Eski yazarları son derece kaliteli olmakla birlikte yeni nesil yazarlarının aynı kaliteye sahip olmadığını defalarca ispat etmiş sözlüktür.
Ayrıca ismime açılan 9 sayfa başlıkta girilen entrylerde zaman zaman şahsımı linç etmeye çalışsalar da,kendilerini yazılarımı takip edip okudukları ve linç etme "girişimlerine" vesile olan konuları buldukları Twitter'da entrylerini alıntılayarak rezil etmemden sonra gıkı çıkamayan yazarlara da sahiptir bu sözlük...
Baya baya nick arkasından işkembe-i kübradan sallama merkezi seviyesine dönüşmesine üzülerek baktığım sözlük olmaktadır ama tüm bunlara rağmen marka değeri,bilinirlik,başlık kalitesi, kitleselliğe ulaşabilme ve kamuoyu oluşturma başlıklarında benzerlerinden fersah fersah ötede olduğunu da kabul etmek gerekmektedir...
Yani yiğidi öldürsek de hakkını verdiğimiz sözlük olmaktadır kendisi...
Karşı tarafın elinde full as yoksa döper ile kazanılması yüksek poker partisinin sokağa indirgenmiş halidir...
Bu durumda kavgaya girişilecek tarafın Polat Alemdar ve Memati Baş ikilisi ile beraber gelmemesi halinde her halükarda kazanacak arkası sağlam arkadaştır bu kavgaya açılan başlıktaki ekiple giden arkadaş...
Bugün yukarıdan Türkiye'ye bakarak "Biz mezardayız lakin fikirlerimiz iktidarda" şeklinde yanındaki Goebbels,Himmler ve Goering ile durum tespiti yamıştır kendileri...
bu cem'lerden bi de "Ersever" olanı vardı... Rahmetli yaşıyor olsaydı bu "Küçük" enişte "Ersever" olan Cem'e de bi sallasaydı ne olurdu diye merak ettiren, karakter yoksunu beyni alınmış,yağdanlık ve tetikçi...
Bu başlığı açan ve ak partili troll olduğu belli siyasi tecrübesi de bilgisi de AKP reklam filimlerinden ve "Reis"inin konuşmalarından ibaret arkadaş şimdi ne yapıyorsun dinliyorsun ve becerebiliyorsan öğreniyorsun:
Öncelikle senin "ergenler bilmez" dediğin, milletin Aczimendiler tarafından oyalandığı süreç 28 Şubat sürecidir(1996). Bu süreçte iktidarda Refah Partisi-Doğru Yol Partisi dönemidir ve söyleyelim Süleyman Demirel Başbakan değil, Cumhurbaşkanıdır o dönemde.
Senin dediğin gecelik faizlerin tavan yapması ise bir başka DYP iktidarı döneminde olan bir hadisedir ki biz buna "5 Nisan Kararları" diyoruz (5 Nisan 1994)ve dönemin iktidarı da Doğru Yol Partisi-Sosyal Demokrat Halkçı Parti koalisyonu,başbakanı Tansu Çillerdir. Bu arada atladım falan sanma senin tabirinle 5 Nisan kararlarında dolarda ve gecelik faizlerde artış yaşanmıştır ancak Euro'ya zerre birşey olmamıştır zira Euro 5 Nisan kararlarından tam 8 yıl sonra 1 Ocak 2001'de dolaşıma girmiştir.
"Suların akmadığı..." dediğin Türkiye'den kastın Reis'inin istanbul Belediyesi'ne başkan olmadığı dönem öncesi ise doğru ancak eksik bir tespittir zira Erdoğan da su kesintilerinin önünü başkanlığı sonrası tamamiyle alamamıştır.Öte yandan Melih Gökçek isimli Ankara Büyükşehir Belediyesi "Parselizasyon" uzmanı zt-ı muhterem Ankara'yı hem de senin muhteşem AKP iktidarının döneminde,hem de AKP'nin belediye başkanıyken 21. yüzyılda 2008 yılında tam 1 yıla yakın susuz bırakmış,21. yüzyılda bir memleketin başkenti zihniyetinizin muhteşem yönetim anlayışı sayesinde susuzluk rezaleti çekmiştir...
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti'nin en kötü döneminde bile memur maaşlarının ödenemediği bir dönem yaşanmamıştır, bu sallamasyondan da artık vazgeçiniz...
Gelelim batan bankalara...
Arkadaş isim vermeden "laikçi" diye açık açık salladığınız partinin adı CUMHURiYET HALK PARTiSi'dir ve ne kadar zorunuza gitse de bu ülkenin kurucu partisi,kurucu ruhudur...
Peki CHP çok partili dönemde ne zaman iktidardadır?
1974 yılında 10 aylık CHP-MSP koalisyonu, ardından 1978'de dışardan destekli azınlık hükümeti.... 1980 sonrası ise kapatılan CHP yerine açılan SHP 1991'de DYP'ile 1995'e kadar sürecek ve sonra CHP ile birleşeceğinden DYP-CHP koalisyonu halini alacak bir koalisyon hükümeti...
Eee ben bu dönemde batan,hortumlanan banka falan göremiyorum çünkü yok... DSP döneminde 10 tane çakalın önce kredilerle banka alıp sonra içini boşaltmasının faturasını da CHP'ye hele hele tüm laikçi (O da ne demek oluyorsa artık!) kesime kesme edebiyatından da vazgeçin...
Hani sen soruyorsun ya "Neredeydi o laikçiler?" diye ben o na da cevap vereyim aklında kalmasın...
O laikçiler; bu memleket kurulurken tekkelerinde halkı uyutup,kurtuluş mücadelesi yapanlar hakkında idam fetvası veren birileri gibi kenarda değil,savaş meydanlarının tam ortasındaydı
O laikçiler; Amerika'nın 6. Filo'su kızlarımıza tacizde bulunurken, "birileri gibi" "komünizme haddini bildirmek için" Amerikalıları savunmak yerine, 6. Filo'yu protesto eden anti-emperyalistler olarak "Ne ABD Ne Rusya, Tam Bağımsız Türkiye" sloganı ile ölümü göze alarak 6.Filo askerini denize dökmekle meşguldü
O laikçiler, tam bağımsızlık uğruna gencecik fidanlarını gözleri kapalı idam sehpasına gönderirken, birileri idam kararların alkış tutuyordu,
O laikçiler,"Birilerine" nedense 80 darbesi hiç dokunmayıp güçlenmesi için yol açıp,zemin hazırlarken, Mamaklar'da,Metris'lerde,Diyarbakır Cezaevlerinde işkencelerin en eğırları altında bedel ödüyorlardı,
O laikçiler, sizler her zamanki sinsi sünepeliğiniz ile kenarda etliye sütlüye karışmazken, mücadele yerine "Biz buğz ediyoruz" edebiyatı yaparken, 1 Mayıs 1977'de Taksim'de kanları ile bedel ödüyordu
Ve o laikçiler bugün sizin satmakla övündüğünüz her bir Cumhuriyet kazanımını alınlarının terleri ile bu ülkeye kazandırırken, "birileri "bu ülkeyi pazarlamayı en çok övünülecek argüman olarak görüyor...
Şimdi git daha fazla ayar yemeden tepemin tasını attırma yarım yamalak, yarısı doğru,yarısı yanlış AKP ilçe Başkanlığı seçim broşürü kıvamındaki siyasi kapasitenle...
O laikçiler olmasa nerede kime takla atardın önce onu düşün, becerebiliyorsan da kitap oku öğren...
Şimdi bunlar 3 çeşit olur:Büyük iskender,Küçük iskender ve döner iskender... Bizamanların efsane Trabzonspor liberosu iskender ise bu ilk 3'ü kadar tanınmasa da özellikle Trabzon halkının gönlüne taht kurmuş "Büyük Kaptan"dır...
"Koca hükümdarın sofrasında ayıptır" diye ön yargılı yaklaşılmaması lazım gelen başlık.Zira adam belki Küçük iskender'in sofrasında içiyor ayranını kardeş kardeş...
Masonluğu derinlemesine bilirseniz bu arkadaşların işi şansa bırakmadıklarını,uzun vadeli planları çerçevesinde denge noktalarının her noktasında nüfuz alanı elde ettiğini görürsünüz.Bu nedenle masonluğun sadece bir partiyi desteklediğini düşünmek yanlıştır.
Masonlar merkezdeki tüm partileri desteklerken,bazı küçük ama oy bölme/koalisyonda kilit parti olabilme/parlatılıp uzun vadede iktidara taşınabilme potansiyeli olan partilerde de mutlaka kendisine yer edinmiş ve yatırımını yapmıştır.
Kısaca doğru cevap "D:Hepsi" şeklinde olmalıdır...
Ve z raporu alınırken Ülker Darbesi olur,raflar karışır
Darbeyi yapan Markette Güvenlik Konseyi bildirisi Albay Ülker Bisküvi tarafından okunur:
"Marketlerimizin,bakkallarımızın karşı karşıya bulunduğu emperyalist tüketim malzemesi saldırısı neticesinde market ve bakkallarımızda huzur ve güven kalmamıştır.
Market ve bakkalarımız yabancı bisküvi,çikolata,gofret ve tatlıların hakimiyetine sokulmak istenmektedir.
Bu hain emellere ulaşmak isteyen yabancı odaklar emrindeki emperyalist firma ve onların yerli işbirlikçileri milli şekerleme sektörümüze darbe vurmak için fitne çıkarmakta gofretimizi gofretimize,çikolatamızı çikolatamıza kırdırmaktadır.
işte bu karanlık dönemin zor şartları altında,milli gofret,çikolata ve şekerleme markalarımızı koruma,kollama görevimize istinaden Market içi Hizmetler Kanunu'nun tarafımıza verdiği yetki ile market ve bakkallarımızda sarsılan milli markalarımızın otoritesini yeniden tesis etmek ve milli markalarımız için yeniden güvenli satış ortamı oluşturmak adına tüm bakkal ve marketlerde Markette Güvenlik Konseyi olarak yönetime el koymuş bulunmaktayız.
2.bir emre kadar raflara milli olmayan ürünlerin giriş ve çıkışları yasaklanmıştır.
Bir CHP'li olarak beni Kılıçdaroğlu yönetiminin verem ettiği parti politikasızlıklarının bugün operasyon sonrası istanbul il başkanının "Bundan sonra tavrımızı değiştiriyoruz, bundan sonra sokaklarda olacağız" açıklaması ile zirveye ulaşmasına vesile olan faşizan gazete baskınıdır.
CHP istanbul il Başkanı diyor ki "Sarı öküzü verdiler dedirtmeyeceğiz".. Arkadaş sen o öküzü vereli çok oldu...
Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere, bu açıklamayı yapan zat-ı muhterem ve üst düzey tüm CHP yönetici kadrolarına "Kardeşim Gezi'de aklınız neredeydi neden kurumsal olarak alanlarda değildiniz, Soma'da aklınız neredeydi neden sendikalar ile yeri göğü inletmediniz, Can Dündar, Mehmet Ali Alabora bu ülkeden kaçmak zorunda bırakıldığında neredeydiniz neden çıkıp hesap sormadınız, tüm okullar imam Hatip'e çevrilirken siz Alice Harikalar Diyarı'nda mı yaşıyordunuz,iMC TV kapatılırken "aman konuşmayalım tepki alırız" diye topu taca atarken neredeydiniz, tüm bunları geçtim Kılıçdaroğlu'nun ayağının dibine mermi bırakılıp, Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan vurulurken ortalığı neden birbirine katmadınız?" sorularını sormak en doğal hakkımızdır...
Evet bu başlığın bu gün Türkiye'de açılmış oluşunda, en az faşizan iktidar kadar, muhalefet partisi olma vasfı kaybettirilmiş, içi boşaltılmış, ideolojik çorbaya dönmüş,Yeni CHP diye içi boşaltılmış olan partimin pasif ve edilgen tavrının ve ikircikli,tutarsız,soldan,halktan ve emekten uzaklaşmış politikalarının suçu vardır.
Bugün gelinen noktada CHP uyanmış olsa da bizler Bor'daki pazarın geçmiş olmasından ve eşeğin sürülecek bir Niğde kalmamış olmasından ciddi manada endişe duymaktayız...
"Harbiden de bize ne, nesen nesin,sorduk mu yargıladık mı? Niye gelip "Dindarımda dindarım" edebiyatı yapıyosun ki?"düşüncelerine gark olmamı sağlamış yazar beyanıdır...
Bak bu gereksiz soru ile başlık açma gereksizliğini yapan zihniyet;
Harap, bitap, lojistik olarak kısıtlı, mühimmati az, teknolojisi geri Osmanlı Ordusu karşısına dönemin süper gücü "Üzerinde Güney Batmayan imparatorluk" Britanya Krallığı tüm gücüyle geliyor... Öyle soyut falan da konuşmayalım, detaylıca kafanıza kazıya kazıya, Bilal'e anlatır gibi tane tane anlatarak gideceğiz...
ingiliz ve Fransızların oluşturduğu itilaf Devletlerinin donanmasının başında ünlü amiral John de Robeck, kara kuvvetlerinin başında da o dönemin tartışmasız en büyük Generallerinden birisi olan Ian Hamilton bulunmakta...
Bak canım arkadaşım oluşturulan ordu o denli muazzam ki dönemin Britanya Bahriye Nazırı Churchill'in kara güçlerinin desteğine gerek görmeden istanbul'u bu muhteşem filonun ağır bombardımanı ile düşürebileceğine olan ciddi bir inancı var...
Hatta bu inanç itilaf Devletleri Savaş Konseyi'nin 28 Ocak 1915 tarihli savaş toplantısı kayıtlarına "Bahriye Nazırlığı hedef istanbul olmak üzere, Gelibolu Yarımadası'nı döve döve zaptedecek bir deniz harekatına Şubat ayında başlayacaktır" ifadeleri ile geçen bir inanç, işte o inancın sebebi de o zamana dek Dünya'nın görmediği büyüklük ve teknolojik üstünlüğe sahip o armada....
Evet öyle bir armadadır ki bu; tarihte eşine teknolojik üstünlük ve gelişmişlik olarak o zamana kadar rastlanmamıştır... Hadi bi bakalım istersen... (Liste çok uzun sen zahmet etme saymaya ben söyleyeyim savaş süresince toplamında zırhlı,muharip,uçak gemisi,denizaltı cinsinden ingiliz ve Fransız donanmasına ait tamı tamına 123 parça savaş gemisi Çanakkale'ye dayandı.Akıbetleri trajik olanların yanlarına not düştüm bu kısmı atlayabilirsin okumadan oldu mu...)
2 UÇAK GEMiSi:
ARK ROYAL
HMS Ben-my-Chree: 11 Ocak 1917'de Topçu yüzbaşı Mustafa Ertuğrul tarafından Antalya açıklarında batırılmıştır.
ZIRHLI:
Qeen Elizabeth: General Ian Hamilton'un sancak gemisi...
MUHAREBE KRUVAZÖRLERi:
Indefatigable
Inflexible
Indomitable
"DRETNOT ÖNCESi" ZIRHLILARI
Agamemnon
Albion
Canopus
Cornwallis
Exmouth
Glory
Goliath: Muavenet-i Milliye Muhribi tarafından batırıldı.
Hibernia
Implacable
Irresistible: 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Deniz Harekâtları sırasında mayına çarparak battı.
London
Lord Nelson
Magnificent
Majestic: 27 Mart 1915 tarihinde Alman U-21 denizaltısı tarafından torpillenerek batırıldı.
Mars
Ocean: 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Deniz Harekâtları sırasında mayına çarparak battı.
Prince George
Prince of Wales
Queen
Russell
Swiftsure
Triumph: 25 Mayıs 1915 tarihinde Alman U-21 denizaltısı tarafından torpillenerek batırıldı.
Venerable
Vengeance
KRUVAZÖRLER
Amethyst
Bacchante
Blenheim
Chatham
Cornwall
Dartmouth
Doris
Dublin
Edgar
Endymion
Europa
Euryalus
Grafton
Heroic
Kent
Minerva
Phaeton
Sapphire
Talbot
Theseus
MUHRiPLER
Arno
Beagle
Bulldog
Chelmer
Colne
Foxhound
Grampus
Grasshopper
Hussar
Jed
Kennet
Louis
Lydiard
Mosquito
Partridge
Pincher
Racoon
Rattlesnake
Renard
Ribble
Scorpion
Scourge
Usk
Wear
Wolverine
Monitorlar
Abercrombie
Earl of Peterborough
Havelock
Humber
Raglan
Roberts
Sir Thomas Picton
M33
ASKERi YATLAR
Anemone
Aster
Heliotrope
Honeysuckle
Jonquil (ingiliz 9. Kolordusu karargahı olarak görev yaptı.)
Şimdi bakalım bizim garibim Osmanlı'da savunma sistemi olarak ne varmış di mi?
Sultan 2. Abdülhamit döneminden kalma 5 tabya ve bu tabyalarda bulunan 20'ye yakın top, 1908 yapımı Alman MG 08 Makineli tüfek -Ama tüfeklerin çoğu arızalı ve mermi sınırlı- Çoğu savaş süngü savaşı ile geçmiştir...
insan gücü olarak ise Osmanlı ordusu 5. Ordu ile savunmadadır. 5. Ordu 3 tümenli 3, ve 2 tümenli 15. Kolordudan oluşmaktadır...
Bu arada ingiliz-Fransız kara kuvvetleri ünlü general Ian Hamilton komutasında 75.000'bin askerle savaşa başlamıştır...
ingilizlerin kara desteğine ihtiyaç bile duymadan Amiral De Roebeck komutasındaki zırhlıların yoğun topçu ateşi ile boğazı savunan tabyaları tamamen imha ederek zorlanmadan istanbul'a girecekleri hayalini gördükleri plan "A Hattı Planı" ile 18 Mart'ta başlayan saldırıda işler öyle olmayınca kara güçleri devreye alınarak B planı hayata geçirilmiştir...
Ama burada da Kurmay Yarbay Cevat Bey, Esat Paşa, Kurmay Albay Halil Bey, Kurmay Yarbay Hasan Basri Bey ve tabii kurmay Yarbay Mustafa Kemal'in General Liman von Sanders'in tamamen hatalı ve öngörüden uzak savaş stratejisine uymayarak çoğu yerde inisiyatif alarak ve gözünü kırpmadan ölüme koşan Mehmetçiği üstün biçimde sevk ve idare etmeleri ile savaş sonunda bu arkadaşlar tası tarağı toplarken toplamda çeşitli kaynaklarda 186 bin ile 265 bin arası değişen rakamlar olsa da çoğu tarihçinin 250 bin civarı olduğunda mutabık oldukları sayıda zayiat vermişlerdir...
Bu arada Osmanlı Ordusu da Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı kaynaklarına göre 213.882, Türkiye Harp Dairesi Çanakkale Arşivi kayıtlarına göre 251.447,ismail Hamdi Danişmend'e göre (Kronolojik Osmanlı Tarihi) 186.869, Liman Von Sanders'in anılarına göre (Türkiye'de 5 yIL) 218.000, Şevket Süreyya Aydemir (Enver Paşa 3.Cilt) 251.359 şehit vermiştir...
Neticede ne olmuş bakalım arkadaşım...?
Buy muhteşem donanma ve üstün kara kuvvetleri gücü 1 metre bile yer işgal edemeden pılısını pırtısını toplayarak 9 Ocak 1916'da perişan vaziyette çekilmişler, geride 250 bin Türk askeri ile sulanmış ama düşman askerinin postalının işgali ile kirlenmemiş bir "vatan" ve Dünya Savaş Tarihi'nin en büyük deniz zaferinin destanını bırakmışlardır...
Bi daha da böyle şuursuz başlıklar açmayın, gelir benim gibi takıntılı bi tarih manyağı sabah sabah moraliniz bozulur...