giresun türküsüdür. sözlerini de copy paste yapayım tam olsun.
çatlak altından çıktık da çıktık voltaya
acemi balıklar aman da gelmez oltaya
urum dilberini aldık da aldık ortaya
ateşlere yansın ah o zalım giresin
inip de çatlak altına dayıları göresin
elindedir elinde gaması var belinde
ben bir gıza vuruldum giresin'in içinde
çatlak altında sıralandı kayıklar
deniz dalgalandı suda oynar balıklar
rejinin katibi bizi de bizi ayıplar
ateşlere yansın ah o zalım giresin
inip de çatlak altına dayıları göresin
elindedir elinde gaması var belinde
ben bir gıza vuruldum giresin'in içinde.
uzun uzun çalan telefona uzandı eli.
-söyle yavru
dedi uzun zamandır kardeşini görememiş olmanın özlemiyle.
-abi dedem kaza yapmış duydunuz mu?
diye sordu küçük kardeş.
-ne kazası, ne zaman, nerde?
-bilmiyorum abi. osman aradı. ama o da bilmiyormuş tam olarak.
ne olduğunu öğrenip tekrar aramasını söyledi abi, kardeşine.
***
yeni taşınmıştı evine. memleketten anne-babası gelmişti ziyaretine, yaşadığı yeri görmek için. ev ana baba günü, kalabalık. delikanlının anne babasını görmek için diğer akrabaları da gelmişti.
annesi misafirlerin yanından gelip
-arayan kimdi?
diye sordu.
-hiç.
diye geçiştirdi. bir şey söylemek istemedi emin olmadan.
***
tekrar telefonun çaldığını gördüğünde eli gitmek bilmedi telefona.
-alo
-abi jandarmayı aradım. dereli yolunda kaza olmuş. dedemin yanında halamla kızlardan biri varmış. ama ölü var mı onu söylemiyorlar.
dedi.
bir an duraksadı telefonda "kız inşaallah şüheda değildir" diye geçirdi içinden. şüheda bir kuzenden daha yakındı ferit için, kendi kardeşlerinden bile.
"şüheda değildir" diye geçirdi tekrar içinden.
-adam akıllı öğren
dedi ferit ağlamaya yakın bir ses tonuyla.
***
içinde git gide artan bir sıkıntı vardı. zihnini kurcalayan "ya şühedaysa halamın yanındaki?" sorusundan kurtulmak istiyordu. şüheda farklıydı diğer kuzenlerinden. kız kardeşi yoktu. anne tarafında da baba tarafında da kız çocuk sayısının toplamı bir elin parmaklarını geçmezdi. halasının üç kızı vardı. vardı ama şüheda diğerlerinden farklıydı. şüheda doğduğu zamandan beri sürekli onunlaydı. ta ki iş için memleketinden ayrılıp istanbul'a gelene dek. ve şimdi içinde şüheda'nın korkusu vardı.
***
-alo
diyebildi, yutkunarak.
-abi dedemler yaylaya gitmişler dönüşte de aksu deresine uçmuş araba. dedem, halam şüheda üçü de ölmüş.
-şüheda
diyebildi. yutkunamadı. boğazında birşeyler düğüm olmuş, yutkunmasını engelliyordu.
***
annesini çağırdı odasına.
-ben nasıl söylicem bilmiyorum.
-lafı ağzında geveleme. ne söyleyeceksen söyle.
dedi annesi. ama hala nası söyleyeceğini bilmiyordu. duraksayarak konuşmasına devam etti.
- dedem kaza yapmış yayladan gelirken. arabada halamla şuheda da varmış. hepsi ölmüş. fuat söyledi.
demesiyle annesinin göz yaşları sel oldu aktı...
***
istanbul'dan giresun'a konvoy halinde geldi üç araba dolusu insan. cenaze evine geldiklerinde
-şüheda
diyebildi belli belirsiz.
son bir kez görmek istedi şehedasını, kardeşini. kefenin baş kısmını açtılar. öyle güzel bakıyordu ki şüheda abisine, gülümsüyordu sanki. sanra halası ve dedesini de gördü son kez.
***
cenaze namazları kılındı. önce dedesi toprağa verildi. ardından halası. mezara girdi. şühedayı kucakladı kara toparğın bağrına yatırdı. dokuz adet tahtayı dizip, çıktı mezardan. ilk toprağı kendi elleriyle attı kardeşinin üzerine. toprağa verme işlemi bitmiş, dualar okunuyordu.
çekilmiş bir kenara ağlıyordu, herkesten gizli. ilk kez hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. yakıştıramıyordu ona ölümü. on altısında bir kıza yakıştıramıyordu ölümü.
etrafına baktı mezarlıkta bir kendisi kalmıştı. kalkamıyordu yerinden, diz çökmekten bacakları uyuşmuştu. sırt üstü uzandı olduğu yere. cebinden sigara paketini çıkarıp bir dal sigara yaktı. öyle derin çekiyordu ki sigarasını neredeyse ilk nefeste bitcekti sigara. gözlerini gök yüzüne çevirip sigarasının dumanını üfledi...
tam o sırada gök yüzünde gördü şühedasını "abi ağlama" diyordu...
tanım: kazım koyuncunun hayde isimli şarkısının fenerbahçe-trabzonspor maçının bitiş düdüğünün ardından stat hoparlöründe çalınması ile başlayan olaylardır.
futbolu dünya genelinde cazip kılan özelliği, güçsüzün güçlüyü yenebileceği tek spor olmasından kaynaklanır. basketbol, voleybol, güreş, atletizm... hangisine bakarsanız bakın bu böyledir güçlü olan galip gelir. ama futbolda bu böyle değildir. bu da futbolun diğer spor branşları arasından sıyrılıp öne çıkmasını sağlayan temel nedenlerden biridir.
ve bu spor dalı üç ihtimallidir. yenersin, mağlup olursun ya da berabere kalırsın başka bir ihtimal daha yoktur. ve yenen yenilenle dalga geçer, şakalaşır, kızdırır. bundan daha normal birşey de yoktur. ve bu da sizin hakkınızdır, netice itibari ile kazanmışsınızdır.
peki ya müzik ve sevinme şekilleri? attığı gollerden sonra trübünlere koşanlar, yengeç dansı yapanlar, kramponlarının tozunu aldıranlar... bir sürü gol sevincine sahne oldu. maç sonlarında ise çalınan şarkılar bu sevince eşlik etti. öyle ki hangi şarkılar çalınmadı bu ülke de stat hoparlörlerinde. fincanı taştan oyarlar bile rahatlıkla çalındı. eleştirenler olduğunda yapılan savunmada bu şarkının trt repertuarında olduğu gösterildi. inanmayanlar araştırsın ali sami yende oynanan bir maç sonunda çalınmış ve bu açıklama gelmişti. maç sonu sevinçlerine halk oyunları da katılmıştır. ki bunun en güzel örneği trabzonsporlu futbolculardan gelmiştir oynadıkları kolbastı ile.
peki kazım koyuncu, karadeniz müziğinin efsane ismlerinden. kazım koyuncu'nun şarkılarını dinleyenleri karadenizli ya da karadenizli değil diye ayırmak mümkün müdür sorarım size. karadenizli olması, karadeniz müziği yapması sadece karadenizlilerin dinleyeceği anlamına gelmez. bunun en güzel örneği diyarbakırda verdiği koserdir. o konserde lazca söylediği şarkılara kürt kökenli binlerce vatandaşımız eşlik etmiş, büyük keyif alarak dinlemiştir bu büyük sanatçıyı. dolayısı ile trabzonspora gönül vermiş bir sanatçının şarkılarını karadenize dolayısı ile sadece trabzonspor ve trabzonlulara mal etmek ne derece doğrudur.
gel gelelim fenerbahçe trabzonspor maçında kazım koyuncu'nun hayde isimli şarkısının çalınması ve akabinde gelişen olaylara. bu tartışmanın fitilini ateşleyen trabzonspor başkanı sadri şener oldu.öyle bir açıklama yaptı ki ölmüş bir sanatçının şarkılarını stat hoparlörlerinde çalmanın hem trabzonspor'a hem hem de kazım koyuncu'ya hakaret etmek olduğunu belirtti. akabinde trabzonspor tarftarları bu açıklamayla fenerbahçe'ye saldırmaya başladı. oysa şener bu açıklamasıyla mağlubiyetin üzerini örtmek için kendince bir kılıf hazırlamıştı ve bu planı tuttu. kazım koyuncu'nun bu şarkısı av mevsimi filmiyle tekrar popüler olup her yerde çalınıp söylenmeye başlamıştır. trabzonspor ve trabzonspor taraftarları neden diğer yerlerde çalınan kazım koyuncu şarkılarına tepki koyma gereği duymamıştır da fenerbahçe-trabzonspor maçından sonra çalınmasına tepki gösterme gereği duymuşlardır? maçın ardında fincanı taştan oyarlar şarkısı çalınıp ta trabzonsporlular tepki gösterselerdi anlardım, daha makul gelirdi bu tepkileri. ama bu şarkıda ne trabzonspor camiasına ne de rahmetli kazım koyuncu'nun şahsına bir hakaret unsuru oluşmamıştır.
burdan bu vesile ile 25 haziran 2005 yılında aramızdan ayrılan kazım koyuncu'yu bir kez daha rahmetle anıyoruz.
önce başlığı düzeltelim. asıl başlık" 07 aralık 2011 galatasaray fenerbahçe derbisinin iptal edilmesini istemenin nedenleri" olacaktı.
şimdi tanıma gelelim. trabzonsporun aynı gün şampiyonlar liginde lille maçı olduğunu o gün ülke olarak trabzonsporu desteklemek gerektiğine inananların ve bunu destekleyen bazı spor yazarlarının ortak düşüncesidir.
bu durumda;
*spor yazarları her iki maçı da izlemek istedikleri için mi bu düşünceyi savunmaktadırlar?
*bu ülkede en fazla taraftarı olan iki takım fenerbahçe ve galatasaray olduğuna göre halkın büyük bir çoğunluğunun bu derbi maçın iptalini istemeyeceyi aşikar değil midir?
*fransada oynanacak lille-trabzonspor maçını tv başında izleycek olanların trabzona ne faydası olacaktır?
*lille ts maçını tv de izleyecek olanlar gs-fb maçını iptalini istemesinin altında trabzonluların peşpeşe iki maçı izlediğinde bu maçların idrakı konusunda sorun yaşayacak olmaları mı yatmakta?
*galatasaray-fenerbahçe maçı dünyanın sayılı derbilerinden biriyken trabzonlulardan başka kim takar lille-trabzon maçını? hatta maçlar aynı saatte başlasa lille trabzon maçını sadece trabzon ilinde yaşayanlardan başkası izlemez.
05 kasım 2011 tarihli star gazetesinde il il bayram namazı veren star gazetesinin giresunu il yerine koymamasıdır. zira namaz saatlerini verildiği iller içinde giresuna yer verilmemiştir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/194115/+
giresun yöresine ait bir tatlıdır.
tarifini veriyorum not alın: kokulu siyah üzümün pekmezinden yapılır. ateşte,pekmezi unla karıştırıp puding kıvamına gelene kadar karıştırılır. puding kıvamını aldıktan sonra kaselere koyulup soğutulur. sonrasında sütle beraber afiyetle yenir.
akşam akşam canım çekti ya. nerden bulcam şimdi bilmiyorum ama harbiden canım çok çekti.
bu akşamki gaziantep deplasmanından da galibiyetle dönen fenerbahçedir. üst üste aldığı 10 galibiyetle deplasmanda en fazla galibiyet alan takımdır. ve biz daha iyisini yapana kadar şimdilik 10 maçla sınırlıdır.
adersinden de görüldüğü üzere üstelik neymiş hemde halkın oruç tuttuğu ramazan ve aşure ayında daha fazla giriş yapmışlar bu porno siteleri.atanmaz arlanmazlar bile. **tövbe tövbe
erman toroğlu nu hürriyet gazetesinden kovdurmak için facebook ta örgütlenen grup. 7 binden fazla üyesi var. benimde destek verdiğim gruptur. sadece erman değil gazete yazarlığından (spor,siyaset hangi konuda yazdığı önemli değil) çok şaklabanlık yapanlar temizlenmeli...
asıl başlık :" ne kupaymış be! federasyon beşiktaşın türkiye kupasını iade ettiğini iddia ederken beşiktaş kupayı iade etmemiş" olacaktı.
evet sevgili sözlükçüler hatırlayacağınız gibi fenerbahçenin şampiyonlar liginden zorla men edilmesinin ardından tff nin " beşiktaşın kupayı iade etmesi iyi niyet olarak algılandı" demişti. ve bu güne kadar da tüm türkiye beşiktaşın kupayı iade etti diye biliyorduk. ta ki metin keçeli nin kupa bizde isterse federasyona 5 dakikada götürüz demesiyle beşiktaşın kupayı iade etmediği ortaya çıkmış oldu. http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18601725.asp
lütfen, şimdi yazacaklarımı kimse beşiktaşı ispiyonlamak olarak algılamasın. bak tff, uefa artık ikinizde kimin federasyonıu iseniz sizin iyi niyet diye değerlendirdiğiniz iade edidilen kupa beşiktaşını müzesinde durmakta. ee n'oldu sizin iyi niyete? ilahi adalet bu olsa gerek. söylediklerinizin gerçek olmadığı teker teker nasıl çıkmakta ortaya.
bunları yazarken niyetim, beşiktaş kupayı iade etmemiş o niye avrupa kupalarına gidiyorda biz gitmiyoruz değil demek istediğim; bak bi tarafta antronörü, yöneticisi vs diğer tarafta başkanı, yöneticisi vs. şikeden tutuklanmış takım diğer tarafta meclis lobisi enfazla olan (bkz: mecliste trabzon kökenli vekiller), şampiyonlar ligine haksız yere katıldığı günün sabahında başkanının yurt dışı yasağı kalkan trabzonspor. bunlardan eğer biri bile avrupada mücadele hakkı varsa diğgerlerinin de olmalı.
şike var ya da yok olayına girmeden (varsa yapan cezasını sonuna kadar çeksin o ayrı) sadece bekleyin efendim yargı kararını versin. hatırlarsanız şike olayının başında çok şey söylendi. emenikenin para sayarken videosu var diye, savcı son 5 maçın sonucunu biliyoruz dedi diye. ama ne oldu iddaların ortaya çıkan büyük kısmı yalanladı.
o halde bu takımlarımızın suçu kesinleşmeden neden peşin yargıyla fenerbahçe tukaka diğerleri temiz. o yüzden bekleyin yargı kararını versin suçlu yada suçsuz ortaya çıksın. ve federasyon kimin federasyonuysa artık, sen neden sahip çıkamazssın takımına. madem kendi ellerinle uefanın sözüne feda edeceksin şampiyonlar ligine göndermeyeceksin o zaman neden kendi ligin olan süper lig de mücadele ettirirsin fenerbahçeyi düşürsene bank asya ya...
bir fenerbahçeliama ondan da önce bir futbolsever olarak yaptığın eyyamı hazmedemiyorum. bu ikiyüzlülüğün nedeni nedir? uefasıfır tolerans istiyor diyorsun eyvallah kabul. peki o zaman uefa'ya trabzonspor neden fenerbahçenin yerine şampiyonlar ligine gidiyor onlarda tıpkı fenerbahçe gibi şike soruşturmasının içinde yer alıyor dedin mi? ya da uefa ' mücadele eden ve gruplara kalan beşiktaş ta bu soruşturmanın içinde dedin mi? uefa'ya daha önce milan'ın italyada ki şike kapsamında suçlu bulunup lige eksi puanla başladığı sezon şampiyonlar ligi şampiyonu olduğunu, yine porto'nun şikeden suçlu olduğu halde şampiyonlar liginme katıldığını söyledin mi? söyleyebildin mi? ben cevap vereyim tüm bu soruların cevabı hayır. o zaman sen, senin etik kurulunun şikeye dair kanıt oluşturmamış diyen hukukçularına inanmayıp neden uefanın bir sözüyle fenerbahçenin şike yaptığına kanaat getirip şampiyonlar ligine göndermedin. ve madem uefa'nın fenerbahçenin şike yaptı demesi senin için yeterliydi o zaman neden bir alt lig olan bank asya 1. lige göndermedin? bu ne yaman çelişki, ne yaman aymazlıktır?
şampiyonlar ligine gitmesi gereken fenerbahçeyi şikeye karışmaktan ötürü göndermeyip yine şike kapsamında soruşturma içinde olan trabzonsporu göndermesi olayıdır.
kendini savunurken de bunu eufa istedi sıfır tolerans istiyorlar diyebiliyor. o zaman sen trabzonspor ve beşiktaşında ismi bu soruşturma kapsamında var diyemedin mi diye sormazlar mı sana?
bu nedenledir ki tff türkiye futbol federasyonu olan isminin açılımını tff (trabzon futbol federasyonu) olarak değiştirmelidir.
başlıktaki karakter sınırlaması ile başlık kısa kalmıştır. aslında şöyledir: fenerbahçenin süper ligden düşürülmemesi halinde 2011-2012 futbol sezonunda fenerbahçenin ligi protesto şekli.
olması gerekendir. neticede tff (trabzon futbol federasyonu) fenerbahçeyi şampiyonlar liginden şike yaptığı gerekçesiyle men edip süper ligde fenerbahçe sayesinde diğer kulüplerin gelirleri düşmesin diye tutmaya çalışmaktadır. dolayısıyla olması gerekendir. mesala ilk maç olan orduspor maçında santrayla beraber fenerbahçe aldığı her topu kendi kalesine gol olarak göndermelidir. skor varsın orduspor lehine 100-0 olsun. maksat tff yi protesto etmek değil mi zaten. bir fenerbahçeli olarak gönülden destekleyeceğim eylemdir.
bizi ligden düşürmek için şikeyi itiraf et diyen tff ye itirafın babasını yapar ve derim ki :" evet biz fener bahçe olarak şike yaptık. 2010-2011 sezonunun 2. yarsında oynadığımız trabzon, beşiktaş ve galatasaray maçlarını satın aldık. 29 senedir alamadığımız türkiye kupasındaki maçları sattık. " der işin içinden çıkardım. varsın onlar aklamak için uğraşsın kendini. ben niye uğraşayım ki. sonra hep beraber bank asyada oynardık elele.
tff nin fenerbahçeyi avrupa kupalarından men etmesi olayıdır. avrupadan men ediyorsan o zaman süper lig de de oynatma fenerbahçe yi. söylenecek çok söz var söyleyemiyorum kendimi zor tutuyorum. be federasyon avrupada oynayamayacaksak niye süper ligde tutuyorsunuz bizi. tamam susuyorum. yoksa ağzım gerçekten çok bozulacak...
12 ağustos 2011 tarihli ulusal basında yer alan haberdir. haberin kaynağında ise taraf gazetesi bulunmakta. 30 nisan 2011 tarihinde aziz yıldırım'ın futbol federasyounu başkanlık koordinatörü mümtaz karakaya ile yaptığı telefon görüşmesi de kayıtlara. o görüşmede aziz yıldırım :"başbakanla görüştüm. 'bana kimi istiyorsun?' diye sordu.benim istemediğim adam başkan olamaz." işte bu sözler polis tutanağına girdi.
hadi bakalım savcı berk çağır başbakanı da sor bakalım aziz yıldırımla konuşup böyle bi söz söylemiş mi? hatta başbakanı da gözaltına al malum dışardayken bir talimatla delilleri kaybedebilir. ama yemez değil mi? sen onu ifadeye bile çağıramazsın. ne de olsa onların maaşlı memurusunuz.
peşin edit: bu şike olayının gerçek olmadığını cümle alem gördü.
- kocadın sen abi ya
- hade len daha gencim ben.
- ne genci abi ya? kıçının kılları ağarmış hala gencim diyosun.
- ... (iç ses: gerçekten yaşlanıyor muyum?
- noldu sustun abi. kulaklarında mı duymaz oldu_
- lan bas git akşam akşam attırma tepemin tasını.
ösym nin 29 mayısta yaptığı yurtdışı yükseköğretim diplomaları denkliği için seviye tespit sınavının tıp doktorluğu 2. aşama kitapçığındaki 100 sorudan 75 inin geçen seneki sınavla aynı olduğunun ortaya çıkmasıyla patlak veren skandaldır. *****
profesyonel model ve manken, defile, oyuncu, casting, ekspozisyon, katalog, prova mankeni, fuar, kongre, stand, karşılama hostesi hizmeti veren bir cast ajansı. sade ve güzel bir sitedir ayrıca gayet başaralı işlerede imza atmışlar.
güzel ülkemin hemen her ilinde bulunan enteresan isimlere sahip spor kuluplerinin isimleridir.
solfaspor, üçbaşspor, onbirateşspor, kutlu düğünspor, şarampolspor, uyanspor, bıyıklıspor, cincinspor, sineklerspor, vicdaniyespor, tuzakçıspor, fidyekızıkspor, gerdekhisarspor, tekebaşıspor bunlardan bazılarıdır.*