katıldığı bir programda kadınları şöyle anlatıyor sevgili tan:''iyiki de varlar. inanılmaz bir komplikasyon. sebebi çok anlayamadığımız düşünce biçimleri, alternatif düşünce biçimleri. erkeğin dişisi kadın değil sanki. başka bir yapı, yani birleşmeyen bir yapısı da var...''
(bkz: anne ben tesbit yaptım)
(bkz: bu ne lan)
saymakla bitmeyecek nedenlerdir. kanımca en belirgin olanları; kemalistlerin kendisinden başka kimseye tahammul edememeleri, cunta anayasasını hala embesilce savunabilmeleri, kendilerine karşı olan herkesi dinci ya da yobaz diye yaftalamaları, sosyal demokrat ayaklara yatıp en türkçü partilerden bile daha faşist nağralar çığırmaları.
meb'in 200 küsür bin adaydan 15 bin 744'ünü kadrolu, 2 bin 449'unu sözleşmeli, toplamda 18 bin 193 kişinin atamasının yapılacağı buyuk gun. atamalara kadar yuksek puanlıların da düşük puanlılarından rahat uyuyamayacağı aşikar. zira iyi olanlar ''neresi gelecek acaba?'' endişesiyle, kötü olanlar ise ''gelecek mi bir yer acaba?'' endişesiyle kıvranmaktalar. kısacası 21 ağustos'a kadar hiçbirimize(öğretmen adayları) rahat uyku yok. *
çoğu fenerbahçe taraftarının yaşadığı durum. ama söyler misiniz bana onun mevkisinde ondan daha iyi bir turk futbolcu var mı? tumer'e de nasıl olur demiştik ama alkmaar'a çaktığı o fuzede sevinçten coşmadık mı?
duygusal tepkiler bir yere kadar anlaşılıyor ancak gerçek taraftar biran önce aklını başına devşirip futbolcusuna, kulubune ve çubuklusuna sahip çıkmalıdır. zira klüplerde transfer çalışmalarını yönetimler ve teknik heyet yapar. taraftarlar ise tuttuğu takımın oyuncusunun üzerindeki formayı destekler. kişiler gelip geçicidir ve gerçek taraftarlık zaten renklere duyulan aşkın ifadesidir. kişiyi seversin yada sevmezsin ama formasındaki rengi sevmek ona aşık olmak ve ona göre davranmak zorundasın. bunu hayatının her noktasında göstermekle yükümlüdür taraftar. Sözünde, özünde, girisinde, terinde, sesinde vs her neyi varsa.
iktisadi ve siyasi alanda ezber bozan bir parti olarak görülmesi genel bir gerekçe olabilir misal. daha da açmak gerekirse yıllarca kronikleşen enflasyonun bir nebze de olsa dizginlenmesi, ab konusunda 2002'ye kadar olan siyasi iktidarlardan daha cesurca ve zekice adımlar atması, kürt sorununa kısmen de olsa değinebilmesi, eskiye nazaran(2002 öncesi) zam kelimesinin gazete güpürlerinde daha az yer bulabiliyor olması sayılabilir. kanımca asıl nedeni yuzde 47'lik bir oy oranına sahip olarak iktidar olmasına rağmen yargı, tsk ve üniversite üçgeninin domine ettikleri devlet denilen örgütün içinde hala muhalefet olarak kalmalarıdır. evet, bence asıl muhalefet akp'dir, chp değil. sisteme çomak sokmaya çalışıyor; ama azca başarabiliyor çokça başaramıyor. tüm kamuflajlara rağmen halkın ekseriyeti bunu net bir şekilde görebiliyor ama bir turlu diğerlerine izah edemiyor. kaldı ki etse de hemen yobazlık ya da gerici yaftasını yiyor.
milli güvenlik kurulu'nun bu ay yapılacak olan olağan toplantısıdır. lakin ajanslarda geçen haberlere göre bu olağan toplantıyı önemli hale getiren, bir süredir türkiye'nin gündeminin ana maddesi haline gelen 'turban'nın damgasını vuracak olmasıdır.
şöyle ki; askerler, hafta ortasında yapılacak milli güvenlik kurulu toplantısında, turbanın 'siyasal islam'ın üniforması olduğunu, uygulamaya geçilmesi halinde bunun bölünmelere ve çatışmalara yol açabileceği uyarısını yaparak ''malumu ilan'' edecekler.
askerler, Prof. Dr. Cahit Tanyol'un 1989 yılı basımlı; Laiklik ve irtica; adlı kitabına da atıfta bulunarak, kitaptan özellikle şu bölümü de MGK üyelerinin dikkatine sunmaları bekleniyor:'turban tıpkı erlerin kışlada 'ben asker elbisesi giymeyeceğim' demesine benzer.'
işte askerimizin hür ve bilimsel üniversite anlayışı. üniversite ve kışlayı kıyas aracı olarak kullanıyorlar. aslında yıllardır yaptıkları atamalarla bilimsel özgürlüğün yerleri olması gereken üniversiteleri askeri getto bölgeleri haline getirdiler.