılmaz biri” dediği yerde uzun süre kaldıktan sonra, nasıl olmuştu da “O âşık olunmaya değecek, bana layık bir kız değil” noktasına doğru birden ve hızlı bir şekilde savrulmuşcasına salınmıştı?

    Salınma noktaları oluştuktan sonra, Gri önceleri yavaş yavaş, sonraları hızla bu iki nokta arasında gelip gitmişti. Önceleri her bir salınım yerinde kalma süreleri daha uzun iken, gittikçe bu süre kısalmış, aynı gün içinde birkaç kere “O çok mükemmel ve inanılmaz biri” noktası ile “O âşık olunmaya değecek, bana lâyık bir kız değil” noktalarına gelir gider olmuştu. Bu Gri’yi inanılmaz derecede yoruyordu. Ne sevdiğini hissedebiliyor, ne nefret edebildiğini anlayabiliyordu. Aynı gün içinde hem fırtına kopuyor, hem güneş doğuyordu. Şarıl şarıl yağan yağmurdan sonra, pırıl pırıl güneş açıyordu kalbinde. Bu içinde dinginlik diye birşey bırakmıyor, kalbini kasıp kavuruyordu.

    Bir yıla yakın olmuştu ondan ayrılalı. Kız arkadaşını unutamıyordu. Onu binlerce kez aramak istemiş, eli telefona gitmiş, ama konuşamamıştı. Telefonu çaldırıyor, onun alo sesini duyuyor, sonra telefonu kapatıyordu. Sık sık evini arıyor, telesekreterdeki sesini dinliyor, mesaj bırakmadan kapatıyordu. Onunla ilişkisini tekrar başlatmaktan korkuyordu.

    Dr. Mavi, “Onun çok mükemmel ve inanılmaz olduğu sonucuna nasıl varmıştın?” diye sordu.

    iki nokta arasında gidip gelen insanlar, bu noktalardan acı verenine daha çok odaklanırlar. Gri de daha çok kız arkadaşını neden bıraktığına odaklanmıştı. iki nokta arasında gidip gelmeler varsa, bu geliş gidişlerin anlamı, iki noktanın içeriği anlaşılarak çözülebilir. Dr. Mavi, Gri’nin kız arkadaşı için “Âşık olunmaya değecek, bana lâyık bir kız değil” deme noktasına nasıl geldiğini ne kadar merak ediyorsa, “O çok mükemmel ve inanılmaz biri” noktasına nasıl geldiğini de o kadar merak ediyordu.

    “Çok duyarlı biriydi. Beni kaale alıyordu. Beni önemsiyordu. Beni düşünen birisi var, diyordum. Bu çok hoş bir duygudur. Düşünsenize, dünyada birisi var ve senin varlığını önemsiyor, kaale alıyor. Bu ayaklarımı yerden kesiyordu. Sık sık onun beni düşündüğünü düşünüyordum ve bu çok hoşuma gidiyordu.”

    “‘Dünyada birisi var ve benim varlığımı önemsiyor’ cümlen çok dikkatimi çekti. Bir göz seni izliyor, bir akıl seni düşünüyor, bir kalp seni seviyor, bir yürek senin için endişeleniyor, bir ruh sana dokunuyor, bir güç seni kolluyor. Senin kendin dışında bir varlık senin varoluşunu onaylıyor. Senin varoluşunu onaylayan bu varlıkla ilgili neler düşlüyordun?”

    Tüm âşıklar gibi, Gri de âşık olur olmaz fantazilere dalıp gidiyor, saatlerini onu düşünerek geçiriyordu. Tüm imgelerine kız arkadaşı hâkim olup çıkmıştı.

    “Onunla ilgili birçok şey düşünürdüm. Hangisini anlatacağımı bilemiyorum.”

    “Onunla ilgili fantazilerinde onu sevdiğine ait görüntüler mi, yoksa onun seni sevmesine ait görüntüler mi daha fazlaydı?”

    “Bunu çok düşünmedim. Ama şimdi zihnimi yokladığımda daha çok onun beni çok sevdiğine, benimle ilgilendiğine, beni önemsediğine ait imgeler vardı zihnimde.”

    Dr. Mavi’nin aşk sorunları ile kendine gelen hastalarında en önemli gözlemi buydu. Aşk başkasını sevmek, başkasına bağlanmak olarak görülse de, Dr. Mavi aşk ve sevgi ilişkilerinin temelinde sevilmek olduğuna inanmıştı. Buna en büyük itiraz, tek taraflı platonik aşk yaşayan hastalarından geliyordu. Eğer tek taraflı olarak seviyorsam nasıl olur da aşkın daha çok sevilme, önemsenme, değer bulma arayışı olduğunu söylersin diye, koro halinde itiraz sesleri yükselirdi.

    Dr. Mavi de onlara fantazilerini ayrıntılı biçimde anlattırırdı. Bir başkasını karşılık görmese dahi ölesiye seven insanların imdadına fantazileri yetişiyordu. insan illa da önemsenmek, bir başka varlıkta anlam ve önem kazanmak istiyordu.

    Tek taraflı da olsa, sevgisine karşılık da bulsa, insanlar fantazilerinde, hayallerinde, imgelerinde sevdiğini söylediği kişinin de kendisini sevdiğini, kendisine âşık olduğunu, kendisini önemsediğini düşünmeden edemiyordu. Bu yüzden hastalarına ayrıntılı olarak fantazilerini anlattırır, onlara aşkın bu yüzünü göstermeye çalışırdı.

    Gri de kız arkadaşını bir zamanlar sevdiğini, ona bağlandığını, ona çok değer verdiğini söylese de, iş fantazilerine, düşlemlerine, imgelerine gelince kız arkadaşı tarafından ne kadar çok sevildiğine, onun tarafından ne kadar çok önemsendiğine ait görüntüler ağır basıyordu.

    Aşk konusunda kimse yalan söylememeli. Aşkın bir başkasını sevmek olduğunu söylemek koca bir yalandır. Aşk karşılıksız yaşanamaz. Buna en büyük itiraz karşılıksız seven insanlardan gelir. Ancak onlar da en azından fantazilerinde aşklarına karşılık bulmadan yapamazlar. Aşkı besleyen sevilmek, önemsenmek duygusudur. Aşk bu anlamda bir başkasının dünyasında varolma çabasıdır. Kendi varoluşunun bir başka varoluş tarafından onaylanması ihtiyacıdır. Bir çift gözbebeğinde yansıma, varoluş kazanma ihtiyacıdır. Bir başka varoluşun içinde iyi bir yeri olduğuna inanmayan bir insanın aşkı biter. Bir de, bir başkasının o kadar da önemsenecek biri olmadığını farketmek aşkı öldürür.

    Dr. Mavi, aşk fantazilerinin önemli bir özelliğinin de sevilen kişinin yüceltilmesi olduğunu anlamıştı. Gri bir kızı seviyorsa, asıl derdi o kız tarafından sevilmek, onun tarafından önemsenmek, değerli bulunmaktı aslında. O halde, Gri’nin sevilme, önemsenme ihtiyacının azamî düzeyde karşılanması için, Gri’nin kız arkadaşını yüceltmesi, yüce bir varlık tarafından sevilip önemsendiğini yaşaması gerekiyordu.

    Aşk bu açıdan da kocabir yalan olarak yaşanır. Âşık olunan nesne yüceltilir, tüm insanî zayıflıklarından ve zaaflarından soyutlanarak kutsallaştırılır. O dünyanın en güzel/en yakışıklı , en akıllı, en duyarlı kızı/erkeğidir.

    “Bir zaman sonra kız arkadaşım benim için bir yük haline gelmeye başladı. Sürekli benden ilgi bekliyordu. Hayatımın merkezinde olmak istiyor, benim tüm yaşam alanlarından soyutlanmamı umuyordu. Tüm sorunlarını benim çözmemi bekliyordu. Bilgisayarına kahve mi döküldü; ben halletmeliydim. Arabası mı bozuldu; ben ilgilenmeliydim. işyerinde sorunları mı var; ona dahiyâne şeyler söylemeli ve sorununu çözmeliydim.”

    “Suratın biraz asık olduğunda da, sevilmediğin söylendi tabiî.”

    Gri bunu onayladı. Arkadaşlıklarının kopma noktalarından biri buydu.

    “Şüpheci bir insan olup çıkmıştı. Sürekli onu sevip sevmediğimi soruyordu. Verdiğim cevaplar yetmiyordu. Bir zaman sonra, verdiğim cevaplara da inanmadığını hissetmeye başladım. Onun kalbini dolduramıyordum.”

    Dr. Mavi şaşkınlaştı. “Onun kalbini dolduramıyordum” cümlesi müthiş bir tesbitt içeriyordu. “Kalbini dolduramıyordum” cümlesi Dr. Mavi’nin içinde yankılandı, düşünce duvarlarına çarptı, sonra başka bir duvara doğru zıpladı. içini bir sevinç doldurmuştu. Aşk konusunda aradığı cümleyi bulmuştu. Gri’ye içinden teşkkür etti. Sevgi ve aşktaki kırılganlıkları, düş kırıklıklarını özetliyordu bu cümle. Katıldığı bir toplantıda bir terapist “insan psikolojisini öğrenmek istiyorsanız, hastalarınıza sorunuz. Onlar size en ince ayrıntılarına kadar anlatacaklardır. Siz yeter ki ayrıntıları kaçırmayın ve yerli yerinde soru sorun” demişti. Terapist haklıydı. Dr. Mavi, Gri’nin “Onun kalbini dolduramıyordum” cümlesine hazine bulmuş gibi sevindi. insanlar aşk ilişkileri, sevgi ilişkileri ile kalplerini doldurmaya çalışıyorlardı. Aşkın en güzel özeti belki buydu: bir insan tarafından sevilerek kalbini doldurmak... Belleğinin en özel bölmesine bu cümleyi yerleştirdi. Yaratıcıya, ona Gri gibi bir hasta verdiği için teşekkür etti. Sonra tekrar konuşmaya döndü.

    “Anladığım kadarıyla, onun kalbinin dolduramıyordun. O da sürekli bundan yakınıyordu, diyorsun. Bir insan bir başkasının kalbini doldurabilir mi sence?”

    Gri duraladı. “Bir insan bir başka insanın kalbini doldurabilir mi?” sorusundan tedirginlik duydu. Bu soruda aşkla ilgili inançlarına gizli bir meydan okuma sezmişti.

    “Bu sorunun cevabının genel olarak tüm insanlık durumu için geçerli olup olmadığını bilmiyorum ama, kendim için şimdi düşündüğümde şunu söyleyebilirim. Aşkın bir anında kız arkadaşım kalbimi dolduruyor gibi geliyor. Ama sonra ne oluyor anlayamıyorum.”

    “Çünkü sen sevilmek istiyorsun, o sevilmek istiyor, sen sevilmek istiyorsun, o sevilmek istiyor. ikinizin bu istekleri çarpışıyor. Sonra onun kalbini dolduramadığını görüyorsun ve şikâyetler başlıyor.”

    “Evet?” diye sordu Gri.

    “ilk düş kırıklığı aslında kız arkadaşından kaynaklanmıyor. Çünkü, son tahlilde, tüm aşklar hüsranla, düş kırıklığı ile sonuçlanmıştır. ilk düş kırıklığı aşkın kendisinden kaynaklanıyor. Aşk ile kalbinin dolacağını sanıyorsun.”

    Dr. Mavi duraladı. Zihninde söylemek istediklerini teorik olarak açıklamak istemiyordu. Grinin dünyasından neler olduğuna odaklanmak istiyordu.

    “Sanırım arkadaşının senden olan beklentileri seni yordu ve bir insanın varoluşunun yükünü omuzlarında hissettin. Bir insanın varoluşunun değerliliğini ve önemini ona sunmak sana ağır geldi.”

    “Bu kız arkadaşım için de geçerli değil mi?”

    “Onun için de geçerli” diye cevapladı Dr. Mavi. “Kesinlikle eminim ki, onun için de geçerli. Hem de çok geçerli. Muhtemelen o da senin gibi davrandı. Her ikiniz de varoluşunuzun önemini ve değerini karşınızdakinin size hissettirmesini beklediniz. Her ikiniz de bundan yorgun düştünüz. “

    “Bunu biliyorum Dr. Mavi. Çünkü bu dediğiniz şeyi çok yaşadım. Benim merak ettiğim şey şu: Onu neden bıraktım?”

    “Şimdi” diye devam etti Dr. Mavi, “‘Bir gün kalktım ve ona olan sevgimin azaldığını hissettim’ demiştin. Ben o güne dönmek istiyorum.”

    “O günü özellikle çok düşündüm. Basit bir gündü. inanın buradan birşey çıkaramazsınız. O günü didik didik ettim ve hiçbir şey elde edemedim.”

    “Bir kere daha deneyelim mi?” diye ısrar etti Dr. Mavi.

    Gri, bir sabah kalkıp da kız arkadışına eskisi kadar birşeyler hissetmediği günden bir önceki gün, kız arkadaşının evine yemeğe davetliydi. Kır arkadaşı onu annesi ile tanıştırmak istemişti. Gri bir demet mavi gülle evlerinin kapısını çalmıştı. Kız arkadaşının annesiyle tanıştırılmış ve aralarında koyu bir sohbet olmuştu.

    “Sonra yemeğe oturduk.”

    “Şimdi bana olayı şu an yaşıyormuş gibi anlatır mısın? Şu an kapıdan giriyorum, yemek yiyorum gibi. Hatta gözünü kapatarak anlatırsan daha iyi odaklanırsın.”

    “Zili çalıyorum. Biraz bekliyorum. Kız arkadaşım kapıyı açıyor.”

    “Eve giderken neler düşünüyorsun? Neler canlandırıyorsun zihninde?”

    “Hımm, kız arkadaşımın annesini merak ediyorum. Nasıl birisi olduğunu hayal ediyorum. Kız arkadaşım gibi güzel birisi olmalı diye düşünüyorum. Beni nasıl karşılayacağını merak ediyorum yine.”

    “Sonra?”

    “Sonra annesi geliyor odaya. Kız arkadaşım beni tanıştırıyor annesine. Annesini görünce hayal kırıklığına uğruyorum. Oldukça yaşlı geliyor bana. Yüzünde yüzlerce kırışıklık görüyorum. Kafamda tasarladığım insan çıkmıyor karşıma.”

    Dr. Mavi bu noktanın üstüne gitmeye karar verdi. ‘Annesini görünce hayal kırıklığına uğradım’ cümlesiyle birlikte zihninde şimşekler çaktı.

    “Annesine iyice odaklanır mısın Gri? Yüzünü gözünün önüne getir. iyice duygularına odaklan.”

    “Yüzündeki kırışıklıklardan gözümü alamıyorum. Yaşlılık benlerini görüyorum. içim sızlıyor. Zaman iz bırakmadan gitmiyor. Bir tankın paletlerinin izi gibi, zamanın izleri yüzüne yansımış. Ellerinde, kollarında, bacaklarında küçük adacıklar halinde yaşlılık lekelerini görüyorum. içim sızlıyor. Yaşlanmış bir yüze bakamam zaten.”

    “Kız arkadaşın nerede duruyor şimdi?”

    “Koltukta annesinin yanında oturuyor. Yemekten önce bir süre sohbet ediyoruz.”

    “Kız arkadaşının yüzünde ne görüyorsun Gri?”

    “Ona bakamıyorum. Hayır, bakamam yüzüne. Bunu bana yapmayın Dr. Mavi. Kız arkadaşımın yüzüne görmek istemiyorum.”

    “Haydi devam et Gri. Oldukça yaklaştın. Cesaretini topla ve kız arkadaşının yüzüne bak.”

    “Annesiyle onu karşılaştırıyorum. Aralarında sadece yirmisekiz yaş var. Mutlaka gelecek olan yirmisekiz yıl. Mutlaka geçecek bu sayı beni korkutuyor. Kız arkadaşımın yüzüne bakıyorum. Sonra annesinin. Annesinin yüzüne bakıyorum. Sonra kız arkadaşımın. Bir ara orada olduğumu unutuyorum. Kopuyorum. Kız arkadaşım canımın sıkıldığını düşünüyor. istersen televizyon seyredelim diyor. Ben hayır diyorum.”

    “Gri, kız arkadaşınla annesinin yüzlerine bakıyorsun. Haydi devam et buna.”

    “Herşey sönüyor burada artık. Âşık olduğum kız bu olamaz diyorum. Bu yüz de annesinin yüzü gibi olacak. Buna dayanamıyorum. Cildinde oluşacak yaşlılık lekeleri canlanıyor gözümün önüne. Buna dayanamıyorum. Bacaklarının güçsüzlüğüne dayanamıyorum. Saçlarının dökülmesine dayanamıyorum. Dudaklarına sürdüğü rujun yaşlılık çizgileri arasında sırıtmasına dayanamıyorum. Benim kız arkadaşım da böyle olacak. Tüm dünyadan soğuyorum. Herşeyden soğuyorum. Hayat birden gözümde küçülüyor. Yaşamak saçma bir hale dönüşüyor. Artık herşey anlamsızlaşıyor.”

    “Herşey anlamsızlaşıyor. Herşey. Aşk da mı?”

    “Herşey yaşlılığa, ölüme gidiyorsa, yaşlılık lekeleri bedenleri örtüyorsa, otuzbeş yıl sonra yürümekte zorlanacaksam, âşık olmak sıradanlaşıyor şu an gözümde.”

    “Fantazilerindeki kız arkadaşına ne oluyor Gri?”

    “Onların birer fantazi olduğunu anlıyorum. Herşeyiyle mükemmel kız, bedenindeki yaşlılık lekelerine engel olamayacak. Yirmisekiz yıl sonra kemik erimesi olacak. Belki on yıl sonra menapoza girecek. Östrojen hormonları ile ayakta duracak. Sevdiğim kişinin yaşlanacağı gerçeği midemi bulandırıyor.”

    “Sonra neler oluyor Gri?”

    “Yemeğe oturuyoruz. iştahım kaçmış durumda. Konuşmak içimden gelmiyor artık. Kız arkadaşım beni sıkıştırıyor. ‘Yolunda gitmeyen birşey mi var?’ diyor. ‘Yok birşey’ diyorum. Yemeğimizi yiyoruz. Yemekten kalkıyoruz. Koltukta oturuyoruz. Annesi kahve yapmaya gidiyor. Kız arkadaşım ‘Affedersin’ diyor?”

    Gri duruyor. Yüzünde hafif bir utangaçlık ile karışık bir gülümseme beliriyor.
    Gri duruyor. Yüzünde hafif bir utangaçlık ile karışık bir gülümseme beliriyor.

    “Bu kısmı anlatsam mı bilmiyorum.”

    “Haydi devam et Gri.”

    “Kız arkadaşımın gaz çıkarma sesini duyuyorum. Çok mahçup oluyor. ‘Affedersin’ diyor. ‘Önemli değil’ diyorum.”

    “Ne hissettiriyor bu sana?”

    Gri gülümsüyor. “Koku hissediyorum” diyor. Dr. Mavi de gülümsüyor. Her ikisi de gülüyorlar.

    “Onun yellenen bir varlık olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorsun belki” diyor Dr. Mavi.

    “Onun osuran bir varlık olması” diye tekrarlıyor Gri.

    Gri âşık olduğu kızın gerçek halini görüyor o gece. Dr. Mavi böyle yorumluyor o geceyi. insanî zaaflarıyla, acizliğiyle, ölümlü, zamanın etkisine maruz bir insanı görüyor Gri. Yaşlılık, ölüm, çizgiler, yaşlılık lekeleri, acziyet, yellenme sesi, Gri’nin kalbinde derin yaralar açıyor. Kalbindeki sevgiliye karşı kalbi soğuyor. Gri’nin kız arkadaşı Gri’nin kalbini dolduramıyor. Gri eksikliğe, ölümlülüğe, faniliğe, mükemmel olmayana tahammül edemiyor. Gri sonsuz mükemmelliğin, sonsuz güzelliğin sevgi nesnesinde olmadığını görüyor.

    Yellenme sesi Gri’yi kendine getiriyor.

    Aşkı öldüren yellenme sesleridir. insan yellenen bir varlıktır ve her aşk ölmeye mahkumdur.
    --spoiler--
    1 ...
  8. emine sezen türker

    1.
  9. akıcı bir dille yazdığı blogundan, metropol kadini nasil yaşar, sorusunun cevabını net bir biçimde bulabileceğiniz, adanalı avukat.

    ilk bakista hovarda ve hayatı dibine kadar yaşamaya azimli bir bekar kadin imaji verse de, bir iki seneye kadar hamile kalip evlenecegini tahmin ediyorum.

    http://mushaboom8.blogspot.com/
    0 ...
  10. bayan yazarlara ahlaklı teklifte bulunmak

    ?.
  11. kitap değiş tokuşu için buluşmayı teklif etmek.
    0 ...
  12. derin lümpenler

    ?.
  13. en güzel örneklerinden biri olarak:

    0 ...
  14. kız babası olmaya özendiren videolar

    1.
  15. Böyle bir kızım olsun, bir milyon borcum olsun dedirten şekerpare:

    2 ...
  16. adnan oktar ın başbakan adayı

    1.
  17. (bkz: Zeynep Erbakan) dir.

    0 ...
  18. ceylan özgül

    1.
  19. gatakuliss

    1.
  20. twitter'da, @gatakuliss adresinden, kim kiminle nerede ne yapiyor, kimin eli kimin cebinde tarzinda yayin yapan, GATA'nin Magazin Forever'i.
    https://twitter.com/gatakuliss
    0 ...
  21. gitar kursunu anladık keman kursu noluyor

    1.
  22. Ailesi tarafindan disarida oynamasina izin verilmeyip, bilgisayar oyunlarina ve hafta sonu kurslarina mecbur edilen küçük Mertcan'in hakli isyanidir:

    0 ...
  23. © 2025 uludağ sözlük