yalnız geçen yıl davulcunun davulunu alıp evin içinde 10 dakika çalmış, kapıyı çalıp davulcunun ' abeyy yeter işimiz var, nolur ver davulu da gidelim, bahşiş de istemiyorum' demesiyle artık davulcu bizim eve gelirken tedirgin olmaya başlamıştır.
yüzyıllık dengeyi tersine döndürmenin verdiği gurur kısa günün kârı olmuştur.
ramiz karaeski'nin kenan birkan'ı bıçaklayıp selma hünel'i de yanına alarak gitmesi. kanlar içinde abisinin cesedi yanında diz çökmüş kenan birkan'ın ramiz ve selma'nın arkasından ' öldür beni ramiz abi, öldür beni' diyip ağlayarak bağırması.
şu harika dizeleri yazarak, olmayan soykırım için bana bile 'acaba lan' dedirtmiş, büyük türk şairi.
mürettip refikle sütçü yorginin
ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
parmakları birbirine dolanmış
bakkal karabetin ışıkları yanmış
affetmedi bu ermeni vatandaş
kürt dağlarında babasının kesilmesini
fakat seviyor seni çünkü sen de affetmedin
bu karayı sürenleri türk halkının alnına
öyle bir yetiştirilmişiz, cinsellik denilen yeme içme gibi bir fizyolojik ihtiyaç o kadar kötü gösterilmiş ki bize çocukluktan beri, normal insanların eğlenmek ve mutlu olmak için yaptığı sıradan bir aktivite dahi vicdanımızı yormaya yetiyor. bütün inanış, adet, gelenek ve davranışların insan hayatını daha da zorlaştırdığı coğrafya.
kekoluğu, kıroluğu, nobranlığı 'samimiyet' olarak kakalayan son türk dizisi. bu tarzı insanlara pompalayın. milyonlarca kaba saba insan geleceğe harıl harıl koşalım.
Benim de bir insan tarafım vardı
Bakma böyle kötü olduğuma
Benim de dileklerim vardı
Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan
Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi
Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde
Büyük dertler için benim ellerim
Anlamıyor musun
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim.
yabancı ezikliği bu milletin en büyük özelliklerindendir. hele batılıysa karşındaki allah allah! tabandan tavana tüm toplum böyle özgüvensiz. yüzyıllarca düzenli bir şekilde batılılara her alanda kaybetmişiz. eziklik genlerimize işlemiş. batılıyı hep güçlü görmüşüz. kadınlar da güce taptığına göre, durum gayet anlaşılır.
bakıyorsun dışarda millet sarmaş dolaş, sen yalnızsın. yıllardır böylesin. ne şimdiye kadar sevilmişsin, ne de sevdiğinden kabul görmüşsün. zaten yakıştıramıyorsun da zamanla kendine sevilmeyi. ' lan diyorsun, birisi beni nasıl sevebilir?' zamanla kabul ediyorsun çaresiz.
ortalık yerde sevgisini birbirlerine gösteren çiftlere 'çok iticiler' diyorsun. halbuki onlar itici değil, sen böyle bir durumda hiç bulunmadığın için üzgünsün ve bunu kendine dahi itiraf edemiyorsun.
sonra da umudunu kesip, köşene çekiliyorsun sonsuza kadar.
yapılmış en iyi türk dizisi. bittikten sonra hiç bir diziyi takip etmedim, edemedim. hele youtube'da ramiz karaeski'nin gençliğinin 6 saatlik bir kolajı vardır ki, tadından yenmez.