Eskiden bu yalnızlıkla övünüyordum, artık içimi sızlatıyor.
Başka insanlar çok güçlü, mantıklı, iradeli biri deyince; diğerleri bunun hokus pokusla yapıldığını zannediyor. Oysa bu her şeyi tek başına yapmak zorunda kalmanın bir getirisi. Uzun vadede getiri de sayılmaz...
Mide bulantım geçsin diye parkta soluklanıyordum, bir anda içim dışına çıktı. Sonra ağlayarak kardeşimi aradım rezil oldum gel benimle hastaneye diye ve onunla yolda yürürken de bu hadise birkaç kez tekrar etti.
Balık ve diğer yenilebilir hayvanları avlayacak bir yazar, Topladığımız yosunlarla, coconutlarla yemek yapabilecek bir yazar, bir de canımız sıkılırsa şarkı söyleyebilecek, fıkra anlatabilecek bir yazar.
Eh ben de şirinler köyünde şirine, yedi cücenin pamuk prensesi olarak adaya şeref ve öströjen veririm tabii *
Biz müslümanların suçudur. Suçluyuz. Tüm direnişlerimiz pasif kaldı. Yaptığımız şeyler insani yardım toplamanın ötesine geçmedi. Ki yardımlar da ne yazık ki büyük oranda sınırlardan geçirilip ulaştırılamadı.
Arkadaşımın vardı, eski sevgilisi fanusta çiçek alınca onu atmamak için öyle değerlendirmişti. Evine gittiğimizde de arada fanusunun kenarına yaklaşıp şu malum öpücük atma olayını yapardı, ben de aynı sahibesi gibi diye takılırdım, arkadaşım da dudak büzerek poz vermeyi severdi...
Bu muhabbet tam şey ya " cahille sohbeti kestim ama konuşmaya devam etti."
O yüzden boşver sen vegan tarifler üretmeye devam et, ben ilgiyle takip ediyorum dostum * yenge hanım da bu kadar iyi yemek yapan biriyle olduğu için maşallah epey şanslı *