başlığı açan zihniyet açısından değil de gerçekçi düşünüldüğünde bu duruma getirilebilecek bir kaç mantıklı açıklama vardır:
1. otobüs harbiden boştur ve sadece iki koltuk vardır.
2. "taş" kız sizi tanıyordur.
3. taş kız bundan bir zarar gelmez diye düşünmüş olabilir.
4. hırsız olabilir. *
5. 2-3 saniye sonra kızın kontörünün-şarjının olmadığı öğrenilecek telefon ödünç verilecek olabilir vs.
Eğer içinde ukte kalmışsa "gerçek anlamda tüm asgari maaşı" ile 922 kolon oynayarak 3 tutturması kesin olan insan. Eğer isterse 10.068.347.520 kolon (5.034.173.760TL'lik) oynayarak 6 bile tutturabilecek kişi. * Adamlar Çin Seddi'ne ödenek bulabilmek için boşuna loto düzenlememişler.
30 trilyonum olacak bunu vergi olarak verebilecek kadar fazlasını kazanacağım bi de üstüne üstlük o kadar vergi vereceğim ki 30 trilyon bunun indirimi olacak. * o değil bu ülkede asgari ücretle 4 kişilik aileleri geçindiren insanlar da var. ha bi de bu ikisinin ortalamasını alıp bilmem kaç bin $ kişi başına düşen milli gelirimiz var, böle yaptık böle ettik diyen bi zihniyet var da neyseeee...
sözde ikisi de birlikte olur tadından yenmez denilmek için açılmıştır başlık ancak genel zihniyeti yansıtması açısından üzücü sonuçlar doğurmuştur.
evet efendim hem atatürkçü hem dindar bal gibi olunur. en nihayetinde atatürkçülük devletin ve de milletin sıhhati açısından büyük önem taşırken, din ise bu devletin en fazla muzdarip olduğu günümüzdeki gibi "bunlar müslüman bunlara oy vereyim" zihniyetinin aracı olmayıp kişinin maneviyetını ve ruhani yönünü geliştirmesi için bir araç, kimileri içinse rahatlamanın ve mutlu olmanın amacıdır. tamamen alakasız iki şeydir.
ve evet soruyorsanız hem atatürkçü, hem laik, hem dindar, hem de komünistim.
her birinin mantıklı ve yararlı olduğu bir alan, bir konu vardır ve hepsinden yararlanmak gerekmektedir.
okuyanı da, ben her şeyi biliyorum havalarında gezeni de takım tutar gibi taraf tutmaktadır. ama bir allah ın kulu da çıkıp yahu bu memleketin başına ne geldiyse hep ideolojilerin körü körüne desteklenmesinden geldi, ne badireler atlattık salak mıyız biz hala bunun kavgasını yapıyoruz demiyor, diyemiyor. çünkü bu kişiler kendi ezikliklerini, yetersizliklerini ve güçsüzlüklerini ancak bu şekilde örtbas edebilmektedirler. ve evet bu eylemi gerçekleştirenler arasında okumuşu da var kara cahili de var. sözlük bünyesinde de ilgi toplamak adına bu tip hareketlerin bazen saldırı niteliğinde bazen de hakaret boyutunda gerçekleşmesi oldukça üzücü ve yıpratıcı bir durumdur.
+hey adamım burda lanet olasıca iki kablovar!
-lanet olsun!! lanet olasıca herif bütün şehri havaya uçuracak.
+ben buradayken değil dostum ben buradayken değil.
-kablolar ne renk lanet olsun!!!
+kablolar ne renk adamım ha hadi söyle ne renk!
-bak dostum üzgünüm ama lanet olsun renk körüyüm ben.
+lanet olsun lanet olsun, seni gidi lanet olasıca pislik bu iki kabloyla ne yapıyoruz burada lanet olsun!!!
-kırmızıyı kesmeliyiz dostum.
+hey hey hey! dur bir dakika bana daha az önce renk körü oluğunu söylemiştin seni sahtekar pislik!
-şimdi buradan yürüyerek evine mi gitmek istersin yoksa binlerce parçaya ayrılmak mı ha seni serseri pislik!!
+hey sakin ol dostum seni kızdırmak istemedim tamam ama burda bir de mavi bir kablo var onu ne yapmalıyız.
-ah kahrolası kablolar nefret ediyorum hepsinden lanet olsun lanet.
haklı olarak gümbür gümbür davul sesiyle uyanmak istemeyenlerle, ramazanın ruhunun korunmasından yana olan yazarlarımızdan sıkılan ve bu gerginliğe bir son vermek isteyen şahsımdan ülkeme hem ilginç hem de eğlenceli bir şekilde "madı fakı, madı fakı yeah!" diye uyanma fırsatı veren mükemmel düşünülmüş bir uygulama.
ekleme: e artık bunu da eksiliyorsak bizden geçmiş artık sözlük geçmiş, espri kaldıramayan bir grup radikal olup çıkmışız demektir. *
hiç unutmam 6 yaşındayım, koca lojmandaki tek arkadaşım ve kanlım benden bir yaş küçük gamzeye(elli defa dayak yemişimdir bu kızdan bi de) bisiklet kornalarından almışlardı. böle fiyakalı alengirli olanlarından hani bi sürü melodisi olanlardan ışıklı mışıklı. hemen bastım yaygarayı ben de istiyorum diye. annem bak oğlum yarın aybaşı yarın alalım diyor. ama yok bugün alınacak bugün! deli gibi ağlıyorum bağrıyorum. işte o gün o çok istediğim kornayı alabilme şansımı kendi ellerimle yok ettiğim gündür ve o gün bugündür her istediğime saldırmıyorum. istesem de sınırları zorlamıyorum benim için çok büyük ve anlamlı bir ders olmuştu o korna.
---
başlığa bakıp şu da söylenebilir çocuğun ne istediğne de bakar. eğer velet ferrari istiyorsa durum içinden çıkılamaz bir hal alır.
(normalde başlık "moskova ya doğrultulmuş silah şeklindeki odtü nün abd nin kıcında patlaması" olacaktı)
(bkz: başlıkta 45 karakter sınırlaması)
moskova ya dönük silah şeklinde tasarlanan, bir zamanlar abd desteğiyle kurulan üniversite olan orta doğu teknik üniversitesi nin tam bir abd ve kapitalizm karşıtı olması durumudur.
ilginçtir ki sanki tüm dizilerde söz birliği yapılmışçasına aynı hafta kadınların midesi bulanmaya başları dönmeye başlar, sonra aynı hafta soğum yaparlar. kanser olan kadınların saçı aynı hafta dökülür. beş parasız dul hanımların her daim başına musallat girişimci ruhlu küçük erkek kardeşleri vardır. gençler agresiftir. agalar her daim eğitimli ve karizmatiktir. tamamen yasal yollardan para kazanılmakta ve yaşanmaktadır ancak arada bir konuşan silahlar dizinin tadı tuzudur. herkesin bir holdingi, bir aile şirketi vardır ve inanır mısınız bu insanların hayatı bizimkilerden daha vahimdir. sefalet içinde yaşayanlar bile böle bir sitcom havasında yaşamaktadırlar her daim neşelidirler. en fazla iki sezon dayanmaktadırlar ve bırakın türkiyeyi gerçek insan profilinden uzak bir yapı vardır bu dizilerde.
haydar aliyev tarafından hediye edilmiş olan heykel, bcc ve g binası arasında kalan havuzun önünde bi el cepte oldukça artizz bir şekilde karşılar sizi. 7/24 bcc nin tepesindeki bir kamerayla gözlenmektedir. heykele yamuk yapan bir grup öğrencinin okuldan uzaklaştırıldığı yönünde rivayetler vardır.
bir yılbaşında bilkent ışıl ışıl süslenmiş ağaçlarla dolduğu bi vakit ihsana kırmızı tanga ya da noel baba kıyafeti giydirme fantazim vardı açıkladım artık bulurlar kesin.
-anladım yavrucum kendini pokemon sandın da atladın da hiç mi bilmiyorsun pikaçu zaten uçamaz. buradan pikaçu atlasa meftaaa be güzelim yapmayın böle... kalk hadi kalk şu ampulü yakmayı dene zibidi bi faydan dokunsun şu evin bütçesine.
bi de bakmışın o velet büyümüş, uludağa mod olmuş bu başlığa yazı yazanları pikaçu yapıyo. hadi hayırlısı...
risk için kullanılması gereken ifadedir efenim. her oyun 6 saat falan sürer (sürekli saldırı olmazsa). (zaman israfıdır) tüm diplomasi çalışmaları insanların ne kadar insanlıktan çıkabileceğini gösterir. bu oyun öle pis bi oyundur ki sayın ahali insanların en vahşi, en acımasız, en insafsız ve insanlık dışı yüzlerini görebilirsiniz. 5 yıllık arkadaşların bile birbirlerine düşman olmalarına neden olabilir.
oblivion için şiddetle kullanılması gereken ifadedir. zaman sınırlaması yoktur tam bir sosyal hayat canavarıdır. çünkü içindeki karakterlerle etkileşiminiz maksimuma ulaşırken gerçek hayattaki etkileşim sıfıra yakınsar.
futbol için mutlak suretle kullanılması gereken ifadedir. tribünlerde yaşanan olaylar, hakemlerin dahi dayak yemesi bu oyunun vehametini gözler önüne sermektedir. hele bi de bunun halı sahalarda arkadaşlar arası oynananları vardır ki bilimum yaralanmalar ve kavgalarla hayatı zindan ederler.
yök ü kurup bir dönem başkanlığını da yapmış olan, ülkemize bilkent ve hacettepe gibi iki tane üniversite kazandıran doğramacı nın devletten o kadar araziyi nasıl aldığına *, sonra bilkent 1-2-3 ün nasıl kurulduğuna*, sonra o real alışveriş merkeziydi sports international dı derken sürüp giden envai çeşit binanın nasıl kurulduğuna * dair sorularıma akıl-mantık çerçevesinde bir cevap bulamamam neticesinde vardığım sonuç. bilkent 3 te bir evi var ki resmen major house u da dikmiş adam. bi de 92 yaşında bırakmıyo da oynamayı.
hülya koçyiğitli çaykur reklamları bi de bi ara trt de reklamlardan önce böle filmin ortasında o garip müziğiyle dan diye çıkıp "bu çay içilmez mi?" diyordu ki yakalanmamak için elde kumanda tetikte beklediğim günler oldu.
James Churchward (bkz: Kayıp Kıta Mu) a göre yedi başlısı yaratıcının sembolü olarak Nagalar tarafından kullanılmış ve oradan tüm dünyada çok tehlikeli ve sevilmeyen bir hayvan olmasına rağmen tapınılan ve saygı gören sürüngen.