nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama yıllardır bir balonun içinde yaşıyormuş gibi hissediyordum. biraz uyuşmuşum, rüya ile gerçek arasındayım, gerçekten görmüyorum, gerçekten hissetmiyorum, benimle dünya arasında bir perde varmış gibi. bugün tvnin önünden geçerken saçma sapan bir reklam müziği duyup dans etmeye başladım ve birden o perde kalktı. etrafımın farkına vardım, burdayım, dans ediyorum, annemler üst katta uyuyor, bir kaç gün sonra okula döneceğim.şu an koltuklar bile bir başka görünüyor gözüme. ne olduğunu anlayamadım.
'' her şey yok olup yalnız o kalsa, benim varlığım yine devam ederdi; her şey yerinde kalıp da o ortadan kaybolsa, dünya bana büsbütün yabancı olurdu. '' demiş yazar.
senin anlayacağın dilde sevgilim ;
aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir, en sevdiğim tatlı kazandibidir.
sevgilim olduğu zamanlarda bile kutlamadığım gün. kaç tane sevgilim oldu hiçbiriyle 14 şubatta birlikte değildik, ya küstük ya uzaktık bir şeyler oldu. lan yoksa...
beğendiğim bir kitaptır, hakettiği ilgiyi görüyor fazla bir şey söylemeye gerek yok zaten. ama raif'i de, maria'yı da sevemedim. ikisinin de karakterlerindeki zayıflık, birinin bunu kapatma şekli, diğerinin kapatmaya uğraşmaması itici geldi. belki yeniden okusam farklı düşünürüm.
bir arkadaşım eski sevgilisi ölen bir çocukla sevgili olmuştu. uzuun bir zaman sonra bahsettiği kızın yaşadığını sosyal medya profillerinden anladık. çocuğa bunu söylediğinde ''ama benim için ölmüştü'' dedi. uln erkekler...
hani küçükken fantastik bir film izledikten sonra yarın heyecanlı, sıradışı bir şey olacakmış gibi gelirdi. Dünya büyülü bir yermiş, hayat mucizelerle doluymuş siz de sizin için hazırlanan mucizeyi bekliyormuşsunuz gibi. Yeni maceranız için yarından itibaren yeni biri olmaya karar verirdiniz.
Böyle bir hisse ihtiyacım var. O zamanlar sevdiğim film karakterlerinin iki katı yaşındayım. Gelecek için kaygı değil heyecan duymak nasıl bir şeydi unuttum.
gözlerim açık ama görmüyormuş gibi hissediyorum. gün sonunda hatırlayabildiğim çok az şey oluyor. yıllarca aynı yoldan geçip hiç şöyle bir etrafıma bakmamışım, hatta kendime bile bakmamışım. eski fotoğraflarıma eski yazılarıma denk geliyorum arada. iki dakika zamanı durdurup aynada nasıl göründüğüme, o an nerede olduğuma, ne yaptığıma, ne yapmak istediğime, önümdeki yollara bakmamışım, bunlar hakkında düşünmemişim. her şey ortada, gözümün önündeymiş, herkesin gördüğünü görememişim. sevdiğim insanların yüzüne bakmamışım. bir zamanlar yan yana olduğumuzu biliyorum, neler yaptığımızı hatırlıyorum ama konuşurken, gülerkenki yüzünü hatırlayamıyorum, pencere kenarında sigara içişini hatırlayamıyorum.
''onunla küseli tam 4 ay olmuş'' diyordum, şimdi 5 yıl olmuş. zaman tuhaf gerçekten, insanın içinden her şeyi alıp götürüyor. bir zamanlar fotoğraflarına bakınca bile utanırken şimdi bir fotoğrafta senin yüzünü seçemiyorum. senden beklediğim ya da sana söylemek istediğim bir şey yok. sadece zamanında atılacak küçücük bir adımı atmadığımız için mi hayatlarımız böyle oldu merak ediyorum.