arkasında google gibi bir dev bulunan ve biz geliştiricileri dandik javascript dilinden kurtaracak olan dil. henüz proje aşamasında ama angularjs ile benzeşen hatta ondan daha iyi olacağının sinyallerini veren dil.
Facebook' un 10. yıl kutlamaları için piyasaya sürdüğü yeni zımbırtı. takribi 1 dakikalık bi video hazırlanıyor her kullanıcı için. Ne zaman katıldı, ilk paylaşımları, en beğenilen gönderileri vs.
Benim ilgimi çeken kısmı ise, bobiler' in attığı gol oldu.
umut sarıkaya' nın benim de söyleyeceklerim var 2 ( iki ) kitabındaki şaheser.
--spoiler--
al işte bitiyor.şimdi git,yeni biriyle tanışmaya çalış,olmasın,çok çalış ve bi şekilde tanış,ona daha önce anlattığın komik anıları bir daha anlat,çok sevdiğin filmleri bir daha anlat.kendini çok düzgün onun hayatına saygılı biri olarak göster,samimiyet duvarı yıkılana kadar sofra adabına uygun olarak yemeye dikkat et. "dur fazla arayıp sormayayım da eskisinde olduğu gibi yüz göz olmayayım" diye düşün,sonra çok ara,hep ara,cebi kapalıysa kıllanıp evden ara.ilişkinin başında kıllandığın adam isimlerini,ilk kavgada yüzüne çarp,onu bütün arkadaşlarından soğutmaya çalış,kendi arkadaşlarının ne kadar süper insanlar olduğunu anlat.dayanamasın,ayrılmak istesin,debelen dur,yeniden süper bir ilişkiniz olacağını anlatarak bir sürü söz ver.insan olduğun için tutama,yeniden kavga çıksın.ayrılmaya karar versin.kim uğraşıcak yok artık valla ben gelemem bu kadar külfete.ne güzel rahattık,niye bitiyor ki...ama yapacak birşey yok işte bitiyor.kendimi düşünüyorum tabii ki...kimi düşünücem,yalnızım artık.
şimdi böyle söyleyince de sanki bütün ilişki boyunca onu düşünmüşüm de artık kendimi düşünmeye başlamışım gibi oldu.ayağım var benim.yürüyorum onunla,kalem yere düşüyor eğilmeden onla alıyorum.iş görüyor yani,hayati bir organ.şimdi durum böyleyken neden sevgilimin ayağını ya da başka bir organını kendi ayağımdan çok düşüneyim.neden istiyorlar bunu anlayamıyorum. neyse bunları tartışacak değilim.işte bitiyor,ayağımla başbaşa uzun zamanlar geçirebilirim artık.aslında mutlu olmam lazım.
"nereye oturalım" diye soruyorum. "farketmez" diyor sonra bir kafe gösteriyor.hesabı görünce "babayarrroooo" diye bağırmanın elde olmadığı lüks bir kafe. son buluşmada böyle harcamalara ne gerek var anlamıyorum,her şeyden önce yediğimizden içtiğimizden bir şey anlamayacağız ki...yine de giriyoruz.o bir kahve söylüyor yanında browni,küçük çay yokmuş ben de bir kahve istiyorum.daha önce yüzlerce kez konuşulan şeyleri bir daha konuşmaya başlıyoruz.artık ben de inanmıyorum söylediğim yalanlara.eskiden kendi yalanıma inanıp,gözlerim yaşarıyordu. "bu topraklar böyle bir sevda görmedi be" diye düşünürdüm. anlatıyor. pek dinlemiyorum.gözüm tişörtüne takılıyor.ne lan bu? üstümü örtmesi için pamuk ve polyesterle dokunmuş bir kumaş.tasarlamış biri onu. kafamı çıkarayım diye delik yapmış üst tarafına,kollarımı çıkarmam için de iki küçük delik de yana açmış.şimdi ben kafamı bir eşyanın deliğinden çıkarıp nasıl çok ciddi şeyler anlatayım birisine.tosbağa mıyım lan ben.bu ne rezilliktir yarabbi.o bi delikten kafasını çıkarmış beni yargılıyor,ben öbür delikten kafamı çıkarıp onaylıyorum,"aslında sen de haklısın" diyorum. hala inanmıyorum böyle yaptığımıza...
sokaktan bir motor geçiyor, gürültüden söylediği çok önemli cümlenin sonunu duyamıyorum.bakakalıyorum giden motorun arkasından. "taşıt ne yaa?" diye düşünüyorum.bütün canlılar gibi insanda kendi özgücüyle bir yerden bir yere ayaklarıyla giderken nasıl oldu da taşıta geçmeye karar verdi anlamıyorum.yani o geçiş dönemi nasıl oldu? kendisi çeşitli ihtiyaçları olan bir canlıyken,tıpkı kendisi gibi yemek,içmek,üremek,barınmak vesaire...bilimum ihtiyaçları olan at'ı gördü, "ben buna bineyim de şuraya gideyim" diye nasıl düşündü,bunu nasıl bir mantığa oturttu anlamıyorum.bir canlı başka bir canlıya biniyor ve kimse bunu kimse yadırgamıyor.allah aşkına söyleyin neresi normal bunun.at da nefes alıyor ben de ama ben ona şu anda biniyorum.peki ya atın buna hemen ikna olmasına ne demeli? iki arpaya götünü verir bu! bana bundan sonra kimse "at" demesin,at övmesin.
insanın da bu at hususunda hiç ayılmaması,utanıp "lan ne işin var canlının üstünde salayım gitsin,canlıyı,ayıptır" dememesi,bu durumu normalleştirmesi de ayrı rezillik.zaten her şeyi normalleştiriyor götune koyduğumun insanları.kumaştan kafayı çıkar normal,hayvana bin normal.bu arada bülent ortagil de "normal" ile "anormal" arasındaki kafiye uyumunun mal bulmuş gibi bulunca sevinip "normal...normal...peki,beeeeeen miyim anormallll?" diye şarkı yaptığında ne sevinmiştir di mi sevgili okurlar? çıplak ayaklarını birbirine vurup,ayaklarıyla alkış tutarak çok aşırı sevinmiş olabilir bu bu kafiyeleri bulduğunda.
bilmem,ilgilenemem de...
brownisinden bir çatal alıp bıraktı.garson tabağı gösterip "devam ediyor musunuz" dedi, "evet" dedim. insanız yalan söylüyoruz haliyle? bir çok yalan söylemişimdir ilişki süresince,uzun bir ilişki dönemi yaşadık,her zaman çok sevmemişimdir de,arada bir sıkılıp,başka kızları istemişimdir,hatta aldatmışımdır denk düştüğünde kim bilir? aynı şeyler onun için de geçerli olabilir.ama aldatmamıştır lan,ben aldatılacak adam değilim...
neyse bütün bunlar olurken, ayrılma kaçınılmazken neden hala ilişki süresince çok sevdiğimizi,hiç yalan söylemediğimizi, niye söylüyoruz ki birbirimize.belki ilerde terkar bir dönüşüm olur,bundan sonraki ilişkisi bitince aslında en iyisi umut' tu diye geri dönsün intibası bırakmak için mi acaba.ya da masalsı bir tad bırakmak için mi eski sevgilinin üstünde.nedir bu kahraman olma özlemi?
bilemem,ilgilenemem de...
ben sadece daha önceki ilişkilerimde olduğu gibi ona hiç yalan söylemediğimi,onu hiç aldatmadığımı söylerim.bir de hep seveceğimi eklerim.zaten normali bu. yoksa ayrılırken bıraktığı için birinin ecdadına küfür etmek insanlar için anlamsız bir hareket.
sonuç olarak işte bitti dostlarım.her şey için teşekkür edip, tıpkı bir asil gibi kalktı gitti. browniyi paket yaptırıp ardından ben de çıktım. aynı istikamette olduğu için evlerimiz ve o yavaş yürüdüğü için on dakika sonra hemen iki adım arkasında yürüdüm. "dur paketle görmesin" diye düşünerek adımlarımı yavaşlattım... baktım olacak gibi değil,karşı kaldırıma geçip depar attım.ben onun kahramanı olamadım.
--spoiler-- http://galeri.uludagsozlu...mem-ilgilenmem-de-556011/
Kaynak: cmpeloaded' ın harici harddiski.
--alıntı --
1909 yılında Divriği de doğmuştur. ilk ve orta okulu
Divriğide okumuştur. Aşık Veyselin yolunda sazı ile
sözü ile halkı eğlendirmiş, köyleri dolaşıp hoşça
vakit geçirilmesine vesile olmuştur.
Nuri Üstünsesin sesi çok çarpıcı ve gür idi.
18 Nisan 1976 tarihinde Üsküdar Kuşdili Caddesi
üzerindeki evinde hayata gözlerini yummuştur.
En bilinen ve istek alan Türküleri:
- Aşan Bilir Karlı Dağın Ardını
- Al Tüfengi Vur Beni Beni
- Karlı Dağlar Karanlığın Bastı Mı?
- Yaprak Gazel Olmuş Durmuyor Dalda
- insan Kısım Kısım Yer Damar Damar
- Selvinin Dalları Boyundan Uzun
Doğu akdeniz üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümü öğretim üyesidir. bölümün sahip olduğu donanımlı hocalardan birisidir. yazılım ve algoritma konularında gayet başarılıdır. ders anlatırken arkasını dönüp daldıysa dokunmamanız gerekir zira algoritmayı optimize ediyordur. ilerleyen yaşına rağmen bir çok genç hocadan daha aktif ve heveslidir. verdiği projeleri tamamlamak güven özveri ve tecrübe ister dolayısıyla boş mühendis mezun etmez. akademik yetilerinin dışında, aklıma gelen ilk özelliği beyefendi oluşudur. karşısında torunu yaşındaki öğrencinin bir insan olduğunu bilip ona göre davranır. yardımseverdir. 2 hafta sonra mezun olduktan sonra gidip elini öpeceğim insandır. *
Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, Diyarbakırda bulunan 8. Ana Jet Üs Komutanlığında 181. filo komutanı olarak görev yapmaktaydı. 1935 Balıkesir doğumlu olan Fehmi Ercan ilkokulu Demircide, ortaokulu Gönende ve liseyi Balıkesirde bitirdikten sonra 1 Kasım 1957 tarihinde Hava Harp okuluna girmiştir.
30 Ağustos 1959 tarihinde 1959/56 sicil numarasıyla ve Asteğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri saflarına katılan Fehmi Ercan, 21 Şubat 1962 tarihinde uçuş eğitimini tamamladıktan sonra muhtelif hava birlik komutanlıklarında pilot olarak görev yapmıştır. Sırasıyla 28 Şubat 1960 tarihinde Teğmen, 30 Ağustos 1962 tarihinde Üsteğmen, 30 Ağustos 1967 tarihinde Yüzbaşı ve 30 Ağustos 1972 tarihinde de Binbaşı rütbesine yükselmiştir.
8 Ağustos 1973 tarihinde izmir 2. Ana Jet Eğitimi Üs Komutanlığı emrine atanan Binbaşı Fehmi Ercan, Kıbrıs Harekatı nedeniyle 6. Kolordu Komutanlığı nezdinde ileri Hava Kontrolörü (FAC) görevi yaparken harekatın birinci günü şehit olmuştur. Mezarı Girnede bulunmaktadır.
Kendisinin fotoğrafı, Ercan havaalanı girişindeki holde bulunmaktadır. Ruhu şad olsun.
(bkz: üstveri). veritabanında bulunan bilgilere ait bilgilere verilen isim. ing. misal, veritabanında bulunan cari gelir tablomuza ait olan; bu tabloda hangi alanlar var, her bir alanın boyu ve tipi nedir gibi özellikler metadata'dır. metadata bilgilerine ihtiyaç duyulduğunda aşağıdaki kodlar sayesinde erişilebilir.
--spoiler--
package com.godoro.samples.jdbc;
import java.sql.*;
public class DatabaseMetaDataTest {
public static void main(String[] args)
throws Exception
{
String driverClass="sun.jdbc.odbc.JdbcOdbcDriver";
Class.forName(driverClass);
String url="jdbc:odbc:mydatasource";
String username="sa";
String password="godoro";
Connection connection = DriverManager.getConnection(url,username,password);
System.out.println("Connected to database");
süper download sistemi. nasıl çalıştığını biraz açarsak;
Debrid sitesi alabildiği tüm hostlardan bir yada birden fazla(bu hosttan hosta değişiyor. Bazlarnn kotası var çünkü) premium hesap satn alıyor. Ve bu hesapları proxy gibi üyelere kullandırtıyor.
kullancı kopyaladığı linkleri debrid sitesindeki panele(düz metin belgesi paneli) yapıştırıyor.
sistem önce linklerin hangi hostta bulunduğunu kontrol ediyor. daha sonra barındırıcı hostun premium hesap sisteminde olup olmadğı kontrol ediliyor. şayet varsa, linklerin geçerli olup olmadığını kontrol ediyor.
Linkler kurbağa olmamış ise hosttan dosya bilgilerini alıp(mb, ne zaman yüklendi, en son ne zaman çekildi, kim yükledi, hangi hızda maksimum aktarım sağlandı vs. ki bu veriler 1 kb boyutunda metin verileridir) veritabanına yazyor ve kullanıcıya veritabanındaki host linkine karşılık gelen bir eksternal link oluşturulup panelde gösteriyor. ayrıca bu link veritabanına da yazılıyor. kullanıcı verilen eksternal linki indirmeye başladığnda sistem kullanıcıya proxy server gibi hizmet sağlıyorş.
özetle debrid sitesi kullanıcının istediği dosyaları hosttan kendi serverına anlık olarak çekip kullanıcıya gönderiyor. bu sayede file-host firması premium hesapla tek ip'den indirilmiş gibi gördüğü için premium hesabı banlayamıyor.
dolayısıyla file-host hesaplarından çok daha ucuza debrid hesap indirip, idm ve tarayıcı eklentisiyle download keyfini doruklarda yaşabilrisiniz. Bazı debrid siteleri:
yazar notu: alldebrid ile 2 günlük ücretsiz deneme hesabı alıp, hızın kalitenin tadına baktıktan sonra istediğiniz siteden debrid hesabı alabilirsiniz veya almazsınız.*
mips'te wordü kaynak registerdan hafızadaki ilişkili adrese kopyalar.
load word ile birbirlerinin tersi işleri yaparlar. lw komutu hafızadan registera veri taşırken sw komutu registerdaki veriyi(word) daha önceden atanmış hafızaya kopyalar. örneğin;
sw $19, 16($10) # $19 numaralı kaynağı 16 offset numaralı hafızaya kopyalar
addi $16, $16, 4 # 16 numaralı hafızayı 4 bit artırır. bir sonraki komut için hazırda bekletir.
her ne kadar microsoft'un şakacı yüzünü gösterip, bakın bakın c yi artırdım c++ yaptım diye kaktırma girişimi olarak anlaşılsa da, ileri c yapısal programlamanın babası olan c dilinin veritabanı, network iletişimi, dosya formatları, algoritma analizleri * gibi daha ağır konularının ele alındığı kitaplarda kullanılan ana başlık.
altera software firmasının yazılımı. logic kapıları tasarımı, devre dizaynı ve simulasyonu, vhdl kodu derleyebilmesi nedeniyle donanım programlayıcıların vazgeçilmez yazılımı. basit arayüzü, çoklu proje açma ve yönetme özellikleriyle yapacagınız işin süresi yarıya iner. öğrenciler için ücretsizdir. altera 'nın mail adresinize gönderdiği lisans dosyasını yazılım dosyasına entegre edip uzun yıllar kullanabilirsiniz. http://www.altera.com/products/software/quartus-ii/subscription-edition/qts-se-index.html