Anasi bacisi sirtinin uzerinde sikilmesi farz olan tiptir. Olum ananizi sikmisler iste, caput etmisler sizi. Sanane x takimin fi tarihinde y takima yenilmesinden? Takimini sikko bi takim yalan etmis gelmis burada yarrak kurek basliklar aciyor ya da up ediyor. Yendiysen sevincini yasa, yenildiysen sapkani koy onune dusun. Sanane elalemin kimi siktiginden, kime verdiginden yarraam?
Hic bi yarraam beklenmemesi gereken ulke. Adam gelmis; futbol oynuyorum, gol atarim demis bir sekilde girmis kadroya oynuyor. Kimse de agzini acip "lan burak sen hayirdir amina koyim ne ayaksin lan?" demiyor.
Digiturk dsmart gibi muhtesem platformlar varken, sirf fatura odememek icin anten kullanan pis fakirlerin icinde bulundugu durumdur. Fakirligin alemi yok, kac para ulan bi digiturk, dsmart?
Klima gibi muhtesem bir icat varken 30 liralik m.o 300 lu yillardan kalmis ruzgar gulunden bozma alet ile serinleyen pis fakirlerin icinde bulundugu vahim durumdur. Acimamak elde degil.
Bira gibi muhtesem bir icecek varken habire su aygiri gibi su icen, her disariya ciktiginda istisnasiz elinde pet sise icerisinde su tasiyan gereksizdir.
kendimi övmeyi sevmem ama mütevazi olmanın da alemi yok sanırım, zira bütün kızlar üzerinde evlenilecek ve sevgili olunacak erkek imajı uyandırmaktayım. uzun boylu, fazlasıyla zeki, eğlenceli, sanat ile iç içe, iyi niyetli, tatlı, şirin, mantıklı, kadın olana değer veren aklı başında ve oldukça yakışıklı bir insanım.
bu yüzden dünyadaki kadınları üçe ayırmaktayım. beni beğenip beğenisini dillendirenler, ki bunlar merhaba nasılsınız benimle çıkar mısınız kategorisindeki kızlardır. beni beğenip beğenisini dillendiremeyenler ve beni henüz tanımamış olan şanssızlar güruhu.
sanırım her nimetin bir külfeti oluyor. hep birinci olan insanları avutmak zorunda kalıyorum. ben sizin için fazlayım bırakın yakamı diye diye dillerimde tüy bitti.
neden böyle yakışıklı zeki mantıklı tatlı şirin olacak şekilde evrimleştim ki..
mr. maker he's got it made
a beautiful wife and a baby on the way
and his bills are already paid
no need to skimp, no need to save
but all around him, the world grows hard
he thinks to himself, he must have played a lucky card
if he was alone he'd give it all away
to people and things, that he wanted to save
but oh no, it's alright
mr. maker, he'll be fine
it's alright, it's ok
because of the love he gave away
oh yeah
oh yeah...
doesn't stop to think it's because of he
always doing right, he stays healthy
the girls in the alley won't get a hold of him
he's got no time for that kind of sin
and he, he's not a member of the catholic church
the pastor of his town got sent down for dirt
he sees the boys from sunday school
it's hard to believe what he read in the morning news
but oh no, it's alright
mr. maker, he'll be fine
it's all right, it's ok
because of the love he gave away
oh yeah
oh yeah...
heart beat, stay heavy
love us all please, stay on your feet
for me, for me
stay on your feet
for me, for me
stay on your feet for me
but oh no, it's alright
mr. maker, he'll be fine
it's alright, it's ok
because of the love he gave away
oh yeah
oh yeeeeah...
ya rabbim nerden başlasam bu tipleri kötülemeye bilmiyorum, neyse bir tanım yapayım da sırtımdan bir ağırlık kalksın.
şimdi efendim bildiğiniz gibi amerikan kültürünü bizim gibi orta halli ülkelere empoze etmek için bir takım davranış içindeler, american pie da bu halkanın bir öğesi, bu film serilerini seyreden insanlara american pie seyreden tipler diyoruz.*
şimdi efendim;
git keloglan seyret, git dede korkut seyret ne biliyim kendi kültürüne ait şeyler yap, hatta git hepsi bir ve emret komutanım seyret, dimi ama, neden elin americanın çektiği bizim kültür ile yakından uzaktan olmayan şeyleri seyrediyorsun a be angut.
adamlar orada kendi bozulmuş kültürlerini güzelmiş gibi sana anlatıyor sen de aaa ne güzelmiş deyip burada onlar gibi olmaya çalışıyorsun..
yazık günah,
sonra babannenin üstüne sperm attırmak suretiyle öldürüyorsun, sonra mahkemede de american pie da vardı merak ettim diyorsun..
angut musun be birader?
o filmlerde gösterilenlerin hepsi buradakilerle yakından uzaktan alakası olmayan şeyler,
dediğim gibi, git selena seyret, acemi cadı seyret bu filmleri seyredeceğine, büyü oğrenirsin en azından.
sokakta gördüğümde bende hafif bir tebessüm uyandıran, kollarını, özellikle sol kolunu attığı adımla senkronize olarak ileri geri sallayan insana yürürken elini sallayan şuursuz insan denir..
bunların başka bir versiyonu şudur sayın okurum, yürürken elini nereye koyacağını bilemeyen anti demkrat tip, açıkçası bu yavşakları kendime yakın bulmadığım için ben size yürürken elini sallayan şuursuz insan ı anlatacağım, hem kendime de yakın buluyorum bunları...
bunlar genelde erkektir, kızlar da böyle olanlara rastlamadım değil ama, pek sıklıla rastlamadım, çünkü kız türü elinde çantayla dolaşan garip bir mahlukattır, elini çantaya koyuyor ve sağa sola sallama gereksinimi duymuyor, fakat erkek kişisinde çanta sorunsalı yok, eli bir pongid eli gibi açıkta kaılıyor, koyacak yer bulamıyor, ve her sağ adımda sol elini, her sol adımda sağ elini sallıyor, babannemim bir kurşun askeri vardı, onun gibi aynı...
çok komik bir görüntü oluşturyorlar yürürken elini sallayan şuursuz insanlar, eğer dikkat ederseniz. kendimden biliyorum, bazen yürürken kendimden geçtiğim vakitler elim fütursuzca sallanıyor lan, sonra hemen alıp elimi ya cebime sokuyorum, ya da robot gibi, yanıma yapıştırıyorum, o daha komik oluyor ama, robot adamlar gibi, din din yürüyorum, sonra kendime geliyorum işte, napıyorsun onur diyorum, salla sen de diğerleri gibi ellerini diyorum..
sayın okurum biliyorsun ki ellerini sallamak king kong da görüldüğü gibi apaçık gorillerin işidir, normal bir insan ellerini sallamaması gerekir yürürken, ama sallıyorlar işte tıpkı goriller gibi, buradan da ne sonuç çıkıyor, insan bir gorildir.
alın işte size bir de evrim teorisi ispatladım, benim gibi yazar bulmuşunuz da okumuyorsunuz sayın okur, freud gibi adamım vesselam...
geçen gün adamlı kadınlı, bir grup önümü kesti. ne oluyor lan dedim. şaşırmıştım. gençler önümü kesiyordu birşeyler danışıyordu bana fakat, yaşça büyük insanların önümü kestiğine şahit olmamıştım.
aralarında albay emeklisi, yönetici karakterli bir adam yanaştı yanıma, seni beğenerek okuyoruz, kah güldürüyor, kah ağlatıyorsun bizi, çok ilginç konulara değinerek gözümüzü açmamaızı sağlıyorsun. fakat entrylerinde mesaj kaygısı yok dedi.
diğer teyze lafa karıştı, evet evet, şok dan aldığım şok çerez ve şok kola eşliğinde çocuklarım ve eşimle beraber entrylerinizi okuyorum, fakat öğretme kaygısı yok sizde, sosyal içerikli bir konuya parmak bassanız, hem eğlensek hem öğrensek dedi.
diğer amca, şu bizim çocuklara bir ders ver e oğlum dedi. paso y.rrak kürek entryler giriyorsun biraz adam ol. düzgün bir şey yaz.
hepsini dinledim, gözümü kıstım, zaten küçük olan gözlerim kayboldu. şaşkınılıkla ve merakla ağzımdan çıkacak laflara bakan bu insanlara dedim ki.
çember oluşturun, bak ne diyeceğim..
ortalarına geçtim, kalabalığı gören halk daha bir sarmıştı etrafımı.
dedim ki, haklısınız sizin için çocuklar duymasın kıvamında, sosyal mesaj içeren bir entry gireyim. saklayın.
sevindiler.
neyse entry e gelirsek. kısaca sex yaparken prezervatif takmayan erkeğe prezervatifsiz cinsel ilişkiye giren bilinçsiz ve abazan insan denir.
tanımdan sonra entry e geçelim. sayın çocuklar, hiv virüsü başta olmak üzere, bir çok virüs hastalık, cinsel yollardan insanlara bulaşır. tamam aşk yapıyorsunuz, sevişiyorsunuz, seviyorsunuz, 18 senenin verdiği abazanlıkla birbirinize atlıyorsunuz ama ilerisini düşünmek, sağlıklı olmak için o şeyi takmanız gereklidir.
çevremde görüyorum. kadın görmemiş bir takım insanlar, kadın gördüklerinde birden kendilerinden geçip, ben türk üm bana bir şey olmaz diyorlar. aman ha bu insanlara inanmayın güvenmeyin.
ne olursa olsun, takın o hedeyi, bazılarınız diyecek ki, yok teması azaltıyor, alacağım max. zevki düşürüyor, tam orgazm olamıyorum falan diye, bunlara diyecek bir laf bulamıyorum. e ölseler daha mı iyi çocuklar, hasta olurlar allah korusun sonra doktora giderler, iğne vurulmak zorunda kalırlar çocuklar. mahsustan iğne dedim, iğneden korktuğunuzu bilirim.
sadece hastalık kısmına değindim burada çocuklar, bir de başka boyutu vardır ki, anlatıp uzatmak istemem.
işte,
prezervatifsiz cinsel iliskiye giren bilinçsiz ve abazan insan hayatımızın her alanında karşımıza çıkan, sapık bir bünyedir, onlar gibi olmayı esefle kınamalıyız.
bu insanlara son sözüm şu: her yerden karı almayınız, bildiğiniz güvendiğiniz karıları alınız, madem prezervatifle olmaz diyorsunuz, hasta olmayın bari..
corpse güzel bir başlık açmışsın, ne dinliyorum ne demek la derseniz
msn messengerin bir hedesi derim..
ama nerde bunun tanımı derseniz ben size derim ki:
bildiğiniz gibi msn messenger adında güzel bir sohbet programı var işte bu programın en büyük özelliklerinden biri de, tek özelliği de denilebilir, sizin o anda hangi şarkıyı dinlediğinizi herkese bildiren bir şeydir.
dediğimiz gibi sayın okurum, bu görgüsüzlüğün en büyük göstergesidir, messenger ın amacı nedir, chat yapmak, arkadaslarınla sevdiklerinle doyasıya muhabbet etmektir, konuşmaktır, vakti boşa harcamaktır. peki bu ne dinliyorum ne bka yaramaktadır, şuna yaramaktadır, len benim konuştuğum insanlari herkes bana baksan lan, ben ne dinliyorum, bakın ben şu adamın şu şarkısını dinliyorum işine yaramaktadır.
bunun bize ne faydası vardır sayın okur...hangimiz msnlist e bakıp, ulan kamil adama bak ya ne dinliyor, offf kamil acdc dinliyor la...hangimiz deriz lan bunu sayın okur..
peki soruyorum sana sayın okur, caddelerde doğan veya tipo ile müziğin sesinin sonuna getirip, pencerelerini açan ve pencereden etraftaki kızlara bakıp, lan bak benim hem arabam var, hem dolaşıyorum hem de müzik dinliyorum, arabamda teyp var lan benim diyen yurdumun aşağılamak istemediğim insanından ne farkı var bu adsl çıktıktan sonra pongid gibi üreyen insanların. aşağılamak istemediğim adamlar dinledikleri müziği etrafa veriyor, ne dinlediklerini duymuş oluyoruz, vay be adama bak ne dinliyor diyoruz, msnde de ne dinliyorum özelliği açık olan sonradan görmelerde de aynı hissiyatı vermiyor mu size sayın okur.
bana veriyor..
iğreniyorum hepsinden bu yüzden..
bize ne senin ne dinlediğinden, neden etrafa yayma gereği duyuyorsun ne dinlediğini, adam gibi kendi başına dinle, ne bu gösteriş merakı, lafa gelince, o caddede son ses müzik dinleyen yurdum insanına b.k atmayı biliyorsun ama kendine bakmıyorsun be angutum..
eski türk filmlerinde sonradan görme zengin karıları olur ya, hatırladın mı, inan bana hiçbirinizin o abartı tiplerden farkı yok. tek amacınız ilgi çekmek kendinizi göstermek, ilgi çekmek için her b.ku yersiniz siz..
son zamanlarda internetle yatıp internetle kalkmaya başladım.
ilk önce google ı keşfettim.
daha sonra mynet e bulaştım ve kesinlikle dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sitesi olduğunu ve 2500 sene daha bu birinciliği kimseye kaptırmayacağını anladım.
ve uluslararası ikinci maceram olan yahoo ile tanıştım ve sonra mirc alemine takıldım.
kocaman net aleminde sonunda karı kız bulma amaçlı kurulmuş sitelere de uğradım.
sonsuz karı kız bulabilirdim.
ve beni en çok cezbeden de bu siteler oldu.
cm oynar gibiydim sabah oturuyordum gece kalkıyordum, bir maç daha bir kupa daha yerine,
bir kız daha bir kuku daha olmaya başlamıştım.
ve bunca günlük net aleminde şunu anladım ve gördüm.
internet girl sucks.
yani açmak istersek, bu arkadaşlık sohbet ve bilimum forum sitelerinde (siberalem, yonja, mynet, oyun sohbet odaları, vb) kızlar gayet havalı oluyorlar. normal yaşamda bir skim olmayı beceremeyen, abi baba korkusuyla eve tıkışmış kalan kızlar, bir yolunu bularak internet aleminde ceylan misali sekerek ağzımı açık bıraktırıyor. dışarıya çıktıklarında 2-3 abazan askerden başka kimse bakmayan bu internet güzellerine sanal ortamda, yine kendileri gibi pısırık içe ve eve kapanmış erkekler eşlik ediyordu. işin kötüsü dışarıda arkadaşlarıyla konuşurken bile pısırık olan bu erkekler, görmediği tanımadığı sanal kızlara yavşarken adeta bülbül kesilirler. işin acı ve elem verici kısmı ise, bu kızların çirkin olmasıdır. evet bildiğin çirkin kız.
bu entry yi girmemdeki amacım başından anlayacağınız gibi kuyruk acımdır.
nedir kuyruk acım. dışarıda görsem siklemeyeceğim kızların sanalda bana afra tafra yapmasıdır. yukarıda özelliklerini belirttiğim angutlar sayesinde kukuları kocamanlaşan hatta kukularından başka bir şeyleri olmayan bu kızlar, beni oldum olası deli ediyor.
şişmansın, çirkinsin hadi bunları anlamıyorsun, anlamak istemiyorsun ama aynı zamanda da aptalsın da bunu neden inkar ediyorsun be kızım.
internette tanıştığın, sana sırf kukun olduğu için yüz veren o angutlardan mı alıyorsun bu gazı.
çok sinirlendim efendim. bu tip ezikleri baş üstüne çıkardıkça, bu beyinsiz mahlukatlar kendilerini cidden bir şey sanıyor, dünyanın kendi kukuları etrafında döndüğünü sanıyor.
burada bir mesaj vermeliydim ama vermeye gerek yok sanırım.
ama şunu belirteyim ki; erkeklerin g.tleri asla havalanmıyor, nolursa olsun hep aynı kalıyorlar. kızların g.tü kalkıyor ilgi görünce..kendimden biliyorum akıllım...
hayatımda sigara içen tipten daha dangalak bir tip gördüysem o da, bu gtümün kavrulduğu sıcaklarda çay içen dangalak tiplerdir.
bazen gençler gelir sorarlar bana, onur nasıl oluyor da bir insana bir kere baktıktan sonra nasıl bir tip olduğunu anlayabiliyorsun..
derim ki, toplanın etrafıma, böyle gerizekalı tiplere iki kere bakmaya gerek var mı? şaşırırlar, neyse. konumuz çay, bildiğimiz gibi çay sıcak içilirse makbuldur, ama sıcak havalarda içilirse, insanın .mına kor. kor valla, ama bu dangalak tipler, isimlerinden de anlayacağımız gibi, bunu düşünemezler, o allahın sıcağında çay içerler.
bre efendim, git su iç ayran iç, hiç bulamadın şöyle serin bir karpuz yar ye.. nedir efendim bu sıcakta bu çay merakı..
kahvaltımı getir hizmetçi insan, dedim. aradan 15 dakika geçmişti hizmetçim bahçede masanın hazır olduğunu söyledi.
o arada hizmetçimin, kahvaltıda çay yerine meyve suyu getirdiğini, hatta vişne suyu getirdiğini farkettim.
ne bu lan dedim. you re fired dedim, donald trump a özenerek.
göz alıcı bir girişten sonra tanım yapalım, kahvaltıda çay içileceğini bilmeyen, o güzelim masaya çay yerine, meyve suyu koyan insana, donald trump ve ben, sabah kahvaltisinda meyve suyu icen zengin ve saygisiz insan deriz.
çalınıtı amerikan dizilerinde, ve kolpa hollywood filmlerinde gördüğümüz bu olay fena halde canımı sıkmakta. ilk önce bizimkiler adlı bir dizide rasgelmiştim. adını nazan diye hatırladığım o apartmanın en kibirli ve zengin insanlarının kahvaltı masasını gösterirken yapımcılar, nedense meyve suyu imgesini kullanıyorlardı. zavallı kapıcı cafer de imreniyordu bunlara. yapımcılar da sanki zenginliğin ölçütü kahvaltıda meyve suyu içmekmiş gibi, sürekli bu aileye meyve suyu içirtiyordu. gıcıktım zaten o aileye, neyse konumuza dönelim.
dedelerimizden ne gördük biz, kahvaltının yanında çay içilir. dedelerimiz onların dedeleri hatta onların dedeleri bile, peynir zeytin yanında çay içermiş. ama her haliyle batıya adapte olmak isteyen bizim nesil, bazı şeyleri unutuyor. kahvaltıda çay içmek gibi. yani, kahvaltıda çay içmeyen insan, ananelerine saygısızlık yapıyor diyebiliriz burada..
son sözüm şudur bu kibirlilere; olm hiç mi damak tadınız yok, mis gibi demlenmiş çayın yerini, o taze sıkılmış buz gibi bol vitaminli meyve suları alır mı hiç. ee sonra kahvaltıdan sonra çay keyfini nasıl yapacaksın. kahvaltıdan sonra meyve suyu keyfi mi yapacaksın haa. ismi bile uymuyor..