tunus liginde top koşturan emenike gibi hayvani güce sahip olan nijeryalı santrafor. emenike'nin bonservis bedeli için kapı 5 milyon eurolardan açıldığı için galatasaray'ın transfer listesine eklediği konuşuluyor ancak fransa liginin dev klupleriyle bu sınırlı bütçesiyle gs yarışabilir mi bilemeyiz
bahsi geçen caps'te yer alan ifadedir. bu caps ise son zamanların en meşhur capsi. referanduma bu caps ile hayır diyeceklerin zekasını az çok anlatıyor bize.
asıl başlık: "galatasaray'ın 1 eylül 2010 tarihine kadar transfer edeceği yabancı futbolcular" olacaktı malum karakter sınırı.
transferin başında ulu yönetimiz adnan sezgin olduğu sürece kimsenin beklemeyeceği futbolcular olacağı aşikardır. adnan beyimizin bir kaç transferini inceleyecek olursak;
4-5 seneden daha uzun süredir galatasaray'ın bir adet bulamadığı futbolcu. fransa ligi özetlerini bile izlemedikleri gayet açık transfer komitesinin. bu sene de barış özbek ayhan akman mustafa sarp üçlüsüne talim!
toplum içinde sürekli "bunu yapmaya/şunu söylemeye terbiyem müsade etmiyor" tarzı sözler söyleyen ancak toplumdayken söyleyemediği/yapmadığı her şeyi aslında çatır çatır yapan kız profili. tabi toplumsal hayat ile özel hayat arasında kıyaslanamaz derecede fark var ve bu konuda herkes hem fikir. ancak bu kızlar kendilerini sürekli dünyanın en ahlaklı/namuslu/terbiyeli kızları olarak nitelendirmekten geri kalmazlar. kimseye göre onlar sevgilileriyle oral seks yaptığını düşünmez! çoğu erkek arkadaşıyla anal ilişkiye girer çünkü onlar terbiyeli oldukları için bakire evlenmeleri gerekiyor!
don* diyemeyen terbiyeli kızlar gördüm yahu... nasıl bir bilinç altına sahiplerse bu terbiyeli kızlar(!) don kelimesini bilr seks ile bir bütün olarak görebiliyorlar. don kelimesini duydukları anda tahrik oluyorlar ve bu kelimeyi söyledikleri anda çevredeki herkes onların namussuz olduğunu düşüneceklerini sanıyorlar.
geçenlerde dolaşırken gözüm takıldı bu yazıya. adam resmen yazmış bunu. zengin piç olmadığım için cebimde fotoğraf çeken cep telefonu da yoktu, caps falan veremeyeceğim yani..
karnım da hafiften acıkmıştı bu yazıyı gördüğümde. bir deneyeyim dedim, tadı-tuzu nasılmış. atlet giyen ve vicente del bosque'ye benzeyen adam, kapısı yosundan yemyeşil olmuş buzhaneye girdi ve ordan donmuş bir kaç tavuk getirdi. çözülmesini beklemeden döner çubuğuna sardı ve "bu oldu" dedikten sonra çift lavaşın arasına bolca marulla beraber sarıp önüme koydu. ben de turşu rica ettim kendisinden. "bu döner turşuyla yenmez, seni zehirleyebilir" gibisinden bir laf etti ama ben yine de turşu istediğimi belirttim ve turşuları getirdi.
adam haklıymış, turşuyla beraber yiyince zehirlendim. akşamında acile gitmek zorunda kaldım. bir daha oraya gittiğimde turşu falan yemem arkadaş.
marcos senna isimli hayvani ön liberonun türk futbol kluülerinden galatasaray'a transferidir. oldukça mantıklıdır. ayrıca kendisi ülkemizde genç senna olarak tanınıyor.