bugün saat 13'de kuzey kampüsün önünde toplanan kitlelerin gerçekleştireceği eylem. tank eşliğinde güney kampüse yürünecek, dinci dinci sloganlar atılacak, hapis sebebi açıklamalar okunacak.
buradaki faşistler de gelebilir. valla bak.
bu şöleni kaçırmayın dostlar. haberleri yine buraya atarım. inşallah, maşallah.
bi' yıl direğe oturtuyorlar, bi' yıl zorla bankaya sığınıyorlar. bi' yıl memesini sıkıyorlar, bi' yıl bağırtıyorlar. aga anlayın, yılbaşı'nda, taksim'de, benim bile ırzıma geçerler diye korkuyorum.
gitmeyin la. gitmeyin. mekan mı yok gerizekalılar?
27 aralık günü sabahı, kuzey kampüsün filistin bayrakları ve insan boyu bildirilerle donatılması ile gerçekleşen eylemdir.
kampüsün çehresini değiştiren bu eylem, okulda bir süredir faaliyet gösteren ve bundan sonra da gösterecek olan "felah çağrısı" adlı bir grup müslüman öğrencinin hareketidir.
şu da önemli; herkes o taşı öpmüyor. bazısı elleyip geçiyor.
çünkü, tavaf için dokunmak yeterli. yani göründüğü gibi 1 milyon kişinin öptüğü bir salya yuvası değil.
hatta diyebilirim ki; iett otobüslerinin demirlerinden çok daha temiz.
söyle anlatayım, sıçma hâli tefekkür için uygun koşulların sağlandığı bir durum değildir. yani, sıçarken düşünürseniz usûle uygun olmayan bir iş yapmış olursunuz. vücud çok fazla efor sarfettiren -hatta kimi zaman terlettiren ve bazen ağlatan bazen güldüren- bir boşaltma işlemiyle uğraştırdığından beyin bu ağırlığı kaldıramaz.
ve siz istemsiz olarak bok ile ilgili şeyleri bilinç altına atarsınız. her düşünmeye çalıştığınızda bu "bok şeyleri"(1) gün yüzüne çıkar. fikirlerinize necaset bulaşır.
sonra gelip sözlüğün ağzına sıçarsınız canlar. yapmayın böyle. dağılalım.
sonra derler size "dindar olan için dünya geçici de, olmayan için kalıcı mı?". ben düz mantık adamım abi. şöyle açayım;
ilerde hesabının görüleleceğini bilenler mi dünya'ya boş bakar, yoksa hiç bir hesap görülmeden öleceğine ve yaratılışının hiç bir gayesi olmadığını anlayanlar mı?
sonra gülerler size, derler allah yok peygamber yok din yok ne var lan it diye.
evet, evet tam manasıyla reyistir. elin gavurunun 17.-18. yüzyılda düşündüğü şeyleri, ibn haldun 13. yüzyılda keşfetmiştir. her kavramı ve her tespiti modern bilimin şuanki önerileri ve kuramlarıyla bağlantılıdır. bana göre, 13. yüzyılda yaşayan bir 21. yüzyıl dehasıdır.
"umran" kavramını ortaya atarak, saint-simon'dan 400-500 yıl önce sosyolojiyi kurmuştur. tabi, bu çoğu zaman görmezlikten gelinir. üzücüdür ki; elin gavuru ibn haldun'la bizden daha fazla haşır neşir olmuş. onun üzerine daha çok düşünmüş ve kafa yormuştur.
"asabiyet" kavramıyla günümüz milliyetçi anlayışına temel olabilecek bir görüş ortaya atmıştır. lâkin şuanki milliyetçilik ve ulus-devlet anlayışı islâm'ın öğretileriyle taban tabana zıttır. ibn haldun daha çok aşiretler arası işbirliği ve dayanışmadan söz etmekteydi.
elimizdeki en önemli eseri 2 ciltlik mukaddime'nin, sadece bir mukaddime olduğunu düşünürsek bu adamın hudutları daha net anlaşılır. yani bu önsöz, onun asıl kitabının(dünya tarihi) bir başlangıcıydı sadece. eğer o eseri yazabilseydi karşımıza çıkacak yapıtın boyutları ve ilmi etkisini varın siz hesaplayın.
modern yüzyıllarda yeni yeni icat edilen metodları ibn haldun yaşadığı yüzyılda bulmuş ve hatta kullanmıştır.
reyistir kendisi.
toynbee adlı gavur bile onun dehasını itiraf etmekten kendini alamamıştır:
"Mukaddime'deki tarih felsefesi, nevinin en büyük eseri. Şimdiye kadar, hiçbir ülkede, hiçbir çağda, hiçbir insan zekâsı böyle bir eser yaratmamıştır"
cemil meriç'in dediği gibi dostlar:
"ibn haldun, ortaçağın karanlık gecesinde muhteşem ve munzevî bir yıldız; ne öncüsü var, ne devamcısı. Mukaddime, çağları aydınlatan bir fecir, girdapları, mağaraları, zirveleriyle."
hala yok diyenler var. olm nerde yaşıyorsunuz siz ya? bilgisayar başında ülkücü forumlara takılmaktan beyniniz uçmuş. kendinize bu kadar yazık etmeyin.
az inin aşşağıya, şöyle diyarbakır görün, kerkük görün, musul görün. bi' bakın nasıl yaşadıklarına, çevrelerine, zihniyetlerine. lan bok yedirmişsiniz bu adamlara. hala hayallerde yaşıyorsunuz. türkiye'ye bağlı kalması, türk olması, türk olarak yaşaması için bir nedenleri mi var bu adamların, ahmak herifler?
hangi koşullar veya etkenler onu türkiye'ye bağlıyor ki zaten? daha geçen gün "kart kurt yürüyorlarmış, kürt olmuş sonra. ahahhuhuh" diyen bir mantığın torunları olduğunuzdan doğuyor heralde bu halüsinasyonlar. var abi öyle bir ülke.
diyarbakır'ın t.c devletiyle alakasını koparması için 2-3 tane belge kaldı sadece. zaten, t.c devleti sınırlarında bulunan diyarbakır-hakkari hattı 2 tarafa da zulüm.
1.si sizin küçük beyinlerinize zulüm.
2.si kürt halkına zulüm.