*terazi, lastik, jimnastik...son derece alakasız üç şey.
*kutu kutu pense, elmamı yense, arkadaşım bilmemkim arkasını dönse...kutularca pense ve bir adet elma ile arkadaşın arkasını dönmesi bekleniyor...bende beklemiştim çok.
*el el epenek konusunu açtığımızda ; ahmet bey'in karısına söz hakkı doğabilir.
*yağ ve bal satan bir ustanın ölümü sonucu, işbaşı yapan bir çırağın, ısrarla ölmüş ustasının kürkünü satmak isteyip, pazar araştırması esnasında, elindeki anlamsız mendili nereye bıraksam diye bakınırken yaptığı "zambak zumbak dön arkana iyi bak" uyarısı. çok ironik.
*çin-çan, zıldır zımba, komen, elden davul-zurna bir ki üç.
evinizin kapısı önünde, bir elinizde çorbacıdan eve gelirken aldığınız sıcak paket çorba, diğer elinizde çanta, alışveriş poşeti ve ceketiniz varken, ağzınızda anahtar-ki evin bile değil, evinki çantanın derinliklerinde- burnunuzla ışığı yakmaya çalışıyorken ayağınızdaki çizmeleri çıkartmaya başladığınız ve o esnada içerden ev telefonunuzun çalmaya başladığı an.
doğumgününde bari olsun, işe gitmek istemeyen insanın işyerinde; aynı gün doğumgünü olan kızının da evde onu bekliyor olması gibi birşeydir. mut, o çocuğun gözlerindedir, görebilmek için yakınlarında biryerde değilseniz mutsuzsunuzdur. iyi ki doğduk yine de, hemde aynı günde.
acıtır.
babanızla beraber geçireceğiniz zamanın kısa olduğuna işarettir.
altı yaşındaysanız, hastane odasına girmeniz de zordur, babanızın da ordan çıkması imkansızdır. bakakalırsınız kapı aralığından, bembeyaz çarşaflar içinde yatan hasta, yorgun babanıza. diyecekleri vardır, öpecekleri vardır. dedirtmezler, söyletmezler, yasaktır. herkes olacakları biliyordur aslında, küçük kız hariç.
ve imkansız gerçek olur, çıkarırlar babanızı odasından. anne, ne kadar yalnızdır ki, bir takım hastahane işlerini kendisi gerçekleştirir, küçük kızı hastahane koridorundaki döşemelerin çizgilerine basmadan yürüme oyununu oynarken. tanıdık bir kaç yüz görünür ama sonra kaybolurlar. baba iyileşse de eve gitme zamanı bir gelsedir artık, hem odasını da boşaltmışlardır, beyaz çarşaflar da gitmiştir onunla. oyunlar, arkadaşlar bekliyordur mahallede, hastahane ne sıkıcıdır. anne, kahverengileşmiş yüzüyle, küçük kıza dönüp 'hadi gidiyoruz' der. eve gidilir, akşamlar olur, baba beklenir...gelmez bir türlü.
acıtır.