babamın "yukarıda allah olsaydı, dünyada adalet olurdu" sözü ile başladı her şey. ateist miydi lan babam?
babam haksız olamazdı...
küçüktüm. dinle, kitapla çok işim olmamıştı o zamana kadar, gusül abdesti almanın dışına çıkamamıştım.
arkadaşlarım tarafından ilk camiye çağrıldığımda bahane buldum. iki , üç...
bu böyle gitmezdi. bir kılıf bulmalıydım.
sonra kelimelerin arasında boğulmaya başladım.
ateizm, deizm, teizm... "neyim lan ben" diye düşünüyordum hep.
ergenlik çağında kimlik bulma çabasıydı hepsi...
birkaç sene sonra buldum. hiçbir şeye inanmıyordum. kendimi dinle ilgili veya ilgisiz olarak nitelendirmek istemiyordum.
güzel bir cümle seçtim.
"önümüzdeki 15 yıl içinde herhangi bir dine mensup olmayı düşünmüyorum"
uzun zaman böyle gitti.
sonra yakın bir arkadaşımın facebook güncellemesini gördüm. "deist"
iyi cesaret diye düşündüm. ben de yapmalıydım.
o kadar cesaretli olamadım. "wtf" yapmakla yetindim.
birkaç sene sonra tekrar aynı kafaya geçtim.
"önümüzdeki 10 sene herhangi bir dine mensup olmayı düşünmüyorum"
şimdi mi?
yukarıda allah olsaydı, dünyada adalet olurdu.
yer bulma umuduyla en önden en arkaya kalabalığı yararak gelen yaşlı amcalar/teyzeler.
ulan yer olsa senden önce biri oturmuş olurdu. seni koşarak görünce yer veresimiz de kaçıyor. hüseyin bolt mubarek.
'uzun çekim americano' istemek gerçekten marjinaldir. ki uzun çekim denildiğinde garson büyük ihtimalle ne demek istediğinizi anlamayacak. sizden açıklama bekleyecektir. hemen ardından söylenecek 'yani sert olsun lütfen' sözü ile marjinalliğinize tavan yaptırabilirsiniz.
lise üçüncü sınıfta okulun bitmesine 2 ay kala yeni bir din hocası gelmiştir. kendisi bayandır.
ilk derste herkesle tanışmak ister. herkes sırasıyla; ad soyad, memleket ve istenilen bölümü söyler.
sıra orçun isimli arkadaşıma geldiğinde...
O: orçun K. izmirliyim. jinekolok olmak istiyorum.
H: (utanır, kızarır) tabii olum. o da bir meslek. ama niye onu seçtin bakalım?
O: (parmaklarını göstererek) hocam elim yatkın.
tam ismi mehmet erkut şentürk olan; sol kanat, orta alan ve forvet hattında görev yapabilen, tekniğine, hızına hayran kaldığım, iki muhteşem golüne şahit olduğum, 22 kişi arasında "bu sarışın çocuk kim" dedirten genç yetenek.
pkk nin; su, battaniye, bebek bezi bebek mamasi, kadin pedi vb. kucuk ihtiyaclari oldugunu sanan, cahilligin ve bununla gelen fasistligin otesine gecmis kisilerin yanilmasi olan durum.
bir devletin görevi ülkede düzen ve emniyeti sağlamaktır. kesinlikle devlet içinde yeni devletler oluşturmak değildir.
girişi vize ile yapmak yerine, bahsedilen çarpık kentleşme ve suç oranın artışına önlemler almak daha manıtklı olacaktır.
istanbul büyük bir şehirdir ve geri kalan tüm şehirlerden göç almaktadır. giderek karadeniz kıyılarına doğru büyüdüğünü, yatırımların büyük bir kısmının bu şehirde yeni yerleşim alanları kurmak için harcandığını düşünürsek, istanbul'un en az 20 sene daha fazlasıyla göç alması kaçınılmazdır.
belki de hedefin 2023 te yeni bir istanbul değil, yeni bir doğu anadolu olması gereklidir. gerekli yatırımlar istanbul dışına yapıldığında göç azalacaktır kanaatindeyim.
ayrıca istanbul da bu bahsedilenleri yapanların kürtler olup olmadığı da başka bir tartışma konusudur.
"klavye aktivistliği" olarak tanımlanabilecek eylemi gerçekleştirenlerin oluşturduğu gruptur. bunlardan sanal alemde çok vardır. birkaç işsiz, güçsüz insan -ki bunlar muhtemelen ilkokul-lise mezunudurlar- facebook üzerinden kendilerini tatmin etmektedir. önemsenecek bir tarafları olmadığı kanaatindeyim. 20 milyon olan facebook kullanıcı sayısı arasında 8bin kişiye ulaşmak çok zor değildir. amatör müzik gruplarının bile daha fazla takipçisi vardır.
kapatılmasına gelecek olursak, tabii ki kapatılmalıdır. evet, türkiye'de düşünce özgürlüğü vardır ancak bu demek değildir ki önüne gelen cumhuriyet rejimini yıkmak istesin. gerçekten çok şeriat istiyorlarsa şeriat ile yönetilen ülkelerden birine gitmeleri herkes için iyi olur.
bugün kpss sınavına giren bayan adayların göğüslerine dokunarak kopya araması yapan polislerin anlamsız eylemleridir. işi iyice abartmışlardır. bir kızın orasına burasına dokunmak da nereden çıkmıştır. söz konusu sınavlarda kopya çekilmemiştir, kopya dağıtılmıştır. konuyu bu noktalara taşıyanların hemen kendilerine gelmeleri gerekmektedir.
efendim,
güzel kızlar formlarını korumak için az yerlermiş. az yedikleri için pıt pıt diye az çıkarlarmış tuvalete. yani onlar sıçmazlarmış. çünkü sıçmak dediğiniz eylemde ses varmış, koku varmış. tuvalete çıkmakmış onlarınki. ama işerlermiş bol bol. toksinleri atarlarmış.**
(bkz: üniversiteliye yaşı sorulmaz)
üniversitenin arkadaş ortamı bir farklıdır efendim. 1. sınıfta herkesin birbirine yaşını ve yaşadığı şehri sorduğu ilk haftalardan sonra kimin kaç yaşında olduğu unutulur gider. çünkü üniversiteli fark eder ki bunun bir önemi yoktur. üniversitede önemli olan yaş değil sınıftır. evet evet kesinlikle böyledir. tecrübe puanı gibi birşeydir bu sınıf olayı. yani anlayacağınız siz sorun etmezseniz, kimse yaşınıza takmaz. sizi dışlamaz falan.
22 yaşında üniversiteye başlamanın tek kötü yanı sınıf arkadaşlarından çok yaşlı mezun olmanızdır. aynı bölümü 4 senede birlikte bitirdiğiniz arkadaşınız 21 yaşında iken siz 26 yaşında olabilirsiniz. bu iş yaşantınızı olumsuz yönde etkileyebilir. ancak kimsenin size abi/abla demesini beklemeyiniz*
kocaeli üniversitesini yazmayın. bologna süreci ile değişen sınav sisteminde ders vermeniz kolay değil. geçme notu 65 olmuştur. bütünleme sınavı kalkmıştır ve yaz okulu da yoktur. derslerin %30'u ingilizce olarak verilmeye başlanmıştır. kocaeli küçük ve imkanları kısıtlı bir şehirdir. tek güzel yanı istanbul'a yakın olmasıdır eğer ki istanbul'da oturuyorsanız. pahalı bir şehirdir. aileye 300-350 liraya kiralanan evler siz öğrenci olduğunuz için 500-550 liraya çıkar. ufak bir barlar sokağı vardır. saat 23.00'dan hayat yoktur. birkaç bar dışında hepsi 12 de kapatır. umuttepe kampüsünün yolları fazlası ile yokuştur. 4 sene sonunda kaslı bacaklara sahip olmanız kaçınılmazdır.
izmir ve eskişehir gibi öğrenciye değer verilen kentleri seçin.
24 haziran 2011 tarihinde, BEYSO fakültesinde 2 oturum olarak gerçekleşmiştir.
1.oturum saat 10.00 sularında başlamıştır. bu oturumda birçok aksaklık göze çarpmıştır. tören alanına giren veliler, tören alanını terkeden öğrenciler, kötü ses düzeni ve gereksiz konuşmalarla törenin uzatılması örnek olarak verilebilir. sonradan; sıcaktan ve gürültüden bunalan öğrencileri dışarı salmamak için direnen güvenlik görevlerine üniversite dekanı savaş ayberk'in müdahelesi ile çevre mühendisleri önderliğinde öğrenciler salondan dışarı atmışlardır kendilerini. tören piç olmuştur.
2. oturum saat 13.00'dan 14.00'a alınmıştır. 2. oturumda bu aksaklıkların en alt seviyede olduğu gözlenmiştir.
soru: bir hödönün hede olabilmesi için yapılması gereken 5 temel eylemi yazın.
cevap: bir hödönün hede olabilmesi için yapılması gerekenler:
1-
2-
3-
4-
5-
hoca düşünür: ulan çocuk o kadar uğraşmış yazmış. dersi önemsediği belli. 3 puan verelim*