bazen çok komik olabilen özgeçmiş hedesidir.
simitçilik yapmış bir insan olarak cv'me bu durumu şöyle açıklamışlığım vardır.
1999-2000 worked as an employee of a public food corporation. *
evrim teorisi kapsamında bir tuğla ev olmak istemez, doğasında yoktur. tuğla ve kiremit çeşitli killerden yapılır, ki bunlar doğada vardır. killerin içindeki elementler, bildiğimiz periyodik tablodakiler, kararlı olmak isterler, mükemmel olmaya çalışan bir insan gibi.
yani bir nesnenin oluşumuna bakarsan evrim'e ulaşırsın. yok eğer sen bir tuğla'ya tuğla olarak bakarsan, kavramlardan kuramlardan uzaklaşamayan bir insan olur çıkarsın...
film hakkında tek bir şey diyebilirim çok kötü. filmi geçtim, ben hayatım boyunca bu kadar ucuz bir oyunculuk daha görmedim. mahsun kırmızıgül'den bahsediyorum. bir kaç yerde o kadar saçma mimikler veriyor ki aslında demek istediğinin o değil de başka bir şey olduğunu düşünüyorsunuz. objektif bakmak için hiç tutulmadan izledim filmi mahsun kırmızıgül'e. lise piyesindeki ağaç gibi oynamış rolunu, halbuki o role başka bir oyuncu koysan film başka bir aşamaya geçebilir. kast seçimindeki bu ucuzluk yönetmenide ucuz yapıyor doğal olarak.
fenerbahçe gibi büyük bir kurumun taraftarı olmasına rağmen, bir fenerbahçeli'ye asla ve asla yakışmayacak davranışlar gösteren insanların söyleyebileceği top kafa söylemi...
90'ların sonunda kurulmuş, jazz, rock, metal, oryantal müziği ve çingene müziğini yorumlayan bir amerika grubu. Süper insanlar bunlar... http://www.estradasphere.com/
micheal madsen tarafından yönetilen ve yazılan, nükleer atıklar için onkalo/finlandiya' da yapılan yeraltı deposunun yapımı ve gelecek nesiller için tehlike arz etmemesi için alınacak önlemler için çekilmiş bir belgesel. Seneryo ve görüntü yönetmenliği açısından gayet güzel bir belgesel. Nazım Hikmet Kültür Merkezinde 31 Ekim 2010' da 1001 Belgesel Film Festivali kapsamında yayınlanmıştır.
sözlük yazarlarından çıkan, kimi zaman melankolik anlarında, kimi zaman mutlu zamanlarında, belkide bir anda akıllarına gelen, ve bir yere yazma ihtiyacı duydukları sözlerdir.
"eğer ben bir insanın geleceğini görebiliyorsam, geçmişini önemsemem..."
maalesef çevrenin etkisiyle oluşmuş hadisedir... şimdi düşünücek olursak çevrede eğer bir konuda bir şey bilmediğini belli edersen, o çevrede maalesef geçinemezsin, bir nevi ezik olursun o çevrede...
bunu durdurmak artık mümkün değildir artık. mahmut, ali, veli, hasan ve hüseyin komik olmasada komik olduklarını lanse ettirmeye çalışırlar.
düşünün ki bir ortamda çok komik bir espri yapıldı ve sizden başka herkes anlayıp o espriye katıla katıla güldüler. çevrenin verdiği o mahalle baskıyla seninde o espriye katıla katıla gülmen gerektiğini düşünürsün ve uygularsın...
Dünyanın geldiği nokta bunu gerektirir. eğer ezilirsen yaşayamazsın...
keşke dünyamız böyle olmasaydı da bizde rahatça ezilebilseydik.
beşiktaş'ın hakederek kazandığı, ve bizim de rezil olduğumuz maçtır.
Yanılmıyorsam, ilk defa 1-0 geriye düştüğümüz maçtır, daum'un geriye düşülen maçlardaki becerisini gördük her zamanki gibi...
bunu dediğime inanamıyorum, seni seviyorum, gerçekten inanamıyorum ama, hayatımda ilk kez birisine gerçekten inanarak söylüyorum, seni seviyorum!!! seni seviyoruuuuummm!! tamam artık bitmiş olabilir ama bu içimdekini değiştirmez, söylemem gerekli bunu sana, dökmem gerekiyor içimdekini sevdiğim insana!!!
seni seviyorum!!!
not: eğer bu yazdıklarımı, yazmamış olsaydım, çok büyük bir hata yapıcaktım, teşekkür ederim sözlük.
bir yeri satın almaya kalktığınızda register yapılabilen oyun, çok güzel bi oyun olacak gibi. boston yakınındaki saugus şehrinin hepsi benim olacak nihahaha.
o kadar güzeldir ki yaşamlar, hayatlar, aşklar, sevgiler, insanlar, insanlıklar, duygular, tutkular ve hayaller, film izlerken sende o an ki duyguya kapılırsın, içinde bir yerde orada olduğunu görürsün, o duyguyla yoğurulursun. sevmek nedir, aşk nedir, insanlık nedir, o ekranda görürsün. hayatın ne kadar bok olsa dahi, o anda o ekranda gider bütün dertlerin. iki insanın birbirine duyduğu sevgiyle sende avunursun bir yerde. belki de bilirsin içinde, o güzel duyguları asla yaşamayacaksındır gerçek hayatta. belki de o yüzden daha da kaptırırsın kendini, o sahte, insanların uydurduğu o güzel duygulara. bir buçuk, iki saat sende onların bir parçası olursun. ve film biter, senin gözünden bir damla yaş iner, hayatının devam ettiğini o anda anlarsın, ve dertlerinin devam ettiğini. o filmin etkisiyle aramak istersin eski aşkını, deli dolu haykırmak istersin, seni seviyorum diye, sonra elin telefona gittiğinde birden durursun, hayat o kadar acımasızdır ki, bilirsin senin ona sevdiğini söylemenin hiç bir boka yaramayacağını, deyince ne olacak diye düşünürsün, kızın götü kalkıcak, "ahaha bak eziğe hala beni seviyormuş, gerizekalı" diyecek içinden. seni de reddecek her zamanki gibi. bırakırsın telefonu elinden, ve söversin şu üç günlük sahte dünyaya, halbuki o kadar güzeldi ki aşklar o ekranda, o kadar dürüstçeydiki duygular. neden bu siktiğimin hayatı böyle, neden bu düzen böyle. neden hayatta hep bir maskeyle yaşamak zorundayız ki, neden hep dış dünyaya kendimizi kanıtlamaya çalışırızki, diye düşünürsün. sonra tekrar bakarsın ekrana, ve o iki insanın arasındaki aşkı, tutkuyu hatırlarsın, gülümsersin, ama hayatın öyle olmadığını bilerek gülümsersin ve filmlerde yaşamayı istersin...
futboldaki karşılaşma sunan spikerlerin maç sırasında, söylemek için can attığı, olsada söylesem dedikleri cümlelerdir.
- olay 1 -
iç ses : i
dış ses: d
d: evet hakan'dan gökhan'a, gökhan'dan mehmet'e,
i: hadi lütfen, rica ediyorum bi tane daha pas olsun, lütfen ya, alan da dar!
d: ve mehmet'ten ahmet'e, dar alanda kısa paslaşmalar izliyoruz sayın seyirciler.
i: oaaahhhhh yeahhh!
- olay 2 -
d: sarp'ın yaptığı hareketten dolayı zırtspor serbest vuruş kullanıcak. kaleyi yandan gören bir nokta.
i: hadi be gözünü seviyim ya, birazcık olsun, mantıklı oynayın şu topu lütfen.
d: evet hikmet'ten arka tarafa güzel bir orta, levent vurdu ve goooooooooolllll. çalışılmış bir pozisyon sayın seyirciler.
i: ahahahaha, sonunda.
- olay 3 -
d: kaleci kerim' den uzun bir top.
i: yürü be hocam, diğer kaleciye git kimseye deymeden.
d: evet top sağ bek bekir' e kadar gitti sayın seyirciler, karşılaşma 0-0 devam ediyor.
i: hay s.kiyim ya, bi adam gibi top bir o kaleden bir bu kaleye gitti diyemedim, s.kiyim.
kadınların neden seviştikleri gösteren arastırmadır.
teksas üniversitesi psikoloji bölümü profesörleri tarafından yapılan araştırmada, kadınların romantik olmayan nedenler sayesinde seviştikleri ortaya çıkmış. kadınlar, sırf o akşam erkek ona yemek ısmarladı, sırf o gün erkek ona hediye aldı diye sevişiyormuş. wendy leigh adında bir kadın ise, sırf kocası o gece güzel yemekler yaptığı için onunla sevişmek istediğini söylemiş.