iki gün önce yeniden oynamaya başladığım oyun... manyak sarıyor yine. bugün sabahın köründe uyanıp "neler oldu acaba popmundo'da?" diye baktım. bağımlılık yapmazsa epeyce sevineceğim rpg.
başta, zaten emperyalistlerin kucağına oturmuş olan iktidardaki mini-emperyalist partinin kucağına oturan yavşak aile olarak tanımlamamak, emin olun büyük haksızlık olur.
ama şöyle bir durum da var ki, aile de (muhtemelen) birkaç yıl sonra pişman olacağı için, çok da umursanmaması gereken bir durumdur. velev ki aile pişman olmadı, çocuk geri zekâlı falan değilse ileride zaten adını değiştirecektir.
2001 dogumlu hatunlar hatun degil, basbayagi cocuktur. hatta bircogu daha 15 yasini doldurmadigi icin de her seye yapistirdiginiz subyancilik etiketi, en cok bu duruma uygundur.
okuoku'dan bir yıldan beri kitap alıyorum ve çok memunum. ama birkaç ay önce gelen güncelleme neredeyse delirtiyordu.
idefix'in sitesi de d&r'ın sitesine benziyor ama bayağı kullanışlı ve güzel bir site. daha önce sadece bir kez sipariş verdim.
kitapyurdu ise aralarında en memnunsuz kaldığım oldu. iki kez kitap siparişi verdim üçer tane, ikisinde de kitaplardan birinde baskı hatası vardı. ve kapaklar yıpranmıştı.
ergenliğin, çocukluk ve yetişkinlik arasında bir evre olduğunu da dile getirerek söylemeliyim ki: 16 yaşındasın ve evet, ergensin.
ergen olmak bir hakaretmiş gibi lanse edilmese, bu yaştaki gençler de kabullenebilecekler bence ergen olduklarını. ama sürekli ergen olmanın bir hakaretmiş gibi lanse edilmesi de onların bunu reddetmesine sebep oluyor.
"sen o maaşı zaten bize anlattığın için alıyorsun, anlatmadan çekip gitmek için değil." denilecek öğretmendir. senin işin ulan bu, ne demek "anlatmam, maaşımı alır giderim."? öğretmen olmasaydın o zaman. denyo.
insanın evrimiyle igili belgesel izlerken, din felsefesi ve varlık felsefesi'yle ilgili konuşurken "hocam, ateist misiniz?" sorusu olabilir bence. koskoca dönemde biri sürekli ama sürekli bu soruyu sormuştu hocaya.
içimden geçiriyor olduğum cümle... otuz dört dakika sonra alarmım çalacak ve güne başlamış olacağım. tatilde berbat ettiğim uyku düzenim de yine tüm günümü uykulu, uyuşturucu kullanmış gibi bir kafada geçirmeme sebep olacak. teşekkürler uyku düzeni. keşke olsaydın.
çocukların aslında sanıldığı kadar masum olmadığını gösteren bir şeydir. kötülük bilmemek farklı, kötülük yapmamak farklı şeylerdir. masum sandığımız çocukların içinde birer şeytan da yatabiliyor, bunu kabul edelim.
ilkokulda beni en çok mutlu eden şeylerden biriydi. ortaokul ve lisede de imza atılıyordu, onlara da çok mutlu olurdum.
ilkokulda "kimin daha çok yıldızı var?" ya da "kim daha çalışkan?" diye kapışırdık. lisede de -lise 1 hariç- "kimin daha az imzası var?" ya da "kim daha çok hocalara kafa tutuyor?" diye. çalışkan ve hocalarla arası iyi olan dışlanırdı ama hâlâ nedenini anlayamadım. nesi kötü lan bunun?