Aralarında çok güzel bir uyum vardır. Patlamaya hazır bir doğaları olmasına rağmen, kavgaları kısa sürer. Yay kadını için doğru eş, güvenilir ve dürüst olmalı, karmaşık olmamalıdır.Koç, kalbindekileri dışa kolayca vurur ve eğer aşkını ilan etmişse gerçekten öyle düşünüyordur.ilişkinin yönünü Koç belirleyecek, en önemli kararları kendisi verecektir. "Kime sonsuza kadar bağlanacağını önceden iyice düşün" onun parolasıdır ve ysy kadınları da bu şartlar altın da onunla ilişkiye girerler. Çünkü Koç sadece bir kadına bağlanmak ve ona lütuflarda bulunmak için yaratılmamıştır, bir flört diğerini takip eder. Buna karşın Yay kadını hiçbir zaman ateşle oynamaz ve kıskançlığını çok zor gizleyebilir. Diğer yandan nasıl bir ilişki istediği konusun da onu aydınlatmak ve aşk sanatı hakkındaki fikirlerini ona benimsetmek kadına kalmıştır. Koç, özgürlükçü bir kadının yanında hiç de sinirli değildir. Evlendikten sonra eşinin çalışmaya devam etmesini ve ev idaresinde ona yardımda bulunmayı, isteksizce karşılamaz. Ancak zarar görmemesi şartıyla buna izin verir. Çünkü bu yönden Koç erkeği tutucu bir zihniyete sahiptir.Yay kadını ve Koç erkeği ideal bir ebeveyndirler, çocuklarını mutlu ve azimli insanlar olarak yetiştirirler diye bilinirler.
Antalya'nın Kemer ilçesi'ndeki beş yıldızlı bir otelde tatil yapan Rus turist 31 yaşındaki Kiril Rakov'a arkadaşlık etmek istediği Rus kızlar yüz vermedi. Sabaha kadar içen Rakov, zilzurna sarhoş olup çırılçıplak kızların kapısına dayandı. Kapı yine açılmayınca çılgınca dans etmeye başlayan Rakov, ara boşluk korkuluklarında dengesini kaybedip aşağı çakılarak can verdi.
deryalı günler programında denk geldiğim dikkat çekici, hanımların dikkatle okuması gereken yazıdır.
Kocaların çoğu pişirilme sürecinde yanlış işlem gördüklerinden yumuşaklıklarını ve iyi niteliklerini kaybederek bozulurlar.
Gerçek odur ki bazı kadınlar onları sıcak suda haşlayarak, bazıları ilgisizlikleri ile dondurarak, bazıları da basıp, ezip turşusunu kurarak ve yine kimileri savurganca harcayarak bozulmalarına neden olurlar.
Özenilerek hazırlanan her kocanın iyi ve yumuşak olacağı söylenemez. Ancak iyi pişirilenin gerçekten tadına doyum olmaz.
Koca seçiminde ne lüferin alımındaki gümüş pırıltısı, ne barbunyanın altın yaldız görünümü geçerlidir.
Bunun için çarşı pazar dolaşmaya da gerek yoktur. Genellikle en iyileri kapınızın önüne gelenlerdir. Beğeninin kişisel olduğunu düşünerek koca seçimini yalnızca kendiniz yapınız. Kendiniz sabırla pişiremeyeceksenizalmaktan vazgeçiniz.
Kocayı pişirmek için en iyisi porselen bir kap ise de, elinizde toprak çanaktan başkası yoksa özenle kullanıldığında aynı işi görebilir. Kocalar da karides ve istakoz gibi canlı canlı pişirilirler. Bazen pişerken tencerenin dışına taşıp yanabilir ya da kenarları sertleşerek kabuk tutabilirler. Onları tencerelerinde tutmak için " görev duygusu" adlı zayıf iplikten çok "huzur" adlı sağlam sicimle sıkı sıkıya bağlamalıdır.
Sevgi sıcaklık ve neşeden oluşan sürekli bir ateş yakılır. Kişiliğine uygun bir ısıya ayarlanarak ateşe oturtulur.
Köpürerek taşması halinde kaygılanmamalıdır.Pek çoğu iyice pişinceye kadar sık sık köpürebilir.
Özellikle sirke ve karabiber yerine tatlıcıların öpücük adı altında sattıkları şekerden biraz konulabilinir. Tadına bakarken, hoşgörü, iyimserlik ve neşe benzeri baharattan birer tutam katmanız önerilir. Ancak bunlar diğer baharat gibi azar azar ve dikkatlice kullanılmalıdır. Yumuşaklığını kontrol ederken sertleşmesinden kaçınılmalıdır. Fazla yayılmasını ve kabın dibine oturarak işe yaramaz hale gelmesini önlemek için arada bir hafifçe karıştırılmalıdır. Kıvama geldiğini anlamamak olanaksızdır.
Böyle pişirildiği zaman size çok uygun ve sindirilmesi kolay olacaktır. Dikkatsizlik nedeniyle ev ateşini soğutmazsanız, bozulmadan istediğiniz süre dayanır. Bu yolda hazırlanmış koca mutlu bir ömür boyunca tadını korur.
herkesin ticaret mantığıyla birbirine yaklaştığı sadece alış-veriş üzerine kurulu olan, eski zamanlara özlem duyup ah'lar çekilse de herkesin "ticarete" devam ettiği, çıkarı olmadan kimsenin kimseye zırnık koklatmadığı aşağılık dünya.
Taze sardalye veya kolyoz balığı, temizlenerek, bir sıra kaya tuzu, bir sıra balık gelecek şekilde bir kaba dizilerek hazırlanan ,tuz da pişen balıkların bir ay içinde yenmeye hazır hale gelmesi ile servise hazır hale gelen ama servis edilmeden önce son işlem olan bir gün önceden sirkeye yatırılmaları işleminden sonra afiyetle yenilen sofraların aranılan soğuk mezesidir.
1889 Yılında kurulmuş Doğu Anadolu Bölgesinin en eski okullarndan biri,1889 yılında Erzurum idadisi adıyla kurulmuş,1913 yılında Erzurum Sultanisi ,1922 yılında da Erzurum Lisesi adını alan kurtuluş savaşına ve cumhuriyetin kuruluşuna büyük katkıları olan daha sonra atatürk tarafından okulan atanan öğretmenleriyle de dikkat çeken;
(bkz: Cevat DURSUNOĞLU)
(bkz: Ahmet Hamdi TANPINAR)
(bkz: Ziyaaddin Fahri FINDIKOĞLU)
(bkz: Sıtkı DURSUNOĞLU)
(bkz: Ahmet SOMUNOĞLU) okuldur.
marmara üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan bir sitedir. site ve sohbet pek iç açıcı olmasa da ilgilenenler olabilir. işte adres; http://www.marmarakahvesi.com/
istanbul şehir tiyatrolarında sergilenen bir oyun. konusu;
Bireyin yalnızlığını, çıkarları doğrultusunda arsızca kullanmaya çalışan aç kurtlara rağmen "Yaşamak güzeldir" temasını anlatan oyun, klarnet çalmak tutkusuyla hayal dünyasında yaşayan işsiz Hıdır Bahtıkara ve çevresinde gelişen olayları trajikomik öyküsüyle anlatıyor.
Bireyi, bu dünyada ölüm düşüncesinden başka hiçbir şeyin korkutamayacağını savunan oyun, yaşamanın hiçbir sorun yüzünden, ölümle pazarlık konusu edilemeyeceğini trajikomik olaylarla anlatıyor. Klarnet çalma tutkusuyla hayal dünyasında yaşayan işsiz Hıdır'ın, intihar etme zaafından yararlanan komşusu Lütfü, kendilerini temsilci sanan farklı düşüncedeki insanlara Hıdır'ı pazarlamaya kalkar.
Hıdır Bahtıkara işsizdir. Herkesten gizlediği, becermesi mucize olan klarnet çalma tutku vardır. Karısıyla arasında geçen küçük bir tartışma, Hıdır'ın kendini öldüreceği abartmasıyla büyür. Apartman komşuları Lütfü, Hıdır'ın kendini öldürme düşüncesini pazarlamak için harekete geçer.
Adam yerine konulan, para verilen Hıdır, sonucunu hesap etmeden, kendini öldürmeye kararlı, Lütfü'nün ofisine gider. Ofiste buluşma sonrası Lütfü'nün başkalarına da Hıdır'ı pazarladığı ortaya çıkar. Kendilerini temsilci sanan farklı düşüncedeki insanlar, Hıdır'ı paylaşamaz hale gelir. Ofiste içkili kutlama yapılır. Ölmek istemenin sınırında durumun ciddiyetini fark eden Hıdır intihar etmekten vazgeçer. Aldığı alkolün etkisiyle bir parkta sızar.
Ertesi gün eve gelenler Hıdır'ı bulamazlar. Hıdır, eve iki adam tarafından getirilir. Eve getirilen tabutun içine ölü taklidi yaparak uzanır. Durum fark edilince yalvararak her şeye rağmen yaşamak istediğini söyler. Ölmekten vazgeçme düşüncesi tepkiyle karşılanır. Hıdır, bu dünyada ölüm düşüncesinden başka hiçbir şeyin korkutamayacağını savunur. Diğerleri onu korkaklıkla suçlarlar. Oysa her şey bir 'düş'tür.
Eğitimi
istanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü
Diğer
12 yıl Kenter Tiyatrosu'nda çalıştı. 11 yıldır da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda çalışmakta.
Yolculuk 2005
Kısmet Ferdane 2005
Körfez Ateşi 2005
Ödünç Hayat Melek 2005
Canım Benim Nebahat 2004
Çemberimde Gül Oya Suna 2004
Aşk Olsun Hediye 2003
Yaz Gülü Gülbahar 2002
Nasıl Evde Kaldım Yelda 2001
Şaşı Felek Çıkmazı Nuran 2000
Aile Bağları Sevim 1999
Ayrılsak da Beraberiz Hurinur 1999
Süper Baba Yakut 1993
Tersine Dünya 1993
Aile Bağları Sevim 1991
ibrahim Tatlıses, 18 yıl sonra Sinan Çetin'in yöneteceği 'Robinson Crusoe&Cuma' filmiyle sinemaya dönüyor. Leman dergisinin ünlü çizgisi senaryo için ilham verdi.
Uzun saçlı ve sakallı ibo
Ünlü yönetmen Sinan Çetin son yılların sinema bombasını patlatmaya hazırlanıyor. Çetin, karikatürist Gürcan Yurt'un, 'Robinson Crusoe&Cuma' çizgi dizisini filme çekecek. Filmde ıssız bir adada hayatta kalma mücadelesi veren Robinson'u, 18 yıl sonra bu projeyle sinemaya dönecek olan ünlü sanatçı ibrahim Tatlıses canlandıracak. Robinson'un yamyamların elinde kurtardığı 'Cuma'yı ise Şafak Sezer oynayacak. Tatlıses uzun saç ve sakalla Robinson'a benzetilecek, Sezer de makyajla siyahi yerli 'Cuma' kılığına sokulacak...
Gişe rekoru kırmaya aday
Senaryosunu Gürcan Yurt'un yazdığı filmde Tatlıses'in canlandıracağı Robinson bir ingiliz gibi, Sezer'in oynadığı Cuma ise Türk gibi düşünecek. Filmin kitaptan tek farkı, diyaloglarda küfürün daha az yer alacak olması. Sinan Çetin, bu filmin Türkiye'deki bütün gişe rekorlarını alt üst edeceğini düşünüyor. ingiliz yazar Daniel Defoe'nun yazdığı 'Robinson Crusoe'da ıssız bir adaya düşen modern bir adamın hayatta kalma mücadelesi anlatılıyor.
Denizli yöresinden bir türküdür ayrıca kanal d de yayınlanan kırık kanatlar adlı dizide de sık sık kullanılmaktadır.
Derbent deresine duman bürüdü
Yedi devesiyle Musam yürüdü
Musamın ciğeri mos mor oldu çürüdü
Derbent dereleri dar geldi bana
Vadesiz ölümler zor geldi bana
Derbent deresine çıvgınlar esti
Elimi kolumu poyrazlar kesti
Feleğin bizlere neyimiş kastı
Derbent dereleri dar geldi bize
Vadesiz ölümler zor geldi bize
Derbent deresinden biz de geçelim
Sılaya varmaya yollar açalım
Deve kirasından biz vaz geçelim
Yıkıldı develerim kaldıramadım
Tutuldu dillerim söyleyemedim
Derbent deresinde üç yiğit buydu
Musamın gözünü kargalar oydu
Musamın öldüğünü anası duydu
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün pesereyime duda bağlasın
Derbent deresinde bir bölük koyun
Musamın elbisesini hamamda soyun
Musamın öldüğünü yolcuya sorun
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Ötkün tülülerimi duda bağlasın
Devrent'e varmaya mecal kalmadı
Yoldan geçen atlılar bizi almadı
Dünyanın malında gözüm kalmadı
Yatırdım devemi kaldıramadım
Tecellim böyleymiş ben bilemedim
Evimizin önünde bir dönüm avlı
Avlının içinde kır atım bağlı
Musamı sorarsan bir evin oğlu
Yanmadık mı kaldı bu yiğitlere
Cennet mekan olsun bu şehitlere
Arkamı dayadım sarı kayaya
Yükümü yüklettim tülü mayaya
Canımı değiştim kayma paraya
Ağlasın ağlasın anam ağlasın
Tülü besireğimi duda bağlasın
Derbent deresinde develer katar
Musamın ölüsü çaylarda yatar
Kulanın yolcusu gel bizi kurtar
Derbent dereleri dar geldi bize
Vadesiz ölümler zor geldi bize
Devrent deresinde kar gene bastı
Sağımdan solumdan tufanlar esti
Sılada kavuklum umudu kesti
Devrent dereleri dar geldi bana
Ecelsiz ölümler zor geldi bana
Devrent çayları da arpayla doldu
Musamın gözünü sansarlar oydu
Elim üşüdü de bedenim buydu
Devrent dereleri dar geldi bana
Ecelsiz ölümler zor geldi bana
Değirmenin bendine yükümü yıktım
Kaldırdım kafamı havaya baktım
Ben bu tatlı canı ucuza sattım
Kudretten karadır Musamın kaşı
Her daim böyledir feleğin işi
Devrent deresinde kar bulamadım
Yıkıldı devemi kaldıramadım
Kalmışım ben tufanda kurtulamadım
Devrent dereleri dar geldi bana
Ecelsiz ölümler zor geldi bana
-Ülkemizde 1996 yılından beri uygulanmaktadır.
-KAEEP, 0-4 yaş arasındaki gelişimsel geriliği olan çocuklar ve ailelerinin gereksinimlerini karşılamayı amaçlayan, eve dayalı olarak yürütülen bir erken eğitim programıdır.
-Gelişimsel geriliği olan ya da bu riski taşıyan çocukların toplumsal yaşama olabildiğince bağımsız ya da en az bağımlı şekilde katılmalarını sağlamayı,
Ailelerin uygun ortamlar hazırlayarak
çocuklarının gelişimini desteklemeleri,
öğretme becerilerini kazanmaları,
çocuklarındaki gelişmeleri değerlendirmeleri,
değerlendirme sonuçlarına göre bireysel eğitim programı hazırlamaları,
Gerektiğinde bireysel eğitim programında uyarlamalar yapmaları amaçlanır.
-KAEEP:Avustralya’da geliştirildi
Zihinsel Engellilere Destek Derneği (ZEDD) programın telif hakkını almıştır.
ZEDD programın Türkiye’de yürütülmesi amacıyla Ankara, Gazi, Anadolu ve istanbul Üniversiteleri ile protokol yapmıştır.
-Gelişimsel gerilik tanısı alan ve gelişim geriliği riski taşıyan çocuklar ile bu çocukların anne ve babaları katılmıştır.
Bu çocuklar çeşitli üniversite ve devlet hastanelerinin çocuk nörolojisi, sosyal pediatri, genetik ve ilgili diğer bölümleri tarafından gönderilmişlerdir.
Erken çocukluk özel eğitim programları gelişimsel geriliği olan çocuklar ve aileleri için çok yararlı programlarıdır ve yaygınlaştırılmalıdır.
X ışınlarının bulmasından dolayı kıskanç diğer bilimadamları tarafından çeşitli saldırılara uğramasının yanı sıra kendisine sayısız ödül verildi. 1901 yılında tamamladığı bu araştırmaları sonucu aynı yılın fizik dalında Nobel Bilim ödüllüne layık görüldü. Ödülün tüm gelirini Würzburg Üniversitesi'ne bağışladı. Tüm insanlığın özgürce kullanabilmesi için x ışını olayının patent altına alınmasını reddetti.
1938 nobel fizik ödülü sahibi;
Nötron ışınlamasıyla oluşturulan yeni radyoaktif elementlerin varlığını gösterdiği ve yine bu konuyla ilgili olarak, yavaş nötronlar aracılığıyla başlatılan nükleer tepkimeleri buluşu için"
1947 yılında;
Frank Willard Libby, kazıbilimciler, insanbilimciler ve yerbilimciler için çok değerli olan radyoaktif karbonla (karbon-14) tarihleme yöntemini geliştirdi.
Google Book Search isimli dijital kitap arama hizmeti ile artık kitaplar kullanıcılar tarafından ücretsiz bir şekilde indirilebilerek kağıda basılabilecek. Hizmet dahilinde indirilebilen elektronik kitaplar kopya hakkı sona eren kitaplardan oluşuyor ve sadece kişisel kullanım için kullanılabiliyor.