ata erkil toplumun godummu oturturum kısmını alan yeni nesil genç arkadaşların bu kısmı... at avrat silah felsefesi ile kendilerini geliştirmekte ve kızlar da geçmişe gönderme yapıp bu tiplere yanaşmaları sonucu doğan kaos ortamıdır bence....
kendi egosunun son hadlarda olmasından dolayı ukela diye nitelendirilen kişi.
aslında farklı bir bakış açısı ile yaklaşılırsa televizyon tarihinin en iyilerinden sayılmakla beraber farklı şekilde bakıldığında da en ahlaksızı sıfatı ile yargılanma potansiyeli taşımakta.
okan ı diğer herşeyden ayıran şey izleyenlerin okan ı ne kadar anladığıdır.
yaşanmış o kadar anıdan sonra birlikte geçirilmiş gecelerden sonra şöyle bir söz duymak "biz senle birşey yaşamadık ki, sevgili olmadık ki" o an karşıdakinin içini yerle bir eden bir cümle işte.
henüz türk insanının özellikle futbol alanında kabul edemediği bir olgudur. kabullenmekle deilişkilidir kaybetmeyi öğrenmek. karşıdakini takdir etmei de gerektirir.
bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan
ve buna rağmen hala yalnızsan,
için rahat olsun..
Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur
ve yaptıkların onun dudağında
hafif bir gülümseme yaratmaktan başka
hiçbir işe yaramayacaktır..
Sen kendini paralarken
o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır..
Hani ağzınla kuş tutsan
"Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?"
diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin..
iki ucu keskin bıçaktır bu işin..
Yaptıklarınla değil,
yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman..
Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur..
iyi halin cezanda indirim sağlamaz..
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o,
"şunu yapmadın" diye cevap verecektir..
Ve ne söylesen
karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır..
Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın..
Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın..
"Peki o ne yaptı ???" deme..
Herkes kendinden sorumludur aşkta..
Sen aşkını doya doya yaşarken,
o kendine engeller koyuyorsa, bu onun sorunu..
Bir insan eksik yaşıyorsa,
ve bu eksikliği bildiği halde
tamamlamak için uğraşmıyorsa
sen ne yapabilirsin ki onun için?
Hayatı ıskalama lüksün yok senin..
Onun varsa,
bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın..
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen..
"Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu..
Hem ne olmuş yani,
yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil..
Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki..
Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor..
Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu?
Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip,
yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana..
Yine içeceksin rakını balığın yanında..
Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası..
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin
ve biliyorsun aslolan yürektir..
Yürek sesi ne bilmeyenler,
ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma;
Yasadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte..
Sen yeter ki koru yüreğini
ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu..
Elbet bitecek güneşe hasret günler..
Ve o zaman kutuplarda yetişen
cılız ve minik bitkiler değil,
güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
öğretmenlik yaptığım kurumun güvenliği ben çok yoğun çalışırken şöyle bir dialog yaşandı..
güvenlik: ( masanın üstündeki solidworks kitabını görerek) hocam bu solidworks ne oluyor
ben: bir çizim programı, makine parçası çizip montaj felan yapıyorsun.
güvenlik: hocam bu aralar bakıyorumda çok solidworks olmuşsunuz....
işte öldüğüm an o andı, bu kadar gereksiz bir espiri yapmaya yeltenmek hayattan soğumama neden oldu.
yiğit özgürün karikatürüne konu olan kişilik...
tuvalete girdiğinde "nasıl bulmak istiyorsanız öyle bırakın" cümlesine
"ne istiyorum bilmiyorum" cevabını veren insan tipidir.
sevgilinin cinsi önemlidir aslında;
babanın yanında kızını öpmek sağlığa zararlıdır ama
babanın yanında delikanlı sevgilisini öperse o zaman değer taşıma eylemi gösterir.