başlık coğrafi keşiflerden bahsediyor ama birileri "osmanlı sömürgeci değildi." teranesi okuyup durmuş.
osmanlı' nın elinde teknik imkanlar olsaydı keşif hareketlerine katılabilir, ele geçirdiği yerlerde yine istimalet politikası uygulayabilirdi. yani toprakları karadan fethedince iyi devlet, donanma marifetiyle keşfedip fethedince kötü devlet olmuyorsunuz. bir yeri fethediyorsanız amaç oranın kaynaklarından ve diğer avantajlarından faydalanmaktır. olayları romantize edip, dünyaya sırf adalet dağıtmak için hareket etmişler gibi davranmaya gerek yok.
hint deniz seferlerine bir bakın. millet coğrafi keşiflerle yeni ticaret yolları bulduktan 100 yıl sonrasında bile okyanusa dayanabilecek gemilerimiz yoktu. yani asıl mevzu osmanlı' nın sömürgecilik hareketlerine karşı olması ya da her devletin toprak bütünlüğüne saygı duyması falan değil, teknik açıdan yetersiz olmamızdı.
başına geçen her yönetici geri kafalı tipler olduğundan senelerdir hiçbir bokun değişmediği bir şehir.
boş buldukları her yere madencilikle ilgili bir şeyler diktiklerinden herkesin aklında seması, suyu kapkara bir şehir canlanıyor. (çok da haksız sayılmazlar. hala doğalgazın gitmediği, kışları kurum ve isten geçilmeyen yerler var.) şehrin ortasındaki lavuar alanını yıktılar ama sanki estetik bir bokmuş gibi o lavuar kulelerini sik gibi ortada bıraktılar. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2206254/+
yine şehrin ortasına bir "anıt" diktiler ama görenin gözleri kanar. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2206255/+
(başkanım şöyle bi fikrimiz var. siyah blokların üstüne yamuk bi fontla zonguldak yazacaz. ama "O" harfi yerine kalp koyacaz başkanım. yani çok değişik bi şey olacak. ehe.)
her yerde madencilikle ilgili bir şeylere rastlıyorsunuz da buranın "madenci şehri" denecek hali mi kalmış?
ulan ttk* bile battı gitti. her sene kömür üretimini azaltıyor, emekli olanların anca yarısı kadar işçi alıyor. 2000' lerin başında 2,4 milyon ton üretim yapan ttk bugün 700 bin ton üretim yapabiliyor.
geçen senenin raporundan bir kısmı yazayım daha iyi anlayın durumu. "1980’li yılların başında ülke toplam taşkömürü tüketiminin %80’i yerli kaynaklardan karşılanırken, 2019 yılında gerçekleşen taşkömürü tüketiminin sadece %3’ü yerli kaynaklardan (TTK ve havza üretiminden) karşılanmıştır."
işte bu %3 lük dilimin 7/10' si zonguldak' tan.
ya orayı mesken edinmiş tinerciler tarafından dayak yersiniz ya da orada olduğunuzu fark eden mahallelinin sizi tinerci sanmasından dolayı dayak yersiniz.
öyle periliymiş hayaletliymiş falan hikaye bunlar.
zaten assassin's creed serisinde hikayeler her zaman iyi çalışılmış bir tarih üzerine kurgulanıyor. origins ve odyssey' de ise bu olay bir üst seviyeye çıkartılmış (henüz valhalla' yı tecrübe edemedim). "discovery tour" kısmına baktıysanız çevredeki mimari yapılardan sokaktaki dokuma tezgahlarına, çanak çömleklere kadar hepsinin tarihiyle ilgili bilgiler de verilmiştir.
müşteri hizmetlerine ulaşmak gerçekten çok kolay. hiç beklemeden bağlanıyorsunuz ama şöyle bir problem var; müşteri hizmetleri sizin sorununuza bir çözüm üretemiyor.
bir çare bulmayacaksanız milletin size ulaşması ne işe yarıyor?
dinledikten sonra sözlükte başlığının açılmasının tek sebebinin türbanlı olması olduğuna kanaat getirdiğim bir yutupçu kardeşimiz. hobi sahibi olmak güzel şey tabii ama efsane olabilmek için önünde daha çok yolu var.
ayrıca epiphone lp100 gitar ve line 6 spider IV 15w amfi ile akıllıca bir ekipman seçimi yapmış . tam ev kullanımına uygun. bu amfinin 30w' lık modelini uzun zaman kullanmıştım güzel bir üründü. 15w ile arasında pek fark olacağını sanmıyorum; aynı tonlardadır.
gitar olarak da ben epiphone lp studio kullanıyorum. -ama o mat kasalardan değil. 2005 üretimi vernikli worn cherry. parıl parıl kız gibi gitar. zaten eskilerden elimde kalan bir bu var.- bunlar da aşağı yukarı benzer tonlardadır. yani bunlar bir anlık hevesle alınmış kalitesiz ekipmanlar değil uzunca bir zaman götürür.