http://www.dikkatkirilmaz.com/ adresinden izleyebileceğimiz, senaryo yönetmen hakan kepenek, togay altan, esin göncü, görüntü yönetmeni haydar tursun, müzik çağıl alsaç, ışık ibrahim yükseker, yönetmen asistanı ozan savaşer kadrosunun hazırladığı bölünmezlik üzerine kurulmuş bir kısa film. 9 kasım 2008 tarihinden bu yana 30000'i aşkın bir izleyici kitlesine ulaşmış filmdir.
--spoiler--
bizi nasıl kıramadıklarını, yada bizi nasıl bize kırdıramadıklarını bir damla su ve bir kaç kürdan ile harika anlatıyor.
--spoiler--
ters isimli albümü ile dinleyicisi ile yeniden buluşmuş 1960'larda bir 45'liği olan sanatçıdır. Albümünde olan şarkılar bir fantazi eseri belli ki, 40 yıl sonra ele alınmış gitar ve ortaya çıkmış güzel bir albüm.
Albümden önce Londra'da saygın bir işadamı olarak unutulmuş ardından antikacılıkla uğraşmış sonunda yeniden son demde müziğe dönmüş. Başka projelerini de bekliyoruz.
lara 'nın 2008 yılında çıkartmış olduğu lara 2008 albümünün çıkış çalışması.
nilüfer ören'in sözlerini de remix yapmıştır lara ve ekibi ortaya yine de güzel bir parça çıkartılmıştır.
bir şekilde turgay demirel'in parmağının olduğu karşılaşmadır, benzer olayların yaşandığı dönemde farklı hakemler tarafıdan oyundan atılan beşiktaşlı basketbolcular buna karşılık galataasaray'ın antrenörü dahi oyunda kalabiliyor, hakeme tüm söylediklerine rağmen, beşiktaş tek yabancı ve antrenörsüz olarak sahada yer alıyor ...
mims ve chatman'de olmasa sezonun sürpriz'i cevher özer ve tecrübeli oyuncuları ile ikinci yarıda da ayakta kalabilecek beşiktaş'ın maçı alması halinde federasyonuda yenmiş olacaktır.
hani bir yanımız
dökülür kanımız
yanıyor canımız
yanma dur diyemem.
bir yanımızdır filistin, bir yanımızdır mescid-i aksa, bizim kanımızdandır orada ölenler, hepimiz kabul etmiştik hz. ibrahim'in zürriyetini, elimizin tersi ile itmiştik diğer tüm kimlikleri, acı bizimdir ama metin olmalıyız, olmalı mıyız?, mecburenn mi oluyoruz? hanzala'yı düşünüyorum nakbah'ın oğlu hanzala'yı, yalın ayak hanzala'yı, dikenli telleri düşünüyorum, bir kızın atladığı ipin jiletten olduğu geliyor aklıma, orantısız güç kullanıyor diyorlar israil'e, orantısız bir zulüm 1945'ten beri devam ediyor orada.
kokla şair
bu taşı gazzeden getirdim
bu görmüş olduğun kurşun
filistinlinin göğsünden çıktı
sen oğuz atayda yüzerken
intihar yeyip intihar kusarken
bir çocuk
adam gibi öldü.
mağdura ceza vererek, Türkiye'deki adaletsizliğin gerçek yüzünü gösteren kurumdur. malumunuz 21 aralık 2008 gençlerbirliği sivasspor maçında kızına saldıran güvenlik görevlisi hakkında konuşmuş ve eleştirmişti bülent uygun ancak pfdk tarafıdnan dokunulmazlık verilen güvenlik görevlilerine bu şekilde hitap etmek profosyonel futbol disiplin kurulunca cezaya tabi imiş.
"Bülent Uygun'un güvenlik görevlilerine yönelik hakareti nedeniyle takdiren 1 resmi müsabakadan men cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir."
tenisteki tenis elbow'a çok benzer bir durumdur. meslek hastalıkları kategorisinde değerlendirilebilir, çok sık mastürbatif eylemler yapan zatın aşağı yukarı hareketleri çok sık yapmasından mütevellid, dirseğinde meydana gelen rahatsızlık biçimidir.
bu nasıl meslek hastalığı olur ona da gelelim hemen : Irina Palm'ı izlerken seks kulüplerindeki glory hole'lardan sokulan penislere mastürbasyon yapan kadınların meslek hastalığının penis elbow olduğunu söylüyordu.
grup yeniçağ'ın sözleri acıtan ezgisidir, insanın acziyetini fevkalaede, dünyanın fani olduğunu sonsuzlukla anlatır.
hayallere bak tuncadan ağarır
koyu gecelerin hesabında
geçen yıllarıma yıllar eklenir
sitemim yanmalı baharında
ah dünya yine çıktın karşıma
atamıyorum seni sonsuza
her esişinde rüzgarın yüreğim titrer
bembeyaz rüyaların dalgalarında
ufka batar iken gözümden akan yaşlar
kara günahlarımın aklanmasından
ah dünya madem çıktın karşıma
ben gidiyorum şimdi sonsuza
yeniçağ grubunun Allah'ın her zaman var olan anlamına gelen hay sıfatına olan göndermesi olan ezgileridir. yüreğimizdeki tınılardan birisidir, 10 yıl öncesinden kalan.
Necip fazıl'ın muhteşem kaleminden çıkmış muhteşem bir şiirin ötesinde bir şeydir. yeşil pop diye ortaya çıkan veya adlandırılan bir şey varsa o yeniçağ'ın bu şiir için olan bestesidir.
hikayesi olan adamlardandır doktor konstantin kalangos, yeşilköy'de 2006 yılında aramızdan ayrılan bir rum asıllı türk vatandaşıdır. yeşilköy'de yeşilköy halkının sağlığı için çalışmıştır, kendisini yeminine adamıştır hatta ve hatta Turgay TunaDeniz Fenerinin Işığında Ayastefanos-Yeşilköy isimli kitabında "Fakirlerin, parasızların doktoru Kalangos. Pek çok Yeşilköylü, karlı, fırtınalı bir kış gününde veya gecenin geç saatlerinde muhakkak kapısını çalmış; en acil durumlarda bile, yediden yetmişe sağlık sorunu olan hemen bütün Yeşilköylülerin Lokman hekimi olup çıkmıştır." demiştir.
Bugün yeşilköy'de adı bir sokağa verilmiştir, bu bir rum asıllı türk vatandaşının adının ilk kez bir sokağa verilmesi demektir. 1921 yılında yeşilköy'de doğan bu adamın isminin bir sokakta yaşayacak olması günümüzde ortaya çıkan yeni kafatasçılara harika bir gönderme olacaktır, üstelik kendi partisinden olan bir belediye başkanı olan ateş ünal erzen tarafından.
kadın ile erkek arasında kurulan koalisyon hükümetidir. Bu hükümette eli güçlü gibi görünen erkek, evlenme kurumunun ve bu işin parlementosu olan evin cumhurbaşkanı olarak atanır. kadın ise tüm önemli bakanlıklar olan başbakanlık, içişleri ve dış işleri bakanlığı görevlerini erkeğin cicim ayları diye tabir edilen yumuşak karınlı zamanında alması sonucunda hükümeti tek başına kurar. bundan sonra erkek bizdeki demokratik sistemde olduğu gibi cumhurbaşkanı görevini sadece onay ve veto işleri için kullanır. kadından yani hükümetten gelecek olan teklifleri değerlendirir iraz geç de olsa cevaplar lakin bu cevaplar kadın tarafından ikinci defa önüne getirildiğinde seve seve onaylar.
Futbol maçına gidilip, çok keyifli dakikalar yaşanabilir. aynı takım tutuluyor ise takımın yapacağı her hareket bu kızcağaza sarılmak için bir fırsattır. Farklı takımları tutup tarafsız bir maç izleniyorsa da futbol severlik ruhu ile her hangi bir takımın attığı golün sevincini beraber yaşamaktır.
esra elönü tarafından kaleme alınmış başörtüsü konusunda verilen 9'a karşı 2 oyla ret kararını protesto eden harika bir yazı :
9 başlı ejderha
lavları ALLAH'ın kudretine karşı...
sahi 9 çift göz ALLAH (CC)'den daha mı iyi görür.?
Anne Bana ördüğün saçlar küçük geldi biraz...ama önemli değil
Bana uzun saclar örersin birdahaki sefere
Daha büyük örtüler takarım bende ...onlara
Kücükken hiç bu kadar büyümemiştim
Kaybolan okul harclıgımı köpegimizin yedigini sana söylememiştim
Oda sonradan bana söyledi
Para ile havladıgını ...
Buna ne cok sevinmiştim
Babamın gönderdigi ırmaklar bozuk cıkıyorlardı
Karısmıyorlardı denize ayalaklarımı sıcak tutmuyırdu cam kurşunlar
Şişede durdugu gibi duruyordu ölü yagmur yasaları
Cekiyorduk.... Uzuyordu gecemiz
Devrimlerde söylenen halk sarkılarını hiç güzel okuyamıyordum ben
Hiç güzel degildi belkide çizdigim kule resimleri
Papatya tasıyan kamyonların arkasından hiç güzel bakamıyordum biliyorum
Gözlüklerimi siliyorum savaslarda asılmıs atların kalpleri ile
Bunu özgür olmak için yapıyorum ....öylesine
Belden yukarısı kör bir nehrin bogmaya üsenecegi gemiler yapıyorum
Sana kaptan olmak istedigimi söyleyemezdim anne
Kılıc balıgı gibi kokmak istedigimi söyleyemezdim
Cünkü kızlar kaptanlar kadar uzaklasamazlardı
Dalgasınada olsa denizi ısıramalazlardı suskunluklarıyla
Degirmende bulgur ögütürken Dünya 9 Taş cıkardı içinden
Bunu yapmayabilirdi ...ama yaptı
9 ördek kafa
9 ayaklı girdap
9 imza heykeli
9 Kursunsuz silah
9 Leylek bacak
9 Gramafon Mühendisi
9 8 sekiz cizen hız tuttkunu adamlara gülmek için acılıyorum..ama denize
Denizler Rabbimin denizi
Bu yelkenin örtüsü kızlardan bana hediye
Anne bana 9 adamı kızdıracak kadar büyük bir örtü topla kızlardan
Bu yelkenle acılacagım
Kimse karısmasın
ben kargaların cıkardıgı sesi
insanların cıkardıgı yasalardan ve yasaklaredan daha cok seviyorum
benim Mahkemem daha baslamadı anne
2 ye 9 u toplar yelkenime papyon yaparım
Benim mahkemem bu kadar kısa sürmez
Helal etmedigim hakkımın istiklali belki denizlerdedir belkide cennette
Kaptan olmak isteyen kızlar acılmak isteyin
Ama denizlere ...
Özgürlük kümeste oturanlar tarafından verilecekse tutsaklıgı seref bilin
Tek duam Cennet fakültesine girmeniz ve 2 ye 9 u tahtaya cizmeniz
son derece yaratıcı öğretmenlerdir, basma kalıpların dışına çıkarak ders anlatırlar. Kötüsüde vardır iyiside ama iyi öğretmenle daha çok karşılaşırsınız. Benim gibi bir eşit ağırlık öğrencisine biyolojiyi dahi sevdirmeyi başarmışlardır. Dersi öğrencinin dikkat çekeceği yöne pek bi âla kaydırmaktadırlar. bir örnekle açıklayalım :
ders : biyoloji
konu: hormonlar
yer : taksim fem dershanesi ( full erkek sınıflarından biri)
öğretmen : ramazan yılmaz
- evet bizim için en önemli hormona geliyoruz, testesteron, şimdi çıktık istiklale gördün mini etekli bir hatun N'oldu günaha girdin ama bu günahın nedeni ne şeytan mı, hayır testesteron, aleti diken de o. şeytanmış, kendi kendinin şeytanı olmak bu işte. Bakmıycan kardeşim...
ders : rehberlik
konu : öss nasıl kazanılır
yer : taksim fem dershanesi
öğretmen : fahrettin zülüflügil
bu dershaneye geliyorsunuz, derslere devam edin 4 senelik tercih barajını aşarsınız, ha aşamayan olmuyo mu?oluyor. mesela karşıdaki bakkal o da en az sizin kadar dersleri dinliyo sabah saatlerinde ama döküman eksikliğinden kazanamıyor. kediye ders versek sizdeki dökümanları da temin etsek, otur öss'yi yap desek patileriyle barajı geçer.
Dini muhabbete o yönü meyilli öğrencilerle girerler, öğrencinin ailevi durumu, kendi çizgisi onların irşad diye dünyanın dört bir yanına yayılan politikalarını Türkiye içinde uygulamaları için fırsat demektir.
Günlük soru hedefinin yanında günlük tespih hedefleri, ibadet hedefleri, kitap hedefleri, hepsi öğrencinin tüm prosedürleri gerçekleştirmesi içindir. önce fiili dua, ardından kavli duadır.
http://www.dunyabizim.com internet sitesinin hakan nimet kontrolünde asparagas haber yapan ajansının ismi, yaratıcılıkları bir harika, böyle mavra'ya can kurban dedirtiyor, sonunda da belirtmeseler insan gerçek olacak kuşkusuna kapılıyor.
bunun yola çıkmasında belki de halkın kaynaklara göstermediği ilginin payı da vardır.
gidişinin nedenini artık istediğim zaman istediğim yerde maç izlemek istiyorum diyerek açıklamış kişidir, bundan sonra kendisini biraz zor göreceğiz ekranlarda, bir arkadaşının kanada da bulunan pizza zincirinin başına geçecek ve daha sakin bir hayatı seçecektir, ancak asıl neden pazartesi günü yayınlanan futbol klübü programından mehmet demirkol ve uğur meleke'nin alınmış yerlerine altan erkekli ve bedri baykam'ın kanal yönetimince getirilmesidir.
esra elönü'nün yazılarının kahramanıdır. feride zaman ve mekan kavramını aşarak oraya buraya gider ve orada olmadık bir edebi işe imza atar her seferinde.
Kafa üstü düştüm. Arka üstü gerçek.
Feride üç yaşındayken annesine şunları sordu.
Annesi cevap verdi.
Feride amma çok soru soruyordu.
Feride savaş meydanında karga dövüştüren kız
Bu ne?
Bomba
Bu ne ?
Toprak
Bu ne?
Yaş kurutma makinesi.
Bu ne ?
Kanda kaymaz paten.
Bu ne?
Paslanmaz komik Stalin.
Bu ne?
Aslanın ağzındaki şöhretli ekmek.
Bu ne?
Yağmurlu gazoz.
Bu ne?
Çığlık musluğu.
Bu ne?
Kedi derisinden yapılmış fare beşiği.
Bu ne?
Dişleri dökülmüş insan sandviçi.
Bu ne?
Sökük tırnak kampı.
Bu ne?
Çocuk kandıran düşman dandinisi.
Bu ne?
Kuru sıkı sıkacağı.
Bu ne?
Tek sıkımlık silah.
Bu ne?
Köpekli saçlar için kanpuan.
Köpekli saçlar için kanpuan..
Feride elinde limonatayla savaşa giren kız.
Kanpuan acı köpüklü..
gibi etkileyici bir savaş çocuğu şiirine sahip, dergibi'de açık söz ameliyatı köşesinin yazarı, bunun yanında izdiham dergisinde de yazmakta olan eski milli gazete yazarı.
çizgi ötesi (flatliners - 1990 ) filminde kendisine hayran bırakan keifer sutherland'in harika bir korku - gerilim ile geri dönmesidir, bunun yanında hollywood sinemasının uzak doğudan çaktığı korku filmleri dışında yeni bir gelişmedir, hatta halka 'dan sonraki en iyi gerilim sineması örneğidir.
2. aynalarda görünenler, göründüklerinden daha yakındır,
3. aynalar gerçeklerin sadece bir yansımasıdır.
bölümlerinden oluşan film, sonunun şaşırtıcılığı, bunun yanında güzel bir polisiye de sunuyor bize, görsel efektleri söylemeye gerek yok bile.
--spoiler--
ibrahim tenekeci'nin biz okurlarına bir lütfudur, tanım aşamasından sonuca kadar vurucu dizelerdir.
şimdi ben öksüz bir kitabeyim bir mezarın başında
bana çarpıp geçiyor günün kambur kuşları
uğulduyor kalbim, nasıl da uğulduyor sanki bir arı kovanı
ve dilsiz bir alfabe yürüyor dudaklarıma
dilsiz bir alfabe, ilk harfi bıçak olan
bir deniz düşün yükseliyor durmadan.
şimdi ben öksüz bir hitabeyim bir mezarın başında
beni hatırla kalbim o günlerin hatrına
hatırla ki o mavi yatağın boş kalmasın
çünkü tırpanla everirler bir başağın boynunu
utanılacak bir şeydir dört ablayla büyümek
iyi bilir çocuklar bu tufanın sonunu
hatırla ki o baykuş ardından ağlamasın
şimdi ben öksüz bir kitabeyim bir mezarın başında
bana yalan söylendi vahşi atlar yok burda
ve gelişi güzeldi neşenin gidişini hiç görmedim
kasvet mi orası benim bahçem o çitleri ben çektim
çünkü yağmur korkutur bir dağı ancak
yaşamak mı yazık ki ben bilemedim
rengin'in kısmet albümündeki 7. şarkı, sözleri ile başucu şarkısı olmaya adaydır.
beni ya unut
yada hatırla
ne varsa hatırla
bu seni son görmem
ama inan en son değil
bu seni son sevmem
ama inan en son değil
bir gün ellerin beni ararsa
eski günleri anıp yanarsa
bir hayal gibi usulca gel yanıma
gel bu can sana hevesli hala
senle olmaya gönüllü hala
bir gün hasretim sararsa gel yanıma
Nedim gibi bir şairi dahi kendine hayran bırakmış gazeldir. nedim de bundan ilham alarak daha uzun bir gazel yazmıştır, bugünkü türkçesi ve anlamı ise;
Ey sevgili! Gözlerini süzme ki, kirpik kirpik üstüne gelmesin; böylece bağrımda (gönlümde) açtığın yaraya ok üstüne ok atmış olma (üst üste kirpikler; üst üste ok demektir).
Sevgili, açtığı her yaraya elmas tozu ekiyor. Lutfu var olsun; (aşıkına) ihsan üstüne ihsanda bulunuyor (Sevgilinin birinci ihsanı aşıkının bağrında açtığı yara, ikinci ihsanı da o yaranın kapanmasını engelleyen elmas tozudur).
Ey sevinç; gönlümde gam var, şimdilik lutfeyle sen gelme. Çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun düşmez (gam gibi değerli bir misafir var iken sevinci ağırlamak mümkün değildir ki!).
Sevgiliden ayrı kalmıştık, bir de gurbetlere düştük. Felek bize hicran üstüne hicran gösterdi vesselam (birinci hicran sevgilinin ayrılık azabı, ikincisi de gurbet elemidir).
Rasih için "Hem içki içmez, hem güzel sevmez!" demişler. Zavallıya iftira üstüne iftira atmışlar (içki de içer, güzel de sever).
insanı delirten sanat mıdır, yoksa inceliği ile bazı telleri kopartan insan mıdır? bazıları vardır ki eveliyattan ahire, hep kalmış, rüzgarın yırtık yeli'ni estirmiş yüreğinde. Sorular yetersiz ve cevapsız kalmış, sual işaretleri ile dolaşmış insan kalabalığının içinde. kalabalıkların korkuyla baktığı, deli deyip kendi dünyalarından eğlencelerinden uzaklaştırdıkları adamlardan birisidir, 1879'da dünyaya gelen neyzen tevfik.
ruhu yükseklerde uçan, zihni sınırları aşan bir sanatçı düzene ne kadar tahammül edebilirse o kadar tahammül ederek almıştır kalemi eline ve sanatçı ruhunu serbest bırakmıştır.
özdemir asaf ; " santimlerin, metrelerin, kiloların ve boyların hatta bütün rakıların korktuğu adam" demesi de bu yüzdendir, bir acayip aşık olan kabeyi aşıp yare varmak isteyene.