mor ve ötesinin en iyi albümüdür.
gerek şarkı sözleri, gerek düzenlemeleri harikadır. zaten 94den beri piyasada olan bu grubu bi anda parlatan da bu albümdür.
fakat hitap ettikleri insanlar bu albümle biraz değişti. daha çok cambazıyla pop kitlesine hitap eder oldu. şimdilerde büyük düşler albümüyle bunu değiştirmeye çalışıyorlar.
eskilerden daha mutlu olamam ve gül kendine güzel şarkılarıdır.
ama yaptıkları hiç bi albüm, ki buna yeni albümü büyük düşlerde dahil, dünya yalan söylüyor'un kalitesine ulaşamayacaktır fikrimce.
(bkz: dünya yalan söylüyor)
genelde gelen hatun taş ise, sınıfı okulu birbirine katar.
"yeni kız gelmiş gördün mü?" muhabbetlerine konu olur. ama bunlar genelde bi hafta sürer yada en fazla iki hafta.
Sonrasında anlaşılır hatun taş maş değildir, yüzü makyajlı saçları balyajlı çıkar. ve en kötüsü de salak çıkar. bütün okul başka arayış içine girer.
yeri geldiğinde dengeli olan, etrafındaki herşeye sahip çıkan, sorumluluk duygusu en üst seviyede olan, ama yeri geldiğinde ise süper dengesiz olan, kararsız olan, zerre kadar sorumluluk duygusuna sahip olmayan insandır.
dengesiz insandır ki bi insanın dengesiz olması için birazda dengeli olması lazımdır.
genelde;
merkezde çeşmenin yerlisi bulunur, bir de pansiyonlara kalmaya gelenler. ılıca ve alaçatı ise istanbullu tikky kızlarımızın ve erkeklerimizin tatil yeridir.
ayrıca çeşmenin her yeri son derece para harcatır.
küçüklüğümde çok gitmişliğim var ama oralardan eser yok şimdi.
artık çeşmenin tadı hiç güzel değil.
herhangi bi yazlık mekana gitmişseniz, duymanız pek muhtemeldir. hayır bu şekilde sürekli dinlemeye maruz kalınca, artık duyunca mırıldanmaya başlarsınız istemsiz şekilde.etrafınızdakilerde size garip bakışlar atar "nerden ezberledin?!" tarzlarında.
ismini unuttuğum*şu kadının sunduğu, mecburiyetten * arada izlediğim, ve beni şoka uğratan bi program. hayır işin garibi hepsi güzel oynuyo. arada "o kıyafeti ben de giysem ben de mi güzel oynuyor gözükürüm" diye saçmalamıyor değilim.
ayrıca bu hafta elin rusu geldi, bi roman havası oynadı, yarışmacılar arasındaki romandan daha çok puan aldı.*
bide yarışmacı çıkınca izlenmesi, jüri çıkınca zaplanması lazımdır. sunucu ise hiç dinlenmemelidir.
"psikolojim bozuldu" demeyin sonra.
izmir mavişehirde bulunan alışveriş ve eğlence merkezi.
içinde alışveriş noktaları, restorantlar, cafeler, sinema ve eğlence merkezi bulundurur. genellikle mavişehirde oturanlara hitap eder. ama diğer semtlerden de gelenler fazladır. lakin, resmi tatiller ve karne günleri kesinlikle gidilmemesi gereken bi yerdir. çünkü o günlerde yaş ortalaması 8e düşer.
herşeye rağmen çevredeki tek buluşma yeri olarak da anılır.
tikky görme merakı olmayan insandır.
"zaten artık heryerdeler hem onlarla aynı yere oturucam hem de üstüne para vericem ha?" demesi de yüksek ihtimaldir.
bi kere dinlenince, her saniye her dakika sizi rahatsız eden cümledir. istemsiz söylenir ve "başka şarkı dolayın lan dilime istemiyorum dansöz mansöz" dedirtir.
ayrıca şöyle ki sinirli bi arkadaş ortamında birinin "ne var!!" diye bağırmasının ardından yapılıcak iğrenç espri kıvamındadır.
"ne var!"
"binlerce dansöz var canım"
ben lisede oturup köpekler gibi çalışırım diyen ve yüksek ideale sahip olanların sayısal seçtiği,
ben rahat yaşamak istiyorum lisemi ne olursa olsun diyenlerin eşit ağırlık seçtiği,
lisede neymiş ben çalışmak falan istemiyorum diyenlerin sözel seçtiği,
rahat lise hayatı isteyenlerin bi bölümünün ve diline son derece güvenen insanların dil seçtiği bi olaydır.
ben ise o ilk grupta yer almaktayım. evet maalesef.
bir rönesans hayranı olarak kitabı severek okudumuştum. filme gelirsek, her ne kadar kitapsı olsa ve bazı yerlerinde direk okuma havasına bürünse de başarılıydı. lakin ilk çıktığı zamanlarda basın tarafından bolca eleştirildi. şöyle ki gazetelerde filmin galasında en düğüm sahnesinde, salonun kahkalara boğulduğu yazıyodu. külliyen yalandır çünkü başka salonda olmamış!
ayrıca her ne kadar basın bu kadar eleştirse de para düşkünü insanlar gayet iyi değerlendirdi filmi. heryerde da vinci mona lisa ile ilgili şeyler görür olduk. oyuncaklar, anahtarlıklar, puzzlelar, bi de en önemlisi kitaplar. direk raf açtıklarını bilirim. kitap yazan yazana film hakkında ya da da vinci hakkında. ve de öğrenilmiştir ki basın değil para kaynakları konuşuyor bu ülkede.
dan brown bu kitaptan zengin olmasa ondan bundan aldığı telif haklarıyla zengin olmuştur. varsın olsundur güzel yazmıştır kadroda güzel oynamıştır.
ilk filmi izlemememe rağmen, gayetinden kendini beğendiren bi filmdir. çok güldük ilk yarı bi an yanlış filme mi geldik diye düşündüm. yerinden sıçratan sahneleri de vardı neyse ki. 3. filmi dört gözle bekliyoruz efendim.