kıza sevgisinin ne kadar büyük olduğunu göstermek isteyen ve fanatik kişidir.
-bir tanem benim biricik sevgilim.
-söyle senden başka kimim var benim.
-seninle ağlarım, seninle gülerim.
-söyle senden başka kimim var benim.
inanın bana atatürk'ün atatürk milliyetçiliği gibi bir şeydenhaberi bile yoktu o zamanlar. şimdi hayatta olduğunu farz edelim, vallahi de billahi de bu adamların suratına türkürürdü.
hükümetin attığı her adıma bir art niyet arama sendromu, insanların özgrlüklerini kısıtlayan yargıya bi "bizden" deyişleri, ergenekon terör örgütü sanıklarını milletvekili yapma hevesi, bir darbeseverlik ötesinde ahvale bürünmeler filan.
bunlar atatürk milliyetçiliği üzerinden militarizm söylemleri ile bir şeyleri gerçekleştirmeye çalışıyorlar, ama yanııyorlar.
adamın kemiklerini sızlattınız be, yeter artık, nemalanmayı kesin amk.
ergenekon terör örgütü nün sanıklarını milletvekili yapıp meclise sokmak'tı asıl başlım. ama malumunuz ki karakter sınırlandırması. şimdi chp'de bir kısım toplulukta böyle bir çaba var. ergenekon üyelerini meclise sokmaya çalışıyorlar. başta süheyl batum. devleti ve hükümeti silah baskısı altında devirmeye çalışan güruhun üyelerini meclise sokmaya çalışıyorlar. bu, kesinlikle chp'nin yararna değil, zararınadır.
böyle tiplerden çok var ülkede. facebook'ta ilginç paylaşımlar yaparlar kemalist rejimi yaşatmaya devam ediyoruz filan diye. yılmaz özdil okuyup siber orgazm olurlar gün gün. hür adam galasını basarlar akılları sıra. bir komplex içerisindeler. çıldırıyorlar. başörtüsü giymiş hanım kızımızı görünce bir ürperti oluyor bunlarda. sinir travması geçiriyorlar.
acaba o başörtüsü onlara bir şey anlatıyor olabilir mi diye düşündüm. ve evet, sanırım o başörtüsü onların kendilerini bir fahişe gibi görmelerini hissettiriyor. tek sebebi budur.
tamam birader, öyle kışın ortasında çocuklar su tabancası ile birbirlerini kovalasınlar demiyorum ama yazın da bir kovalamaca göremiyoruz son 4-5 yıl içerisinde. buradaki su tabancası bir simgedir. misket olur, gazoz kapağı olur, taso olur, spor toto kağıtları olur. bunlar biz çocukken vazgeçilmezlerimizdi. ekmeğimizin arasına sıkıştırırdık tam domatesi, biraz da peynir koyardık, fırlardık sokağa oyun sevdamızdan. kavgalar ederdik bir misket için. taso çalardık birbirimizden. yazın olurdu en afilli su tabancalarımızla bir kargaşa yaratırdık. adeta sokak şenliğiydi bu. ama şimdilerde bakıyorum sokakta ne bir renk var ne bir etkinlik. hiçbir şey yok amına koyim. millet çocuğunu sokağa bırakmaya korkuyor. çocuk ne sokağın tadını alabiliyor ne toprağın kokusunu. bu, büyük problemlere de yol açıyor. çocuk bilgisayar ya da tvye mahkum olduğu zaman asosyallik beliriyor bünyesinde. kiminde bir obezite hastalığı başlıyor. nedir bu, pasifize etmektir. kanının lümbür lümbür aktığı bir vakit çocuğu evinde hapsedersen çocuk asosyal de olur, obezite de olur.
bu yüzden su tabancası kültürü, yani sokak kültürü yok olmasın diliyorum ben. çocukların en büyük ihtiyacı bu.
genç fenerbahçeliler grubu yönetimin istemediği bir topluluktur, kombine/bilet paralarını elde avuçta topladıklarıyla alırlar ve takımlarını desteklerler. çok savaş vermişlerdir tribünlerde yönetime karşı, stad dışına itilmek istenmişlerdir ama gfb buna izin vermemiştir.
çarşı ise yönetimin besledii bir taraftar grubudur. biletleri/kombineleri havadan geir. beşiktaş'ın en kötü döneminde bile yönetime destek vermişlerdir. sian engin gibi alt tabaka bir yöneticiye defol diyebilirken yıldırım demirören'e -takımı siken adamdı- gıklarını çıkarmazlar.
"eğer onları cezalandıramıyorsanız, yaptığı işin yanlış olduğunu söylemekte ısrar edin, eğer bu da tesir etmiyorsa kalbinizle buğz edin" diyor allah resulu. öyle insanlar var ki, aslında darağacında sallandırılmayı hak ediyorlar ama onların krallıkları var, onlara kral gözü ile bakan bir sürü soytarı.
guardian'da çıkan bir habere göre rte, atatürk için bu ifadeyi kullanmış. "atatürk o devrin adamıydı, o olmasaydı başka biri olurdu" dediği iddia edilmiş ama başbakanık bunu aynı gün yalanladı. üzerinde fazla durulmadı. iyi ki durulmadı, ciddi bir kargaşaya yol açabilirdi.
haçlı seferleri'nin ulaştığı her yerde çoluk çocu kadın erkek ayırt etmeksizin katliamlar olmuştur, kilise rahibelerine bile tecavüz etmiştir bu haçlılar ve manevi değeri olan yapıtlar olsun, manevi değeri olmayan yapıtlar olsun yakıp-yıkmışlardır, arkalarında tam bir harabe bırakmışlardır haçlılar.
osmanlı akıncıları'nın ulaştığı her yere medeniyet de ulaşmıştır, baskıcı şah ya a imparatorluk rejimlerinden kurtardıkları toplumlara tebliğ de gerçekleştirmişlerdir. asla soykırım olmamıştır, asla talan edilmemiştir şehirler. bir insanlık götürme görvidir bu akınlar.
fi tarihinden bu yana milyonlarca insanın canından olduğu soykırım.
haçlı seferleri ile ortadoğu ve asya'da,
rusya çılgınlığı ile çeçenya'da-afganistanda,
sırp milliyetçileri ile bosna'da,
çin baskısı ile türkmenistan'da,
hindistan azgınlığı ile keşmir ve pakistan'da,
amerika köpekliği ile ırak'ta,
yine amerika-rusya ortaklığında afganistan'da,
israil'in kutsal topraklar saçmalığı ile filistin'de!
fransa, ingiltere, hollanda, almanya, beşçika, ispanya ortaklığı ile bütün afrika kıtası. afrika'daki sefillik bu atliamların ve sömürünün en büyük nedenidir.
yahudi'nin kutsal kitabında ensest ilişki meşru gösterilirken,
müslüman'ın kitabında gayrimeşru herhangi bir temas günah olarak belirtilmiştir, ki, ahlak kurallarına göre doğru olan da budur.
yahudi kendisini yüce ırk olarak tanımlar, müslüman ırklar arasıkıyasa kesin karşı duruş sergiler, yapanı da lanetler.
taksici ağabeyimin etkiye tepki minvalindeki ayarı.
şöyle ki:
10 kasım'da herkes saygı duruşuna geçerken bizim bir taksici abinin arabasının camlarını silmeye devam etmesi süreci içerisinde bir takım bireyleri rahatsız etmiş olmalı ki "kardeşim biraz saygılı olun!" tarzı bir tepki ile karşılaştı. sonrasında da "atanızı sevmek zorunda mıyız birader?" babında bir şeyler söyledi. bir an durdum, düşündüm, hak verdim.
şerden doğan hayr'dır. kürtçe'nin bir dil olmadığını söyleyip kürtlere türkçe hayatı sunmamız sonucunda oluşmuştur. ilginçtir ki cahil, tu kaka diye addedilen kürtlerin iki dil bilmeleri (ikisini de anadilleri gibi konuşuyorlar) bu insanlara tokat mahiyetinde bir cevaptır.
"akpnin hizbullahla işbirliği yaptığını bölgede herkes biliyor. gidin sorun. bütün seçimlerde bunu yaptılar. yurttaşlar bunu söylüyor. somut belirtisi şu: serbest bırakıldıktan sonra imzaya gelmeyen kişiler dahi takip edilmedi, kaçtılar. sorumlusu kim? başbakan hesap vermeli. başbakan, içişleri bakanına sormalı, imzaya gelmeyen insanı niye takip etmedin diye. sormuyorsa işbirliğinin doğru olduğunu gösteriyor."
