dünyanın en çelişkili durumlarından biridir herhalde. kız bunu öğrense anında kaşar damgası yersiniz (ki o da kendine göre haklıdır) ancak sizin günahınız yoktur çünkü en az onun kadar siz de kandırılmışsınızdır. Burada erkek kısmına edilecek küfürde sınır yok elbet hatta "e sormadın ki?" diyerek kendini pek zeki zannedenleri de mevcut ki düşürüldüğünüz duruma çığlık atarak ağlamak istersiniz.
twitter hayatımıza girdiğinden beri söylemek istediğimiz herşeyi çarçabuk twit atıyoruz gelip burda başlık açmak, aramak düzgün imlayla entry kasmak yerine. e oy almak derseniz favorite, retweet sayesinde onu da yapabiliyoruz. baktım da son entry'mi 4 ay evvel girmişim ki sebebi net olarak twitter.
sözün özü , twitter sözlüklere gelen büyük ve ciddi bir darbedir dostlarım.
özellikle bir aşk-ı memnu fangirl'ü olmama rağmen artık iyiden iyiye bayan durumdur. tıpkı asmalı konak'tan sonra artan ağa dizileri gibi şu ara kimin eli kimin cebinde belli değil. ya da tıpkı yaprak dökümü gibi gayrimeşru olarak hamile kalan kalana. tuttu diye bokunu çıkarmayın yahu allah aşkına ! o ensestlik bihter behlül'le güzeldi sadece.
90'ların ve 2000'lerin başının dayanılmaz şekeri. ince bir lastiğin çevresinde minik halkalarla çevrili rengarenk şekerler olurdu. bilezik şeker de denir buna. hatta beyazı ekşimsiydi pembesi daha tatlı olurdu falan filan. günümüzde biryerlerde hala var mı bilmiyorum ki bulmayı da çok isterim ama o dönemin kız çocuklarının vazgeçilmeziydi.
ali koç'un fenerbahçeli celebritylerle düzenlemeyi planladıklarını ifade ettiği kampanya. 5 tl yollarım bir galatasaraylı olarak, elime mi yapışır ayol fakire yardım maksat.
edit: yalnız hedef ben değil sizi şu 5 tl'lik galatasaraylı bağışına mecbur eden yöneticileriniz olmalı. amaan neyse ama içinize böyle su serpiliyorsa devam, sizi de anlayabiliyorum.
sözüm kesinlikle kendi içinde ibadetini yapanlara değil bu baştan biline.
ancak genel olarak dikkati çeken bir şey var ki o da kimi oruç tutanların tutmayan kişileri yargılamaktan gerçekten zevk alması.
niye tutmuyorsun? ile başlayan cümle devamını şekerim var, tansiyonum düşüyor gibi sağlık sebeplerine bıraksa bile ve bu gerçekten doğru da olsa "amaaan hep bu bahane zaten hepp hepp!"
noluyo ya?
niye bu sinir? sana ne ki? sana mı kaldı benim şekerim tansiyonum?
"hep bölesiniz siz hep, ay şekerim düştü ay dayanamıyorum. aferin sana tutma tutma"
bir tripler bir tripler sormayın.
e ama, benim gerçekten tansiyonum düşüyor! diye kendinizi ispat çabasında falan buluyorsunuz bir anda.
onun dışında işi daha da ileri götürüp siyasi noktalara, giyim kuşama vardıranların sayısı da yadsınamayacak kadar fazla. hem ayrıca oruç zaten nefise hakim olmak değil midir? sen bıraksana benim giydiğimi yediğimi. ayrıca da hakareti, kötü sözü günah kabul eden bir dinin gereğini yaparken belli sebeplerden gerçekten tutamayan insanları yalancılıkla suçlamak da bir hayli büyük bir günahtır diye tahmin ediyorum. hoş illa sebep olması da gerekmiyor, lütfen özgürlük kavramını sadece başörtüsüne indirgemeyelim ve dinini yaşama biçimi farklı olan insanları yargılamayalım.
yazacak çok da bir şey yok yüzdeye vurursak tahminimce %80 doğru olan önermedir. para eğer sonradan bulunduysa illa ki ya metres bulunur ya da direk yakalanıp boşanılır ve çıtır kızla birlikte olunur.
kıskançlık sebeplidir. halit ergenç bergüzar hanımın kıskançlıklarından boğulduğu için evlilik terapistine gitmeye ikna etmiş onu. şu sıralar bergüzar korel bu problemi halletmeye çalışıyormuş, diziye de yine bu sebepten konuk olmuş.
bence bu kıskançlığın nedeni, halit ergeç evliyken bergüzar korel'le oynadığı binbir gece dizisinden sonra eşini terk etmiş ve onla evlenmişti. şimdi o da benzerinin meryem uzerli yoluyla kendi başına gelmesinden korkuyor.
anlamadığım durumdur. tamam teşekkür amaçlı yayınlanıyor belli ki ama seyrek de değil neredeyse her 2 dakikada bir bu "aynı yoldan geçmişiz biz" temalı ilahimsi şarkıyı duyuyorum ve bu kadar sık aralıklarla yayınlanması bildiğim kadarıyla ciddi de bir para demek. nedir, neredendir bu değirmenin suyu merak içindeyim.
sadece şu 8-10 yıllık zaman diliminde değil, uzun vadede örneğin 50'lerin, 60'ların 70'lerin türkiye'sini göz önüne getirdiğimizde yüzümüze tokat gibi çarpan gerçektir. o dönemki etekler de daha kısadır, türbanlı insan sayısı da hemen hemen yoktur. yanlış anlaşılmasın başörtüye lafım yok. ben türbanla onu ayrı tutuyorum. o dönem başörtüsü vardı.
insanlar sokakta daha rahat yürüyordu. teknolojiyi atarsak daha modern bir türkiye olduğu kesin.
günümüze bakarsak sokaktaki etekli kız ahlaksız, başına birşey takmayan dinsiz, x partiye oy vermeyen, y iline mensup insanlar gavur.. atatürk dinsizlerin kralı ilan edilmiş sanki. yaptığı herşeyin üstüne rahatça çizgi çekilmiş içtiği içkinin derdine düşülmüş.
evet geri kafalılık, yobazlık, dini sömürü günden güne artıyor bunu hiçbirimiz inkar edemeyiz.
madem sevgili sibel üresin adlı zeki(!) ve parlak fikirli bayan çok eş yasal olsun diyor, bu durumda kadınlar da 4 erkek alabilmelidir. çok değişik bir durum ortaya çıkar kesin ama eminim türk aile yapısı devrim yaşar.
edit : hürrem ile mahidevran'ın halvet savaşını düşündüğümüzde bunun tam tersi durumu nasıl olur kim bilir.
genelde almanyafransa, belçika ya da hollanda'dan gelirler. işlerinden pek bahsetmezler onun yerine 3 lafın biri avrupa'dır.
avrupa kültürlü kadın ararlar, biz avrupa'da şöyle böyle yaparız derler. giyimleri konuşmaları korkunçtur ama kendileri avrupalı'dır ve havalarından geçilmez. ve gerçekten de bu afra tafra işe yarar bir sürü kadın talip olur bu oyropa'lı asil krocanlara.
sadece lig şampiyonlukları sebebiyle sokağa dökülebilmiş takım ve taraftarından fazlasını beklemek saçma elbette; dileriz onlar da bir gün 3-5 lig şampiyonluğunu aşıp avrupa kupaları gibi büyük başarılara sevinebilirler. yok be neyi dileyeceğim önce türkiye kupasını alın bir siz.
her üniversitenin işletme bölümünde adı ufak tefek değişikliklere uğrasa da verilen derstir. türkçesi örgütsel davranış'tır. motivasyon, takım çalışması, liderlik vs. gibi konular işlenir.