cubbenintozlari
-124 (erman toroğlu)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 7.10 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    28 şubat 2011 boğaziçi üniversitesi darbe eylemi

    1.
  1. bugün saat 13'de kuzey kampüsün önünde toplanan kitlelerin gerçekleştireceği eylem. tank eşliğinde güney kampüse yürünecek, dinci dinci sloganlar atılacak, hapis sebebi açıklamalar okunacak.

    buradaki faşistler de gelebilir. valla bak.
    bu şöleni kaçırmayın dostlar. haberleri yine buraya atarım. inşallah, maşallah.
    1 ...
  2. bu yılda taksim e turist giderse tecavüz etsinler

    1.
  3. haklı bir önermedir.
    her yıl aynı dava.

    bi' yıl direğe oturtuyorlar, bi' yıl zorla bankaya sığınıyorlar. bi' yıl memesini sıkıyorlar, bi' yıl bağırtıyorlar. aga anlayın, yılbaşı'nda, taksim'de, benim bile ırzıma geçerler diye korkuyorum.

    gitmeyin la. gitmeyin. mekan mı yok gerizekalılar?
    0 ...
  4. boğaziçi nde filistin eylemi

    1.
  5. 27 aralık günü sabahı, kuzey kampüsün filistin bayrakları ve insan boyu bildirilerle donatılması ile gerçekleşen eylemdir.

    kampüsün çehresini değiştiren bu eylem, okulda bir süredir faaliyet gösteren ve bundan sonra da gösterecek olan "felah çağrısı" adlı bir grup müslüman öğrencinin hareketidir.

    sosyal medyada çeşitli vasıtalarla yayınlanmıştır. bazı misâller:
    http://goo.gl/n0mNP
    http://goo.gl/ZCL7v
    http://goo.gl/1yZqt
    http://goo.gl/o6hce
    http://goo.gl/obl0T
    http://goo.gl/iJaOv
    http://www.haber5.com/bogazicili-ogrenciler-gazzeyi-unutmadi-haberi-111881.aw
    http://www.haber10.com/haber/227344/

    bu arada, bu gerici anın fotoğrafları mevcuttur. türkiye nereye gidiyor la?
    1 ...
  6. türklerin diyarbakır ı fethetmesi

    1.
  7. zordur. o geçen binyıldı. 1071 falan.
    4 ...
  8. kürtlerin izmir i fethetmesi

    1.
  9. afedersin müslüman kardeşim ama ağzına sıçayım

    1.
  10. nadir verilen bir müslüman tepkisi. kavgadan önceki son eşik.
    2 ...
  11. 21 aralık 2010 gazze nin yediği bombalar

    1.
  12. yıllardır yediği bombalardan pek farklı olmayan bombalardır.
    he napalım?

    boşver yatak hacılar. zaten bize giren çıkan yok. di mi ?!
    1 ...
  13. unesco kemalistleri koruma altına alsın

    1.
  14. kemalistlerin soyunun tükenmek üzere olmasından mütevellit hayata geçirilen kampanya. zira, kemalistlerde evrimin başarılı bir aşaması sonuçta.

    evrimin kanıtının yokolmasını istemeyiz.
    4 ...
  15. bir hobi olarak tasavvuf

    1.
  16. hobi olarak huntington'ın tezlerine cevap vermek gibi bi'şey. elif şafak'ın dediği gibi:
    "küçüklükten beri tasavvufa ilgim vardı zaten. türkiye'de de tonla gerizekalı var. yazdım. okunacak dedim. okunuyor. viski?"
    0 ...
  17. babil sahaf

    1.
  18. kitaptan başınızı döndüren bir sahaf. herhalde tarihin başından beri sahaflık yapmakta, yoksa bu kadar büyük hacme sahip bir sahaf görmek ziyadesiyle zordur. benim gibi bir sahaf kedisiyseniz, içeri girip öyle bakmanızın manası yoktur. çünkü bir süre sonra beyin hücreleriniz ölmeye başlayacaktır. aradığınız bir kitap var ise çok yardımcı olabileceklerine inanıyorum. kadıköydedir.
    0 ...
  19. sofie nin dünyası

    28.
  20. her okuyanın kendini filozof sandığı kitap. 15 yaşında cici bir kızın bir gün " kimsin sen? " yazılı bir mektup almasıyla başlar. maceralar sürüp gider. jostein gaarder'ı tebrik ediyoruz. çocuklara felsefeyi sevdirmek için yazdığı sürükleyici, yetenek göstergesi bir kitaptır. yetişkenlerde okusun hatta altını çizerek okusun.

    "insan beyni onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, insan da onu anlayamayacak kadar aptal olurdu" -jostein gaarder
    6 ...
  21. ülkede rejimi kuranlar dikta ile sürdürdüler

    1.
  22. "bu ülkede rejimi kuranlar, rejimi dikta ile yönettiler"

    mustafa islamoğlu, bu sözden dolayı düşünce suçu kapsamında hapis cezası almıştır.

    ben daha sert bir ifade kullanayım: malum adam için diktatör kelimesi bir anlamda hafifletmedir benim gözümde. hatta, mussolini, hitler gibi diktatörlerin seçimle geldiği bilinirse, t.c devletinin ebu sufyan'ı için bu tanım biraz optimist bile kalır.

    cumhuriyet devriminin ve reformlarının yıkımdan daha öte bi'şeye sebep olmadı. akan kan, kırılan kalemler ve yıkılan sandalyeler, boğazlara bağlanan kalın urganlar, muhalafet ve aykırı sese müsaade etmeyen zalim yönetim. aykırı sesler balıktan önce kırılan soğan gibi ezildi.

    üstelik entellektüel ve ilmi birikim, yani bir medeniyete yön veren temel saikler, bir gecede tuğla yığınına çevrildi.
    akan kana şerbet diyebilecek vicdana, tuğla yığınını da çağa ayak uydurmuş üniversiteler olarak görmek gibi dar bir ferasete sahipseniz mustafa kemal'i de kişiyi de "konjonktüre uyması gereken haklı bir diktatör" olarak görürsünüz.

    biz de yazık size deriz. bu kadar.
    2 ...
  23. türkiye devleti nin kürtlere bok yedirmesi

    1.
  24. puştluktur.

    80'li yılların sonunda yaptılar bunu. evet yaptılar. orjinal bir işkence yöntemi.

    bir köy insana bildiğin bok yedirdiler.

    alternatif tanım: t.c devletinin kendi yasalarını, sistemini, ve işleyişini korumaya yönelik bir statüko zulmü, tam manasıyla yezidî bir faaliyettir.

    bir insan doğduğu toprakta bok yiyeceğine, çıkar dağlara özgürce dolaşır. bunu anlamak da fasulye kadar bir beyne nasip olabilir.

    bu arada anlamayanlar için: (bkz: dağlarda özgürce dolaşmak)

    kaynak istenmiş, dikkatle izle şimdi:
    14 ocak 1989 , binbaşı cafer tayyar çağlayan , cizre yeşilyurt köyü , kürt köylüler , insan dışkısı .

    bu kelimeleri araştır dost. hadi kaybol şimdi.
    4 ...
  25. müslüman haksızlığa tahammül edemeyen devrimcidir

    1.
  26. post-modern dünyada yaşayan tahrif edilmiş anlayışlı, beyni iğdiş edilmiş kimselerin kabul etmediği/reddettiği, bi'set 'i doğru analiz edemeyen kimselerin, metod zaafı olan müslümanların, göbeklilerin, türkiyelilerin/türkiyecilerin anlayamadığı, eli dili hamlamış, durgunların, eyyamcıların, istemsiz ve dolaylı olarak statükoya el sallayan/geçit veren cahillerin anlamak istemediği, eylem ateşiyle/vecdiyle yanan, insafa ve tefekküre aşina olan, insana karşı idrak mücahedesi içinde bulunan, ibrahimî hareketi hayatında yürürlüğe sokmak isteyen, aceleci ve alelade olmaktan bilerek uzak duran zülfikarların, seyfullahların "tevhid ve tenzih" temeli üzerlerine bina ettikleri doğru/haklı önermedir.

    resullullah(s.a.v) da bize devrimin mahiyetini/sırrını ve metodolojisinin prototipini sunan, ilme ve kılıca vakıf büyük bir önder, sahabe ise ona gönülden bağlı, namazda titreyen, savaşta sarsılmayan, halka halka resullullah'ın çevresinde toplanan, önce daru'l erkam da sonra suffa mekteplerinde ve bilhassa hutbede pişen şahıslar iken, son vahyin ilk öğrenenleri ve öğreticileri iken, nebevî yöntemi o rabbanî kullardan devralan, resullullah'ın ilmini tevarüs ettiği, hem avama hem gerçek imamlara yön veren asalet sahibi kimseler ise ulemadır.

    bu haliyle, bize sunulmak istenen "her yüzyıl bir ileriye, bir gelişmiş düzeye gidiştir, bundan önceki herşey de primitifdir(ilkel)" önermesine, ve canice, zalimce, yezidî bir usül ile doğu halklarını birer "zürafa" biçiminde ele alan medeniyetlerin batısına karşı eli kolu uyuşmamış müslümanlar -yani musablar, usameler- güçlü birer devrimciye dönüşmelidir.
    0 ...
  27. sosyoloji bilimin osurmasıdır

    1.
  28. ismet özel'in sözüdür. aynen aktarayım ne hikmetli lan:

    "sosyoloji bilimin osurmasıdır. rahatlatır ama kötü kokar."

    (bkz: ne dedin ismet seviyem yetmedi)
    0 ...
  29. cemaat ile cemadat farkı

    1.
  30. idrak eksikliğinden dolayı kavranamayan farktır.

    cemaat topluluk demektir. şer'i mânâda ise namaz kılmak için cemaat olunur. imam'a uymada islamın toplumunun emir-ul müminin anlayışının nadide modellerini bulabiliriz.

    misalen; imamdan sonra hareket etmek, imam selam vermeden saftan ayrılmamak gibi. cemaat bir saf'a dizilen her biri birbirinden farklı, ve biricik insanlar topluluğudur. ama aynı safta ahenkle hareket ederler. hûşû ve sûkûnet içinde omuz omuza verirler. cemaat bir çeşnidir. türlü baharatların bir çeşnide birleşip ağızda enfes tatlar bıraktığı görülmüştür.

    cemâdât ise cansız varlıklar anlamına gelir. cemâdât aynı basım makinesinden çıkmış insanlardır. aynı boyutta kağıtlar aynı marjinlere sahiplerdir. tuz taneleri birleşince 1 bardak tuz oluşturur. birbirine tıpatıp aynısı insanlar çoğunlukla mide bulandırır. ortaklıktan başka bi'şe yoksa ortak paydaya gerek yoktur.

    bu küçük açıklamayla farkı göz önüne serdikten sonra bu açıklamadan niyet ortaya konmalıdır.

    kimileri tenkit ederken ipin ucunu kaçırır, cemaat olduğunu unutur.
    kimileri cemaat olduğunu unutup, tenkit gücünü ve kazancını kaybeder.

    yerinde ve seviyesinde yapılan eleştiri, insanların biricik olmasından doğan anlaşılır tatlar cemaat için mücevharattır. cemâdât için ise sözüm ona fitne .

    bas'ü bad-el mevt için beklemede değil eylemdeyiz. aksiyon severiz. tenkitten korkmadık ki yapmaktan kaçınalım efenim.
    0 ...
  31. ortadoğulunun asaleti

    ?.
  32. her insanın mizacı farklı olduğu gibi, bölge bölge insanların karakteristik özellikleri de farklı olabilmektedir.

    ortadoğulu da dostlarına ve insana karşı sıcakkanlı, merhametli ve samimidir. ortadoğulunun nüvesinde bulunan bu içtenliği çoğu yerde gözlemler, hala şaşırır kalırım.

    misalen;
    iftardan sonra teravih namazını ikame etmek için bir camiye erken gidip çayımı yudumlamaya başladım. sonradan 24 yaşında olduğunu öğrendiğim bir delikanlı yanıma oturdu. hem sıkıntı hem de ramazanın verdiği muhabbet ihtiyacı şunu doğurdu:

    ben: iftardan sonra içilen sigaranın tadı da hakketen farklı oluyor ya.
    delikanlı kafa salladı ve dedi ki:
    - evet ama hava çok sıcak be.

    ardından ne mi oldu ? çok bişe olmadı aslında. askerlik anılarını falan anlattı bana. bahçıvanmış. önemli olan şuydu. şu 2 cümleden sonra şöyle dedi:
    - usta bize 2 çay. bendensin kardeş.

    belki her dakika anadolunun heryerinde bu tip olaylar gerçekleşiyor. bizler de şaşırmıyoruz. çünkü şaşırma yetimizi maalesef yetişkinliğimizden sonra kaybetmişiz. ortadoğulunun halis muhlis sıcak çörek, simit, çay ardından sigara tadında mütevazi sofrasını görmezden geliyoruz. bizlere altın tepsi de sunulan "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" psikolojisine giriyoruz.

    hudutlarımızı, ve bu toprakların hudutlarını göremiyoruz. dolu dolu yürekleri hurafelere inanmakla suçluyoruz.
    oysa karslı, şamlı, bağdatlı bu naif kardeşler bir gün yakacaklar kibritlerini, hiç olmadığı kadar ısıtacaklar bizleri. duamız. amin.

    not: ortadoğulu dediysem kapsamalarım, anadolunun tümü, kuzey iran'dan suriye'ye... bi dakka ya ! tanıdınız siz onları. öyle di mi ?
    0 ...
  33. the potato eaters

    1.
  34. van gogh'un en başarılı eserim dediği tablosudur.

    van gogh açıklamasında şöyle der:

    "I wanted to convey the idea that the people eating potatoes by the light of an oil lamp used the same hands with which they take food from the plate to work the land, that they have toiled with their hands�that they have earned their food by honest means."

    özet geçersem, bu köylülerin tuvalete girip çıktıkları elleriyle yemeği topraklarından tabaklarına nasıl aldıklarınlarını göstermek istemiş. onların dürüst duygularını bize servis etmiş.

    bunda anlaşılmayacak bir şey yok. lakin, köylüler neden bu kadar çirkin anlamış değildim uzun zamandır. şu sıra bunun sebebinin de doğurdum.
    aslında bu resim batıyla aramızdaki anlayış farkını da barındırmakta bir yandan.

    ben babaannemin yüzündeki o dürüst ifadeyi, hurafelere çabuk kanan o saf kalbi unutamam ve onları çirkin şekilde gözümün önünde canlandıramam. veya amcamın tarlada çapa yapmaktan eskiyen kırışık elini çirkin hayal edemem. o yüz, o alın, ve o el öpülesidir.

    anadolu "ekmeğini taştan çıkarır".

    not: şu linkten bakılır. http://communitas.princeton.edu/blogs/writingart4/The%20Potato%20Eaters.jpg
    0 ...
  35. islam ve insanlığın geleceği

    1.
  36. roger garaudy 1990 yılında yazdığı eseri.

    Kitab güzel başlar: "islâm, Hazreti Muhammed'in anlatıp açıklamasıyla ortaya çıkmış yeni bir din değildir."

    lâkin bütün umutlarıma rağmen güzel devam etmez. garaudy'i daha önceki bi kaç eserinden dolayı yadırgamıştım zaten. islamiyet ve sosyalizm adlı eseriyle de düşünce sanrılarına sebep olmuştu bende.

    sık sık sentez zırvalamalarının içine düşer garaudy. seyyid kutup bu orjinal sentez yapıcılarına batı karşısında aşağılık psikozuna kapılanlar diyor. ne güzel bir yakıştırma !

    "7. yüzyıldan çok daha büyük bir yayılma gücüne sahip olacaktır. Bu yayılma gücü islam'da mevcuttur." derken bu gücü ortaya çıkarmak için olur olmaz hezeyanlara kapılıyor garaudy. müslümanlar geriye düşmesinden tefsircileri, gelenek yalakalarını, hatta ve hatta abbasi ve emevi kültürünü sorumlu tutuyor. öne sürdüğü nüansların yepyeni olduğunu farzedip, selefî ekolünden geldiğini iyice gösteriyor.

    "Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde bir uyanış başlayacaktır. Bu ise Selefiyye hareketidir."

    bolca abduh'dan, reşid rıza'dan, afgani'den alıntı yapmayı unutmaz. muhakeme(intellect) yeteneğini biraz abartır, günümüz yeni sorunlarına yepyeni çözümler gelmesi gerektiğini söyler. salt asr-ı saadet'e dayalı içtihad(yorum) için kolları sıvar, gözlerini açar, kalemini döker.

    ona göre prensip açıktır: "Her durumda önemli olan bir emrin veya bir yasağın amacını dikkatlice incelemek ve bu amaca erimesinin çarelerinin araştırmaktır. En önemli nokta, vahyin prensiplerinin çiğnenmemesidir. Bunun anlamı şudur: Eğer gözetilmeleri, bize islâm'ın daha yüce bir değerine saygısızlık ettirecekse, her emir veya her yasak gözetilmeyebilir ve gözetilmemesi gerekir."

    gelişimi ve eleştirisi tamamen ele alındığında(context'e de bakılırsa), bu cümleler içtihad ruhsatını marifetullah'a sahip olmayan kişilere açmak anlamına gelmektedir.

    bir sonraki bombası terk-i terk etmeme sebep olmuştur: "Nesih düşüncesi bizatihi saçmadır. Çünkü Allah, hükümlerinden birini diğeriyle "düzeltmek" yolunu seçemez. "Nesih" fikri, Kur'ân'ı birliği içinde ve "örnekler" verdiği tarihi şartlar içinde okumaktan aciz kimseler tarafından uydurulmuştur."

    Velhasıl kelam, islâm'ın uyanışı için çalışan roger garaudy, bu uyanışı şerhleri, tefsirleri, islam ilmiyle ilgili çoğu çalışmaları hükümdara ve çıkarlara hizmet ettiği veya muhakeme yoksunluğu gerekçesiyle reddederek gerçekleştirebileceğini zanneder. Ama bir yönüyle de haklıdır garaudy. Durgunluğumuz ve uysallığımız bizleri cephemizi savunma psikolojisine itmiştir. Emr-i bil maruf, nehy-i ani'l münker 'i yitik farz konumuna düşürmüştür. hal böyleyken, garaudy'nin isyanı abartılmış bir kurtuluş haykırışıdır aslında.

    "islâm bir kale değildir. islâm, manevi füzeler atan bir roketatardır."
    0 ...
  37. dağlarda özgürce dolaşmak

    ?.
  38. dilini, tarihini, edebiyatını ahmakça ahlaki kurallar gözetip yoketmeye çalışarak, devşirme paradigmalardan bir devlet-kültür inşa etmeye çalışarak, uçsuz bucaksız hırsını bir devlet ideolojisine yansıtmadan çekinmeyecek kadar cüretkar devrimlerde bulunarak, acımasızca ve kanla bir insanın kimliğiyle oynayarak, onun asli değerini muhafaza etmesine geçit vermeyerek, hor ve hakir görerek, işkence ederek, ve umursamazca/çılgınca insanın mahiyetine karşı cürmler işleyerek, üstüne üstlük bu mütecaviz anlayışı bir ülkeye hakim kılarak, kavramlarıyla ve kelimeleriyle insanların üstüne çökerek, hülagü han'ın uyguladığı fiili katliamı bir insanın ve insanların beyinlerde hayata geçirmeye gayret ederek tüm vücudunu, askeri ve hukuki -doğrusu hukuksuzluk- gücünü bir insanın üstüne yığmaya çalışan bir düzende domuz muamelesi görmekten kaçmaktır "dağlarda özgürce dolaşmak".
    0 ...
  39. © 2025 uludağ sözlük