o bardağın yarım dolduruluşu, otobüs sarsılmaları eşliğinde su dökülecek paniği ve muavine sular gibi aziz ol deme isteğiyle beraber atlattığımız mütevazı dönemdi.
küçük paketlerde verilen sulara geçiş dönemi net hatırlanmamakta birlikte yavaş yavaş bu uygulama tarihin tozlu raflarında yerini aldı sanırım. ya da firma bazlı denk gelmiyor artık. hala muavinin bardak bardak doldurup verdiği çağ dışı uygulamayı sürdüren ölücü firmalar varsa da pandemiyle birlikte onlar da kabullenip paket sulara geçiş yapmış olsa gerek.
atatürk'ü seven ya da sevmeyen kitlenin büyük çoğunluğu zaten onu anlamıyor, okumuyor. en azından taptıran zihniyet daha değerlidir, es kaza bir şey öğrenirler belki. ama hayatta hep idollerimizi anlamadan kopyalarsak, kötü bir imitasyondan öteye gidemeyiz. kendisinin tabiki bunu öngörmüş ve;
"beni anlamak demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir." demiştir.
ben çay içmiyorum tiplerinin taklitleridir. siyah çay dışında çok güzel çaylar da var ama bu tipler de bilmeden bok atar genelde. zaten az biraz bilgiye sahip olunca herkes kaba etinden atmaya başlıyor memleketimde. kimse ben şunu yapmıyorum, bunu sevmiyorum diye elit geçinmeye çalışıyor. bence bu güzel diye, şunu denemelisiniz zihniyeti yok lanet olası yerde.
adam genel olarak vücuduna şeker almak istemiyor kardeşim, ne var bunda? var %20 yağ oranı napsın herif, kola içip baklava mı gömsün ne istiyorsunuz?
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelime bir kat daha artacaksın
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
insanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbürdemesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
kitap okumaktan çok okuduğunu anlamanın ve yararına kullanmanın önem arz ettiği eksik önerme.
okurken bir de seçici olmak var tabi. dili saçma sapan kullanmaya çalışan yazarların, gelişigüzel çevirilerle rahatça çok satanlara girebildiği bir toplumdayız sonuçta. bir halta benzemeyen vampirlerin sulu aşk fantezilerini okuyorsanız, sadece kendinizi tatmin ediyorsunuzdur. fazla bir şey beklememek lazım.
09:00, 12:00, 16:00 bu üç saatte. güne başladığım, güneşin tam tepede olduğu ve hava kararmadan önceki son vücudun kendine geliş saatleri. özellikle sonuncusu olimpiyat ve dünya rekorlarının en çok kırıldığı saattir. şüphesiz ki bu bir tesadüf değildir.
hava kararmadan önce yiyecek temin etme ve hayatta kalma içgüdüsüyle vücut bütün enerjiyi beyin ile kaslara yönlendirir(başka ram yiyen bir durum yoksa).
çünkü "yaşamak ölmekten daha fazla cesaret ister." diye cevaplanabilir lakin hakkında sayfalar dolusu yazılsa da az gelir. insanın kendi amacını bulması, prensiplerini ve değerlerini oturtması gerek önce.
ben direkt sonuca gideyim. neden olmasın? daha çok yaşanacak güzellikler var. öğrenmenin, keşfetmenin, kendini geliştirmenin, güzel anılar ve deneyimler biriktirmenin, kendinin ve çevrendekilerin hayat kalitesini arttırmanın tadı paha biçilemez. dünyaya ve insanlığa bir faydamız dokunsun, birden çok hayata dokunup güzelleştirelim. üretelim ve ortaya bir şeyler bırakalım.
insan sevdiği herkesi kaybetse bile, yine de yalnız değil kimse. alt+f4 de çekebilirsin, comeback de yapabilirsin. kendine olan inancına ve hırsına kalmış.
bazı gecelerin sabahı yoktur,
yalnızca bir karanlık olarak kalırlar.
bazı ayrılıkların dönüşü olmaz.
giden gider,
borçlarıyla yaşar kalanlar.
geleceği yoktur bazı kalplerin,
aşk uğramaz onlara bir daha,
tek bir hatırayla yaşlanırlar.
bazı pişmanlıklar uzun sürer,
zamana yayılırlar.
kendinden kaçanlara
saklanacak yer kalmaz dünyada.
gün gelir kendileriyle tanışırlar.
asıl yalnızlık o zaman başlar.
hayata geç kalmıştır kendinde geç kalan.
şairin dediği gibi,
bir daha yaşamak zorunda kalır
geçmişini anlayamayan.
bazı geceler,
bazı insanlar,
bazı yerlerde,
sahiden karşılaşırlar.
bazı insanlar bazı aşklar bazı şarkılar
bu yüzden unutulmazlar.
bazı hayatlar hayal tutmazlar
bu yüzden bazı bazı bazı
çabuk yaşayıp ansızın kaybolmalar.
yapılmaması gereken hamledir. lisedeyken okulun en cool elemanı sabahları tüfeği boşaltıp geldiğini söylerdi.
ama testosteron seviyenizi düşürür. cesaretiniz kırılır. bu olay 3-4 günden az sürede partnersiz gerçekleşirse ve geceleri de ayaktaysanız daha depresif bir hal alır ve depresifken alınan kararlar genelde randımanlı değildir.
bunun bir de son dumanı içeri üfleyen versiyonu vardır ki tam küfürlüktür. ulan şerefsiz zaten durakta fosur fosur içiyorsun, bari içeri üfleme. iki fırt eksik kalsın. bir de kapı önünde biriken millete leş gibi nefesini solutuyorsun.
ben de sigara kullanıyorum ama dikkat ediyorum olum. yapmayın bu allahsızlığı.