Kendi üniversitenizin kataloğunda bulamadığınız bir kitabın, sizin adınıza, o kitabın olduğu başka bir üniversitenin kütüphanesinden istenmesi durumudur.
Süreç şöyledir:
Üniversitenizin kütüphanesine istediğiniz kitapların künyesini verirsiniz ve kütüphane karşı kütüphaneden kitabı sizin adınıza ödünç alır. Okuyucunun yükümlülüğü, kitapların kargo ücretini ödemek ve kitabı istenilen zamanda kendi üniversitesinin kütüphanesine teslim etmektir.
kimler yararlanabilir?
Kimi üniversite kütüphaneleri sadece akademik personel için bu işlemi yaparken, kimi üniversiteler lisans üstü öğrencileri için de bu işlemi yapmaktadırlar. Lisans ve ön lisans öğrencileri için herhangi bir üniversite kütüphanesinde bu işlemin yapılıp yapılmadığı tarafımdan bilinmemektir.
kaç kitapla sınırlıdır?
Kitap isteme kotası, kitabın istendiği kütüphaneye ve akademik personel ya da öğrenci olmanıza göre değişebilmektedir.
ne yarar sağlar?
Fazlasıyla gereksinim duyduğunuz ve amazon.comda onlarca hatta yüzlerce dolara sahip olacağınız bir esere bu yolla ulaşmak ekonomik olmaktadır.
Yamulmuyorsam eski fenerbahçeli futbolcu serhat akına ait bir restoranın açılışında fenerbahçeli futbolcuların toplu olarak çektirdikleri fotoğraftan anlaşılan değişimdir.
Türk futbolu en azından giyim-kuşam konusunda bir tık ileri gitmiş.
Zamanında yapıldığında dünyanın en güzel yemeğidir kendisi.
Öyle ki hamsi sezonu açıldığında hamsi henüz çok yağlı olmadığından tavaya yakışır, ama sezon ortasından itibaren hamsi yağlanmaya başladığında cam gibi hamsiler ızgaraya dizilir, mide bayram eder.
2007'de sözlükteki ilk yıllarını geçirip, daha sonra uzun zaman* buralara uğramayan, arada bir arkadaşa bakıp çıkan, şu sıralar ise burada daha çok vakit geçiren kimsenin sorusu.
Evet, aradan 4 sene geçmiş, bütün insanların olduğu gibi benim de değer yargılarım değişmiş olabilir, ki değişmiştir de. Ama değişen değer yargıları tek başına böylesi bir fark yaratmaz bence.
inci sözlük yeni bir akım başlatmış, yazarlara yeni bir model olmuş olabilir buna da evet, ama arkadaşım oraya da yazar alıyorlar, buraya neden pisliyorsun? Git panpalarınla seviş orada.
4sene önce bu kadar cinsel içerikli, yazarları kutuplaşmaya götürecek kadar siyasi, ayrımcı başlıklar gözüme takılmazdı. Bunda ülkenin değişen koşulları da etkin olabilir, ama arkadaşım herkes blog yazarı oluyor, sen de aç bir blog, yaz istediğin her konuda yazı. Tamam buraya da yaz, ama ben hep bunları görmek zorunda değilim. istemiyorsan okuma dersin, görüyorum ama bakıyorum ne var diye. Bakmasam da görüyorum sol framede.
Sanane denize düşenin kafasına ne olduğundan, sana ne insanların hangi kitapları okuyup, kimlere inanacaklarından, seninkinin kaç santimetre olduğu da beni ilgilendirmiyor. Rahat bırak kardeşim başlıkları. Her başlığa türban takmayın, her başlığın kafasındaki türbanı almayın gözünüzü seveyim.
Eğlenirdim 4 sene önce sözlükte, 10 gün önce falan bir sabah ansızın çıkıp döndüm, ilk anlar iyiydi, hoştu. Sıkılıyorum şimdi senden sözlük, geriyorsun beni sözlük, üzülüyorum sana sözlük.
ben gideceğim kimsenin sikinde olmayacak biliyorum, ama çok nitelikli yazarlar da var onları kaybetmeyin, kendinize gelin derim sözlük.
Şule Erçetin'in tanımıyla; örgütlerin dirimlerini sürdürmelerini olanaklı kılan yeteneklerinin bütününü ve bunların kullanımını ifade eden zeka türüdür.
Yalnız yaşayan mutlu insanın, paradoksal bir düşünceyle, kırmızı şarabı yalnız olduğu için mutsuz etmemek isteyişinin sonucu olarak şarap şişesinin yanında durmasını, şaraba can vermesini istediği meyvedir.
Değişen dünyada ananas doğru yolu bulmuş, kapitalizme çelme takarak sosyalizmin fenomenlerinden köpek öldüren tabir edilen ucuz ama enfes kırmızı şarap familyasının yanında yerini almıştır. Bu değişim -daha doğrusu dönüşüm- ananasa yeni bir kimlik kazandırmış; zenginlerin sofrasındaki bayağılığını emekçilerin iskemlesindeki samimiyete tercih etmiştir.