koyu bir galatasaray taraftarı ama ülke dışına çıktığımızda tüm türk takımlarını destekleyen biri olarak fenerbahçe acıbadem bayan voleybol takımının başarısını imrenerek izliyorum. daha önceki yıllarda galatasaray bayan basketbol takımının 2. kupa'da final oynayacağını duyduğumda ne hissettiysem şu anda da aynı duyguları beslemekteyim. bundan daha önemlisi bu durum bizlere şunu gösteriyor ki; bizler bazı şeyleri istediğimizde hedefe kadar gidebilecek güçte bir milletiz. bunun bilincinde olduğumuz takdirde önümüzde hiçbir engel duramaz. helal olsun size kızlar, tüm türkiye bugünü unutmayacak ve inanıyorum ki sizler final maçını da kazananıp kupayla beraber yuvaya döneceksiniz.
facebook'ta yeni kurulan kaliteli bir video paylaşım sayfası. adminlerin sürekli sayfada bulunması da güzel. http://www.facebook.com/# !/TheMusicStation?ref=ts
özellikle uludağ sözlük içinse epeyce kafa yarmanın gerektiği bir durumdur.20 adet entry girmek ve hepsinin yeterli olup olmayacağının belirsizliği insana bir gün içerisinde çok fazla gelmektedir fakat belirli aralıklarla bir hafta içerisinde 20 entry yazarsanız sizin yararınıza olacaktır.yazar olduktan sonraki ''oh be'' lafını bağıra bağıra söylemek içinizdeki stresi bir nebze de olsa atacaktır.
kendisi hakkında ortaya çıkan ''tarikatçı,dinci'' gibi konuşmaların aksine bir tutum sergilemektedir.sürekli olarak ''cumhuriye'' kavramının üzerinde durarak bu konuya dikkat çekmek çabasındadır.bundan 10 yıl önce katıldığı bir kongrede ''bir devlet hem laik hem de dinci'' olamaz demiştir.aslında ne demek istediğinin de çok iyi anlatmıştır ve göreve geldiği günden beridir bunu çok iyi bir şekilde bizlere göstermektedir.
türkiye adına 19 yaşında duymasına rağmen o avrupa kulüplerinin scoutları tarafından 15-16 yaşlarında biliniyordu.galatasaray forması altında adeta ''çılgın'' atarak adını tüm galatasaray camiası ve türk spor camiasına duyurduğu o maçta hakkında ''hagi'den sonraki en büyük futbolcu olacak'' gibisinden yorumların ardı arkası kesilmedi.
kendisi henüz 20'li yıllarının başında olmasının verdiği heyecanla çeşitli haberlere de konu olmuştur.ilk olarak bordeaux maçında rakibine attığı kafa onun hakkında bir anda ''yeni zidan'' yorumlarının yapılmasına sebebiyet vermişti.hemen ardında kız arkadaşıyla bir gemide objektiflere verdiği samimi görüntülerle kafalarda ''?'' işaretleri uyandırmaya başlamıştı.
içerisinde bulunduğumuz şu günlerde kendisi hakkında ''avrupa'ya ne zaman gidecek'' diye sorular belirmektedir.kendisi ve kulüp başkanının söylediği cümlelerden kendisinin galatasaray ile avrupa'da kupa kaldırmadan avrupa'ya gitmesinin doğru olmayacağı anlaşılıyor.bu ne kadar doğrudur bilinmez ancak başkanının oyuncuya gelecek iyi bir teklifte oyuncunun da gitmek istemesi durumda gitmesine izin vermemesi çok yanlış bir tutum olacaktır.
türkiye'de bulunan yabancı sanatçılardan biridir.yerli demedim çünkü kendisi yaşamını almanya'da geçirip türkiye'te sadece albüm satışları,konserler,program davetleri gibi sebeblerden dolayı ya da gezmek için gelmektedir.kendisi ülkemizde ''almancı'' gibi görünmenin yanında kütüğünün sivas'a dayanmasından dolayı ''kıro'' gözüyle bakılmaktadır.
''türkiye'de son 5 yılda müziğimize damga vuran isim kimdir?'' sorusuna vereceğim tek cevap ''ismail yk''dır.her yıl albümleri en az 500 bin satan bir sanatçının kötü sanatçı ya da ''kıro'' yakıştırmalarına mahsur kalması türk müziğini bir yana koymak kaydıyla insanlık adına üzüntü verici bir olaydır.
kendisinin yeteneklerine saygı duymak gerekir.kişiliğiyle saygılı,dürüst biri olmasına karşın ülkemizde her hafta magazin programlarında gece kulüplerinde çıkarken görüntülenen kişilerden daha az saygı görmektedir.bunun tek sebebi ise ''almancı'' ve ''kıro'' olmasıdır.
şu anda karşısında bulunduğum teknolojinin var olma sebebidir.ilk çıktığında bir oda büyüklüğünde olan ve sadece hesap makinesi görevinde olan bu ''insan yarısı'' insanların eğlence unsuru olma yolunda kendinden emin adımlarla ilerliyor.
asıl işlevi bilgi veren,işlerinizi yapmaya yarayan bu alet 90'ların sonlarına doğru bir eğlence aracı olarak görülmeye başlandı.hesap makinesi yapmaktan çıkan bilgisayarlar artık bizleri oyunlarla eğlendiren videolarla başından kaldırmayan bir hal almış durumda.
türk toplumunda kişi başına düşen günlük bilgisayar başında oturma süreci 2 saattir.bunun bir saatinde gereken işler(ödev,hesaplar vs) yapılır geriye kalan bir saatte ise gereken her türlü ihtiyacınızı giderebilirsiniz.
türkiye'nin yıllardan beridir ,''oldu,olucak,bu sefer tamam'' diyerekten girmeye çalıştığı ''avrupa'' dayanışma örgütüdür.türkiye'nin 20 yılı aşkın bir süredir girmeye çalıştığı yere kapı komşumuz yunanistan eline kolunu sallaya sallaya girmiştir.bunun sebebi ise beslemekte oldukları manevi güçtür.yunan tanrıları'na olan inançları sayesinde ''avrupa'' birliğine yaptıkları ilk girişimde başvuruları kabul edilmiştir.bizim yıllardan beri müzaker üstüne müzakere ile giremeyişimizin sebebi ''avrupa'' topraklarında bulunan bir ''asya'' devleti oluşumuzdan kaynaklanmaktadır.
bir milletin varoluşunun simgesi niteliğindeki savaştır.türk milletinin yokluklar içerisinde savaşmıştır.sadece yürek ve bir avuç askerden oluşan türk ordusu bu savaşla beraber geçmişine bir sünger çekerek yeniden bağımsızlığını kazanmış ve devamında atatürk'ün kurduğu cumhuriyet'e temel hazırlamıştır.
galatasaray'ın önümüzdeki 20 yılına damga vuracak bir projedir.öncelikle stadın yapım süresinin uzaması maddi olarak kulübü zarara soksada şu an için stadın 29 ekim 2010 tarihinde bitirileceği kesinleşmiş gibi görünmektedir.
türk futbol tarihinin görmüş olduğu en modern stadyumun fenerbahçe şükrü saraçoğlu stadyumu olduğu varsayılırsa;türk seyircisi için modern kavramının baştan tanımlanacağını gösterecek stadyum olacaktır.
stad birçok bakımdan galatasaray'a olumlu yönde etki yapacaktır.maddi olarak getirlileri kulübün tarihinde görmediği rakamları barındırmaktadır.stadyumla beraber gelecek olan sponsorluk anlaşmaları da başka bir gelir kalemidir.taraftarların yıllardır üzerine basa basa söylediği ali sami yen'deki konfordan uzak,maç izlemenin işkence olduğu bir stadyumdan niyahet kurtulup kulübün tarihinde yeni bir sayfa açacağı bir stadyum bizleri bekliyor.
internet'in insanlara bilgisayar başında sunduğu en büyük fırsatlardan biridir.hem bedava olması,hem de kullanışlı olması insanların kullanma isteklerini daha da arttıran özelliklerindendir.
türkiye'de yaklaşık olarak 1,5-2 milyon kadar blog kullanıcısı vardır.bunların yüzde 25'i futbol'a odaklı diğerleri de kişisel veya internet ortamlarında yazılabilecek şeylerden bahseden bloglardır.kişileri blog yazmaya yönelten en büyük sebeb düşüncelerini başkalarıyla paylaşma hissiyatidir.
son yıllarda ülkemizde kullanımı hızla artmakta olan ''blog'' kavramını sadece kişilerin kendi düşüncelerini yayınladıkları platformlar olarak görmek yanlıştır.insanlar yorum yaparak karşılıklı iletişim de kurabiliyor hatta yazara da öneri ve destekte bulunabiliyordur.
türkiye'de ''internet'' kavramını piyasa en iyi pazarlayan şirkettir.hazırladığı internet kullanıcılar tarafından beğenilir beğenilmez fakat bir ülkede hemem hemen her evde internet kullanıcısı varsa siz iyi bir iş başarmışsınızdır.''insanlar internet kullanmaya mecbur'' diyebilirsiniz ancak internet kullanmaya bizden daha çok ihtiyacı olan ülkelerde internet kullanıcı sayısı oranı bizim ülkemizden çok çok daha düşük.
türkiye cumhuriyeti devleti'nin çok değil 2002 yazına kadar sahip olduğu tamamen ''Türk'' bir şirket olan türk telekom artık arap'ların eline geçmiş durumda.kendi çocuğunuzu çocuk yetiştirme kurumu'na vermek gibi bir şey olsa gerek bu durum.devletin kendi şirketine sahip çıkmayışını gören bir arap sermayeci başka ülkenin şirketine asla sahip çıkmaz.
türkiye'deki internet hızlarına baktığımızda genelde herkesin en az 2 megabit internet hıza sahip olduğu görülüyor.bu hızın ücreti ise en azında 50 lira'yı buluyor.şimdi avrupa'da 100 gigabit hıza 100 dolar ödeyen insana mı kızmalı yoksa bizlere 2 megabit'lik interneti 50 lira'Ya satanlara mı?
netscape tarafından bulunan ve bill gates tarafından geliştirilen çağımızın überpopüle iletişim aracıdır.insanların mektup,telefon gibi araçları kullanmasına gerek kalmadan birbirleriyle iletişim kurmalarını sağlayan ortamdır.
son zamanlarda 7'den 70'e herkesin kolayca ulaşabileceği msn,facebook gibi ortamlarda vakit geçirmek; kitap okumak,tv seyretmek,hatta uyumaktan daha keyifli bir hale gelmiş durumdadır.bu durum karşısında aileler çocuklarını,eşler kocalarını şiddetli bir şekilde insanlar bu hobilerinden kolay kolay vazgeçememktedirler.
''21.yy'da çağın getirdiği en büyük avantaj nedir?'' sorusuna verilebilecek en mantıklı cevap ''internet'' olmalıdır.gerek öğrencilerin ödevlerini yapması,gerek büyüklerin eğlence kaynağı olarak vazgeçilmez bir ''eğlence'' aracı durumdadır.
yıllardır hükümetten şikatçi olan ve sürekli ''yetmiyor'' diye serzenişte bulunan toplum.haklı mıdır,haksız mıdır,bilinmez.belki de sadece alt kesim böyle düşünmektedir.peki niye alt kesim var?neden refah düzeyi gelişmiş değil?bunların cevabını ülke insanı biraz da kendisinde aramalıdır.
her türlü cinayet,saldırı,ekonomi,siyaset haberleri her gün beynimize soka soka girdiriliyor.düşünün ki bir ülkede haberleri dinlemek dertlenmek,hüzünlenmek olmuş.en sonunda birkaç kare güzel haber yayınlamak haber sunanın kanaâtine kalmış.ülke insanının hiç mi suçu yok?
eğitim seviyesi halâ istenilen düzeyde değildir.72 milyonluk nüfusa sahip bir ülke ancak 50 milyon kişiyi okutabiliyor geri kalanlar için ''çobanlık yapsın'' diyorsa;kimse kusura bakmasın bu ülke insanının sorunu değildir!devlet parayı ülke ekonomisi içinde faydalı işlerde kullanmıyor,sadece seçim zamanlarında erzak dağıtıyorsa kusura bakmayın ama bu sorun devlettedir!
türk takımları için ''para kaynağı'' olmaktan öteye gidememiş organizasyondur.şu günlerde gerek kulüp başkanları gerekse spor basınının düşünceleri göz önüne alındığında şampiyonlar ligi'nin kulüplerimize sadece ''para'' getirdiğini düşündüklerini görüyoruz.
şampiyonlar ligi geçmişten bugüne kulüp takımlarının kendilerini avrupa ve dünya futboluna ispat etmek için kullandukları bir platformdur.maddi anlamda getirisi diğer turnuvalara nazaran daha yüksek sevilerde olsaada kulüplerimizin asıl hedefi şampiyonlar ligi'nde her sezon en azından grubu 3.bitirebilmek olmalıdır.
fenerbahçe bunu şu ana kadar en doğru yoldan uygulayan kulüptür.2001 ile 2009 arasında birkaç sezon aralıklar olmak kaydıyla her sezon düzenli olarak şampiyonlar ligi'nde yarıştı ve bunun semeresini 2008 yılında çeyrek final başarısı göstererek aldı.bunun yanında bu 8 yıllık süreçte kulübün kasasına maddi olarak en azından 100 milyon euro para girdi.bu doğrultuda gitmek kulüplerimiz için hem kazanç hem de kulüp bazında başarı sağlayacaktır.
80'lerden beridir yükselişte olandır.80'lerde galatasaray'ın şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final oynaması ve fenerbahçe'nin süper lig'de gol rekoru kırması malesef ülke bazında pek etkili olamaıştır.bunun en önemli örneği;bizler yani türk futbol seyircisi 80'lerde türk milli takımı ingiltere'den 5-6 yemediği zaman ''iyi oynadık'' diyorduk.
türk futbolu'na asıl devrim fatih terim'in 1993'teki olimpiyat şampiyonası'nda ümit milli takım'ı şampiyon yapıp sonra hepsini a milli takım'a yükselmesiyle başlar.devamında galatasaray'la 96-00 arasında kurduğu takım türk futbolunun büyük bir ivme yakalamasını sağladı.
şimdilerde bizler fransa'ya 1-0 mağlup olduğumuzda ''fransa'yı yenemedik'' diye üzlüyorsak şu ortaya çıkmıştır ki;türk gelişiyor.önümüzdeki 5-10 senelik süreç bizim için çok önemli bir süreçtir.bu süreçte ne kadar çok genç futboluyu avrupa'ya pazarlar ve a milli takım bazında süreklilik kazanırsak futbolumuz bir o kadar daha gelişecektir.
