ciclista
153 (çikita muz)
yedinci nesil yazar 1 takipçi 9.31 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    tülay ateş

    1.
  1. Bir dönem milletvekili aday adayı olmuş chp il delegesi avukat. 1959 doğumludur. Kadın haklarını koruyan tavırlarıyla dikkat çekmesiyle birlikte; üslubu oldukça erkeksi ve hatta maço olarak tanımlanabilir (Kişisel gözlemlerime göre kendisi böyle bir üslubun geçer akçe olduğunu düşünmektedir).

    Her ne kadar kadınların savunucusu olarak görünse de, kürtlerin ezilmişliğini dile getiren konuşmalarıyla da dikkat çekmektedir.

    Detaylı bilgi için:
    http://tulayates.blogspot.com
    0 ...
  2. azime kocabıyıkoğlu

    1.
  3. '80'li yıllarda istanbul Sait Çiftçi ilkokulu'nda (bkz: teşvikiye) sınıf öğretmenliği yapmış bir kadın öğretmen. Aslında bir protetiptir. O dönem Özal'ın devlet memurlarına "benim memurum işini bilir" diyerek götlerini kaldırmasından kelli, bu öğretmenimiz de sınıfında terör estirmiş, faşist bir rejim uygulamıştır. Hiçbir öğrenci de bu duruma en küçük bir karşı çıkış göstermemiş/gösterememiştir.

    Günümüzde de öğrencilere uygulanmaya devam eden öğretmen terörü o zaman da tüm şiddetiyle devam etmekteydi.
    Kendisi dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren'den "Yılın Öğretmeni" ödülünü almıştır. Elbette bu kişiye böyle bir ödülün verilmesi boşuna değildir. Gelelim sebeplerine...

    1. Sınıfın içinde hizipçilik yapmıştır: Sınıftaki bütün çocukları sosyo-ekonomik durumlarına göre (babasının mesleği, gelir grubu, eğitim düzeyleri, yaşanılan muhit, hatta giyim kuşamları...) ayırmıştır. Orta, ve üst-orta sınıftan olan çocuklara daha özenli, alt gelir grubundan olan, proleter çocuklarına ise hamamböceği muamelesi yapmıştır.

    2. Öğrencilerin başarısızlıklarını asla kendi üstüne almamıştır. Öğrenci dersinde/derslerinde iyi not alamıyorsa/başarılı olamıyorsa bu kesinlikle çok tembel olduğu içindir. Öğretmenin suçu kat'a yoktur. Hatta dersini anlamayan öğrencilere gerizekâlı muamelesi yaptığı bile görülmüştür.

    3. Dayak, hakaret, aşağılama eğitimin vazgeçilmezidir. Dolayısıyla "kutsal" bir meslek icra eden canım öğretmenimiz sınıfını dayakla hizaya getirdiğini düşünmektedir. Bir nesil dayakla eğitilmiştir. Bir öğrenci akıllanmıyorsa, en basitinden öğretmenin sinirlerini bozduysa, gözünün yaşına bakılmaz; düzenli ve ritmik olarak dayak atılır. Kız-erkek ayrımı yapmadığı tek konu da budur! Hatta bu tahtaya çıkarılarak yapılır ki çocuğun ruh sağlığı iyice bozulsun, daha gelişmemiş kişiliği sekteye uğrasın, gururu incinsin. Öğretmen bundan zevk alır.

    4. Anlama ve anlatma özürlüdür. Öğrencinin derdinden anlamaz, ders anlatmayı bilmez. Ama kazara öğretmen olmuştur. Öğrenci dersi anlamıyorsa bu onun suçudur (bkz 2.madde). Tahtaya çıkarıp matematik sorusu sorduğu çocuk bir şey yapamıyorsa tokat atmak öğrtmenin en doğal hakkıdır. Hatta bu o kerteye vermıştır ki öğrenciler tarafından artık kanıksanmıştır.

    5. Velilerden para koparmak başlıca niteliklerinden biridir. Özal hükümetinin milletimize armağanı olan "vatandaş söğüşleyen devlet memuru modeli" bu dönem oluşmuştur. Hiçkimsenin maddi durumunun bir önemi yoktur, devlet okulunda okuyor olmak ise para koparmaya çalışmak için engel değildir. "Okul aile derneği" zaten bu yüzden kurulmuştur; veli toplantıları, badana parası, gereksiz kitapların parası gibi daha sayılamayacak her şeyin masrafı veliden çıkarılır. Okula para döken ve aptal çocuğunun sınıf geçmesini bir prestij meselesine dönüştüren yurdum burjuvası ise el üstünde tutulur. O sınıfın bir tanesidir. Ona özel ders bile verilir.

    6. Her seferinde "ben çocukları çok sevdiğim için bu işi seçtim" (!) demiştir; ancak özel sorunlarını bile öğrencilere yansıtmaktan çekinmez. Öğrencileri onun deşarj alanıdır.
    1 ...
  4. metrobüste polisten dayak yemek

    1.
  5. Türkiye'nin her an her yerinde maaşını aldığı halkına dayak atmak, itip kakmak, hakaret etmek, sövmek gibi tüm davranışları sahip olduğu yetkiyi kullanarak yapan ve adına polis denen kişilerin metrobüste yolculuk eden iki gence yaptıkları harekettir.

    Ekim ayında gerçekleşen olay yargıya taşındıktan sonra, kadın döven izmirli polislere uygulanan cezanın benzeri buradaki polislere de uygulanmıştır. kısacası dayak yiyen ceza almıştır, polise de sembolik bir ceza verilmiştir.

    "dövlet" iş başında.

    http://www.birgun.net/act...1&month=10&day=17

    http://www.radikal.com.tr...1077177&CategoryID=77
    2 ...
  6. drafting

    1.
  7. deryar

    1.
  8. Fransızca arka, geri, peş anlamına gelen "derriére" sözcüğünden dilimize geçen ve spor jargonuna oturan bir sözcüktür. ingilizcesi için : (bkz: drafting). Özellikle yol bisikleti sporunda kullanılır (bkz: yol bisikleti).

    Yol bisikletçiliği bir ekip sporudur. Uzun mesafeli etaplarda/turlarda birkaç sporcu arka arkaya giderken (Fransa Turu'nu hatırlayalım) arkadaki sporcu önde gidenin "deryar"ından faydalanır. Bazen buna rüzgârına girmek de denir. Tur sırasında öndeki sporcunun deryarında giden sporcu rüzgârın engellemesiyle daha az karşılaşacağından daha az yorulur. Çünkü öndeki sporcu ilerlediği sürece öndeki rüzgârı yarar ve arkasında hava sirkülasyonu oluşturur. Bu sirkülasyon vakum etkisi yaparak arkadaki sporcuyu çeker. Bir süre sonra öndeki sporcuyla arkadaki yer değiştirir (Bu eyleme de makara yapmak denir).Önde giderek uzun süre rüzgârı göğüslemiş olan sporcu, arkaya geçtiğinde daha az efor harcayarak hızını uzun süre korur.

    Rüzgârın bisikletçilere nasıl bir etki ettiğini ve deryardan faydalanmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu otomobille veya motorlu bir araçla yolda seyrederken, elinizi bir an camdan çıkardığınızda size çarpan rüzgârı hatırlayarak daha iyi anlayabilirsiniz.

    Konuyla ilgili bilimsel bir araştırma için: http://www.mmo.org.tr/res...7a98f75b9_ek.pdf?dergi=64
    3 ...
  9. yol bisikleti

    1.
  10. Şimdiye kadar kimsenin açmamış olduğuna şaşırmış olduğum başlık ve bisiklet türüdür. Türkiye'de yanlış bir tabirle "yarış bisikleti" olarak bilinir. Böyle tarif edilmesi tarihte yarışı düzenlenen ilk bisiklet türü olmasıyla ilgili olsa gerektir. Zira günümüzde her tür bisikletle yarışlar düzenleniyor. Yol bisikletinin Hız ve asfalt için tasarlanmış aerodinamik bir yapısı vardır. Bu aerodinamik yapı ile kısa sürede yüksek mesafeler kat edilebilir; zamanla kondisyon geliştikçe bu mesafe artar. Eğer birden çok kişi birlikte antrenman yaparsa tadından yenmez (bkz: deryar).

    ilk görüldüğünde yalnızca lastiklerinin ince olması ve daha büyük olması (28 inch) yol bisikleti olmak için yeterli sanılır. Oysa yol bisikletleri, kadrosu, kullanılan malzemesi, komponentleri, vites ve fren sistemine kadar bambaşka bisikletlerdir.

    Yol bisikletleri de kendi içlerinde ayrılırlar. Fransa Turu'nda pelotonlarda gördükleriniz klasik yol bisikletleridir. Bir de "zamana karşı" (time trial) etaplarında kullanılan yol bisikletleri vardır.
    Velodrom veya pist bisikleti dediğimiz bisikletler ise daha ilksel donanımlara sahip "fixed gear" bisikletlerdir.

    Retro bir yol bisikleti (fixed gear): http://www.bikecult.com/w...s/archive/colnagrogsv.JPG

    Modern bir yol bisikleti: http://images04.olx.com/ui/1/39/63/9863663_1.jpg

    Zamana karşı (time trial) bisikleti: http://3.bp.blogspot.com/...Bike%2B3.7.09%2Bklein.jpg

    Türkiye'de az sayıda kullanıcısı olmasına rağmen yıl be yıl sayıları artmaktadır. Kaldı ki bir kere tadını alan bir daha vazgeçememektedir. Yol bisikletinin verdiği özgürlük duygusu başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
    13 ...
  11. you re the best

    1.
  12. Joe Esposito'nun Karate Kid Soundtrack'inde yer alan müthiş gaz şarkısı. Ahan da sözleri:

    try to be best
    'cause you're only a man
    and a man's gotto learn to take it
    try to believe
    when the going gets rough (when the things get
    difficult)
    that you gotta hang tough to make it (to be strong)

    history repeats itself
    try and you'll succeed
    never doubt that you're the one
    and you can have your dream

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    fight till the end
    'cause your life will depend
    on the strength that you have inside you
    gotta be proud
    standing out in the crowd
    when they odds of the game defy you (when most of the
    things in the game are against you)

    try your best to win them all
    and one day time will tell
    when you're the one that's standing there
    you've reached the final bell

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    (instrumental)

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    you're the best around
    nothing is gonna ever keep you down

    fight till you drop
    never stop
    you can't give up until you win sometime
    (fight!)
    you're the best in town
    (fight!)
    listen to that sound
    a little bit of all you've got
    never bring you down!
    chorus
    0 ...
  13. seyahat acentası

    1.
  14. insanlara tatil pazarlayan, pasaport-vize işlemleri yapan, otobüs veya uçak bileti kesen küçük işletmelerdir. Küçük diyorum; çünkü Türkiye'nin en büyük seyahat acentası bile kurumsallıktan çok uzaktadır. Hemen hemen hepsi küçük şahıs veya aile şirketleridir. Türkiye'de turizmin güdük kalmasından kelli seyahat acentaları da gelişim göstermemişlerdir. Bu şahısların iş hayatı hakkında bir fikri olmadığından çalıştırdıkları işçilere en küçük bir toleransları bulunmamaktadır. Gerekirse izin kullandırmaz, çalışma sürelerini çok uzun tutar, sigortasını bile yapmaz. Her şey onların iki dudağı arasındadır. Çalışma hayatına girmek isteyenler için yakınından bile geçilmemesi gereken yerler olup, tatile gitmeyi planlayanlar için ise yine aynı şekilde uzak durulmalıdır efendim. Hem işler çok kötü derler, hem de en dandik oteli en kazık şekilde size kakalamaya çalışırlar. Böyle de bir çalışma prensipleri vardır: Küçük esnafın uyanık köylü kurnazlığı. Kendi tatilinizi kendiniz planlayınız, başkalarının eline bırakmayınız. işin ucunda paranızla rezil olmak vardır.
    1 ...
  15. alim sudaş

    1.
  16. Kadir Topbaş'a yakınlığıyla bilinen kürt işadamı. Eve Turizm, Alim Döviz, Reyhan Restaurant, Mado Cafe gibi birbiriyle alakası yokmuş gibi görünen yerlerin sahibidir. Sahibi olduğu yerlerin çoğu istanbul Fındıkzade'dedir. Kadir Topbaş ile birlikte ortak bir yolsuzluğa karıştığı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından iddia edilmiştir. ama nedense (?) kendini savunmamıştır.
    0 ...
  17. cesme turizm ve otelcilik yüksekokulu

    1.
  18. 2001-2003 yılları arasında hayatımın en güzel yıllarından ikisini geçirdiğim okulum. Daha sonra öğrenimine Marmara Üniversitesi'nde devam etmiş biri olarak; kıymetini geç anladığım okulum.

    ilk yıl nefret edilir; hem okuldan hem muhitten. Hatta okul ilk görüldüğü anda okul olduğu bile anlaşılmaz. O derece dağ başında bir noktada konuşlanmıştır. Hatta komşu köydeki inekler otlamak için okulun bahçesini tercih etmektedirler! Ki daha sonra okulun buraya inşa edilmesinin perde arkasında birtakım ilişkiler, ciddi rant hesapları olduğu öğrenilir. Kabak öğrencinin başına patlamıştır. Ayrıca Çeşme'de bir öğrenci yaşamı için hiçbir kolaylık düşünülmemiştir. Yerliler bile öğrencileri ayaklı banknot olarak görmektedir. Ege'nin insanının menfaatçi ve paragöz olduğu genellemesi akla gelir, ama bütün genellemeler yanlıştır deyip unutulmaya çalışılır.

    Büyük şehirde yaşamanın getirdiği bütün nimetlerden uzak kalınmıştır artık. Yarı zamanlı iş bulup harçlığınızı çıkarmanız ise imkânsızdır; çünkü Çeşme'de kış ölü sezondur, bu yüzden hemen hemen tüm dükkânlar, mağazalar kapalıdır! Otellerde ise karın tokluğuna belki iş bulunur. Burslarla, krediyle, babadan alınan küçük bir harçlıkla yurtta geçinmeye çalışılır. Depresyona girilmiştir. Zira Çeşme kışın; ayaz, soğuk, sessiz, ıssız, kimsesiz; kısacası tanrının bile unuttuğu bir yerdir. Okuldan yurda sizi götürecek bir vasıtayı çivi gibi soğukta bir saat beklemeniz gerekebilir. Gittikçe içinize kapanır, böyle bir yeri kazandığınız için şansınıza lanet okursunuz. Ve gün geçtikçe istanbul'u özlemeye başlarsınız. Herkesin öve öve bitiremediği Çeşme burası mıymış diye hayıflanırsınız. Denize sıfır olan yurtta ve okulda bol bol Ege Denizi manzarası vardır artık. izler izler, dalarsınız. Nasıl bir cendereye düştüm, sonu ne olacak bunun diye kafa yorup durursunuz. ilk yıl böyle, bir bunalımdan ötekine koştururken geçiverir. Yıl sonunda, tam havalar ısınıp Çeşme'nin Çeşme'ye benzediği anda istanbul'un en vıcık vıcık olduğu zamanda evinize dönersiniz.

    ikinci yıl, bir şeyler değişmeye başlamıştır artık. Yaz boyunca istanbul'da kalmış bünye artık error vermeye başlamıştır. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yaz daha geçmiş, istanbul'un keşmekeşi bünyeyi yormuştur. Bir an önce bu maymunlar cehenneminden kaçma düşünceleri filizlenmeye başlar. Çok enteresandır ama Çeşme özlenir! Okulda yalnız olmadığınızı, sizin gibi düşünen tek insan olmadığınızı fark eder, Çeşme'de yaşıyor olmanın güzel taraflarını fark etmeye başlarsınız. Yavaş yavaş, daha önce hiç gidilmeyen yerlere gidilir, en bakir yerler keşfedilir, kasım ayında denize bile girilir! Nisan ayında papatya toplanır, tek başına Beethoven dinlenip Ege Denizi seyredilir. Tertemiz hava ciğerlere çekilir. Okulun küçük, muhitin küçük olmasından mütevellit herkes birbirini tanır. Samimiyet artar, paylaşılanlar artar. Çeşme'nin dar sokaklarında her an bir sınıf arkadaşıyla karşılaşılabilir. Sezen Aksu'nun şarkısı hatırlanır, "Kalbim Ege'de Kaldı" o dar sokaklarda çekilmiştir; denize karşı bir ah çekilir. Okul biter, bu ve daha sayılamayacak nice güzel hatırayla istanbul'a dönülür. Bir daha asla böyle bir hayatı bulamayacak olmanın bilinçsizliğiyle.

    Yıllar sonra bu başlık görülür, ve derin bir ahhh...çekilir.
    0 ...
  19. çeşme turizm ve otelcilik yüksekokulu

    1.
  20. 2001-2003 yılları arasında hayatımın en güzel yıllarından ikisini geçirdiğim okulum. Daha sonra öğrenimine Marmara Üniversitesi'nde devam etmiş biri olarak; kıymetini geç anladığım okulum.

    ilk yıl nefret edilir; hem okuldan hem muhitten. Hatta okul ilk görüldüğü anda okul olduğu bile anlaşılmaz. O derece dağ başında bir noktada konuşlanmıştır. Hatta komşu köydeki inekler otlamak için okulun bahçesini tercih etmektedirler! Ki daha sonra okulun buraya inşa edilmesinin perde arkasında birtakım ilişkiler, ciddi rant hesapları olduğu öğrenilir. Kabak öğrencinin başına patlamıştır. Ayrıca Çeşme'de bir öğrenci yaşamı için hiçbir kolaylık düşünülmemiştir. Yerliler bile öğrencileri ayaklı banknot olarak görmektedir. Ege'nin insanının menfaatçi ve paragöz olduğu genellemesi akla gelir, ama bütün genellemeler yanlıştır deyip unutulmaya çalışılır.

    Büyük şehirde yaşamanın getirdiği bütün nimetlerden uzak kalınmıştır artık. Yarı zamanlı iş bulup harçlığınızı çıkarmanız ise imkânsızdır; çünkü Çeşme'de kış ölü sezondur, bu yüzden hemen hemen tüm dükkânlar, mağazalar kapalıdır! Otellerde ise karın tokluğuna belki iş bulunur. Burslarla, krediyle, babadan alınan küçük bir harçlıkla yurtta geçinmeye çalışılır. Depresyona girilmiştir. Zira Çeşme kışın; ayaz, soğuk, sessiz, ıssız, kimsesiz; kısacası tanrının bile unuttuğu bir yerdir. Okuldan yurda sizi götürecek bir vasıtayı çivi gibi soğukta bir saat beklemeniz gerekebilir. Gittikçe içinize kapanır, böyle bir yeri kazandığınız için şansınıza lanet okursunuz. Ve gün geçtikçe istanbul'u özlemeye başlarsınız. Herkesin öve öve bitiremediği Çeşme burası mıymış diye hayıflanırsınız. Denize sıfır olan yurtta ve okulda bol bol Ege Denizi manzarası vardır artık. izler izler, dalarsınız. Nasıl bir cendereye düştüm, sonu ne olacak bunun diye kafa yorup durursunuz. ilk yıl böyle, bir bunalımdan ötekine koştururken geçiverir. Yıl sonunda, tam havalar ısınıp Çeşme'nin Çeşme'ye benzediği anda istanbul'un en vıcık vıcık olduğu zamanda evinize dönersiniz.

    ikinci yıl, bir şeyler değişmeye başlamıştır artık. Yaz boyunca istanbul'da kalmış bünye artık error vermeye başlamıştır. Yapış yapış, vıcık vıcık bir yaz daha geçmiş, istanbul'un keşmekeşi bünyeyi yormuştur. Bir an önce bu maymunlar cehenneminden kaçma düşünceleri filizlenmeye başlar. Çok enteresandır ama Çeşme özlenir! Okulda yalnız olmadığınızı, sizin gibi düşünen tek insan olmadığınızı fark eder, Çeşme'de yaşıyor olmanın güzel taraflarını fark etmeye başlarsınız. Yavaş yavaş, daha önce hiç gidilmeyen yerlere gidilir, en bakir yerler keşfedilir, kasım ayında denize bile girilir! Nisan ayında papatya toplanır, tek başına Beethoven dinlenip Ege Denizi seyredilir. Tertemiz hava ciğerlere çekilir. Okulun küçük, muhitin küçük olmasından mütevellit herkes birbirini tanır. Samimiyet artar, paylaşılanlar artar. Çeşme'nin dar sokaklarında her an bir sınıf arkadaşıyla karşılaşılabilir. Sezen Aksu'nun şarkısı hatırlanır, "Kalbim Ege'de Kaldı" o dar sokaklarda çekilmiştir; denize karşı bir ah çekilir. Okul biter, bu ve daha sayılamayacak nice güzel hatırayla istanbul'a dönülür. Bir daha asla böyle bir hayatı bulamayacak olmanın bilinçsizliğiyle.

    Yıllar sonra bu başlık görülür, ve derin bir ahhh...çekilir.
    0 ...
  21. rottenstern

    1.
  22. sekizinci nesil bisiklet tutkunu ve sporcusu yazar. Bisikletin tarihinden mekaniğine kadar bu konuda derin bilgi sahibidir. Silivri yollarında antrenman yapar. Bisiklet dışında, F1, model otomobiller, italya ile ilgili her şey ve II. Dünya Savaşı konularında oldukça bilgilidir. Barış Manço hayranıdır. Ayrıca dünya tatlısı ve mükemmel bir insandır.
    1 ...
  23. irio tommasini

    1.
  24. muhteşem çelik kadroların mimarı. eserleri ömürlüktür. iyi baktığınız takdirde torunlarınız bile binebilir. değer bilen ellerde paha biçilemezdir. türkiye'de ise hurdacı arabasında rastlanmışlığı vardır! siparişi verdikten sonra en az 4 ay sabrederseniz siz de bir tanesine sahip olabilirsiniz: http://www.tommasini.it/eng/index.php
    1 ...
  25. kokudankokuya com tr

    1.
  26. yeni keşfettiğim bir kozmetik alışveriş sitesi. yıllardır fellik fellik her yerde arayıp da bulamadığım deodorantı satarak beni dumurlardan dumurlara uğratmıştır:http://kokudankokuya.com....l_parfumler.263.1925.html ] hiçbir yerde bulunmayan ürünleri satmaktadır; ancak fiyatları fahiş denilecek düzeyde.
    0 ...
  27. delta bisiklet

    1.
  28. amacı yalnızca "kâr" olan, bisiklet sevgisini rant amacıyla kullanan, daha çok büyümek için orada burada sponsorluk yapıyorum diyerek reklamını yapmaya çalışan; bisikletforum'u kendine reklam malzemesi haline getirmiş (burada bisikletforum'un eski sahibinin bundan ne kadar rant elde ettiğinin de etkisi var tabii), müşteriyi yolunacak kaz gibi gören, kâr marjı fahiş noktalarda gezen, yurtdışı alışveriş siteleri dururken yanından bile geçilmemesi gereken bir tuhaf bisikletçi dükkânı.
    1 ...
  29. campagnolo

    1.
  30. Dünyanın en iyi bisiklet parçalarını üreten italyan firma. Yalnızca yol bisikleti için üretim yapar. Rakibi Shimano'dan kıyaslanamayacak derecede üstündür. Türkiye'de piyasa bulamadığı için ne yazık ki ülkemizde satışı yapılmamaktadır. Web adresi: http://www.campagnolo.com/jsp/en/index/index.jsp
    0 ...
  31. özgür cafer kalafat

    1.
  32. 21.09.2010 tarihinde haksız yere gözaltına alınıp tutuklanmış SDP aktivisti. 1 Mayısta beraber bayrak salladığım yoldaşım.
    0 ...
  33. © 2025 uludağ sözlük