Bugün atlatmış olduğum sınav. Bu sene doğruların yanlışları götürememesinden mütevellit emin olmadıklarımı da salladığım sınav.
Geçme notu 60 yine, geçen senelerdeki gibi. Gayet de kolay sınavdı 80'li puanlar çok rahat alınır. Hiç çalışmadan girilmezdi ama eğitim bilimleri çok kolay olduğu için sınavdan 60 almak da zor değil.
Ben ebs'nin pdf'inden çalıştım. Kitabı satın almadım bile. Her şehirde farklı fiyatlara satılıp, bir takım çakalların cebe para indirme sevincini engellemek adına almadım inatla. Neyse kısaca illa deli gibi not tutup çalışmaya gerek yok, özet ve ebs kitabını okumak yeterli.
Umarım şu saçma sınava giren herkes geçmiştir.
Zaten milyon tane aşamadan geçen öğretmenin bir de bu sınava girmesi saçma. Diğer memuriyetliklerde yok böyle zorunlu adaylık kaldırma sınavları.
15 gün içinde sonuçlar açıklanacakmış.
Ben kendimi yüksek puanla geçmiş olarak sayıyorum ancak insan yine de sonucu görmeden konuşmak istemiyor. Sonuçlar gelince editlerim.
Edit:80 almış biri olarak son 2 hafta adam akıllı çalışmak yeterli. Çok önce başlanınca hem unutulur hem de gereksiz stres olunur. Önce özet sonra derinlemesine kitaptan okuyarak çalışmak da açıkçası benim işimi kolaylaştırdı. Tavsiyelerim bunlardır.
Güya özenle seçilmiş kahve,çay,kitap ve hobi malzemelerinin gönderildiği hediyelik kutu tasarlayan firma.
Bir hevesle anneler günü için seçtiğim kutulardan hem kargo sorun oldu hem de yanlış bilgilendirme yapıp, yanlış kitap gönderdiler. Ups kargo yazıp yurtiçiyle kargoyu yollamışlar. Kargoyu farklı yerde aradık. Saçma sapan özensiz bir firma. Güzel birkaç yoruma kanıp paranızı kaptırmayın.
Ursula K. LE GUIN'in eski basım "Gülün Günlüğü" Adlı öykülerinin derlendiği kitabın içinden yer alan, yazarın ses getiren hikayelerinden biridir Omelas.
"Gülün günlüğü" adıyla yayımlanan eski basım kitapta yer alan omelas, ayrıntı yayınlarının ticari kaygısından dolayı mıdır yoksa Ursula'nın hikayelerini kronolojik sırayla derleme sevdasından mıdır bilmiyorum "Omelas" öyküsü yeni basım
- "Gülün Günlüğü" Rüzgargülü -adlı yeniden derlenen kitapta bulunmamakta ve sözde eskiyi de kapsayan hikayeler bu yeni basımda da mevcut.
Velhasıl bu kitapta yani, yeni adıyla rüzgargülü'nün içinde "omelas'ı bırakıp gidenler" öyküsüyle birlikte daha birçok öykü çıkarılmış durumda.
Birçok okuyucu icin kitaba ilgi uyandıran hikaye "omelas" oluyor genelde.
Omelas'ın "Gülün günlüğü" rüzgârgülü kitabında yer aldığı yanılgısı o kadar yaygın bir hal aldı ki kitabı edinenlerin çoğu hayalkırıklığına uğramış durumda.
"Omelas" öyküsü esasında artık "rüzgarın ok iki köşesi " adlı kitapta yer almakta ve evet o da ayrıntı yayınlarından çıkıyor, hayret.
Asıl merakınız Omelas ve yine ursula'nın "mülksüzler" adlı romanının önceki dönemini anlatan "devrimden önceki gün" adlı öyküler ise size tavsiyem direk
"rüzgarın on iki köşesi" adlı kitabı edinmeniz.
Le guin'in kurgusu zaten oldukça muazzam, ilgi cekici ve her yazısından alınan tat bambaşka.
Ancak kitabı cazip kılan ve okuyucuyu kitaba ceken "omelas" hikayesi bir ticari kaygı için okuyucuları şaşırtarak farklı kitapları satın alma noktasına götürüyorsa burda iyi niyetli bir düşüncenin var olmadığını düşünüyorum.
El-kindî'nin risalesinin adıdır. Ilk arap müslüman filozof olan el kindi üzüntüden kurtulma yolları adlı risalesinde üzüntüyü tasnif eder ve bunlardan kurtulma yollarını yazar. Orjinal adı"دفع الأحزان" yani "def ul-ahzan"dır.
Ilk okul yıllarında sevimsiz sınıf başkanına edilen bir çeşit sitemdir.
Öğretmen sınıfta yokken Tahtadaki "konuşanlar" başlığı altında adınızı yazmakla tehdit eden bu tingoza verilen en güzel cevap "yaz adımı lan yaz." Şeklindedir.
hatta bu da yetmeyip adınızın yanına " at lan at bir çarpı da bana at." Gibi bir meydan okuyuşla sınıf başkanı çileden çıkarılır.
Olayı abartıp "yazmayan şerefsiz!" denilerek başkanı gaza getirişlerle işin sonunda da sizin öğretmenden azarı yiyişinizle son bulur.
(bkz: swh)
(bkz: umut sarıkaya)'nın benim de söyleyeceklerim var 2 adlı kitabında bulunan güzel yazıdır. Kendi Miyopluğuyla ilgili dem vuran, okuyucuya güzel bir bakış açısı kazandıran bir o kadar da güldüren yazıdır.
spoiler
Gözlük ve lens kullanmam. Görüş alanımdaki kısa bir mesafeyle yetinmesini bilirim. Işte bu yüzden evime, isime bağlı, sağda solda ne olup bittiğiyle ilgilenmeyen biriyim. Ağır derecede miyop ve gözlüksüz olunca da insan ister istemez mutluluğu da uzaklarda aramıyor.
Iki küfür duydu mu gözlerini fal taşı gibi açan kızların iticiliği olarak kabul görür. Bazen erkek sevdiği kızın yanında duruma göre rahat olmak ve yerinde küfür etmek ister ancak çekinir ve bu onu daha çok canını sıkar. Keşke küfür etseydi ya da küfürden bihaber olmasaydı diye düşünen erkektir. Hafiften sevdiği kıza küfürü alıştırmak ister ki ileri de kendisi de yerine göre olaya noktasını koysun.
Doğum yapmasına rağmen çok güzel bir fiziğe sahip olan seksi anneler için kullanılan tabir.
Hollywood'tan yayılan bu tabirle yeni nesil farkındalığı olan birçok kadın, artık doğum sonrası güzelliği konusunda daha dikkatli ve "yummy mummy" olma çabası içerisinde .
Darısı tüm kadınların başına.
Hayatını tamamen yıldızlara odaklayan daha sonrasında kendisine işin içinden çıkamayacağı sorular yöneltilince, yok yükselen yok alçalan muhabbetleriyle olayı sıvamaya çalışan meslek grubu ya da hobiciler için kullanılan tabirdir.
Elbette aynı mevsimde doğan insanların benzer özelliklere sahip olması olası. Coğrafya bile insanın mizacını ne kadar etkiliyor. Egeye git ordaki sıcaklığı tavrı yaşantıyı doguda bulamazsın. Ya da tam tersi Doğuda yasayan adamın güçlü duruşu diger bir yerde yoktur. Ulkelere bak, starejik konum adamın karekterini belirliyor. Hava yağmurlu ya da kapalı olunca bile modu düşen yaratıklarız nitekim. Elbette o aylarda o mevsimde doğan insanlar benzerlik gösterecek. Ayın konumu bilmem ne de bi nebze etkilesin ona da eyvallah.
Güneş tutulması falan insan psikolojisini etkiliyormuş tamam da aga bu nedir eş seçimi, çocuk doğumu.
Çocuğum benle anlaşmayacak bir burçta doğacak diyelim napayım atayım yenisini mi yapayım.
Kanmayın bu oyunlara lütfen. Kültür, aile yapısı, toplum,maddi durum gibi nice öncelikli etkenler varken şu işlere pabuç bırakmayın.
Insanlar parmak izi gibidir genelleme yapmayalım.
Burdan astrolojici ablalara abilere selamlar. Sizi de unutmadık.
2005-2009 yılları arasında aktif olan post-hardcore, postrock, postmetal türlerinde müzik yapan "downfall of gaia"ya fena halde benzettiğim ingiliz grup. Agalloch,Godspeed you! black emperor, neurosis, his hero is gone gibi gruplardan etkilendiklerini söyleyen grubun hayvan haklarını savunan, insan haklarına aykırı tutumlara karşı duran belli bir politik ve sosyalojik ideolojileri vardır.
Stüdyo Albümleri:
Owsla(2006)
elil(2007)
inlé(2009)
ilk albumlerinden itibaren başarıyı yakaladıklarını söyleyebilirim ki ben ilk albümlerini daha çok seviyorum.
Ilk albümden son albüme eskinin güzelliklerini alarak belli bir değişim içerisine girmeleri yenilikçi yapıda ilermiş olduklarını göstermektedir.
içindeki mefistoya laf söz dinletebilen varsa beri gelsin. Ne melanet bir duygudur. Kötü bir şeye sebebiyet vermese bile saçma sapan şeyler fısıldamasi insani irrite etmeye yeter.
Metal müziği iyi bir sekilde icra eden metal grupların genelde soğuk memleketlerden çıktığını düşünürsek, alp dağlarında yaşayan Heidi de acaba black metal olsun death metal, trash metal olsun, metal müzik dinliyor muydu diye düşündüren soru. Peterle koyunları güderken sırtlarını alplere vererek kafa sallamaları kuvvetle muhtemel. Tabi dedeye yakalanmamak kaydıyla.
Çok farklı bir ses rengine sahip olan basit ancak etkileyici şarkılar yazıp çizen söyleyen irlandalı müzisyen. Canlı çaldığı şarkıları dinleyici üzerinde daha derin izler bırakıyor. Birkaç tavsiyede bulunmak gerekirse:
(bkz: this old dark machine)
(bkz: follow you down to the red oak tree)
(bkz: sparrow and the wolf)
(bkz: wicked game) chris isaak'tan coverdır. Ama orjinaliyle kapışır.
