dh forum üyesi bir adet iyi aile çocuğu yıkıktır ekşide tam hikayesi anlatılmış. orada sonu gelmeyen çaylaklığım yüzünden buraya yazayım, kardeşim sen bu yaşına iyi gelmişsin yani aslında eminim devlet sizleri bir nebze kollamasa yok olup gideceksiniz sizin gibi yıkıklara göre çok sert bu dünya asfahsga
benleyken rol yapıyormuş dedirten davranışlarını duyup gördükçe akıllara gelen. rahatsız edicidir aslında belki hep öyleydi de biz görmedik malum aşkın gözü kör.
Nokia s40/s60
android 2.1/2.2
windows phone 7
blackberry ve ios 6
Bu desteği çekme işinin durgun telefon piyasasını hızlandırma amaçlı olduğu aşikar. Hayır zamanında bu telefonlar sayesinde ünlenen parayı kıran şirket bugün milyonlarca telefonu çöp haline getirmiş durumda yukardaki işletim sistemlerini kullanan ve piyasa değeri 100 ile 500 tl arasında olan cihazlar bir anda talep düşüklüğüne uğrayacak ve birçok yerel telefoncu zarar edecektir. Ha etmeyenler hala destekler diyenler de olacaktır onlara karşı da uyanık olmakta fayda var.
Çok iyi hatırlıyorum pazar bittikten sonra yerlere düşen sebze meyveyi toplayıp yediğimiz günleri ancak o zamanlar ne çalışıyor ne okuyorduk. Gecekondu mahallesinin pek sakin olmayan sakinleriydik reva görüyorduk sanırım kendimize bunu sonra yıllar içinde değiştirdik bazı statüleri şehir merkezinde apartman dairesine taşındık hani şu amerikanların avrupalıların banliyö diye küçümsediği kutulara. Şimdi hizmet sektöründe çalışanımız da var öğrenci olup burslarla geçineni de. Şimdi on yedi sene öncesinde yerden topladığımız sebzeden daha kalitesiz daha tatsız tuzsuz bir mutanta en aşağı 3 lira ödüyoruz. Şimdi köprüler yapılıyor iki kıtayı birbirine bağlayan ama engelli olanımız kimseye muhtaç olmadan otobüsün rampasını kullanamıyor yani kıtaları bağlıyoruz bir otobüsle bir vatandaşı bağlayamıyoruz. Otorite kurumların sınavlarında başarısızlığı kanıksarken üniversite sınavında her 3 soruya 1 lira ödüyoruz. Biz bu ülkenin ezilenleri olarak zengini doyurmaktan belimizi doğrultamıyoruz. Üretmediğin teknolojiyle işlenmiş gıda sokuyorsun pazara üretmediğin arabaya yol yapıyorsun üretmediğin telefonu ürettim diyorsun esasında hiç bir şey yapmayıp nimetlerinden faydalanıyorsun. Biz ise ülkenin en ucuz marketinde fiyatlara zam mı gelmiş bunu konuşuyoruz. Uzun lafın kısası meclisteki üçüncü büyük partinin genel başkanı. Biz yoksulluktan kırılıyoruz ve sahip olamadığımız her insani değerin sorumlusu sizsiniz.
her zam ve kısıtlama kararında aklıma düşen yokluk.
arkadaş sizin hiç mi hısım akrabanız yok hiç mi milletvekili tanıdığınız yok insan bi karşı çıkar be önce reklamlarınız kalktı sonra tabela pano derken paketlerin kararması ve satılan ürünün dost olmadığını yazan etiketler hayır hiçbiri mi koymuyor size anlamış değilim.
Bugün öğrendiğim kadarıyla kağıt yapımında kullanılan selüloz bunlardan biri. Sikko iktidar yüzünden bir mukavva parçasına 4 lira para veriyoruz zoruma giden de bu teknoloji değil bu bilim değil bu sokuk bir kağıt ürünü.
türkiye'nin tüm kentlerinden daha sıcak olan bu iki kentte yaşayan insanlara sabır dilediğim durum.
termometreler 41 derece celcius u göstermekte, hissedilen sıcaklık ise bundan çok daha yüksek.
örneğin kasiyer gülümsemesi, misal otel misafirperverliği, teşbihen leyla ile mecnun'un para kazanmak için üretilen bir meta oluşu; tüm bunlar gösteriyor ki işin içinde para varsa hiçbir şey olduğu kadar değerli olmuyor evet sanırım bu da fakir avuntusudur fakat gerçek olanla olmayanı öğrenmenin güzel bir yoluymuş bu.
bir daha kendini hatırlatırsan turgut uyar'a söverim,
istemezsin değil mi? belki de anlamazsın.
sana okuduğum şiirler burnundan sümük gibi gelsin,
kalabalık bir yerde...
yani o durağın da ağzına sıçacağım
çünkü çok kızdırdın beni.
ama beyefendi kişiliğimi koruyorum bak;
rica ederim ''benim dengemi bozmayınız.''
zor bir durum. sonuçta yarın binlerce hayvan kesilecek belki tonlarca et çıkacak ortaya ama umudu olmayan kimsenin de aklına gelmeyen gidip et alacak çünkü yarın herkes et yiyecek ya et yani biliyor musun pahalı bir şey bu zaten kimse yemese yemeyeceğiz yiyemiyoruz ya ama herkes yeyince insan yalnız olduğunu anlayacak diye korkuyor. biz de gider yarım kilo kıyma alırız.
bir restoranda vale olarak çalışıyordum gün iyi başlamıştı işler güzel gidiyordu audiler mercedesler bmwler koldan vitesli taunuslar...
bilirsiniz hizmet sektöründe işçiler genel olarak prim almadıkları için müşterinin gelmesini istemezler tabi bahşiş ayrı konu ama ben istiyordum. yani müşteri gelsin işletme kazansın istiyordum, hafta içi işler durgun oluyordu. bugün pazar malumunuz otopark hıncahınç doluydu. baktım bir motosiklet bir araçlık yer kaplıyor ben oraya bir araç daha alırım yani işletmeye bir masa daha kazandırırım dedim. anahtarı bende değildi patrona gidip durumu izah ettim aramızdaki diyalog şöyle;
chernesto: c
patron: göt.
c: özcan bey şuradaki motor çok ortaya park etmiş oraya bir araç daha alabilirim çekelim mi biraz kenara?
göt: çek abicim yanaştır o taksiye doğru.
c: direksiyon kilitli komilerden birine söyler misiniz anahtarı getirsin.( otoparktan ayrılırsam müşteri diğer restoranlara gidiyor park etmek zor gelince)
göt: tut ucundan köşeye doğru kaldır!
c: (kaldırmaya çalıştıktan sonra) kalkmıyor abi bu!
göt: arpa ekmeği mi yiyorsunuz?!
c: onu da vermiyorsunuz saat 3 oldu kahvaltı etmedik!
patron yanıma geldi, motorun gidonundan tuttu çekmeye çalışırken düşürüyordu yardım ettim.
motor da kocaman bir şey zaten bizimki ''siz adam mısınız genç olacaksınız bik bik'' konuşmaya başladı dayanamadım
amma uzattın be dedim motorun tekeri varken kaldırmak neden diye sordum. müşterinin aracına zarar vermek de istemedim çünkü 250 cc motor sanırım kaldıramam ucunu falan.
oğlu yaşar'ı çağırdı kes şunun hesabını defolsun gitsin dedi bana cevap veren eleman istemem filan zırvaladı bir şeyler.
20 lira alacağım varmış aldım çıktım.
tam garsonlarla vedalaşırken patron özcan oğluna '' adam mı yok oğlum almayın böyle itleri ahmet gider mehmet gelir ali gider veli gelir'' dedi
haklıydı adam haklıydı çünkü burası türkiye burada işsiz çok
çok olanın kıymeti yok.
kapitalizmin tokadını bu kadar net yemek öfkemi katladı.
bu kadar işsizliğe sebep olan politikanız batsın.
patron elini sildiği peçeteyi yere atarken düşündüğü kadar bile düşünmedi beni kovarken.
şu üçü bir arada saçmalığına çağrışım yapmak için bir arada olmayan 3 şeyi kullanarak reklam hazırlamışlar.
buraya kadar iyi hatta erkek oyuncunun oynadığı reklam da yaratıcı olmuş. ancak ikinci reklam, kadın oyuncunun oynadığı reklam bir rezalettir. kadınların hayatında olması gerekenlerin içerisinde evi toplamanın bulunması, ev toplamanın temizlik yapmanın kadına ait gösterilmesi kadınları aşağılamaktır.
kadın sorununa duyarlı olan herkesi cafe breno markasını boykot etmeye davet ediyorum.
okyanusu olan şehirlerin de havuza ihtiyacı vardır ama sen okyanusa yüz çevirme. vakit varken kopar ipini. vakit varken komşunun camını kır. vakit varken okuldan kaç. vakit varken sevgililerini aldat. vakit varken sınavları es geç. vakit varken havuzdan çık okyanusa git çünkü biz oradan geldik.
90'lardan 2000'nin başlarına şarkıcı bendeniz'e ithafen yapılan, yayılan bir tür espriydi. adı deniz olanlara karşı kullanımı günümüzde de devam etmektedir.
dün Eğitim-sen ve disk in çağrısıyla ankara'ya gittik yani ben ankarada yaşamıyorum lakin yürüyüşten sonra çankaya mahallesi sokaklarında kafe ararken yerlerde küçük kartvizitler gördüm ne olaki diye dikkatli bakınca üzerilerinde iç çamaşırlı kadın resimleri bir numara ve travesti xxx yazan kartvizitler olduğunu fark ettim. ve sanki gök yüzünden helikopterle atılmış gibi her sokakta vardı. çok şaşırdım sözlük. ankara çok bozmuş.
ve belediye ekipleri organik bir maddeyi organik bir yüzeyden hava üfürtme zımbırtısıyla temizlemeye çalışırken o bildiriler her yerdeydi.
insanlığa katkısı olmayan, sadece tck sayesinde hayatta kalan insanlardır. çevrenizde bireysel ahlak eşiğinizi aşmış, amaçsız şiddet yanlısı ve doğaya saygısız insanlar bu kategoriye dahildir. buyursunlar.
başlık kendi tanımını içerdiğinden direkt stratejilere geçilsin.
yazar entry girmediği güncel bir başlık bulur, özellikle birinci entryde savunulan fikre zıt entryler tespit eder ve bu entrylere seri eksi verir. artık eksi oy alan bütün yazarlar @1 in düşmanıdır.
mission completed.
gündemdeki başlıklardan biri seçilir, en son muhalif entryi destekler bir entry girilir, 5 dakika sonra edit yaparak eksi veren 111!!!1!1 tarzı bi serzenişten hemen sonra üsteki yazar eksilenir.
mission will be done
ve buna bağlı olarak gelişen pkk yine askerlerimizi öldürdü algısı. yahu senelerdir vatanseverlerin hiç biri 20 yaşında gençlerin psikolojik durumlarının detaylı araştırılmadan askere alınmalarına ses çıkarmıyor. sonra komplo teorileri üretiyorlar yok pkk saldırmış devlet de gizliyormuş falanlar filanlar. nefret öyle işlemiş ki mukayese organınıza ülkede olan her yanlışı kürtlere yıkmaya çalışıyorsunuz. ayıptır.
*para: icat olunduğundan beri ilişkilerin nitrosu, sınıfa ilk girişte sana samimi davranan o ilk kişi, ilişkide kişilik testi aracı. ya yoksa? zeka: insanlık tarihinde kullanılan ilk silah, hedef canlıyı hayran bırakma sanatı; mizah, yalan, planlar, doğru yer doğru zaman uyarıcısı. ya yoksa? tip: kıymete bindiği tarih insanlık tarihi kadar eski, ilk bakışta x faktörü, modern zamanların eleme kriteri. ya yoksa?
insanlığın bu üç temel gereksinimi öyle mucizevidir ki birinin eksikliği durumunda, kalan iki etmen insanı ilerletmeyi sürdürür. ancak doğal seleksiyon körler yıldızları görmüyor diye yok değildir ve bu yüzden bu yazıyı okuyan kişi yukarda sayılan 3 maddeyi de kendi bünyesinde içselleştiremiyorsa, derhal bu durumun nedenlerini sorgulamalıdır yoksa ya fakirlikten, ya salaklıktan ya da haliyle yalnızlıktan yer yüzünden silinip gidecektir.
