toplumun dillendirmeye cesaret edemediği gerçeklerden biridir. bi s.iktirgit çay koy deyip kendinizi rahatlatabilir veya yazar burada kendinden bahsediyor diyerek konuyu örtbas etmeye çalışabilirsiniz. fakat bunların hiçbiri konunun doğruluğunu zedelemez.
gelelim konunun gerçekliğine. doğan çocukların ortalama yüzde 12'sinin yanlış aileye verildiğini biliyor muydunuz?***. "ama burada anneler de gerçek değil sadece babaları niye söylüyorsun" düşüncesi bünyenizi kaplaya dursun, annelerin gerçek babaların ise gerçek olmadığı duruma gelelim. yapılan araştırmalara göre kadınların yüzde 13'ü başkasından hamile kaldığı halde eşlerine "senin çocuğunu taşıyorum" diyor.( bu yazıda anne, sahte baba, gerçek baba ve çocuk dörtlüsünün ruh haline hiç deyinilmemiştir) az önce öğrendiğimiz bilgiyi ilk veriyle birleştirdiğimizde ortaya yüzde 25 gibi bir oran çıkıyor. bu da başlık entry uyumunu gösteriyor.
edit: imla
isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmalar spermin hiç bilinmeyen bir yönünü ortaya çıkardı. spermin içinde bulunan bir maddenin yaşlanmayı geciktirdiği bulunmuş.**
BBC magazine tüm zamanların en iyi sorularını derledi ve yanıtladı. en iyi sorulardan bazıları...
- Neden kek ve ekmek bayatladığında sertleşir de bisküvi yumuşar?
- Evrendeki en soğuk yer neresidir?
- Suya alerjimiz olabilir mi?
- Neden yaşlı adamlar saçlarını kaybederken burun kılları çoğalmaya devam eder?
- Neden içimize saf oksijen çekersek ölürüz?
- Kafanızın büyüklüğü IQ'nuzu etkiler mi?
bu sorunun cevabınıda veriyim.Hayır. 1998'de yapılan bir çalışma kafanın büyüklüğüyle beynin büyüklüğü arasından bir bağlantı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır fakat, IQ'nun boyutla bir ilgisi yoktur en azından genç ve sağlıklı yetişkinlerde.
Tayvan'ın başkenti Taipei'deki bir krematoryum, ölü bedenlerin yakılma işlemi sırasında ortaya çıkan ısıdan elektrik üretme kararı olmasıyla yakın zamanda gerçekleşek olan durum.
yeryüzünde henüz yanıtını kimsenin bilmediği ve uzun yıllar boyu çözülmeye ısrarla direnen cinsten sorular. bir örnek vermek gerekirse:
Önce bir pozitif tamsayı seçin. Bu sayıya yapılcak işlem şu:
Sayı tekse 3 katını alıp 1 ekleyin. Sayı çiftse 2'ye bölün.
Aynı işleme çıkan sayıya uygulayın. En sonunda elde edeceğiniz sayı1'dir.
Örneğin 8 sayısını ele alalım:
8-(2'ye böl)-4-(2'ye böl)-2-(2'ye böl)-1
5-(3 katını al 1 ekle)-16-8-4-2-1
Seçtiğiniz sayıya dikkat edin. Örnek olarak 27 sayısını seçtiyseniz 1 sayısını bulmanız için 112 basamak ilerlemeniz gerektiriyor. Tabi kaç basamak alacağı sayının büyük veya küçük olmasıyla ilgili değil. Sadece bu algoritmanın her zaman 1 cevabını verdiğini ispatlamanın peşinde koşmayın. Unutmayın ki sonunda 1 vermeyen bir sayı da varolabilir ve bu da, sorunun cevaplandığı anlamına gelir.
not: yukaridaki Collatz Problemi'dir. ve bu problemi çözerseniz 1 milyon dolar kazanacağınızı belirtmek isterim.
Bu harfin kökeni Arapça şey kelimesine dayanıyor. Daha sonra ispanyolcaya çevrilen cebir kaynaklarında xay olarak gözüken ifade x olarak kısaltıldı ve cebirin bilinmeyeni simgelemede kullandığı en popüler harf haline geldi.
- ikisi de başına buyruk gibi görünse de kadınlar tarafından idare edilir.
- ikisininde isteyeceği şeyler aşikardır.
- biri *ağlarken diğeri *gürlerken, ağzına meme ver susar.
- ikisininde en çok vakit geçirmek istediği canlı kadındır.**
- ikiside çok kıskançtır.
halk arasında asosyal olarak bilinen yazardır. gerçek dünya onu pek ilgilendirmiyordur. sözlük onun için herşeyden önemli ve vazgeçilmezdir.
sözlüğün esiri olma belirtileri:
- KARMA puanını okuldaki notundan daha çok önemseme
- konuşurken sürekli "bakınız" deme
- online yazarları anlamsızca takip etme
not: görüldüğünde mutlaka uyarılması gerekir.
(bkz: biri buna dur desin)
kavga ettiğin kişi ile karşılaşmanla ilgili yazılabilecek çok sayıda senaryo vardır.çok sayıda senaryo oluşu kötü senaryoların gerçekleşme olasılığını azaltır.
ilk duelloda galip gelen sen isen ve kavga ettiğin insan seni görmenin şaşkınlığı içindeyken yapılması gereken ilk şey ortamdan sıvışmak olmalıdır.
not: tabii ki kavgada hiçbir zaman kazanan taraf yoktur.
dikkat: bu entry sosyal mesaj içermektedir.
size sesleniyorum tayyip bey.şu ulusa sesleniş konuşmasını bir kerecik bile olsa prompter'dan okuyup, banttan yayınlamak yerine herhangi bir üniversitede öğrenciler eşliğinde canlı olarak yapsanızda bizde sizin sesinize karşılık versek.
(bkz: ananı bu işe karıştırma tek gel)
Sıradanlık nedir? Bizim yaşadığımız her olayı gerçekten de önceden birçok kişi yaşamış mıdır? Her şey tekerrür mü eder? Yoksa her olay tek ve özel midir, aslında sıradan diye bir kavram yok mudur?
Peki, kendisine baktığında, insan sıradanlık sıfatını kendine yapıştırabilir mi? O yazara sormak isterdim, "Ne yani şimdi siz de sıradan mısınız?" diye insan sıradan olmayı yedirebilir mi kendine?
Bazı şeylere yukardan bakınca, tabii, istediği kadar sıradan görebilir onu insan... Fakat içine girince, hiç de öyle olmadığını görür... Kar tanelerinin hiç biri aynı değildir, ama uzaktan hiç bir farkları yoktur.sırandan tanelerdir onlar...
kısacası detayların sıradanlığın kaynağı değil yok edicisidir.
'Polygraph' denilen bir alet ile sanığa 4-6 adet sensör bağlanır. Bu sensörlerden gelen çeşitli sinyaller, dönmekte olan bir kağıdın üzerine grafik olarak kaydedilir. Bu sensörlerle sanığın,
-Nefes alış hızı.
-Nabzı.
-Kan basıncı (tansiyonu).
-Terleme miktarı.kayda alınır.
Bazı yalan makinelerinde kol ve bacak hareketleri de kaydedilir.
Yalan makinesi testi başladığında, sanığa önce 3 veya 4 basit soru sorulur. Bu şekilde sanığın verdiği sinyallerin düzeni öğrenilir. Daha sonra gerçek sorular sorulmaya başlanılır ve sinyaller kayda alınmaya devam edilir.
Test süresince ve sonrasında bir uzman grafikleri sürekli kontrol altında tutarak, hangi sorularda sinyallerin değiştiğini tespit eder. Kalp atışının hızının artması, tansiyonun yükselmesi ve terleme genellikle yalan söylemenin belirtileridir. iyi eğitilmiş bir uzman grafiklere bakınca nerede yalan söylendiğini derhal anlayabilir.
Her şeye rağmen, insanların soruları yorumlamaları ve tepkileri farklı olduğundan, yalan söylerken farklı davranabildiklerinden, bu test mükemmele ulaşmış değildir, bazen yanıltıcı olabilir ve kesin delil kabul edilmez.