döneriyle ünlüdür iskenderun. salata, turşu, sos, mayonez, patatesin tek bir ekmekle birleşimidir. sırf yemek için kilometreleri aşan insanlar tanırım.
adanalı dizisinde maraz ali adlı karakterin yaptığı eylem. her gün spor yapıp torba döverdi. 6 tane kaslı herif hapishanenin bahçesinde kıstırdılar bunu ama ne fayda... hepsinin ağzını yüzünü dümdüz etti sonra da fark var adlı şarkıyı dinletti hayranlarına...
tarafların birbirini çok sevmesi, iki sevgili gibi davranması, aşkı yaşaması ama birbirine henüz "seni seviyorum" veya "ben senden hoşlanıyorum" itirafında bulunmamış olmasıdır. çok doğru bir davranıştır. itiraf edildiği taktirde ister istemez gidişat bozulacaktır belki de...
edit: arkadaşlar uzaktan sevişmeyle karıştırılmasın, sarılmaları da barındıran bir durumdur bu...
dersin ortasında rakip takımlı öğrencilere laf atmayla tartışmayı başlatan hocadır. okul hocası ise gülünüp geçilmelidir ne de olsa köprüyü geçene kadar ayıya dayı denilmelidir. dershane hocası ise tarafımdan madara edilmesi kaçınılmazdır. ağzınızdan çıkan her ezici söze "yaw he he!" diye de pişkin cevaplar verip sırıtır.
on yaşından küçük her kim varsa katılması kaçınılmaz aktivitedir. düğün boyunca bütün salonu koşturmaktan yorgun düşmüş bünye sahibidir. genellikle pasta servisinden sonra yapar bu aktiviteyi.
asosyal arkadaştır. millet kankasıyla gezip tozarken, mekanlara giderken sizin asosyal arkadaşınız evde oturmaktan başka birşey yapmamaktadır. tüm uyarılarınıza rağmen gencecik yaşında kendini bitirmiş arkadaş türüdür. insanı çileden çıkarır bunlar...
aşık olduğu andır şüphesiz. o an akıldan bütün şeytani düşünceler silinir. şeytani olmayanlar da yok olur. sadece sevdiceğini düşündüğü andır. bazen sevdiceğine sarıldığı an bazen de o güzel gülüşü kalır hafızada...
boşa kürek sallamaktır. kahraman askerlerimizi, dökülen kanları, cepheye mermi silah taşıyan analarımızı, cumhuriyetin ne zor şartlarda kurulduğunu unutturmak mümkün müdür? mümkün olduğunu düşünen zihniyetin bir daha düşünmesi gerekir.
büyüyünce rock dinlemeye başlayacak ergenlik çağındaki insandır. bu dönemde her müziği deneyip kendi zevklerini keşfetmeye çalışması normaldir. metalci olmama rağmen sagopa kajmerin bir ceza kadar kötü söylememesi de ayrı mesele...
ya hep ya hiç felsefesine baş kaldırmış kızdır. dil fetişisti olma ihtimali de yüksektir. çalımları atıp kaleciyle karşı karşıya kalmıştır ama sonuç üstten auttur.
hiç girişilmemesi gereken hadisedir. zira işin ucu kaçırıldığı taktirde eski anılar içinizde depreşecek ve telefona sarılma gibi onur zedeleyici yanlışlar yapmaya yol açacaktır. illa da bakılmak isteniyorsa resimlere şöyle bir göz atıp gülüp geçilmesi en uygunudur.
benim de içinde bulunduğum ve her yazarın katılması gereken etkinliktir. 19 mayıs caddelerde, evlerde, iş yerlerinde kutlanıldığı gibi sanal ortamda da kutlanılması gereken bir şeref bayramıdır.
edebi bir yazı olduğunun kanıtıdır. zira bu yazının taşıdığı anlam kişiden kişiye değişmekle birlikte aynı kişinin farklı zamanlarda okumasıyla değişik anlamlara varabilmesine olanak verir.
sevgiliyle güzel güzel film izleme keyfinin içine çomak sokan hadise. hele ki yakınınızda mısır yiyip kola içen birileri varsa o filmin sonu gelmek bilmeyecektir.
nesnel düşünüldüğünde şişman erkeklerin güzel kızlarla çıkmasının adil olmaması. ancak işin duygusal tarafından bakılırsa aşık olmak herkesin hakkıdır. şişmanların sevmeye hakkı yok mudur? onlar insan değil midir? (bkz: ben sevdiysem buna kim karışır?)
ilk izlenim çok önemlidir. iki taraf ta bu anı hiç unutmayacaktır. alınan eğer çiçek ise süsüne çok dikkat edilmelidir. canlıysa dikenlerinden bizzat arındırılmalıdır. bu emeklerin karşılığı gülen bir yüz veya sıcak bir sarılma olarak fazlasıyla alınacaktır.