"anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?" "denize x mi düşse kurtarırsın anti-x mi?" tarzı sorularla insanların düşüncelerini öğrenmek için ortaya atılan paradokslardır. keza bu şekilde sorular öncelikle o insandan öğrenmek istediğiniz düşünceleri tam olarak karşılayamamaktadır. çok sığ bir düzlemde herşeyi ak-kara uçlarına çekerek ve insanı sözde duygusal boşluklarına doğru iterek yaratılan bu paradokslar hepimizin aynı oksijeni solumadığının adeta ispatıdır. Bilgisayar dünyasından örnek vermek gerekirse core duo işlemciyi mario oynamak için kullanmak gibi bir şeydir mevcut beyinlerimizle bu şekil bir soru sormak.
beyin kıvrımları ve duyguları başka biri(ne/lerine) teslim olmuş insanın biriyle beraber olabilmesi için alması gereken izindir. genellikle hali hazırda olan sevgililik ya da evlilik durumunda alınması gerekir. başka biriyle birlikte olunmak için bu izin alınmaz ise beyin otomatikman dış cinsel ve duygusal etkilere karşı kendini kapatır. bu iznin bir diğer özelliği ise erkekler tarafından kadınlara veriliyor olup erkeklerin bu hakka doğuştan sahip olmasıdır. bu izni alan kadın sevgili koşarak çıkıp oradan oraya gidip başka birileriyle duygusal ya da cinsel birşeyler yaşarken bu izin çerçevesinde hala asıl sevgilisine ya da kocasına aittir.
Diğer kızlarla pek bir farkı yoktur, sadece hiç sevişmemiş gibi davranırlar ya da zaman zaman diktirirler. Tecrübeyle sabit her ne kadar daha fazla baskıya sahip olsalar da her kilidin bir anahtarı vardır. sonra da kocalarına sen ilksin yalanını zevkle soylerler:)
fakat bu konu inanılmaz bir şekilde müslüman erkeklerin bir kısmının zoruna gitmektedir. baskılardan oturu kızlara nasıl davranması gerektiğini unutmuş bu insanlar, kadınlara yaklaşamamaktan muzdarip fantazi dünyalarında sapkınlığa yelken açarlar. veren kızları suclarlar ve farklı sekillerde itham ederler, zira içten içe hep kıskanırlar. vermeyen kızlardan olusan ve bu yuzden de "ahlaklı" olduklarını iddia ettikleri komünitenin de insanlardan oluştuğunu ve insanların seviştiği gerçeğine inanamazlar. bu kızların "vermesi", ki aslında burada olan biten sevişmektir (sadece edilgen değil yani), sığındıkları tek dal olan sevişmemeyi ahlakla bağdaştırdıkları dünyalarında büyük bir yıkım yaratır. sunu emin olarak ve cok kesin soyluyorum ki müslüman kızlar da sevişmektedir, hem de sıklıkla hem de nikahsız; zorunuza gitmesin.
özellikle resmi tarihe, politikanın yalan tarafına değil de; somut gerçeklerine, düşünsel analizlere ve en çok da din ile ilgili konulara giren meraklı, ilgili ve sorgulayan özgür ve kendi kendine ayakta durabilen bir insanın düşünsel faşistlerin toplumunu sarsmak için entry girmesidir.
simone de beauvoir'ın zamanında dillendirdiği iddiadır. bu iddiaya göre endüstri devrimiyle beraber daha keskinleşmiş victorian toplumlarda yaşanan ataerkil düzenin erkek ve kadın için oluşturduğu rolleri bu bireylerin zihinlerinin oluşum aşamasında annelerin dikte edilmesidir. anneler vasıtasıyla oynadığı oyuncaktan büyümesiyle beraber değişen davranış stillerine kadar yönlendirilmiş bireyler yarının ataerkil toplumunun oyuncuları olmaktadır. dolayısıyla ironik bir biçimde ataerkilliğin fabrikası kendisi de toplumun bu düzeninden yaralar almış olan annelerdir.
türkiye'nin laik bir devlet olmadığının ispatıdır. bununla beraber laikliği de korumakla yükümlü türkiye cumhuriyetinin raison d'etresinin büyük bir çelişkisidir. ya devlet bu çelişkiden beslenmek üzere tasarlanmıştır ya da sistem iflas etmiştir. bu çelişkiden faydalanmak isteyen bir devlet düşünldüğü zaman bu devlet aldığı vergileri adaletli dağıtmamaktır. Bunun yanında dini işlerin yükünü, hatta daha spesifik olmak gerekirse sadece sunnilere ait dinin yükünü, herkese paylaştırarak bu kesimin baskın kesim olduğu ve diğer sınıflandırmaların bu kesmin gücü ve otoritesi altında olduğu bir devlet yapısı iddia edilmektedir..
1 lira da olsa 1 milyar dolar da olsa küçük gibi görünen ama çok yaman bir durumdur.
ortada görülen bir düşünceyi düşüncenin içeriğinden, ne anlatmak istediğinden, hangi noktaları birleştirdiğinden, nedenselliğinden ve objektifliğinden ziyade kimden geldiğine göre değerlendirmektir.misal, konjonktürün değişmediğini varsayarak aynı düşünceyi baykal ve erdoğan'ın farklı zamanlarda dile getirdiğini düşünürsek "erdoğancılar" baykalın düşüncesine "baykalcılar" da erdoğancıların düşüncesine karşı çıkacaktır. ve yahut dine bir eleştiri geldiği zaman eğer eleştiri sahibi ateist ise ateizmin dine "bok atması" olarak algılanacaktır.
bu durum türkiye'de çok olan bir durumdur. günlük konuşmalarında bile sürekli "neden geri kaldık?" ya da "neden ilerleyemiyoruz?" sorusuna cevap aramaya kalkan bir halk olarak daha bunu başaramadığımız için üretilen düşünceler çöplere gidiyor ve dünya ziyadesiyle yol alırken biz hiçbir şeyi pratiğe dökemiyoruz. sürekli herkes birbirinden korkuyor, sağcısı solcusundan; dincisi dinsizden; yerlisi yabancısından ve hiçbir şey yapamıyoruz sadece duruyoruz.
not: ateistler, akp, chp, dinler hakkında açılan başlıkların birçoğu bu durumun sözlükteki örneğidir.
uzun süre seksle ilgili entry girilmeyince bütün uuserların içinde tanımlanamaz bir duygu oluşmaktadır. işte bu entry herşeyi yoluna koyan uuserları normalleştiren entrydir.
not: seksle ilgili entry yazılmıyor diye entry girmek bu tanımlanamaz duygunun dışavurumlarından biridir.
(bkz: kafayı sevişmekle bozan yazar)
içinde sadece evrim entryleri barındıracak, gerekirse kapatılabilecek yeni bir frame açılmasını talep eden kampanyadır. açıldığı takdirde evrim, maymun, darwin içeren bütün başlıklar sol frame'e değil evrim frame'ine atılacaktır. eğer talep edilirse evrim frame'i de refreshlenebilir.***
ölümcül hata vermiştir, bütün if yargılarından sonra orospu fonksiyonuna yönelmektedir. erkekler içinse pozisyon zenginliğidir ve kendisinden yüksek libidosu olduğu için de korkutan bir kadındır.
(bkz: femme fatale)
tanrıya inanmayanların ne kadar kötü bir durumda olduğunu, kafa karışıklığı içinde çıkar yol bulamadığını göstermye çalışan bir yargıdır. genelde de sadece bir inanıştır, zira genelde bunu ifade eden insanların ateist tanıdıklarından böyle bir malumat almışlığı yoktur. bu yargıdaki maksat kendine alternatif olan ancak dini kurumların aksine tarihte kimseye hiçbir zarar vermeyen bir grubu psikolojik olarak ezmektir.
dine inanmayı sağlayan herşey tamamen doğrulanabilir olmaktan uzaktır. beynimizde dine ikna ettiğimiz kısmın bilimsel epistemoloji ile hiçbir alakası kesinlikle yoktur. zaten olsaydı o halde bu inanca dayalı kurulan sistemlere (bkz: din) inanç gözüyle değil bilgi gözüyle bakardık. dolayısıyla dini kişinin gözünde meşrulaştıran herşey kesinlikle bahanedir. dolayısıyla inancın kaynağı yine inancın kendisidir. o inancı meşrulaştıran şey ise hiçbir geçerli epistemolojiye dayanmayan bahanelerdir.
Not: bu hiçbir dini ya da inanca karşı kötüleme amacı taşımamaktadır. yalnızca küçük doğrulardan hareketle daha büyük doğrulara ulaşma hareketidir. benim gözümde ateizmin kendisi dahi aynı şekilde olduğu için bir inanç kapsamındadır. ancak dine aracı olan kurumlar bu bahaneleri sürekli gerçeklermiş gibi insanlara empoze ederler. o yüzden bu entry bütün dini kurumları kötülemektedir.
New Age yunan trajedyası. Memo tembelçizer'e aşina olanlara duyurulur; bu trajedi kaçmaz. Tam üç perde olan bu trajedi insanın en karanlık taraflarını sergilemekte ve memo tembelçizer tarafından seslendirilmektedir.
kafasındaki belli kıstaslarla kadınlardaki belli başlı bazı davranışlara dayanamayan ve neticesinde yetmeyen dağarcığı sebebiyle onların orospu olduğuna karar verer insandır, bir nevi bu tarz beş para etmez bir ölçü aletidir.
Türkiye'nin ilk nanoteknoloji şirketidir. Adını AFM kullanarak litografi yöntemiyle yaptığı nano boyutlardaki Türk bayrağıyla duyurmuştur. Hall probe mikroskoplarında dünya çapında önde gelmekte ve Oxford, MIT, Harward gibi okullara bilimsel cihaz satışı yapmaktadır. Yaptıkları AFM ve STM'leri de önde gelen kurumlara* satan şirket Hacettepe Teknokent'te yer almaktadır.
gossip girl'ün en acar elemanı olan chuck bass, yanından her gün farklı iki muhteşem hatunu ayırmayan upper east side'ın zengin bebelerinden biridir. yüzlerce hatun götürmesi münasebetiyle adeta ismini haklı çıkaran bir kahramandır.
ingilizcede "eugenics" olarak tabir edilen bir düşünce okuludur. bu insanlara göre belirli kıstasları gözönüne alarak insanoğlu ıslah edilmelidir. Bir örnek olarak sarışın mavi gözlü olarak düşünülen aryan ırkın ıslahı için yahudilerin ve diğer katkıların katledilmesi; veya spartalıların güçsüz cocuklarını oldurmesi verilebilir.
hapsirigi sezip olayın gerçekleşmesinden 100-150 mikrosaniye önce çok yaşa diyen kişidir. hapsiran kişinin konsantrasyonunu bozup keyfinin içine tükürür. hapsiran kisinin büyük bir nefretine maruz kalabilir. özellikle kisinin motivasyonunu hapsiramayacak derecede bozarsa kötek mübahtır.
cinsel içerikli entryler ve esprilerde sıklıkla kullanılan vajinayı temsil eden organizmaya verilen isimdir. kukugül, kukusu gibi türevleri de az kullanılmakla beraber mevcuttur.
Ortaçağ'da katolik klisesinin her türlü bilgiyle ilgili olarak üstlendiği ve bunu her katoliğin kabul etmesini beklediği durum.*
Bugün bu anlayışın türkiye temsilciliğini deniz baykal üstlenmiştir. Kendisi din de dahil olmak üzere özel hayatı ilgilendiren birçok konuya elini atmıştır. Deniz Baykal tespit ettiği yanlışları düzeltmek için yanlış yapanların bireysel haklarını kısıtlamaya çalışmaktadır ve kendisine karşı çıkıp da her vatandaşın devlet önünde eşit bireysel haklara sahip olması gerektiğini söyleyen bünyelere hemen makamını hatırlatmaktadır.
Frank Herbert'ın dune serisindeki arrakis yerli halkına, fremenler, arrakis'e gelip onları esaretten kurtaracağı müjdelenen peygamberlerinin ismidir. Paul atreides'e bu misyonunun keşfinden sonra verilmiş bir isim olan muad'dib arrakis'in zor şartlarına göre evrimleşmiş çöl faresi anlamına gelmektedir.