senelerce aranıp duran biriydim. mutluluğu oyunlarda aradım, kitaplarda aradım, insanlarda aradım. ama hep bir mâni çıktı karşıma. belki de ben bohem bir hayatı seviyorum bilmiyorum. artık katlanamama noktasına geldiğimi anlıyorum. aldığım her nefes göğüs kafesime bir yük gibi, her düşüncem beynime parazit gibi... hiçbir işte çalışmak istemiyorum, yemek yemekten eskisi kadar zevk almıyorum. eskisi gibi yediğim yemeğin arkasına tatlı aramıyorum. içten gülemiyorum. abimin cezaevinde iken bizden beklediği sevgiyi o kadar iyi anlıyorum ki. bu mutsuzluğu giderebilecek tek şey sevgi. siz yeşillenin ne olur. bütün bir dünyaya yetebilecek kadar sevgi taşıyın içinizde.
kendindeki yanlışlıkların hayattaki gidişatın bir fiil farkında olup bir şeyler yapıp mücadele vermek yerine izlemeyi tercih etmektir. çünkü ne yaparsa yapsın insan mutlu olamıyorsa eylemsizlik bazen en güzel eylem olabiliyor. işin daha üzücü kısmı sevdiğin insanların seni anlamaması bu gidişatına herhangi bir müdahalede bulunmaması. tamam herkes kendi hayatından meshuldür. ancak işler sarpa sarmaya başladığı zaman bir gün eylemsizlik yerini hayatına son veren bir eyleme dönüşebilir. evet ben böyle bir ikilemdeyim. eylemsizlik yerini başka tür eyleme bırakıp bırakmama kararsızlığını yaşıyorum. yada çekip gitmek gerek kimsenin olmadığı yalnız yaşayabileceğimiz bir yere.
dolu dolu yaşıyorum diye düşünürken bir gün gelir ve insan kendinde sevdiği bir nokta kalmadığını anlar. kendini sevmeyen insana da yaşadığı hayattan bir çıkış yolu gerekir.
hayatta her daim teksin. yalnız doğdun yalnız öleceksin. doğru bildiğini yaptığın şeyler insanlara yanlış gelecek. birisinin mutluluğunu istedikçe onlar senin mutluluğunu istemek yerine kendi mutluluğunun keyfini çıkaracak. en çok sevdiğin kişi seni en çok yaralayan kişi olacak. kişiler değişiyor yaralanmak değişmiyor.
çocuk yaşlarda kurulan gelecek hayalleri ile bugün gelinen nokta arasındaki yaklaşık yirmi yirmi beş yıllık fark olması sonucu insanın kendi kendine sorduğu soru. nereden nereye.
hayatın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. ancak şöyle bir anlam bulabilirsiniz. kısıtlı zaman içerisinde sizin bırakacağınız bir imza olacak dünyaya. o imza yüzyıllar boyu da hatırlanabilir bir kaç sene içinde unutulabilirde. tamamen bakış açısıyla alakalı.
öğretmenlerin "ben gelir dersimi anlatır paramı alırım" kafasında çalıştığı, birine sırf sinir oluyor diye fetöcü diye suçlama yapılan ülkede çocukların böyle eğlenmeye çalışması çok görülmemesi gereken durumdur. Hareket şahsa hakaret içermiyor sonuçta.
asgari ücretin 55 tl gibi cüzzi bir rakama denk gelen ülkede bolca olan ve içinde benimde bulunduğum erkek topluluğudur. Erkeğimsiler midir ? Orası şakaya gelmez. insanların gururuyla alay etmenin lüzumu da yok.:
Çok iyi bir hatip. Konuştuğu konunun uzmanı. Ve kucaklayıcı bir yapısı var. Demokrasi için önemli bir isim. Değinilmeyen şeylere değiniyordu mecliste. Eğer kazanırsa çizgisini bozmamasını isterim.
"koç bu hafta ilişkin bilmem ne gibi gidecek. Diğer haftaya hazırlıklı ol" gibi zırvalarına inanmadığım bilmem ne terimi. Bunun diğer bi eşi de kahve falıdır. "Balık gördüm oluk oluk para akıcak" Hani amına koyim nerde para ?