bir de yeni sevgilinin psikopat eski sevgilisi vardır ki... hadi eski sevgilisini günde 100 çağrı 50 mesaj şeklinde rahatsız etmektedir de... bir de yeni sevgili olan size hakaret dolu mesajlar atmak, sürekli aramak, tehdit etmek, amacına ulaşamayınca başınıza bir sapık musallat etmek, sonra da bunu (eski sevgilisinin de kıskançlık zaafını bilerek) eski sevgilisine "yeni sevgilin seni aldatıyor, beraber olmuşlar vsvs" diye bildirmek gibi zevkleri vardır... allahtan ki iddia ettiği olayların yaşandığını iddia ettiği gün siz sevgilinizin yanındasınızdır. yoksa sizin zevzek sevgilinizi "yaw yok öyle bişey" diye ikna etmek zorunda da kalabilirdiniz! ki... kızın onca manyaklığını, yalancılığını gayet güzel bilmesine rağmen, sizin süper hiper kıskanç sevgiliniz yine de size surat asıp, sonra da "ne yapayım, beni aldattığının düşüncesi bile beni mahvediyor" gibi bir açıklama da yapabilir! sizin de beyniniz kaynar! ciddi anlamda kaynar... sokaktaki insanın sözüne bile güvense daha mantıklıdır çünkü. siz o kızın sevgiliniz hakkıda söylediği hiçbirşeye inanmamışsınızdır, sevgilinize inanmışsınızdır çünkü... bu kızdan kurtulmak için basit bir tlf no.su değiştirme operasyonunu bile yapmaktan acizdir sevgiliniz çünkü... bu ilgi karşısında kendisinin gururu okşanmaktadır çünkü... salak mısınızdır ki acaba???
kötü gün dostu proton pompası inhibitörü. proton diye adlandırdığımız H+ iyonlarını ortama salan H+/K+ ATPase enzimini bloke ederekten mide ortamının pH'sını düzenler.
gramer olarak geçmiş zaman - past tense'ten başlamak en mantıklısıdır, çünkü en kolayıdır. misal temizlemek-temiz etmek/yapmak (tæmiz kærdæn) fiilini geçmiş zamanda şahıslara göre çekelim:
mæn tæmiz kærdæm
to tæmiz kærdi
u: tæmiz kærdt
ma: tæmiz kærdim
shoma tæmiz kærdid
anha tæmiz kærdænd
bir haftasonu istanbul'dan kalkıp ankaraya kpds sınavına giden cilegin karamele doydugu an'ın sınava girdiğinde ne silgisi ne de kaleminde ucunun olduğunu farkedip * bi arka sıradaki kişiye sorduğu soru. akabinde çaprazındaki kişiye de "2 silginizden birini alabilir miyim" diye sorup bütün sınıfı şoka sokmuştur. **
tam adı mansour jafari mamaghani olan 1971 tehran doğumlu iranlı şarkıcı. ailesi şah'ın devrilmesiyle rejim baskısından kaçarak abd'ye gitmiştir. Arash gibi Mansour da irandışı meşhurlardandır. Divooneh (divane), azize delami gibi kıpır kıpır şarkıları iran'da gençler arasında o kadar tutmuştur ki, iran'a girişi kalıcı olarak yasaklanmıştır.
hele ki bir de sözkonusu kişi sizin yalnızlığınıza üzülüp, anlaşabileceğinizi düşündüğü birileriyle sizi tanıştırmaya çalışıyorsa... bir de o birileriyle iyi anlaşacağınızı nerden bildiğini sorduğunuzda "sen şöyle birini seversin, böyle şeyler yapmalı, şöyle davranmalı, kısacası benim gibi biri olmalı işte" diye cevaplıyorsa! ha bir de başka bir şehirdeki sevgilisine olan hasretini, uzaklık problemlerini paylaşmak için bula bula sizi buluyorsa... *
izlerken basrol oyuncusu owen wilson'ın dudaklarına verdigi sekle sinir oldum. "amerikan askerindeki büzzük kimsede yoktur" sözünü okuyunca yine adamin o büzük dudaklari geldi gözümün önüne iyi mi... *
birbirinden uzaktaki sevgililere hem düşünmeleri, hem "evet bu benim" diyebilmeleri için (bkz: oruç aruoba)tavsiye ediyorum. (bkz: özlem çekene kılavuz)
bir öğrencinin en doğal haklarından birini talep etme cümlesi. yanlışlık yoksa not kıran hoca zihniyetini de hiç bir zaman anlamadım. Kağıda bakmaktaki amaç beklemediği not karşısında nerde yanlış yaptığını görmek istemek değil midir? Ki bendeki genel etkisi yaptığım yanlışın ve doğru çözümün beynime kazınmasıdır. Bir nevi öğrenmeye katkıda bulunur kağıda bakmak. E o zaman sorarım not kırmakla tehdit eden eğitimciye: maksat öğrenmekse nedir bu tavrın?
genel itibariyle insanlarda mutluluk, sevinç yaratan ama girişindeki melodiyle ve "umudum masallardaki gibi sevse beni" sözüyle bende hıçkıra hıçkıra ağlama isteği uyandıran çok güzel şarkı
(bkz: havuz problemi) şarkısı benim için apayrı.
sen ortada gel derken
sana yüzemiyorum
sanki dibe vurdum
nefes alamıyorum... bu kısımda ben de nil gibi nefes alamam. Sözlerini, müziğini farklı, hoş bulduğum; boğaziçili olmasına neden bu kadar vurgu yapıldığını, takıldığını anlayamadığım; sevdiğim, şirin bulduğum, zevkle dinlediğim kişi.
ayrıca hayatı boyunca çevresindekilere kimya mühendisi ile kimyager arasındaki farkı anlatmaya mahkum kalan, "eee sen mezun olunca sabun mu yapıcan" sorusundan tiksinen kişidir.
çok iyi kimya bilmesine lüzum yoktur zaten. ısı ve kütle transferini bilsin, akışkanlar mekaniğinden anlasın, statik hesap yapabilsin, kimyada da sağlam bir temeli olsun yeter de artar bile.
kb diye telaffuz edilir öğrenciler arasında. kimya mühendisleri sabahtan bir girerler bu binaya akşama kadar çıkamazlar. ve hislerini şu cümleyle özetlerler: kabedir benim mabedim