ekşi-itü-ulu arasında gözle görülür olandır. zall başganın biz yazarları ne kadar sevdiğini gösterir. göstermeye de bilir.
ekşi reklam sapkını oldu hepten siteye girince bekliyorsun öyle yönlendiriyor falan şu şerefsiz reklam kazandıran linklere döndü amk sözlük urlsi. itü desen ara sıra herhangi yere tıklayınca anket yapak aga nolur tarzı pop uplar çıkıyor. lan yazarına yapma bunu bari hibine. en reklamsızı burası arkadaşlar. zall reis bozma reis bunu öpüyorum çok. yılbaşında napıyosunuz? *
edit: reklam kazandıran nedir lan. para kazandıran yönlendirmeli reklamlı linkleri kastediyorum.
bugün öğrendiğim ve bir hayli şaşırdığım cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleşmiş olaydır.
---
Adını hepimizin bildiği meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayerde çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de Kendimi kahraman gibi hissediyorum diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını Heroin koyuyorlar
ilaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası. Meşhur doktorumuz Freudun çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce kokain yazdığı bilinen bir gerçek. Tıpkı, şimdi ilköğretim kantinlerinde de bulabileceğimiz ectasy isimli üzeri rölyefli hapların seneler önce Türkiye eczanelerinde mucize zayıflama hapı diye satılmaya başlaması gibi.Tüm dünyada mucizevi olarak karşılanan eroin isimli ilaç, kısa sürede Amerika ve Avrupada bir bağımlılar ordusu yaratıyor. Ortalık eczaneleri, ilaç depolarını yağmalayan eroin bağımlılarından geçilmez hale geliyor. Batı dillerinde adı Heroin olan bu ilacın Osmanlıya Eroin olarak gelmesini Hleri yutan bir Trakyalı Türk tarafından getirtildiği iddiası üzerine yaslayabiliriz ama adı ve gelişinden ziyade Osmanlıya öyle bir geliyor ki eroin, gitmek bilmiyor Eroin saf morfinden yapılıyor, morfin ise afyondan. Ve o vakitler, dünyanın en kaliteli afyonu, Anadoluda yetiştiriliyor. 62 vilayette düzenli afyon ekimi yapmakta olduğumuz yıllar. Birinci Dünya Savaşının hemen öncesi Tam o tarihlerde yeni icat edilen eroinin de ağır sonuçları görünmeye başlayınca, tüm dünyada afyon ve afyondan üretilen maddelere karşı sert bir kampanya yürütülmeye başlıyor. Elbette, afyon üzerinden büyük rantlar sağlayan ülkeler, bu kampanyaları yalanlıyor, gereksiz buluyor. Örneğin ingiltere, Afyon üretiminin sınırlandırılmasını onaylarken ticaretinin sınırlandırılması konusunda büyük direnç gösteriyor.Ancak, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran doktor raporları ve özellikle eroin karşısında oluşturulan konsorsiyum çalışmalarıyla, 1912 yılında Lahey Afyon Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp, eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. ingiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor Osmanlı ise, Laheye delege bile göndermiyor. 1914te yapılan ek protokole ise delege gönderse de imza koymuyor.Sonrası Dünya Savaşı Sonrası Kurtuluş Savaşı Gerçi, Sevr Anlaşması ile konu Osmanlıyı da bağlar hale geliyor ama Anadoluda hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor Arjantininden, Japonuna, italyanına kadar tüm dünyadan uyuşturucu tüccarları istanbulu mesken ediniyorlar. istanbul bir uyuşturucu cenneti haline geliyor. Afyon ticareti serbest, üstelik de en kalitelisi.Milli mücadeleyi kazanıyoruz. ilk hükümetimiz kuruluyor ve yabancı sermaye hükümetimize , topraklarımızda Eroin fabrikası kurmayı teklif ediyor.1926 yılında hükümetimizin aldığı bir kararla, Japon bir firma ile ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli Taşkışla mevkiinde Mecidiye Kışlası olarak bilinen yere tarihimizin ilk Eroin Fabrikası kuruluyor.
Tüm modern dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, taze cumhuriyetimiz bir uyuşturucu cenneti haline geliyor.1929da ikinci eroin fabrikamız, Eyüpte Haliç kenarına kuruluyor. Adı; Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye ETKiM.Yine aynı yıl, üçüncü eroin fabrikamız Kuzguncukta Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi TETKAŞ adı altında kuruluyor. Kurucuları arasında Kurtuluş savaşı kahramanı ismail Hakkının da bulunduğu şirketin yönetim kurulu başkanı zamanın TBMM başkan vekili ve Trabzon milletvekili Hasan Saka (1947de Başbakan).Bu yıllarda, Türkiyenin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık kârı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL. Aylık bir milyon bağımlının ihtiyacını karşılayacak kadar ve en kalitelisinden eroin imal ediliyor o sıralar genç cumhuriyetimizde.
Bu dönemde inanılmaz ucuz olan eroin toplumun her kesiminde kullanıcı bulmaya başlıyor, iç pazara satışı yasak olan ama denetlenmeyen madde, fabrika çalışanlarından başlayarak tüm ülkede bir bağımlılar ordusu yaratmaya başlıyor.içte durum böyleyken, dışarıdan tüm dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve ismet inönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyordu. Mustafa Kemal bu işe bir son vermek istese de Mecliste eroinden kasasını dolduran milletvekilleri nedeniyle fabrikaları kapattırıp, eroin üretimini yasadışı hale getiremiyordu.Şubat 1930da New Yorkta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiyeden yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor. Tam bu sıralarda da kurtuluş savaşımızın kahraman gemilerinden Pierre Loti, Lamartine, Bulgaria, Vesta gibi gemiler tüm dünyada uyuşurucu kaçakçısı gemiler olarak fişlenmiş bulunuyordu. Ekim 1930da Londrada düzenlenen konferansa Türkiye de heyet gönderdi, amaç uluslararası arenada eroin yüzünden darmadağın durumda olan imajı düzeltip, Milletler Cemiyetine girebilmenin çarelerini aramaktı. Ancak konferansta, Türk heyetinin yaptığı hatalarla Dünya uyuşturucu kaçakçılığının merkezinin, Türkiyenin yasal eroin ticareti olduğu belgelendi.Artık tüm Dünyada Türkiye adı eroinle birlikte anılmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal Cenevrede Türkiyenin uyuşturucu trafiğinin ana konu olduğu toplantıya bir heyet gönderdi. Heyetin başında eroin fabrikaları yönetim kurulu başkanı Hasan Saka vardı. Hasan Saka, eroin rantının tepesinde oturan isimlerdendi ve tamamen üretimi durdurmaya yanaşmıyordu. Bunun üzerine toplantıdan genç cumhuriyete ağır ambargolar uygulanması yönünde bir karar çıktı. Türkiye köşeye sıkışmıştı.1933e kadar göstermelik azaltmalar ve göstermelik eroin taciri tutuklamaları, sınır dışı etmeleriyle fabrikalar üretime devam etti.1933 yılında bir gün Mustafa Kemal ani bir şekilde kabineyi toplayıp Eroin Fabrikaları kapanmıştır açıklamasını yapıyor, direnmelere rağmen karar Halk Fıkrası tarafından onaylanıyor. Mustafa Kemalin gücüne karşı bile sıkı muhalefet gösteren eroin lobisi kararın yasalaşmasını bir yıl kadar daha erteletmeyi başarıyor. Ve Türkiyenin yasal eroin fabrikaları bir takım meraklılar konuyu kurcalayana kadar tarihe gömülüyor
Konuyla ilgili kitaplar:
Overdose Türkiye F. Cengiz ErdinçTaklamakan Serap Bengü
çok basit olan yollardır. en basitinden milletvekillerine bakarsınız, bi taraflarına göre karar alıp maaşlarını arttırıyorlarsa, iki döneme emekli olabiliyorlarsa falan yoktur demokrasi.
ön not: başlığa sığmayan başlık (bkz: atatürk ün resimlere photoshopla eklenmiş gibi gözükmesi)dir.
her resminde gördüğüm gerçektir. bazı insanların farklı aurası vardır ya hani, kanaatimce ondan kaynaklıdır. bazıları hemen komplo teorileri üretmeye başladı gözümden kaçmadı değil. ilginçtir ama, onun olduğu bi resme bakınca direk o parlar sanki. belki de bilinçaltının bir oyunudur bilemem.
evet kodumun salakları. her kodumun derbisinde yaralanmalar, ortalığı savaş alanına çevirmeler, ırkçılık, içip içip sapıtmalar, polise ona buna saldırmalar futbolu terör haline getirmiştir. tek faydası bir takım çevrelerin cebini doldurmak olan futbol şiddeti dünkü olayın ardından insan olanlar tarafından görüleceği üzre önü alınamayan bir boyuta ulaşmıştır. iyi denebilecek, ayda bir maçlara gitmeye çalışan bir fenerbahçeli olarak, hiç bir kültürel değer oluşturmayan, insanlığın gelişimine zararından başka bir şeyi olmayan bu sporun ligsel anlamda resmi olarak oynatılması ve resmi kumar iddia yasaklanmalıdır. bir kaç orospu çocuğu yüzünden mi, hayır ölen bir genç yüzünden. insan olun azıcık şerefsiz fanatik zübbeleri insan.
özellikle şu geçtiğimiz günlerde sosyal medyadaki atışmalardan görülen ve tiksinti veren sorunsaldır. şimdi düşünün ki ülkenin en büyük kulüplerinde birinde belirli yıldızlığa ulaşmış, takımınla defalarca şampiyonlar liginde oynamış, milyon liralık profesyonel bir futbolcusun. senin hayatın futbol olmuşken hahahahahahahahaahahahahaha diye capslock götüne kaçmış vaziyette tivit atıp sokaklarda belki birilerinin ölümüne yol açmanın futbola, senin futboluna, başarına, hayatına, hayatımıza ne gibi bir katkısı olabilir? tahrik olan karşı taraf da seneye aynısını yapar. seneye 2 misline çıkar. seneye 2 misli... nefret tohumu aşılıyorsunuz beybabalar. toplumu yozlaştırıyorsunuz ciğerlerim, gözümün nurları yapmayın. galatasaraylı başınla şampiyon olduk diye atlar vapura kadıköye gelmeye kalkarsan olmaz, olur da yazık olur. bahsettiğim sorunsalın tersi de gün gelip devran dönünce ortaya çıkar. yanlıştır, hatadır. sporunuzu yapın, eğlencesini, keyfini sürün, tatlı tatlı atışın. niye kırmızı giyenin anasını şaapıyorsunuz renkdaşlarım?
özet: duvarlara öğüt eden yazarın dramı. bas eksiyi ülke kurtulsun.
not: istanbul kültür başkenti oldu ya, haketti. sadece insanı orda yaşamayı haketmedi. dedelerimiz haketmiş zamanında sağolsunlar, sefasını sürüyoruz. helal mi sizce, soru işareti.
bir kadını paylaşabilen adamın o kadını sevmediğini anlatarak en kısa yoldan başlık formatına dönüştüren cümle. senin ananı bacını paylaşsalar hoşuna gider miydi len düdük?
ko ko ko konuşamayanların ra ra radyosu, radyosu, radyosu. *
edit: insanların özürleriyle dalga geçme noktasına getirdiniz ya şuncağızcık şeyi, daha bi şey demiyorum algınıza. sevgiler.
şakadan yola çıkarak geliştirilen ilave topluma faydalı amaç: bu tip kusurların toplum nezninde daha normal karşılanabilmesi için güzel bir adım olur bu radyo. insanlar kusur ve eksikliklere "aaa bak onun şusu eksik bu da onunla dalga geçtiiii" şeklinde bakacağına, herkes kendi kusurunun bilincinde ve onunla yaşamayı, eğlenmeyi öğrenebilir, olgunlaşabilir. ben belli seviye bir olgunluğun olduğunu varsayarak hareket ettim -biraz da kendi yaşayışıma bakarak- fakat hata etmişim. üzdüklerim olduysa tabii ki özür dilerim. önyargılı eleştirmenlere de selam ederim.
açıklamaya gerek olmayan cahildir. karşıdaki insan ona dini çağrıştıracak herhangi eylemde bulunduğu an aklında "dinci, yobaz, arap özentisi, cahil, terörist, hayvan, sapık" gibi yaftalar bir anda oluşuverir. o anki çıkarları doğrultusunda söyleyebildiği kadarını dışa vurur bunların, diğerleri içinde kalır. nedir bu nefret nedir bu kin anlaşılmış değildir. cehalet diyorum ben çok zorlamadan. yeterli kapsamı sağlıyor bu kelime sanırım.
özentiliğe kurban gitmiş özentidir. halbuki allah evrensel, tanrı ise türkçedir. bazı yalancılar ise tanrı demenin medeniyet olduğunu söyleyerek özentiliğin kapısını açmaktadır insanlara. fekat siz god deseniz de, gottheit desenizde günah değildir.
ders verici edit: amerika'da da allah desen, fransa'da da desen, kenya'da da, suriye'de de desen anlarlar bahsettiğinin allah olduğunu. hele müslümansa zaten anlamama gibi bir ihtimal yok. tanrı dersen böyle bakarlar suratına bön bön. sen de: ben türküm no allah, tanrı var tanrı dersin. bi de dayak yersin üstüne vay atesit putperest no allah dedi diye. gerek yok yani. nedir bu farklı olma çabası?
şimdi anlayabildik mi "evrensellik" tanımını cancağızlarım? hadi aferin.
galatasaray başkanvekili adnan öztürk'ün kura sonrası ettiği laftır. yuh ulan. harbi yuh. bir fenerbahçeli olarak diyorum ki bu ezikçe zihniyet en ezik dediğimiz galatasaray taraftarında bile yoktur. galatasaray taraftarı tepki göstermelidir.
aynı zamanda sabah erkenden kalkıp şirinleri de izlemiş nesildir. pika pika'yı balpassar'ı da bilir bu nesil. cine 5'in şifreli olduğu, dekoder sattığı dönemler hani..
squier'in bir gitar setini tanıtmaya çalışan adamın bules aşkıyla kendini erotik video çekerken bulması durumudur. bi an içeri iki tane de epiphone girip kılıflarını çıkaracaklar sandım lan..
tff birinci başkanvekili ufuk özerten machester united - real madrid maçından sonra cüneyt çakır'a gelen tepkiler üzerine yapılan ve basına sitem eden bir açıklamada bulunmuştur. şöyle bir pasaj içerir:
"... bence kart doğrudur. yani kırmızı olur, sarı olur, olur yani. niye bunu bu kadar tartışıyoruz. ..."
"sarı olur kırmızı olur" kısmı senin söyleminde olduğu sürece olmaz hocam. olmaz.
bunun ardında biraz önce beyaz tv'deki beyaz futbol programında sinan engin ve ertem şener bu açıklamaya katılmışlardır. "sarı olur, kırmızı olur, portakal olur. hatta kart göstermese o da olur.."
yuh ulan. yuh harbi yuh. bırakalım rica ediyorum ülkece bir karar alıp futbolu bırakalım. hepimiz için iyi olan bu. nolur bak.
auhahhhrhahhahehha diyerek yerlerde taklalar atar bu insan varlığı, oraya buraya saldırıp gülmekten kusacak gibi olur. ağzının ortasına bi tane vurup napıyorsun kodumun salağı derseniz bi durur bi kendine gelir. çok şükür çevremde yok böylesi.
müthiş bir demokrasi örneğidir. üç beş kişinin koca ülkeyi kendi amaçlarıyla yönetebildiğini gösterir. imar izni falan dinlemeyen, çevredir, tarihtir, silüettir hiç dinlemeyen bu bina, afedersiniz gerçek ucube, nasıl oluyor da hala istanbul'un ağzına sıçıyor inanılır gibi gelmiyor. şuan aklımız nerde onu bilmemekle birlikte, bina yapılana kadar aklımız neredeydi onu hiç bilemiyorum. kimse istemezken nasıl oluyor arkadaşım?
bir fenerbahçeli olarak az önce görüp üzüldüğümdür. 2013 uefa avrupa ligi istatistiklerinde en'ler kısmına yalnızca moussa sow'un düştüğü 13 ofsayt ile, ona da 1. olarak girebilmiştir. türk futbolunun henüz alması gereken uzun bir yolu olduğunu gösterir. ha en çok siyahi oyuncu bulunduran, en çok müslüman oyuncusu olan, en inanan taraftara sahip olan gibi istatistikler yapılırsa en'ler kısmına rahatlıkla girebiliriz orası başka.