akp dağdaki terörü bitirdi mi bilmem lakin üniversitelerdeki terörü resmen başlattığı apaçıktır. artık pkk'lilerle okullarda çatışıyoruz. bunlar öyle insanlar ki kız erkek demeden hepimize taşlarla, soda şişeleriyle, sopalarla saldırıyorlar. işte akp'nin getirdiği nokta budur.
senelerce ırkçılık yapıp terörün daha da fazla artmasına sebep olmuş daha sonra da bir anda barışçı olmuş olan liberal güruhun söylediği söz. bu adamlar bu kadar barışçıydı madem solcular niye göremedi o kadar sene? sebepleri bellidir, bu herifler asla babalarının hayrına bir şey yapmaz. akp - mit - pkk hep beraber abd'nin kucağında bop planlarını aşama aşama yürürlüğe sokuyor. anti-emperyalistler ise zaten bu planların farkındadır ve bu barış yalanlarına da inanmamaktadır.
bölgesel savaş ihtimali çok yüksektir. duyulduğu üzere rus donanma gemileri karadeniz'den hareket ederek suriye'nin tartus limanına yöneldi. iran ise israil savaşa girerse onu yok edeceğini söyledi.
Suriye yönetimine yakınlığıyla bilinen Lübnanlı politikacı Naser Kandil, Sama TV'ye yaptığı açıklamada suriye israil'e 10 tane füze atmaktan son anda rusya'nın talebiyle vazgeçtiğini söyledi. 6 saatlik bir bekleme süreleri var.
300 askerin şehit olduğu söylentileri bulunmaktadır. aynı zamanda saldırı cumhurbaşkanlığı konutuna 5 km uzaklıkta olmuştur.
Chavezin kuruculuğunu ve liderliğini yaptığı Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi bugün kendilerine bir mesaj göndermiştir:
"Camaradas y amigos de La Unión Juvenil de Turquía:
Estamos muy agradecidos de ese bello mensaje de solidaridad y amor que nos enviaron. El pueblo venezolano y en verdad toda la Amèrica Latina y el mundo justo, está triste. Sin embargo, la tristeza no se debe convertir en odio sino más bien en mayor lucha para lograr un mundo bueno, bonito y socialista.
Transmitan por favor a toda su militancia, nuestro abrazo fraterno. Les pedimos que se concentren frente a la Embajada de Venezuela en Turquía donde les sugerimos que pueden escribir cartas al Comandante que serán traídas a Venezuela.
Amigos, sigamos avanzando y tributemos al pensamiento de Chávez de un mundo sin clases y en igualdad.
Un abrazo bolivariano y chavista;
Xoan Noya
JPSUV-Relaciones Internacionales"
........................................
"Türkiye Gençlik Birliği'ndeki kardeşlerimiz, yoldaşlarımız;
Hazırladığınız güzel mesaj için size teşekkür ederiz. Venezuela halkı ve bütün Güney Amerika Chavez'in acısını yaşıyor. Fakat biz bu acıyı umutsuzluğa yormayacağız, daha güzel, daha adil, sosyalist bir dünya için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Tüm Türkiye Gençlik Birliği'ne en kardeşçe selamlarımızı iletin. Sizden isteğimiz şudur: derhal Venezuela Büyükelçiliği'ne mektup yazıp Venezuela'ya gönderilmesini talep edin.
Arkadaşlar, haydi durmadan yola devam edelim, sınıfsız bir dünya fikrini taşıyan Chavez'in yolundan gidelim.
hala atatürk'ün partisi olduğunu iddia edip partinin başındakilerin ne yaptıklarından bihaber veya "başka parti yok ki biz ne yapalım" diye söyleyen insanların beynidir. akp'nin başa gelmesinde chp'nin payı olduğunu bilmeyen, akp ile anayasa yapmaya oturanları destekleyen bir beyindir.
chp artık sadece ortaya laf sallayan bir muhalefettir. aralarında doğru politikalar yapan az milletvekili vardır, fakat genel başkanları onlara bile laf etmektedir. chp artık bilinen chp değildir. "mustafa kemal'in askerleriyiz" lafını kabullenemeyip "mustafa kemal'in yurttaşlarıyız" diye bağıran bir y-chp'dir. bunları iyi sanıp oy veren insanlara yazıktır.
19. yy'ın sonlarında osmanlı devleti'nde alman büyükelçiliği yapmış olan şahıs. Milli Kurtuluş Tarihi'nin 1. kitabında yer alan bilgiye göre, kendisi ingiltere'nin makedonya üzerinde yapacağı oyunlara karşı ettiği sözlerle bu durumu engellemiştir.
açıklamak gerekirse vaziyet şöyledir:
"istanbul'daki ingiltere büyükelçisi nicolai o'connor, makedonya kozu ile Rusya'nın kazanılacağı inancındadır. Büyükelçi, çıkan patırtı karşısında Rus kamuoyunun dalgalanacağı ve hükümetin de buna seyirci kalamayacağı görüşündedir. Nitekim O'Connor, Alman Büyükelçisi Baron Marshall'a o günlerde şöyle demektedir:
«Rusya kamuoyu, Ermeni kırımında olduğu gibi, ikinci bir kez hükümetinin bu konuda sessiz kalmasına dayanamaz.»
Esasen Rusya'da Giritli Grup denilen kudretli bir klik, Çar'ın yeniden Balkanlar politikasına dönmesini sağlama çabasındadır. Baron Marshall ise, 14 Ocak 1899 tarihli raporunda Makedonya durumunu soğukkanlılıkla değerlendirmeye çalışmaktadır:
«Hiç kuşkusuz, her nerede, herhangi bir nedenle Makedonya sorununun ortaya çıkmasında bir çıkar umuluyorsa, Makedonya'da anlaşmazlık çıkınca Giritli Grup'un faaliyete geçmesi umudu beslenmektedir. Müdahaleyi savunmak için insancıl kanıtlar eksik değildir. Zira başka yerlerde isyancı uyruklara karşı alınması kesin bir zorunluluk sayılan tedbirlere Türkiye'de mutlaka kırım adı verilerek, Türklerin böylece lekelenmesi gelenek olmuştur.»"
diye birtakım oyunları açıklayınca ingiltere'nin diplomatik çabalarının başarısız kaldığı söylenmiştir.
gördükten sonra hayatımı sorguladığım soru. bütün düşüncelerimi bir kenara bıraktım, kendimin ve çevremin ne kadar tembel olduğunu fark ettim. yazıklar olsun dedim kendi kendime, yakıştıramadım, geçtim bir köşeye ağladım. bu sözlerden sonra yarın nişanlanmaya ertesi gün evlenmeye karar verdim. daha sonra da sırf çalışırım işte. toplum için faydalı bir birey olmamız gerek. idrisçiğim ve tayyipçiğime yakışmamız gerek. bu bir çağrıdır.
bu fikrin karşıt durumunu hayatımdaki insanlardan örneklerle açıklayabileceğim durumdur. fakat bunları zenginliğin içinden gelmiş veya zenginlikler içinde yaşayan neoliberaller pek bilmez. bu cümleyi söyleyen çoğu kişi bırakın tarlada çalışmayı, ne bir köy görmüştür ne de bir işçiyle adam akıllı muhabbet etmiştir. onlar fakirliği orhan kemal'in eşsiz romanlarından bile anlayamayacak olanlardır.
Türk solunun önünde üç dikenli tel duruyor.
Bunlardan biri, 'sol serüvencilik' dediğimiz silahlı eylemlerdir.
ikincisi, solun, bölücü akımlara araç ve maske olarak kullanılmasıdır.
Üçüncüsü ise solun Sovyet Marksizminin ideolojik çizgisine kapılmasıdır.
Bu üç tehlike ve ideolojik sapmadan kendini koruyan Türk solu, 'aslan yavrularının büyüdüğü gibi' büyüyüp serpilecektir.
Bağımsızlık, Türk solunun erginlik ve kişilik sorunudur.
bu konular üzerinde düşünürken asala'nın yayımladığı 'asala interview' adlı broşürü okuyoruz. broşürün 15. sayfasında 'joint asala-kürdish workers party press conference' başlıklı bölümde pkk adlı ayrımcı kürt terörist örgütü ile asala'nın birlikte düzenledikleri basın toplantısının tutanağını okuyoruz.
işte pkk-asala işbirliği, hem de kendi ağızlarından.
londra'da collet's kitapevinde serbestçe satılan bir başka broşür 'interview with mihran mihranian' başlığını taşıyor. bu broşürün 40. sayfasında da kürt-ermeni işbirliği ile ilgili açıklamalar yer alıyor.
bunlar kendi yayınlarıdır.
londra'da " p.o. box, w3 h z j" yazışma adresindeki 'armenian national commitee' adlı broşürde de ermeniler'in türkler'e karşı yönelttikleri kanlı eylemler savunulmaktadır. (aynı adlı derginin ekim 1984 sayısı, s: 4)
türkiye'de 'eruh olayları' olurken, tkp genel sekreteri haydar kutlu'nun etnik kışkırtıcılığa dayalı konuşması yayımlanıyor (information bulletin, s: 10). londra'da collet's kitapevi'nde satılan 'gerçeğin sesi' adlı dergide de etnik terörizme yeşil ışık yakıcı yayınlar yer alıyor. tkp'nin yayın organı 'atılım' adlı broşürlerde de 'kürt' ve 'ermeni' sorunuyla ilgili yayınlar, etnik kökenli olayların nasıl değerlendirildiğini -hiçbir yorum gerektirmeyecek biçimde- ortaya koyuyor.
terör çokuluslu ve karmaşık bir olaydır. bu çokuluslu ve karmaşık olay, binbir türlü nedene bağlı olarak gündeme geliyor. bu yüzden türkiye'de teröre karşı olan insanların hiçbir siyasal ve ideolojik önyargıya sağlanmadan yaşanan somut gerçekleri görmeleri gerekir.
gerçeği yadsıyarak 'devrimcilik' yapılmaz. eğer türkiye'de teröristlerin kullandıkları silahların 'NATO ülkelerinde üretilip, sosyalist Bulgaristan aracılığı ile Türkiye'ye sokulduğu' kanıtlanmışsa bu gerçeklere göz kapayarak 'sosyalist' de olunmaz. cia'nın yoksul ülkelerdeki kanlı darbelerdeki parmak izleri görmezlikten gelinerek batı türü demokrasi de savunulamaz.
bu gerçekleri sergilemek ne 'anti-komünizm'dir, ne de 'anti-Sovyetizm'.. Yalnızca yurtseverliktir. Yurtseverlik bilinci de öyle alınıp satılamaz; insanların vicdanlarında ve yüreklerinde oluşur.
ermeni ve kürt terörizmi, iki kanlı örgütü, PKK ve ASALA'yı bir araya getirmişken, bir Türk aydınının, Türk devrimcilerinin görevi, bu terörü destekleyen, dolaylı ya da dolaysız biçimde bu örgütlere arka çıkan bütün kişi ve kuruluşlara karşı açık savaşa girmektir. Bu hem insanlık, hem de yurttaşlık görevidir.
Terörün acısını ülke olarak biz biliriz, biz!..
Nice yürekli aydınımızı, nice yiğit sendika liderini, nice bıyığı terlememiş gencimizi, nice seçkin diplomatımızı, bu uğursuz teröre kurban veren bir ülkenin yazarı ve çizeri olarak görevimiz, teröre karşı demokrasi, insanlık ve uygarlık savaşı vermektir.
bir grup insan tarafından başarılarının bir türlü kabullenemediği gençlik örgütüdür. bu bir grup insan onları her başarılarından sonra daha çok karalamaya çalışır, ama azımsanmayacak kadar halkın desteğini almışlardır ve almaya da devam etmektedirler. kimileri gibi hayal dünyasında yaşamazlar; nerede ve nasıl davranacaklarını, hangi durumlarla karşılaşacaklarını iyi bilirler. hiçbir partiye ve başka bir örgüte de bağlı değildirler. onlar insanlara laf yetiştirmekten ziyade işlerine bakarlar, onun içindir ki çoğu grup sağda solda laf sallayıp somut olarak bakıldığında yerinde sayarken onlar hızla büyümekte ve daha çok insana ulaşmaktadırlar.
uğur mumcu'yu tanıyan, onun yazılarını okumuş olan insanlar ve atatürk'ün bursa nutku'nu bilenler onların kim olduklarını kolaylıkla anlayacaklardır.
ırkçı kürt; ırkçılık yapmayan, ülke değerlerine sahip çıkan ve atatürk'ün düşüncelerini benimseyen sosyaliste faşist,
ırkçı türk; ırkçılık yapmayan, ülke değerlerine sahip çıkan ve atatürk'ün düşüncelerini benimseyen sosyaliste moskofçu, hain der.
sürekli duyduğumuzdur, ne duyduysam onu söyledim eksici arkadaş.
bu kişi "sürekli pahalı yerlerde yemek yerken nasıl para veriyorsun?" diye sorduğumda soruma "ee aç mı kalalım yanee?" diye cevap vermiştir. algı meselesi mi, görgü meselesi mi, nedir bilemedim. onlar için blackberry veya iphone telefon ucuzdur, 10 liralık kitaplar ateş pahasıdır.
yalakalığın gerektirdiği söylemlerden biridir. günümüzde bu yalakalardan çok fazla olmakla birlikte yeni tip sosyal demokratlık adına teröristini de hırsızını da düzenbazını da iyi ilan ederler. onlar sayesinde iyiler kötü, kötüler iyi olur.
kardeşliğin tükenmesinin, kürt ırkçılarının çoğalmasına sebep olan yanlış bir söylemdir. vatanseverliğin bu sözlerle hiçbir ilgisi olmamaktadır. "bir pkk'lının, pkk sempatizanı birinin veya herhangi bir bölücü grubun türkiye'den çaldıkları" bu sözün söylenme amacıyla eşdeğer olarak daha doğru olabilirdi. yanlış söylemler, yanlış görüşler bizim tüm kardeşçe yaşamımızı çaldılar, senelerdir çalıyorlar. bölünmenin öncelikli koşulu buydu zaten. topraklarımızda kurulacak 2. israil olacak olan bir amerikan güdümlü kürt devleti'ni oluşturacak temel sözlerden biri budur, bu nedenle tüm vatanseverlerin bu sözlerden kaçınıp pkklı ile kürt ayrımını doğru yapmasını temenni ederim.
günümüzde moda olan; özgürlükçü, demokrat kelimelerine yeni birer taraflı açılımlarda bulunan absürt, primci insanların söylediği asılsız, insanları birbirine düşürmek isteyen, saçma sözlerden biridir. aslında bu sözler üzerinde yorum yapılmasına bile gerek yoktur. ne amaçlarla söylendiği bellidir.
"Devrim gibi demokrasi de dışalım malı değildir, ne ithal edilir ne de ihraç.. Devrim ve demokrasi, ancak o devrimi yapacak ve o demokrasiyi yaşatacak olan insanların kendi öz elleriyle oluşur. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür olarak "
Uğur Mumcu, 8 Ekim 1983
kendimi bildim bileli örnek aldığım, hayatımın her döneminde de örnek alacağım müthiş insandır.
60'lı yıllarda çıkmış, uğur mumcu'nun 4 Nisan 1984 tarihli "yönünü buldu..." başlıklı köşe yazısında bahsettiği yazarların çıkardığı dergidir. Aynı zamanda uğur mumcu gazeteciliğe yön dergisinde başladığını söylemektedir. Uğur mumcu'nun köşe yazısından şöyle bir kısmı direkt almak istiyorum:
"yön dergisinin ilk sayısı, 'aydınların ortak bildirisi' ile çıkmıştı. bildiri, 'ağırlık merkezi özel teşebbüs olan bir iktisadi sistemin, bugünkü yapısıyla türkiye'yi hızla ve sosyal adalet içinde çağdaş uygarlık seviyesine eriştirebileceğini sanmıyoruz. iktisat ilminin ve tarihin ışığında inanıyoruz ki, özel teşebbüse dayalı kalkınma yavaştır, ıstıraplıdır, israflıdır ve sosyal adaletle bağdaşması, azgelişmiş bir memlekette imkansızdır. böyle bir kalkınma, siyasi gücün geniş ölçüde iktisadi güce tâbi kılınması yüzünden demokratik de değildir.' görüşüne yer vermekteydi.
bildiri ile 'köy enstitüleriyle açılan yolu genişletmek... sendikaların kuvvetlendirilmesi, ağanın yerini teşkilatlanmış çiftçinin ve kooperatifin almasını sağlayacak şekilde toprak reformunun gerçekleştirilmesi' istenmekteydi."
yön bildirisinde ismi olanları da şöyle saymaktadır:
muammer aksoy, ihsan ada, tahir alangu, çetin altay, reha aybay, erdoğan alkin, orhan asena, sadun aren, türkkaya ataöv, doğan avcıoğlu, arslan başer kafaoğlu, alev coşkun, ömer sami coşar, mustafa ekmekçi, oktay ekşi, muzaffer erdost, turan güneş, ali gevgilili, abdi ipekçi, suphi karaman, hasan hüseyin korkmazgil, fethi naci, çetin özek, mahmut makal, bahri savcı, ilhan selçuk, turhan selçuk, ali ulvi, tahsin saraç, murat sarıca, mümtaz soysal, ilhami soysal, server tanilli, taner timur, engin tonguç, orhan tokatlı, osman nuri torun, cavit orhan tütengil, mükerrem hiç, erhan ışık, idris küçükömer, suphi karaman, gültan kazgan, attila ilhan, merih sezen, erdinç gönenç, mustafa özyürek...
günümüzde çok zor bulunan bir dergidir. bütün gezdiğim sahaflar bu derginin en son seneler önce bulunduğunu, artık da çok zor bir şekilde bulunacağını söylediler. fakat yapılan ufak çaplı aramalar sonucu tarabya'da bir sahafta bulunduğu, bu sahafın da rastlantısal bir şekilde taksim'de bir apartman dairesinde çalışan, başka bir dergiyi almaya gittiğim sahafla ortak olduğu öğrenilmiştir ve ondan, arkadaşımla belirlediğim sayılar alınmıştır. dergiler şu an arkadaşımdadır, ondan alınca elimde bulunan sayılar hakkında ufak çaplı bir bilgilendirme yapmak isterim.
fatih altaylı'nın yalakalığının kendi sözleriyle de kanıtlandığı tartışmadır. bu tartışmadan sonra akpli zihniyetler fatih altaylı'ya pek güzel sahip çıkmışlardır. yalakalık yapmak uğruna levent kırca'nın da dediği gibi silivri'deki gazetecilere sahip çıkmayan fatih altaylı'yla ilgili şuradaki videoyu izlemekte fayda var: http://www.odatv.com/n.ph...1200#.UPZ3TKF5JpY.twitter
pek sevilesi erkektir.
buluşmalara otobüsle gelen bu erkeğin kız arkadaşı da buluşmaya otobüsle gitmektedir büyük ihtimalle. sonra pahalı yerlerde oturmak yerine öğrenci bütçesine uygun ucuz bir yere gider otururlar. sokaklarda kafalarında bir yer belirlemeden öylesine dolaşırlar, kimi zaman da deniz kenarına giderler. onlar öyle mutludurlar. ceplerinde 5 kuruş para kalmadıysa -ki bunun verdiği ayrı bir mutluluk ve saçma bir cesaret vardır- içinde yetecek miktarda para olan akbilleri onlara yeter. onlar yeter ki mutlu olmayı bilsinler.
aileden dolayı küçüklükten beri sürekli gidilen okulun şahsımca çok istenilen ve en sonunda kavuşulan bölümüdür. bu sene yine örgün öğretimin tavan puanı ile ikinci öğretimin taban puanı arasında ciddi bir fark oluşmuş. bu durumun sebebi ise yine bilindiği üzere kontenjan fazlalığıdır. önümüzdeki senelerde ikinci öğretimin kaldırılacağına dair bir şey görmüştüm, ne kadar doğrudur bilemem.