1995 yapımı (bizde sanırım geç girmişti vizyona) Karışık ilişkiler filminin bir sahnesinde çete elemanlarından biri hayatla ilgili çok doğru bir saptama yapar: "Çocukluğunu hatırlar mısın? Bütün seneni yazı bekleyerek geçirirsin ama sonra yaz hemen bitiverir. Hayat eski yazlardan çok daha çabuk geçiveriyor." Andy Garcia'nın Andy Garcia olduğu zamanlar. Mükemmel kadrosu ve senaryosuyla 90'ların en iyi filmlerinden biri, halen keşfedilmeyi bekleyen değeri pek bilinmemiş 20 yıllık bir mücevher.
Korku sinemasına artık pek fazla bir katkısı olmayan amerikalıların son zamanlardaki iyi işlerinden bir tanesi. 2008 yapımı filmin kadrosunda Brian Cox, Anna Paquin ve koca memeli bir dolu kız var.
güzel bir dizi olmuş, j.j abrams yapınca izleniyor zaten, bilmkurgu ve korku severleri cezbedecek sağlam bölümler var, oyunculuklar iyi, Anna Torv tatlı bir hatun, izliyoruz bakalım ama lost ineği gibi sağdıkça sağmasınlar yeter.
sinema dergisinde sinemadan çıkmış insan bölümünün yazarı.filmleri gönülden okuyan,inanılmaz iyi niyetli yaklaşan,hümanist,birikimli,adam gibi adam sinema yazarı.kendisinin ayrıca adam mutsuz ve orta yasliydi isimli bir kitabıda bulunmaktadır.
sinema dergisi yazarlarından murat erşahin 'in enfes kitabı.
"sinemanın önünde durdum. film hâlâ değişmemiş, sanırım üç haftadır gösteriliyor. insanlar işlerindeyken ben bu sinemanın önündeyim, sanırım benim de işim bu: Filmlerin değişip değişmediğini kontrol etmek. Aslında çok ciddi bir iş bu, birinin yapması gerek. Muhallebiciyi de es geçip sahafların olduğu pasaja giriyorum. Tüm dükkânlar yerli yerinde, gerçek hayat iki haftada bir değişmiyor, sinemayı bu yüzden seviyorum. Girişte sağdan üçüncü dükkânda oturan sahaf sakal uzatıyor, geçen hafta sakalsızdı... Anahtarcı çocuk, 'birazdan döneceğim'i kapıya asıp kaybolmuş, nereye gitti acaba? Büyük olasılıkla kapıda kalmış birinin kapısını açıyordur. ilginç iş çilingirlik, kapıları açıp kilitleri değiştiriyorsun, yaşamların içine girip müdahale ediyorsun, giriş çıkışları engelliyorsun, filozofça bir yanı var işin.
"Gündelik hayat artık hepimizin yaşadığı bir karabasana dönüşmüşken sıkıntı, öfke ya da büyümek ve unutmak şimdi bize neyi hatırlatıyor? Mazi kimler için kalbinde kanayan bir yara ki? Hangimiz bir ömür boyunca bu hayatta aradığı şeyleri buldu? Kaç kişi kaybettik ruhumuzdaki labirentlerde, kaç kişiyi yitirdik bu hayat denen büyülü oyunda? Her şeye yeniden başlama şansımız olsaydı kimlerin hayatı ne kadar değişik olabilirdi ki?
işte Murat Erşahin, hayatta bulamadığımız bu soruların yanıtlarını 'Evde', 'Sokakta', 'Hem Evde Hem Sokakta', 'Yersiz' ve 'Sinema Öyküleri'yle gündelik hayatımıza yerleşen karmaşanın tam ortasında bilinçaltı tutkularımızın sırlarına doğru pusula tutmaya devam ediyor. Evet, doğru: "Cevaba soru teklif edilmez!"
bazı eleştirilerinden gıcık kaptığım ilginç bir sinema yazarı.sinema dergisinde yazıyor ve bazı tespitleri fena olmasada genellikle filmlerden nefret eder gibi bir hali var.yok efendim bir filme şiirsel dendimi o filmden korkuyormuş.
insana filmi tekrardan izlettiren inanılmaz ayrıntılı eleştiriler yazan görmüş geçirmiş sayılı eleştirmenlerden.sevin okyay'ın oğludur.bu adam gerçekten film sevgisi doludur.uygar şirin gibi filmlere kendini beğenmiş ve boş yaklaşmaz,bir teknik direktörün maçı okuduğu gibi okur.kendisi halen sinema dergisi okumamın başlıca sebebidir.
steve niles'ın yazıp greg ruth'un çizdiği aşmış bir grafik roman.6 bölümdür.bağnaz bir kasabada sürekli hilkat garibesi çocuklar doğmaktadır.bunlardan biriside baş karakterimiz trevor'ın kardeşidir.henüz 6 yaşında olmasına rağmen bir devden farksız olan will'in taşımakta güçlük çekitiği kocamanda bir kafası vardır.kardeşlerin babaları bu doğumun tanırının bir gazabı olduğunu düşünür ve will'i öldürmek ister.hikaye trevor'ın görünüşte korkunç ama kalbi sıcacık kardeşini kaçırmasını konu alır.film hazırlıkları da başlamıştır.
acıklı bir zombi çizgi romanı.steve niles'ın güzel işlerinden bir tanesi.zombi virüsünün yayıldığı günlerde anneleri zombiye dönüşen iki kardeşin onu öldürmeden dışardaki zombilerle beslemelerini anlatıyor.
en son 28 Days Later The Aftermath çizgi romanını indirdiğim cbr ve. cbz uzantılı dosyaları okumak için kullanacağınız çizgi roman açma programı.inanılmaz güzel bir program istediğiniz çizgi romanın torrent'ini bulup yüklüyorsunuz son derece keyifli bir şekilde okuyorsunuz.http://www.toggle.com/lv/...ware/download/kl22215.htm sitesinden indirebilirsiniz.
1929 - 1989 yılları arasında yaşayan, insan ruhunun derinliklerindeki iyiyi ve kötüyü anlatma konusunda çok başarılı olmasına rağmen yalnızca belli bir kitleye ulaşabilmiş bağımsız sinemanın babası. rosemary s baby filminde guy woodhouse karakterini de oynamışlığı olan cassavetes'in sinema hakkında söylemleri çok etkileyicidir...
'günümüz filmleri yalnızca bir hayal dünyası sunuyorlar ve insanlarla gerçek bir bağ kurmaktan yoksunlar. bu ülkede, insanlar duygusal olarak 21 yaşında ölüyorlar. belkide daha erken... bir sanatçı olarak benim sorumluluğum, onların ayakta kalmalarını, hiç değilse 21'i dolduracak kadar yaşabilmelerini sağlamak. bana kalırsa filmler, acıdan ve hiçlikten kurtulmanın mümkün olduğu duygusal ve entelektuel topraklarda yol bulmayı sağlayan bir harita.'
basurdan muzdarip temel bir gün doktora gider.'uyyy doktor çok acı çekeyrum yok mu bunun bir çaresi' der. doktor 'elektrik tedavisiyle bu sorunu çözebiliriz fakat çok acı çekeceksiniz temel bey' der. temel 'haçan bu dertten kurtulacaksam varsın olsun' der ve tedavi başlar. tedavi esnasında acıdan kıvranması gerekirken sürekli gülen, kahkahalar atan temel'e doktor çok şaşırır. 'yahu temel bey ne oluyor deli misiniz, acıdan zevk mi alıyorsunuz?' temel cevap verir: 'haçan acımasına acıyor ama ben ona gülmeyrum...40 yıldır köyüme girmeyen elektrik sonunda götüme girdi da ona güleyrum...'
kapanan dvd arti dergisinin yardımcı editörüydü zamanında. çok güzel dvd yorumları vardır. arşivinin sağlam olduğunu, yurtdışı sitelerinden alışveriş yaptığını hissettir yazılarında. ayrıca oyun eleştirileride vardır. şu an empire dergisinde yazıyor.
sinema eleştirmenliğini bir meslek olarak ülkemize sokmayı başarmış, filmleri gönülden okuyan ve yorumlayan, takdir edilesi bir hafızaya sahip, briç tutkunu kişilik. http://www.atilladorsay.com/
yıllardır annemin sürekli şu sigarayı azaltın oğlum lafına 'e anne içiyoruz içiyoruz pakette sigara kalmıyor azalıyor zaten' diye cevap verdiğim durumdur.
(bkz: hayirsiz evlat)
her sinema tutkununun dvd arşivinde mutlaka olması gereken bütün kült filmleri araştırıp negatiflere ulaşan, bunları titizlikle dvd'ye aktaran ve filmlere inanılmaz belgeseller ekleyen dvd şirketidir. filmlerinin fiyatları biraz tuzlu olsa da dünyanın en iyi dvd şirketi olarak kabul görür. http://www.criterion.com/asp/
ozwald gibi bir yerde bir adamın suratına sıçılması, intikam almak için bir adama aids 'li kan verilmesi, sırf çetenin gözüne girebilmek için bir gardiyanın gözlerinin oyulması, birini yavaş yavaş öldürmek için yemeğine hissettirmeden cam parçaları konulması gibi insanın kanını donduracak cinsten her türlü olay gayet normaldir.
sinemanın her türüne olan ilgisiyle bildiğimiz çığır açan yönetmenlerden quentin tarantino'nun katkılarıyla kotardığı hostel filmlerinin yönetmenidir kendisi.bütün hastalıklı ve karanlık fantezilerinizin gerçekleşebileceği bir yer var sloganıyla vizyona giren hostel filmiyle yerin dibine batırılan roth tüm bunlara rağmen karizmatik ve komik kişiliğiyle,tarantino ile olan dostluğuyla,korku sineması hakkındaki birikimleriyle,üzerinden çıkarmadığı korku filmi t-shirtleriyle ve yöneteceği stephen king kitabı cell ile gelecekte adından söz ettirecek.
hayatımın bir dönemine damgasını vurmuş, bana hergün en azından 10 kere theme of laura'yı dinlettirebilmiş büyük usta.silent hill 2 soundtrack'ı inanılmazdır.