cok kastim 29 karakter rumuza
1748 (johannes kepler)
beşinci nesil yazar 8 takipçi 164.45 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    kimseye yardımcı olamıyor olmak

    1.
  1. Acıklı bir durumdur.

    insanların yardıma ihtiyaç duyduğu anlarda, çok güzel laflar edip, durumu az da olsa stabil hale getiren, genelde sakallı abiler ya da güzel saçlı kadınlardır onlar. Sanki konuşmasa dünya yıkılacak gibi gelir.

    Başlığın muhatabı ise gerçekten bunalıma girmiş kimselere yardımı dokunmayan, hatta konuştukça ortalığı iyice batıran tipler.

    Bazen görürüm, sözlükte daha sık olmakla birlikte, gerek internet üzerinde, gerek sosyal hayatta, telefonda vesair. üzgün olduğu her halinden belli karalamalar, fısıltılar düşer duyulara da tanıdık tanımadık kim olursa olsun, sahiplerini rahatatacak iki kelam edeyim istersin.

    Ama yok, sen konuştukça ya yanlış çıkarımlar yaparsın, ya da söylediklerin komple alakasız noktalardan vurur hedefi.

    Bırak durumun iyileşmesini, hem kişi daha da daralır, hem de aptallığınla çığır açarsın.

    Oysa başkaları öyle midir? Şıp diye anlarlar sorunu, özlü sözle girerler falan. Hatta çok paralel bir de hikayeleri vardır.

    Öyle olmak da büyük maharet diye düşünürüm hep. Garip yani. Yazayım dedim.

    Kalın sağlıcakla.
    3 ...
  2. marmara drama topluluğu

    1.
  3. Marmara Üniversitesi Drama Kulübü eğitmenlerinin, profesyonelleşme ve büyüme güdüsüyle kurulan, çiçeği burnunda tiyatro ekibi.

    şöyle de bir şeyleri var.

    http://facebook.com/DramaMarmara

    http://twitter.com/MarmaraDrama

    sözlerini de yazayım tam olsun;

    "2007 Yılında Tiyatro Eğitim Derneği başkanı Kemal Oruç’un kurduğu topluluk, Marmara Üniversitesinin drama kulübü olarak faaliyet göstermekteydi. Zaman içerisinde sadece oyun sahneleme amacını çeşitlendirerek, eğitim faaliyetlerine de önem vermeye başladı.

    2010 yılında, kendi eğitmenlerini yetiştirerek, kendi kendine yetebilen bir tiyatro-eğitim misyonu kazandı. Halen Marmara Üniversitesinde faaliyetlerini sürdüren ekip, Kendi kursiyerleri ile yarattığı ekolü sürdürme ve büyütme amacında. Daha önce, Nazım Hikmet’ten, Karoly Kisfaludy’ye, Aziz Nesin’den Ronald Topor’a değin, farklı, bağımsız biçimler ve eserleri sahneye koyarak, istanbul’un birçok sahnesinde ve festivallerde perde açan topluluk, şu an 4 eğitmen, 16 asil oyuncu ve onlarca kursiyer ile yoluna devam ediyor."

    26 Mart'da da sahne alınıyor.

    (bkz: madox ile 3 gece)
    1 ...
  4. internetin yerli uzmanları

    1.
  5. kaldırım taşı kıvamında şehir

    1.
  6. https://www.youtube.com/watch?v=UuBTJLPOO6w *
    Gri, -ya da daha kötüsü sarı- alçak, komple betondan ve taştan ruhsuz şehirdir.

    Bir şehrin öldürülmesi için en iyi yöntem onu hikayelerinden koparmaktır. Binaları, ağaçları insanlarıyla bir bütündür şehirler. istanbul gibi metropol kentler ise dallanıp budaklanmış, artık takip edilemeyen yerler olurlar.

    Bu hikayeleri yok etmek, duygusallığın da dışında yekpare bir katliamdır.

    Düşünün ki yaşanarak yazılmış bir öykü, her kelimesi gerçek. Öyle ki dokunuluyor, kokusu alınıyor, yeri geliyor içinde yaşanıyor. Öyküde geçen tren garında bulunabiliyor, ormanına gidebiliyor, aynı yerden doğan güneşe bakabiliyorsunuz. Orada olmaya ihtiyacınız yok belki ama sevdiğinizi, çocuğunuzu ya da arkadaşınızı gülen bir yüze kavuşturuyor. Kendi dertlerinize bir paralel oluyor ki her cümlesini tek tek anlıyorsunuz. "Vay be" diyorsunuz, "Bunlar tam burada, benim için yazılmış olsa gerek." Hayatınızı bir biçimde etkileyen koca bir dünya.

    Belki bütünü değil ama, kenarında köşesinde binlerce yıllık bir hikaye var. Birileri sevmiş ya da savaşmış. Tam o anda durduğunuz yerde.

    Sonra öylesine bir gri bulut geliyor. Önce etrafınızı çeviriyor, yetmiyor yükseliyor. Yükseliyor da yükseliyor, Gökyüzü görünmüyor diye hayıflanmaya başlarken önce az önce durduğunuz yerin, aynı yer olmadığını farkediyorsunuz. Ağaçlar kaybolalı çok oldu, nefes alınamıyor. Bir kutuda uyuyorsunuz, sonra çalışmaya başka bir kutuya gitmeniz söyleniyor, oradan da alışveriş yapmak için başka bir kutuya, yemek yemek için bir diğer kutuya.

    Dikdörtgen, gri, betondan ve taştan, yüksek(!) kutular.

    Kaldırım taşına hoşgeldiniz.
    0 ...
  7. ayy beni sikecek tribi

    1.
  8. herhangi bir erkekten, herhangi bir mesaj alan herhangi bir kadının tribidir. ya da öyleymiş. ben bakınız boş kalmasın diye yazdım.
    0 ...
  9. kendimi seks kölesi gibi hissediyorum

    1.
  10. benim otantik memleketimde, kanıksama eşiği darmaduman olduğundan, "hea bak bak" diye şaşılan durum.

    halbuse seks, çok kuvvetli bir duygusal durum olup, aşamadıktan sonra kişiye kafayı yedirtebilir.

    sağlam kafa için bu işi kontrollü götürmek en iyisidir.

    "ooo kariıar"cılık da kötüdür, "ooo çok yasak"cılık da.
    0 ...
  11. hatırlar mısın bazen sabahlardık zirvesi

    ?.
  12. efendim bendeniz cok kastim 29 karakter rumuza ve nev-i şahsına muassır memleketler seviyesindeki kardeşimiz poisonx 5. yıl zirvesinde karşılaştık.

    baktık ki kimseyi tanımıyoruz, e zirve boyunca gürültü falan oldu, konser falan derken kimseyle de tanışamadık. "ne varsa eskilerde var" dedik.

    sonra ama hatamızın farkına vardık. dedik mesele sayın yazarlarımıza hizmet götürmeyen bizlerde... hemen kolları sıvadık ve bu zirveyi düzenledik.

    sayın ulu yazarlar, öncelikle sayfamıza hoş geldiniz.

    şimdi hatırlamayanlar olabilir. eskiden biz zirve yapardık. taksimde içer içer, tophaneye gider sabahlardık. çok acayip günlerdi.

    her neyse...

    baktık ki böyle bir klişe zirve eksikliği yaşanıyor. hemen açığı kapatmak istedik.

    22 ekim 2011 cumartesi tarihinde

    poisonx kardeşimizin ayarlayacağı mekanda (ki kendisi fotoğraf bar diye düşünmekteymiş) canlı müzik eşliğinde hoş sohbetli bir zirvenin ardından, tophanede sabahlayacağız.

    bir çoğunuz "aga sabahlamasak olmaz mı yüea" diyebilir. olur efendim olur. gerekirse ben tek başıma giderim ne olacak?

    şaka lan gelin.

    detaylar gelecektir. zirve, zirvebox da.
    0 ...
  13. haklı gerekçelerin ifade çıkmazları

    1.
  14. Hayatın her döneminde karşımıza çıkabilecek bir sorundur.

    Patronunuz, öğretmeniniz, sevgiliniz ya da karınız, bir akrabanız, teknik servis elemanı ve hatta evcil hayvanınız dahi sizi anlamayabilir.

    Bu durumlarda bir çok insan neden anlaşılmadığının farkına varamaz. Bu klasik bir "büyük resmi gör" işaretidir.

    Genel anlamda insanların bencil olduğu fikri yerleşik ve bilinirdir. Ancak bu tarz uç durumlarla karşılaştığımız zaman bu tarz farkındalıklarımızı kenara atarak, herkese ve her şeye dair algoritmalarımızı kendi çözümümüze odaklarız.

    Örneğin işe geç kalmanızın çok geçerli bir gerekçesi varken, bunu dile getirmekte patronumuzun karşısında zorlanırız. Bu durum bir nebze de olsa patronla alakalı olabilir elbete. Ancak ifade sıkıntıları da çekiyor olabilir.

    Örneğin patronunuza "Yolda kaza vardı, gelemedim." dediğinizde patron son söylediğinize odaklanacak. Yoldaki kazayı tezahür etmekten kaçınacaktır. Oysa biz algı olarak, onun anlayışına güveniriz. Yoldaki kazayı kafasında canlandırabileceğini. Trafikte geçirdiğiniz o sıkıntılı saatleri anlayabileceğini bekleriz. (sosyal-duygusal0 algoritma) Halbuki patron o gün gelirken yağmura yakalanmış, bir araba tekerleğinden üzerine su sıçramış, şirkete girerken de o çıtır sarışınla karşılaşmış olabilir.

    işte karşılıklı beklenen empatiler bu yüzden birbirini nötr hale getirir. Böylece de her halükarda siz "geç kalmış" bir çalışansınızdır.

    Tabi bu durum her zaman böyle olmayabilir. Patron gerçekten bir şeytan olabilir. Ancak bu da benzer bir durumdur zira genel geçer duygusal dalgalanmalar yerine, uzun vadede ortaya çıkmış problemler ile karşı karşıyasınızdır.

    Siz siz olun algılarınızı kapatmayın.
    3 ...
  15. bilginliği bilgiye tercih etmek

    ?.
  16. Klasik bir "Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?" tartışmasının üst çözümlemesidir.

    Kişi bilgin olmayı tercih ederek, yaratabileceği farklı bir dünyayı, yaşanabilir ütopyalar ile gerçekleyebilir. Bu durumda gerçek dünya ile bağlantısı bir nevi ruhsal rakım farkına kavuşur. Bu da bir çoğumuzu tatmin eder.

    Aynı biçimde bilgiyi tercih etmek ise yaşanılan dünyayı bünyede gerçeklemek. mantık ideaları ile onu kabullenmeye, ileri ve/veya geriye götürmeye çalışmaktır.

    Bu durumda bünyedeki bilgiyi çoğaltmaya çalışmak kişiye özgüven katar, dünyasını gerçeklemiş ve tanımıştır. ancak bilgin kişi, varolan ve tekrar gerçeklenmiş dünyayı yaşanabilir bulmadığından ortada bir anlaşmazlık bulunur.

    Her çok bilgili, bilgin olamayacağı gibi her cahil de cühela olmayabilir.
    3 ...
  17. insanların sahte olduğu illüzyonu

    1.
  18. Bilinçsizce ve fakat bir o kadar da kontrollü bir illüzyondur. bozulmak için Kişilerin, kendi algısızlıklarının farkına varması ve bununla ilgili çözümler üretmesine ihtiyaç duyan bir illüzyondur.

    duygu kontrolü dediğimiz şeyi biz oyunculukta ders olarak işleriz. çünkü sahnede doğal olarak en önemli unsurlardan biridir.

    verdiğimiz örnekte hep aynıdır;

    “düşün ki normalde hiç hazetmedğin birine, işin düştü.”

    yakın zamanda bunun çok yanlış bir örnek olduğunu anladım. zira kişi direkt olarak bir “yalvarma” güdüsüyle hareket ediyor. duygularını kontrol etmek yerine, iyice zıvanadan çıkıp kendini kaybediyordu.

    bunu şimdiye kadar farkedememiş olmamın sebebi ise sahnenin büyüsü ile alakalı. yani ben size sahnedeyken, “kendini oyna” dediğimde, kimsenin becerememesiyle. bu sebeple bu zıvanadan çıkma dahi yapay kaldığından, her şeyi tam göremeyebiliyorsunuz.

    tam burada bir ikilem var; “yalvar” komutuyla duygularını salıveren, acizliği iliklerine kadar hisseden kişi, normal yaşamını sürdürdüğü sürecin duygularına erişemiyor.

    buradan konuyu nereye bağlayacağım dur.

    hani klişe laflar varya "insanlar maskelerin ardında yaşıyor.” “kimse gerçek benliğini göstermiyor.” “hayat yalan dolandan ibaret.” şeklinde.

    "işte güzel kardeşlerim bunun sebebi karşınızdaki insanın oynaması değil. sizin izlememenizdir.

    şöyle düşünün, eğer ki bir kişinin dikkatini çekmeye çalışıyorsanız ne yaparsınız? hareketleriniz büyütürsünüz. bazen bu saçmalamaya dönüşür, bazen yavşaklığa ya da “çocuk musun lan.” lara… halbuki birbirimizi izleyebilsek, görebilsek, bu duruma ihtiyaç kalmaz.

    sözümüzün kesildiği, fikrimizin kaale alınmadığı, benliğimizin radikal görüşler altında ezilmeye çalışıldığı bir ortamda bunu yapmak zor değil mi.

    özetlemek gerekirse durum şu;

    “i;nsanlar bencildir ve çevredekilerin de bencil olduğunu bilirler. buna rağmen kendi egolarıyla birlikte diğerlerini de aşağı çekmek yerine diğerlerine yaklaşmaya çalışırlar. bu durum bir kısır döngü halinde devam eder. tam da bu yüzden, kimse kendisi gibi olamamaktadır.”

    sistemin parçası olmak ne kadar kolaysa, bencillikte o denli kolaydır.
    1 ...
  19. aa bu resmi siz mi yaptınız

    1.
  20. --spoiler--
    zayıf, uzun boylu ve yeşil gözlü insanlar da resim çizebilir
    --spoiler--

    çizebilir elbette biz çizemez demek ki.

    (bkz: zengin kültürlü müzisyen ressam ceo biscolata erkeği)
    0 ...
  21. bir application olarak çocuk

    1.
  22. Çiftlerin evliliklerine bağlı kalmalarını sağlayarak, bu kutsal bağın bir eklentisi konumuna düşen çocuğun, sosyal ilişkilerdeki rolüdür.
    0 ...
  23. borsada batmanın yolları

    ?.
  24. uluslararası piyasada, fazla kazanma hırsıyla büyük pozisyon açıp, devrimden habersiz olmak.
    1 ...
  25. küresel ısınmayı önlemede bağdat caddesinin rolü

    1.
  26. evet sevgili ulu sözlük sakini, "acaba nedir bu başlık?" diye bakıyorsun değil mi? üzülme anlatıyorum.

    efendim öncelikle küresel ısınma nedir bunu algılayalım.

    küresel ısınma, atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artışa verilen isimdir. (wikipedia / 2011)

    küresel ısınmanın başlıca sonuçlarından birinin, buzulların erimesi olduğunu ve daha da önemlisi bu erimenin, bir kısır döngü içerisinde giderek hızlandığını biliyoruz. ayrıca buzulların işlevlerinden birinin, güneş ışınlarını büyük ölçüde yansıtarak, dünyamızı korkunç sıcaklardan korumaları olduğunun da farkındayız. (bluvelve / şimdi)

    kafanda bir şeyler oluştu mu adamım?

    şimdi de bağdat caddesini düşün genç insan. düşün ki bir dünya dolusu kız ve hepsinin saçları aynı renk;

    "110 ekstra açık sarı"

    işte gördünüz mü? haksız değilmişim.

    buzullarımızın eridiği şu makûs günlerde, güneş ışınlarının yarattığı etkileri bir nebze olsun atlatabilmek için bağdat caddesi sarışınları biçilmiş kaftandır.

    buna karşı sunulabilecek argümanlardan biri caddede gezen büyük motorlu arabalar olabilir ancak ona da çözümü buldum.

    üstü açık arabalar!

    evet.
    2 ...
  27. final döneminde dinlenecek şarkılar

    1.
  28. üniversiteli öğrencilerimizin bu sıkıntılı dönemlerinde, kendilerine fon müziği olarak seçebilecekleri şarkılardır efendim.

    misal;

    kreator - murder fantasies

    not: 2007 den beri sözlükteyim ilk defa anket başlığı açtım lan!
    3 ...
  29. müzik net tr

    ?.
  30. yepisyeni fizy.

    fizy nin kapatılmasının ardından ona alternatif olabilecek müyap ihtarlı portal.

    http://www.muzik.net.tr

    kapatılana kadar sömürülür.
    0 ...
  31. 4 uzatmaya gerek yok kısaca istanbul zirvesi

    1.
  32. hayırlı geceler sözlük sakinleri.

    bildiğiniz gibi "geleneksel uzatmaya gerek yok kısaca istanbul zirvesi" artık bir fenomen olduğundan bu sene de yapıyoruz.

    şimdi biliyorum ki zirve mekanı ayarlama konusunda kötü bir şanım var. farkındayım. merak etmeyin bu sefer hiçbir sıkıntı yaşamayacağız.

    bu geleneksel zirveye eski yeni herkesi bekliyoruz efendim.

    zirve tarihi şimdilik 19 şubat cumartesi olarak belirlenmiştir. değişiklik olsa da yine şubat ayı içerisinde olacaktır bilginize.

    çok güzel olacak. çok!

    not: zirvebox a eklenmesi için talep gönderilmiş onay bekleyen zirvedir.

    edit: lütfen okyunuz. -> (#10808423)
    3 ...
  33. üniversite öğrencisi olacak kadar düşmek

    1.
  34. bir insanlık ölçütü olarak kahve

    1.
  35. evet arkadaşlar hoş geldiniz.

    öncelikle şundan bahsedeyim ben kahve seviyorum. kahveyle yaşıyorum, ayakta duruyorum, iş yapıyorum falan. bilmeyenler için kafeinin sinir sistemine doğrudan etki ettiğini ve farkındalık arttırıcı görev gördüğünü hatırlatalım.

    kafein bağımlılığı halen bir tartışma konusudur. şahsi olarak ben bunu bir bağımlılıktan daha farklı görüyorum. zira bir bağımlılık insanı aşağı çeker olduğundan daha kötü duruma sokar... ya da bunları yazan içimdeki canki de olabilir bilemedim..

    neyse konumuz bu değil.

    efendim benim ota boka anlam yüklemeye bayılan güzel insanlarım (evet benim insanlarım çünkü ben kötü bir bilim adamıyım) taş devrinden beridir gıda olarak kullanılan bu güzel nadide doğal bileşenin en büyük saklayıcısı olan kahveyi bir "batı şeysi" gibi görmektedir.

    hatta şu an bu arkadaşlardan biri, içinden şöyle diyor "lan ben kahveye bi'şey demedim ki hatta ben de severim. türk kahvesi var?" evet kardeşim haklısın ama benim derdim o değil.

    kahve milliyetçiliği var bu ülkede.

    ben bu memleketin bu huyunu çok seviyorum bak mesela. içeride ne olduğunu anlamak yok.

    güzel kardeşim orada herkese göre kahve var. yoksa getirtiliyor. her ne kadar çalışanlar bazen andavalca suratınıza baksa da genelde işi biliyorlar. "kahveye 10 lira mı verilir lan mal!?" verilir abicim. sen cep telefonuna 1000 lira veriyorsun ben laf ediyor muyum? benim cebimdeki telefonun sıfırı 50 lira?

    senin evinin kirası belki 700 ama benim ki 500 neden? çünkü ben kahveye para ayırıyorum.

    peki ben şimdi sigara bağımlısı gibi mi oluyorum? belki de oluyorum. ama ben sigara içene de içme demiyorum.

    "sanki nivyork da mı yaşıyorsunuz?"

    lan keşke yaşasaymışım be birader.

    edit:

    bak şimdi aklıma geldi.

    bu olay damla çerçeveli gözlüğü sevip de apaçi olmayanların durumu gibi.
    3 ...
  36. drama kumpanya

    1.
  37. 2008 yılından beri projeler yürütmekte olan ve ana amacı tiyatrocu yetiştirmek olan kurum.

    http://www.dramakumpanya.com
    0 ...
  38. stephane hemon

    1.
  39. gavurların pickup instructor diye tanımladıkları bir kadın tavlama uzmanıdır kendisi.

    bildiğin adamın mesleği bu.

    başka erkeklere yollar öğreterek para kazanıyor. bir nevi kişisel gelişim uzmanı denebilir.
    0 ...
  40. ben bu yazıyı uludağ sözlük hosting ine yazdım

    ?.
  41. şimdi, böyle bir yer açsak kaça mal olur?
    0 ...
  42. kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın

    1.
  43. Çılgın semiyolog, düşünür, tarihçi, yazar vs... umberto eco ile sinemacı, dramaturg jean-claude carriére nin ortak bir çalışması olan kitap.

    Şahsen sırf umberto eco hayranlığım yüzünden, görünce sarıldığım kitap, beş bin yıllık "yazı" tarihini anlatıyor. papirüsten internet çağına değin anekdotlar ve sohbetler ile ilerleyen kitap 19 tl cik

    henüz kapağını açmamış biri olarak çok güzel olduğunu düşünüyorum. *
    5 ...
  44. eski sevgililerin birbirine benzemesi

    1.
  45. efendim, sonradan sonraya insanın uyanabildiği durumdur.

    hiç huyum değildir, bir gün sevgilimin telefonuna bakarken bir de ne göreyim?! "Aşkım, yarın saat ikide Kadıköy iskelesinde buluşalım mı?" diye bir mesaj. Beynimden vurulmuşa dönd... bi dakka lan...

    Konu o değil canlar. Konu benim az evvel farkettiğim bir gerçek.

    Hiç huyum değildir facebookda eski sevgili profillerine dadanıyordum ki kafamda şimşekler çaktı. önce emin olamadım. şut çekmeye hazırlanan sabri sarıoğlu gibi dikkatli ve dengeli biçimde koşulları değerlendirdim. aman tanrım bu kızların hepsi birbirine benziyordu.

    elbette kafada oluşturulmuş bir ideal kız profili vardır herkesin ama ne bileyim. sanki saplantı gibi olmuş. yemin ediyorum kendimden korktum hacı. ben de durumdan emin olmak için bir deney yaptım.

    çocukluk aşkım olan hatun kişisinin facebook hesdabına girmemle bir de ne göreyim, tavlada 1450 puana ulaşmıştı. durumu pek sallamadım zira bende 2000 puanı geçmiştim. aklımı toparladım ve resme baktım, güzeldi, ama... ama... o da kızların aynısıydı lan. hani bildiğin çocukluktan beridir aynı tip kızları sevmişim hep.

    korkuyorum reyiz.

    not : çıkıp da bana "eski sevgiliyi unutamama... bilinçaltı... vik vik... bik bik..." ötmeyin. biz de biliyoruz.
    4 ...
  46. gammaz troll

    ?.
  47. ortaya çıkması an meselesi olan kavram.

    zaten troll yazarlarımızın sözlükte kalıcı ya da faydalı olmaktan ziyade, isimlerini duyurmak istedikleri gayet bariz bir şekilde ortada dururken. tüm yazarlara birden gammazlık verilmesi fikri açık bir risktir.

    bir fake hesap alıp tek yazarın entrylerini gammazlamak bu sözlük için çocuk oyuncağı olmuştur artık.

    dahası, seri eksi klişesinin ardından, seri ispit klişesinin ortaya çıkması an meselesi olmuştur.

    elbette bahsettiğim çıkıklar sözlüğü terk-i diyar eyleyeceklerdir lakin kalıcı zararlar vermeleri işten değildir.

    desteklemiyorum.
    2 ...
  48. izmit zirvesinde dişi uuser gördüm şahitlerim var

    1.
  49. izmit nargile cafe bıktı biz bıkmadık zirvesine giden yazar iddiası.

    bundan aylar evvel, ilk kocaeli zirvesi yapıldığında, herkes dişi uuser yokluğundan şikayetçiydi. evet şikayet ettiler. hatta aralarından bazıları "olum niye kız gelmiyor? yicez sanki amk" bile dedi. bende hayriye ile görüştüm. hayriye 1.70 boylarında, esmer bir kızdı ama konumuz bu değil.

    bu dişi uuser eksikliği, beni izmitli yazarlardan soğuttu. ne bir zirvelerine, ne de misafir ol gel bana, börekler açayım sana çağrılarına kulak verdim. evimde oturup "hangi fake troll hesabımdan girip de şunlara bulaşsam?" diye bakındım durdum.

    ancak her şey liseden arkadaşım olan evsel atık ın "olum gel lan, disko topu gibi bişi var burda çok alengrolik" demesiyle değişti.

    kalktım gittim...

    meğerse organizatör başına bir kız düşüyormuş öyle manyak bir ortam var.

    artık hepimiz daha mutluyuz.

    yani öyle değil işte...

    neyse...
    1 ...
  50. vatan notebook

    ?.
  51. Vatan bilgisayarın, sadece notebook ve aksesuarları satan yeni mağaza zinciri.

    şahsi olarak bugün bağdat caddesindeki şubelerine gidip, yüzüm gülerek ayrıldım. Çalışanları oldukça yardımcı oldular. çeşitlilik desen gırla. Fiyatlar da tam yerinde.

    eğer notebook alacaksanız internet sitelerinde, teknoloji marketlerinde zaman öldürmeyin, gidin bu mağazadan alın derim.
    0 ...
  52. ben bu yazıyı yaza yazdım

    1.
  53. yaz mevsimine yazılmış yazılardır.

    yok lan iğrenç espri peşinde değilim ben hakikaten bu yazıyı yaza yazdım. gerçi hafiften kelime oyunlu cin başlık gibi durduğunu kabul ediyorum ama... neyse...

    sevgili yaz,

    kış aylarının tek güzelliği kardan adamlardır benim için ki son senelerde o kardan adamlar da iyice yükseklere kaçar oldu, g.tleri kalktı i.nelerin.

    oysa sen öyle misin?

    hiç adam kayırma yoktur mesela sende bilirim. sen buralarda olunca genç, yaşlı, kadın, erkek, zengin, fakir, insan, hayvan ayırt etmez herkesi ısıtırsın.

    hem zaten soğuğu değerli yapan da sen değil misin?

    ey yaz.

    denizi griden kurtaran yaz, göğü griden kurtaran yaz, gönlümü griden kurtaran yaz.

    adalar da buluşalım...

    hoş geldin.

    edit: şöyle bi baktım da, güzel yazamamışım. basın eksiyi hocu, hakkınızdır.
    5 ...
  54. bir erkeğin bilmesi gereken 12 şey

    1.
  55. yaşam deneyi

    ?.
  56. Kemal Oruc'un yazıp yönettiği Gibi Yapanlar tiyatrosunca sahnelen güzide oyun.

    annesi tarafından terkedilen babasının ise ilgi gösteremediği bir kızın hayata bağlanmasını konu alan oyun 2 perde.

    devlet tiyatroları bile 70-80 dakika civarı oyunlar oynarken bir özel tiyatronun 2 saatlik bir oyunu korkmadan sahneye koyması ilgi çekici.

    Perşembe günü 20:00'da kadıköy sanat tiyatrosunda. görün.
    1 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük