içinizden bazıları cok ayıp ediyor. gizli numaradan arayıp susuyor ve ben tam ona ne kadar yalnız ve mutsuz olduğumu söyleyip bu yuzden dakikalarca bekleyebilecegimi soyleyince kapatıyor. ben sizin hüzünlü orospunuz değilim niye böyle yapıyonuz?
bugün yaptığım telefon görüşmesinin acısını katmerleyen sözleri de şu şekildeymiş (cengiz tomar çevirisiyle):
Ey yalnız yolcu geçip gidiyorsun benden, Neden uzaklaşıyorsun aklım sendeyken
ﻳﺎ ﻣﺴﺎﻓﺮ ﻭﺣﺪﻙ ﻭﻓﺎﻳﺘﻨﻲ ﻟﻴﻪ ﺗﺒﻌﺪ ﻋﻨﻲ ﻭﺗﺸﻐﻠﻨﻲ
Veda ediyorsun bir selam bile vermeden, Halbuki ben bütün kalbimi sana teslim etmişken
ﻭﺩﻋﻨﻲ ﻣﻦ ﻏﻴﺮ ﻣﺎ ﺗﺴﻠﻢ ﻭﻛﻔﺎﻳﺔ ﻗﻠﺒﻲ ﺃﻧﺎ ﻣﺴﻠﻢ
Bu gözler yaşlarıyla konuşurken, Ey yalnız yolcu geçip gidiyorsun benden
ﺩﻱ ﻋﻴﻨﻴﻪ ﺩﻣﻮﻋﻬﺎ ﺑﺘﺘﻜﻠﻢ ﻳﺎ ﻣﺴﺎﻓﺮ ﻭﺣﺪﻙ ﻭﻓﺎﻳﺘﻨﻲ
Ben özlem ateşiyle beklerken, Kalbim ve umudumla sebrederken
ﻋﻠﻰ ﻧﺎﺭ ﺍﻟﺸﻮﻕ ﺃﻧﺎ ﺣﺎﺳﺘﻨﻲ ﻭﺍﺻﺒﺮ ﻗﻠﺒﻲ ﻭﺍﺗﻤﻨﻰ
Biliyorum gelmeyeceksin mutlu olayım diye, Yakınlığınla heveslendirip söz vermişken
ﻋﻠﻰ ﺑﺎﻝ ﻣﺎ ﺗﺠﻴﻨﻲ ﻭﺍﺗﻬﻨﻰ ﻃﻤﻌﻨﻲ ﺑﻘﺮﺑﻚ ﻭﺍﻭﻋﺪﻧﻲ
Korkutuyor beni sevmen gurbeti, Uzaklık değiştirir ahvalini
ﺧﺎﻳﻒ ﺍﻟﻐﺮﺑﺔ ﺗﺤﻼﻟﻚ ﻭﺍﻟﺒﻌﺪ ﻳﻐﻴﺮ ﺃﺣﻮﺍﻟﻚ
Bırak beni daima aklında olayım, Ey yalnız yolcu geçip giderken benden
ﺧﻠﻴﻨﻲ ﺩﺍﻳﻤﺎ ﻋﻠﻰ ﺑﺎﻟﻚ ﻳﺎ ﻣﺴﺎﻓﺮ ﻭﺣﺪﻙ ﻭﻓﺎﻳﺘﻨﻲ
Uzaklığın ne kadar uzarsa uzasın, Değişmeyecek kalbim ömrüm boyunca
ﻣﻬﻤﺎ ﺑﻌﺪﻙ ﺣﺎﻳﻄﻮﻝ ﺍﻧﺎ ﻗﻠﺒﻲ ﻋﻤﺮﻩ ﻣﺎ ﻳﺘﺤﻮﻝ
Daha fazla hatırlayacağım seni, Tek dileğim düşünmeye devam et beni
ﺣﺎﻓﺘﻜﺮﻙ ﺍﻛﺜﺮ ﻡ ﺍﻻﻭﻝ ﺑﺲ ﺍﻧﺖ ﺍﻳﺎﻙ ﺗﺒﻘﻰ ﻓﺎﻛﺮﻧﻲ
ne yazarsam yazayım olmayacak hiçbiri seni beni sarstığı gibi sarsmayacak.
pazarlık yapacak halim yok zaten öyle bir niyetim de yok ama sadece sevsen olurdu, yeterdi o kadarı.
ne yazık ki sevmek isteyerek yapılan bir şey degil oyle olunca adı sevgi olmuyor bunu biliyorum ve bunu biliyor olmak da çok acı. galiba tamamen ve dönüşü olmaz sekilde uçup gittin ellerimden. çok canım yanıyor.
sana dediğine bakmayın ben hepinize yazdım. şimdi iyi dinleyin. çok mutsuzum tamam mı? akşamüstleri çok fena sıkıntı çöküyor güç bela balkona çıkıyorum ve kendimi içkiye vuruyorum (burası antalya ramazanda içki içebiliyoruz evet). çok sıkıldım arkadaşlar. valla kaçıp gideceğim en sonunda o olacak. gürcistana yerse vietnama kadar kaçarım olum. yol uzun biliyorum ama doğada hayatta kalabilirim, gezi parkı tecrübelerim ve hollywood seyirlerimden aklımda kalanlarlan polisi askeri de atlatırım sınırlarda, beni idare edecek kadar ingilizcem de var, giderim.
ucuz hayatların ucuz sanatçıları bunlar. ondan onu aşırır bundan bunu araklar şundan şunu apartır oldu mu sanat? hayır olmadı.
biraz sıkışsalar biraz üstlerine gidilse özgürlük statüko tayyip... diye başlarlar hemen, çünkü disiplinsizlik onlar için özgürlük aynı zamanda. oradan bir şey alıp buraya bağlamak konudan konuya bodoslama geçmek tipik özellikleri olmakla birlikte ciddiyetsizlik kifayetsizlik pespayelik karakteridir bunların.
ha ama gece başlarını yastığa koyduklarında kendilerini guru gibi hissederler.
kafasını kaddafinin kafasının ezildiği gibi ezmek istediğim yaratıklar dhkpc kemalizm mini etek demiş.
alın bakın işte sığır. taze taze sığır sıcak sıcak.
dhkpc ile kemalizmi yan yana gösteremezsin ilk önce dhkpcliler gelir kan alırlar. sonra mini etek dhkpc denmiş "mini etek giyen dhkpcli"
ilginç...
arkadaş eşine az rastlanacak bir olaya şahit olmuş, hadi hep birlikte alkışlayalım onu.
not: kaddafiyi ne sever ne nefret ederdim, yalnizca ölüm şekli beni heyecanlandırıyor.
aklınızı başınıza alın o şiirleri romanları öyküleri başkaları da okuyor ve evet pek çoğu da o kelimelerin kendisi için yazıldığını düşünüyor.aynı şekilde filmleri müzikleri gidilen görülen yerleri vs vs.
mış gibi yapmanın kıymetli bir yanı elbette var ama çoğu zaman bu kıymetli yanın küçük alanı ıskalanıyor ve geriye farkında olunmayan korkunç bir sığırlık kalıyor
.
not: sığır ifadesi zaten farkında olmamayı içeriyor niye böyle yapıyorsun diyen arkadaslar olursa özel mesaja bekliyorum kendilerini.
uzun zamandır ihtiyacım olduğu ve sabırsızlıkla beklediğim üzere yalnızım kendimle başbaşayım. gıda stoğum tamam en az on gün evden çıkmadan yaşayabilirim. nihayet kendimi dinleyebileceğim. ne çok ihtiyacım vardı durup bir soluklanmaya geriye yaslanmaya.
daha da bu türlü seyler yapmayacağım. şimdiye kadar diretmem de hem hala hissettiğim güzel duygular yüzünden hem de erken gençlik yıllarının hatalar ve yalpalamalarla sardığı ilk ciddi sevmek eylemine hakkını vermek istemem yüzündendi.
bunu okuyan genç arkadaş okul falan elbette önemli ama bu yıllarında yaşayacağın güzel günler başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz. korkma! yaşanacak her ne varsa yaşa, bu tecrübe paha biçilemez.
bugün hoş olmayan bir olay yaşadım. olayın kendisi hakkında mantıklı bir izahım elbette var ama karşımdaki insanı incitmiş olabileceğim ihtimali canımı sıkıyor. hızlı düşünebilen biri olmamanın sonuçları ağır oluyor kimi zaman.
ama yunanlara türklere şu aleme hiçbir katkısı yok demiş münasebetsizin biri. beyin diye bir şey var yeni de çıkmadı hatırlatmak gerek arkadaşa. yahu açıp iki satır bir şey oku tarih falan öğren ne bu cesaret böyle.
ayrıca tarihin bir kısmına odaklanip nedenlerine ve sonuçlarına bakmadan bir degerlendirme yapmak nasıl bir düşünme şeklidir. arkadaşın evreni çok başka anlaşılan.
at sineğidir ebedir (hangi anlamda onu da anlayabilseniz keşke) şudur budur ama uykusuzluk başa vurunca hakkında rahat rahat atıp tutulacak adam değildir.
edit: platon sokratesten sonra gelir. utandırma?
felsefede kavramlar çok önemlidir bilhassa sokrates için daha da önemlidir yani erdem falan derken durup bir düşünmek gerekir. yine benzer sekilde anakronizme düşmekten sakınmak gerekir tarihsel bir figürü ya da olayı incelerken.
yahu kardeşim sallamadan önce durun bir düşünün. harcamaya kalktığınız adam öyle kolay harcanacak bir adam değil. bu sizdeki kolaycılık linç kültürü çok mide bulandırıcı be.
edit2: gerçi ağababalarınız da çıkıp kendince hobbesa atıp tutuyordu ama bıktık vallahi bıktık hiçbir şeyi bilmeyip her şeyi bilmenizden bıktık.