Paralel yapılanmanın Miami ayağının operasyonuna binaen şu detayları Türk Milleti ile paylaşma gereği doğmuştur;
Reza adamdır. Kraldır. Rezaya uzanan eller kırılsın! Oynanan oyunları görmüyorlar hala bunlar. Reza demek Rıza demektir, Rıza demek Türkiye demektir, Türkiye demek, iran demektir. iran demek Abu dhabi, Abu dhabi demek Çekoslavakya demektir. Bu dünya medeniyetlerine yapılmış bir capitalist, emperyalist hatta ve hatta sürrealist bir oyundur!
Sosyalizm ve Darwinizmin ürünü olan Sürrealizmin bir sonucu olarak bu görüyoruz ki fenimizmin pençesine düşmüş paralel yapılar okyanus ötesinde operasyon yapmaktadır!
6 Mayıs... Bugün 1972 yılında idam edilen üç gencin ölüm yıl dönümü... Adaleti sağlayarak gerekli cezaları uygulamak yerine intikam alırcasına idam etmenin ne denli zararlı olduğunu daha iyi anladığımız o kara gün...
Eğer idam edilmemiş olsalardı, şimdi peşlerinde koşacak üç-beş kişi kalacak, eski terörist olarak anılacak belki de toplumda kendilerine yer bulamayacaklardı... Devrim ayağına kandırılmış, emperyalizme düşman olayım derken Rus'un kucağına oturmuş çapulcu çocuklar, bugün birer kahraman olmayacaktı.
Bugün PKK'ya terörist diyerek küfürler savuranlar bu üç fidan'ı da dahil edeceklerdi... Ne yaptı bu adamlar diye bakıldığında sadece banka soygunu, ayaklanmalar, huzursuzluklar, adım kaçırma oyunları ve cinayetler görülecekti...
Deniz Gemiş'in son sözü olarak haykırdığı "Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisi. Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. Kahrolsun emperyalizm. Yaşasın işçiler, köylüler" cümlesi gülünerek karşılanacaktı... "Ya bi get, işim gücüm var benim" tepkileriyle geçiştirilecekti...
Şimdi üç fidan kitapları okuyarak ağıtlar yakan converse'li gençler, onlar devrimciydi diyerek masallar anlatan kemalistler, bu çocuklara ikinci sınıf gözüyle bakacaktı. Kemalist sistemin idam ettiğini bile bile ideolojik hezeyana düşmeyeceklerdi...
idam edilmeleri hataydı... Yaşasalardı ve hakkettikleri tepkiyi halktan bizzat alsalardı... Tarihi sadece kan olan Leninizm'in şu anki halini görselerdi belki onlar da pişman olurlardı... En azında CHP'de veya HDP'de siyasete girerlerdi... Belki içlerinden biri tövbe eder AKP bilmem nere adayı bile olabilirdi...
Çok ama çok yazık oldu... idamın adaletsiz ellerde ne kadar tehlike olabileceğinin en büyük iki kanıtından biridir 6 mayıs... Nasıl ki nefret ettikleri halde Adnan Menderes'e laf edemeyen bir kesim varsa, aynısı üç fidan için de geçerlidir...
Kamalak'ın oylarını almış olsa 25 vekillik bir yarar sağlamayacağı cok aÇık olduğu icin yalan olması ihtimali kesin olan sözdür. Adamcağız AKP katılmak istiyor herhalde... Kimsenin salladığı yok. Yazık yahu!
aşırı kibirli olması ve ben ne dersem o doğrudur mantığıyla hareket etmesi tam bir ilahiyatçı olduğunu göstermektedir. ilahiyat fakültelerinde dinden başka herşeyin öğretildiğini anlamak için bu adama bakmak yeterlidir. Dinin kendi söylemleri olduğunu iddia eden ve kaynak kabul etmeyen zihniyetten gelmiştir. ilahiyatçıların hepsi böyle yetiştirildiği için hepsine göre din başkadır. Başka bir değişle ilahiyatçı sayısı kadar din vardır.
ilahiyat profesörlerinin cahil olduklarının kanıtıdır. Sabah namazının vaktinin ezan okununca girdiğini, ezan okunmadan kılınamayacağının ve sabah namazının imsakla alakasının olmadığını sölemedektedir bir okurun sorusuna cevap olarak.
güldüm tabi okuduğumda. ilkokul çocuğu bile bilir bunun cevabını ama öğrenmemiş adam zannettiğini söyler.
Veya kasıtlı olarak insanları yanlış yöne doğru yönlendiriyor olabilirler mi?
Mekke'ye giden hacıları götüren uçakta bir hacı adayı namaz kılmak istediğinde, biraz altyapsı olacağından dolayı "kaza edersiniz" gibi bir edepsizlik etmemesi daha çok beklenen hostes modelidir.
şimdilerde dizisi çekilmektedir. ama merak edilen şudur ki dizide kimlere hizmet ettiği, tam bir misyoner olduğu ve gizli gizli bölücüleri desteklediği gösterilecek mi? yoksa yediden yetmişe herkesin biran evvel sevişmesi gerektiğini düşünen, pkk'lıları açık açık desteklerken müslüman olduğunu veya ailesinde kapalı biri olduğunu açık eden öğrencilerden aniden bursunu kesen bu ahlaksız misyonere hayali bir kadının hayatı mı atfedilecek? bunlar merak konusudur.
yenilgiyi hazmedemeyen "hayırcıların" aziz nesin'e atıfta bulunarak "aptal" diye aşşağılamaya çalıştıkları kesimdir. onlar zaten aşağılar, küçümser ve gizli kaset çekerler.
-Abi duydun mu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan, siz türbanı da engellediniz. Söz veriyorum türbanı da biz özgür kılacağız. Görecek Sayın Başbakan. O yapmadı, biz yapacağız'' dedi.
- Puahhaha... Sağlam espri... Çok komik la şu adam...
- Espri mi?
- Değil mi?
- Değil!
- Ugh...
Bak şimdi.. Türkan Saylan beni hiç sevmiyordu... Daha doğrusu ben onun sevmediği hatta nefret ettiği insan modeline giriyorum... Biraz da küçümsediği bir model... Biraz değil bayağı küçümsediği... Ama ben ondan nefret edince neden yanlış oluyor? Öldüğüne zerre kadar üzülmeyince neden suçlu olunuyor... Anlamıyorum...
elektrik kesintileri yaşayan bu ülkenin içler acısı halini görmüş insandır. 3 tane siyasetçinin bir araya gelipte bir adam etmediğini görmüştür. yaşının büyük olmasına gerek yoktur, at gözlüklerini çıkarmış insandır.
aponun kankası ve kemal kılıçdaroğlu'nun müvekkilidir. zira basın toplantısında gandiciğim tarafından savunulmuştur kendileri.
enteresan olan da şudur ki atatürk'e olan düşmanlığını birçok görüntüsünde açık açık belirten bu şahsiyet, chp'liler ve kemalistler tarafından savunulmuştur.
ak parti'ye muhalefet olsun diye atatürk'ü satan bu zihniyet birde devlet yönetimine talib oluyor. yemezler. ama yedirirler... yarın öbür gün apo, avukatları aracılığıyla tayyip erdoğana sövse, chp'nin bir anda apocu olmayacağını kim iddia edebilir?
"ben fakirim abi, benim param yok, annem öldü, babasız büyüdüm" diyerek ardından bir türkü patlatan 90'lı yılların arabeskçilerden farkı olmayan siyasetçi sahsiyet.
televizyona çıktığında kapalılar ile ilgili problemin nasıl çözüleceği sorusuna, bu iş kendi kendine çözülecektir demiştir. yahu bununla ilgili kanun var. nasıl çözülecek?
işte chp zihniyeti budur. insanları aptal kabul ederler ve ona göre hareket ederler. hani değişim. nerede?
kesinlikle eğitimli kürtlerdir. parası olsun olmasın, batıda yaşasın doğuda yaşasın eğitimli olan pkk'nın aslında ne olduğunu anlar. eğtim derken üniversite okumaktan bahsetmiyorum. zira türkiye'de ki üniversitelerde eğitim verilmemektedir.
ayrıca pkk'dan nefret eden türkler veya ermeniler'den bir farkları yoktur. vatanını seven, kanunlara karşı gelmeyen normal vatandaşlardır.
siyasetten zerre anlamayan, asker zihniyetli şahsiyettir. belki komutan olarak başarılı olabilir ama komutanlık operasyonda olur. o kafayla ülkeyi yönetmeye kalkarsanız herşey berbat olur. her olaya askeri açıdan bakmak ne demek bunun acısını bu halk çok iyi bilmektedir. bu bakış açısı bu zihniyet darbeleri getirmiştir. askerin yeri kışladır. herkes yerini bilmelidir.
durağan, sakin, aksiyondan uzak, yalın ama etkiliyici bir anlatıma sahip bir filmdir. senaryonun güzelliği yönetmenliğin bir adım önüne geçiyor. tam bir filmdir. ama asla komedi değildir. hayatın ta kendisidir.
edit: bulaşmadan duramıcam. nuri bilge şundan da bişiler öğrenmeli.
gandicik konuşulacak konuyu başka gösterip, yandaş medyanın süvarisi uğur dündar'ın da yardımıyla başka konuları açıp melih gökçek'i zor durumda bırakmaya çalışmıştır. elinde belge olmadığı için haksız duruma düşmüş gibi göstermeye çalışmıştır. melik gökçek'in sorduğu onlarca soruya sadece kafasının sallamış ve hiçbirini cevaplamamıştır. ama kafasını sallaması çok komiktir. eğlenceli bir tiptir bu dandi...
türkiye dışında yaşayan faşistlerin savunduklarını -başörtüsü yasağı gibi- türkiye'de savunan komünistlerin aslında çoktan tamamlanmış sürecidir. türkiye'dekilerin, özellikle de uludağ üniversitesi'ndekilerin çoğunun ideolojisi falan yoktur. tek yaptıkları din düşmanlığıdır. onlara karşı olan herkes bir anda faşist olur.
ama sakin bir sesle bile "ben sana katılımıyorum" dersen hemen tırsarlar, götleri tutuşur ve kaçmaya çalışırlar. yanlarına jandarma alıp insanları tahrik eden bu grup, dayak yiyince "bakın faşistler ne yaptı derler"
daha da komiği jandarmayı yanlarına alıp açıklama yapan bu ödlekler sürüsü, bunun hemen akabinde "kampüste jandarma istemiyoruz" diye bağırırlar. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. eğer jandarma olmazsa, diğer öğrencileri nasıl tahrik edecekler ve onları kim koruyacak? bunlar önemli sorulardır. tabi ki kavgaya her zaman karşıyız, ama zorlarsan bazılarının sinirlerini olacağı budur.
çok kısa şunuda belirtelim ki, bu tahriklere olumlu sonuç veren bir kısım faşistte, bu ödleklerin ekmeklerine yağ sürmektedir. aslında onlarda ayrı bir alemdir. "sallamayın bunları" dersen "sende mi onlardansın lan" derler. ama "lan"ı mutlaka derler. onlarında beyinleri pazularına kaçmıştır.
bu döngü böyle devam eder. olan oraya dersini çalışmaya gelmiş, kafede yemeğini yemeğe çalışan, ders arasında çayının yudumlayan öğrenciye olur. yüreği kalkar. korkar. çekinir. ve bir bilim yuvasında mı yoksa savaş meydanında mı olduğunu sorgulamaya başlar.
insanları küçük gören, ben ne dersem o doğrudur diyenlerin geldiği durumdur.
ergenekonun pkk ile ilişkisi ortada iken sen tut, ergenekoncu pkklı yalçın küçüğü savun. apo varsa ergenekonun destekleri sayesinde vardır ve gandicik bunu savunmuştur. zaten ergenekonu hala terör örgütü kabul etmeyen bir zihniyetten ne beklersin.
kemal kılıçdaroğlu ak parti'nin terör yaklaşımının aynısını propaganda olarak söylerken bir yandandan da hükümete yüklenmektedir. hükümet bu iş kanla çözülemez dediğinde her türlü karşı çıkan kılıçdaroğlu, şimdi aynı lafları atıp tutuyor. üstelik hükümet farklı bir tavır sergiliyormuş gibi davranıyor.
bu kadar açık bir durum görmezden gelinemez. israil'in uyarısıdır bu terör olaylarının artışı. o tertemiz kanları siyasete malzeme yapan chp, chp zihniyeti ve tabi ki bu zihniyete paralel mhp kafatasçıları tabi ki pkk ya ortaktır.
karışanı görüşeni olmadığı için kendini bir şey sanan komutanların, gücü ancak yettiği için veya karşılık veremeyeciğini bildiği için, kendi isteğiyle olsun olmasın orda bulunan, kimbilir hangi annenin ciğerparesine uyguladığı ahlaksız davranıştır.
san diego'da insanın başına gelmesi çok doğal olan durumdur. kimse kaçmaya tenezzül bile etmez. zaten içerdekilerin yarısı homelessdır ve hayatlarına bir heyecan katar bu depremler...