çoğu tespiti, okunduktan sonra "ah lan dilimin ucundaydı vallahi bak uygun kelimeleri bulamıyordum da bu kız söyleyivermiş" şeklinde bir tepki yaratıyor. bravo vallahi efenim.
kobe bryant riband alınca bile "kobeeeeeeeeeeeeeeeeee" diye bağıran gereksiz kişi. bir kaç saat önce "pau pau pau pauuu pauuu pppaaauu" diyişiyle validesine iyi sövdürtmüştür.
"tüm dünya takımları katılsın dünya kupasına diye yeni zelanda gibi rankinglerde ilk 75'de bile olmayan takımları alırsanız dünya kupasına böyle olur bilader" dememi sağlamış maç.
o değil de asıl korkum, gerzek afrikalılar yüzünden bu borunun avrupa'da da ünlü olup kullanılması. fakat uefa gibi elit bir federasyonun buna izin vereceğini hiç sanmıyorum, hele de vuvuzelayı şikayet eden tüm futbolcuların avrupalı olduğunu düşününce.
ne kadar gerizekalı şey varsa afrikalılardan çıkıyor hacı. kamerunlu, atletle sahaya çıkacaz diyor, güney afrikalı boru öttürüyor. o boruyu g.tlerine sokup öttürttüklerim.
serinin en güzel filmi değil, ama en kötü filmi de değil. gelmiş geçmiş en iyi aksiyon serisinin bir parçası sonuçta, izlenmeli!
iki sahnesi var ki gülmekten düşürdü beni yere. birincisi leo getz ve butters'ın telefonlar hakkındaki, içinde 34 kez "fucking" kelimesi geçen konuşma sahnesi. ikincisi ise tabiki tüm tayfanın n2o çektiği sahne.
bir de süper ince bir söz sanatı vardır başlarda, riggs söylüyordu. sanırım şöyle birşeydi;
"... your son-in-law, enforcement..." diye 'son in law' ile 'in law enforcement' söz öbeklerini birleştirerek inceden esprisini yapmıştır riggs baba. ayrıca butters'a; "hey buttkiss" demesi ayrı yarar.
seri keşke devam edebilseydi hocalar yahu. hüzünlendim gene gece gece.
aslen denver nuggets'lı olan şahsımın yeni bulduğu bir söz öbeği. los angeles lakers'ın gerçekte hakettiği ad olmakla beraber, tarafımdan etrafa yayılmaya çalışılmaktadır.
ben wallace'dan dayağın allaaanı yiyip, hırsını alamayıp tribündeki taraftarları dövmeyen çalışan, yine dayak yiyen, o sene nba'dan ihraç edilen, "ben sert adamım lan adam olun" triplerine giren basketbolcu (!).
2010 finallerinde celtics'in en iyi oyuncusu diyebilirim kendisi için. fast break'lerin içine ediyor, boş/dolu üçlük atıyor sokamıyor, saçma sapan fauller yapıyor. phil jackson da hala ilk 5 sürüyor bu adamı. afferim lan.
tipine feci kılım bunun. bir de rajon rondo dövecek bunu yakında ama, hadi bakalım.
rajon rondo'nun 10+ asist yaptığı geceki maçta "hohohoo 7 top kaybı var hohooo sıçtı" diyen süper zekalı insan(!)
ulan herif, o adam o kadar pas veriyor, arada çalınır o top heralde, ne sanıyorsun, hepsi geçecek mi? kobe bey gibi 0 asist ama %100 yüzdeyle mi oynasın adam? ha? playstation oynamaya benzemez anam gerçek hayatta basketbol oynamak. çıkıp hiç denedin mi bilmiyorum ama sanmıyorum da.
oturduğun yerden ahkam keseceğine kalk da oyna biraz. ve lütfen daha konuşma, boğulacan birgün maçın ortasında "hohooooo" derken.
kendisi sadece oturup maçı ve antrenmanı izleyen, koçluk filan yapmayan, kobe'nin köpeği durumuna gelmiş yaşlı 'kurt'(!)
işte bu yüzden 2010 finallerinde kaybedecekler. koç sensin, ipleri kendi eline alman lazım ama nerdeee hacı? kobe resmen player-coach olmuş takımda. süs olarak duruyor phil jackson. coach hanesi boş kalmasın diye.
ron artest'in ağzına sıçarak beni mutlu eden, zamanında detroit pistons'da rasheed wallace ile ortalığı kasıp kavuran (komiktir, rasheed'den kısaydı ama pivot oynuyordu, dennis rodman gibi zıpladığından olabilir çakal :D), takım takım gezip yine pistons'a dönen süper oyuncu. "big ben". ribandlarda süper domine ediyordu potaaltını (ulan kaan kural çakalı gibi konuşmaya başladım valla korkuyorum lan). hücum sekansları ise kayda değerdi (aha şimdi sıçtık).
babacan ve arkadaşça ama dominant tavırlarıyla tam bir koç. phil jackson gibi koçluğu en iyi oyuncusunun ellerine bırakıp sadece maç izlemeye gelmiyor yani sahaya.
2008 ve 2010 nba şampiyonu celtics'in koçu diyorum kendisine.
"kendrick perkins daha öküz ve odun olsa ne olurdu?" sorusunun cevabı niteliğindeki oyuncu. celtics'de oynatılmasına şaşıyorum gerçekten. kırk yılda bir bala küte coşar, sonra diğer maçlarda s.çar. hiç sevmem, güvenilir değildir, istikrarlı veya tecrübeli de değildir.
yedeği rasheed wallace'dan 8342583248234 kat daha kötü oyuncu. neden ilk 5 çıkıyor anlamıyorum bu şişman. celtics gibi bir takımda hem de. hadi knicks olsa yine neyse de, 2010 şampiyonu olacak takımdan bahsediyoruz.
ne post up bilir ne atış bilir ne riband bilir. serbest atışlarda airball atar. bi boka yaramaz.
neyse doc rivers'ın bir bildiği vardır diyelim oturalım.
celtics'de şu anda yedek oynayan ama tecrübe gerektiren anlarda doc rivers tarafından sahaya sürülen efsane pf/c. kendisi kendrick perkins şişmanından da glen davis şişmanından da kat-kat-kat-kat iyidir. müslümandır, canımız ciğerimizdir.
detroit pistons'da iken wallaceville (ben-rasheed wallace ikilisi) durumu vardı, ortalığın a.... koymuşlardı hatırlarsanız. komiktir, ben wallace daha kısa rasheed'den ama pivot oynuyordu. dennis rodman gibi zıplıyor şerefsiz, ondan*.
celtics'de ilk 5'i asıl hakeden pivottur, neden ilk 5 çıkmıyor bilmiyorum ama garnett'den sonra en iyi uzun o takımda. belki de backup guy olarak yedekte beklemesi takıma daha çok güven veriyor bilemeyeceğim. ama bu adam cidden süper.
celtics'e draft edildiğinde big 3'nin altında ezileceği düşünüldü (garnett, pierce, allen). fakat, rondo bu 3 oyuncudan da iyi oynuyor, asistleri, turnikeleri, stealları, tamamiyle muhteşem. tek eksiği üçlük atmak, ki onu da arada atıyor. ama genelde löpşt diye içeri girip ray allen'ı boş bıraktırarak ona vermeyi tercih ediyor.
boston celtics, o olmasaydı eğer, 2008'de şampiyon olamazdı. 2010'da da şampiyon olacak celtics, ve yine rondo sayesinde. bu adam bir guard'ın olması gerektiği gibi gerçekten de. geceki maçta 3 uzunun üzerinden hakemin vermediği faule rağmen tiplediği o top herşeyi gözler önüne seriyor.
ayrıca kaan kural tırı da sürekli "hohoo 7 top kaybı yapmış hohoo" diyor, bre kıskanç herif, oturduğun yerden ahkam kesiyorsun, adam 20 asist yapıyor, arada interception yapılacak heralde. senin oynadığın playstation oyunlarına benzemez gerçek hayat.
fransızca'dan gelir bu terim. şov amaçlıdan çok, uzun ve potaya yakın oyuncu, savunmacısının görmediği veya kaçırdığı bir anda zıplayarak havadan gelen bu topu smaçla veya direkt atarak sayıya çevirir.
burada pası atan oyuncunun rolü çok önemlidir. takım arkadaşını iyi görmelidir, hem kendi savunmacısını hem arkadaşının savunmacısını aldatmalıdır, tam o boş noktaya atabilmelidir topu.
pası veren genelde guard, alan ise pf veya pivottur. bu pası iyi verebilen oyunculara örnek olarak rajon rondo, chris paul, steve nash gibi oyuncular verilebilir. sayıyı atanlara en iyi örnekler de shaquille o'neal ve kevin garnett'tir muhtemelen.
treble charger'ın en güzel şarkısı. nhl 2002 soundtrack'inde bulunur, rock'a başlamamı sağlamıştır hatta bu şarkı. oyunun o müthiş havasına gaz üstüne gaz eklemiştir.
easter eggs olayıyla gelmiş geçmiş en güzel ea sports yapımı nhl oyunu, çocukkene ne biçim oynardım be.
hele o soundtrack nedir hacı. treble charger'dan sum 41'e, barenaked ladies'e kadar müthiş bir soundtrack'i vardı. rock'a başlamamı sağladı denebilir bu oyun için. tabi buz hokeyinin müthiş dünyasına da.
nhl 2002 oyunun soundtrack'inde 2 tane müthiş şarkısı bulunan müthiş kanadalı rock grubu. severek dinlediğim ilk rock grubudur, şu anda iron maiden dinleyip headbang yapıyorsam bu adamlar sayesinde.