dünya gücü olan ülkelerin vatandaşları dahil, herkesin içerisinde yaşamak isteyeceği, şu sıralar refah point kasmak ile meşgul olan, iskandinav yarımadası'nda bulunan bir kuzey avrupa ülkesi.
bu ülkede 3 büyük istanbul kulübünden (galatasaray, fenerbahçe ve beşiktaş) hiçbirinin taraftarı, yöneticisi, futbolcusu, veya takımda görev yapan herhangi biri çıkıp da "biz tarihimizde hiç şike yapmadık" diye bir cümle kuramaz.
türkiye ligi'nde veya türkiye kupası'nda, sesi çıkamayan anadolu takımlarına karşı, takımlar kritik noktadaysa şike yapmıştır. bazılarının şike yaptığı yakalanmışken, bazıları ise göze takılmadan yoluna devam etmiştir.
çocukluğum boyunca, batı rpg oyunları yerine japon rpg'lerini tercih etmiş olan benim için gayet zevkli bir oyun türüdür.
japon rpg'lerinin çoğu batıya ulaşamıyor ve dünyanın diğer bölgelerindeki oyuncular bu oyunlardan mahrum kalıyorlar.
örneğin ps3 ve ps4'lerde bulunan, ps oyun konsolunuza içerik satın alıp, dijital olarak indirebileceğiniz ps store'da türkiye hesabı açarsanız bu oyunlara sahip olamazsınız. ancak hong kong, japonya hesapları açarsanız bu rpg'lere göz atıp satın alabilirsiniz.
serinin 1. oyununa göre her yönü ile daha zayıf bulduğum oyun. bu düşünce muhtemelen mafia 1'in ilk çıktığı zamanlar o zamanlar sahip olduğum bilgisayarın oyunu kaldırdığını ve oynayabileceğimi öğrendiğim zamanki mutluluğum ve mafia 1'e başladığım andan itibaren tamamen oyun hakkında iyi düşünmeye kendimi zorladığımdan kaynaklanıyor.
ancak mafia 2'nin müziklerine laf edemem. the last of us gibi, beyond two souls gibi oyunlardaki zaten duygusal olan sahneye bir de arkaya etkileyici bir müzik koyunca insanın tüyleri diken diken oluyor, mafia 2'de de bu uygulanmış.
karşı cins ile yarışabilecek düzeyde olan memeler, kemikli bir burun ve kabalık kavramına girebilecek her türlü hal ve hareket, bana kalırsa erkeği itici kılar.