Bu aralar iyice moda haline gelen, internette 3-5 pr çalışması yapıp, müşteri çekmeye çalışan reklamcı tüccarların bir diğeri.
Bundan 2 sene önce Galatasaray Üniversitesi'ne giderken önünden gelip geçerdim, doğru dürüst müşterisi yoktu. Şimdi önünde kuyruk bitmiyor. Gerçi istanbul da ekmeğin arasına soğan koysan o da satar hale gelmiş.
Midyesini deneyelim dedik. Yağlı, lapa, ufacık ve pahalı. Kokoreç de vasat, o da şişirilmiş fiyatla satılıyor. Sonra bakıyorsun, kimine az pişiriyorlar kimine çok, elemanlar da biraz kamil, dolayısıyla sipariş sıraları birbirine karışıyor, devamlı müşterilerden durumu idare etmeleri bekleniyor. iyi de; instagrama tatlı dilli güler yüzlü videolar koyuyorsun, sattığın şeyin parasını fazla fazla almayı da biliyorsun, hizmette ve kalitede niye yan çiziyorsun?
Aslen mistik gerilim ve polisiye kurgusuna sahip olmasına rağmen, herkesin ilgisini çekebilecek pek çok unsuru içinde barındırdığına inandığım ve hikaye kurgusuna dahil olan her bir öğenin iyice araştırılarak özenle kaleme alındığı başarılı bir Call of Cthulhu romanı.
Umarım Can Toraman, kaliteli senaryolar üretebilme konusundaki altyapısını ve hayalgücünü edebiyata da yansıtmayi basarir.
Zorlu maç öncesi STSL Show'a özel açıklamalar yapan tecrübeli file bekçisi Oğuz Dağlaroğlu: "Daha önce Alex'in Türkiye'de attığı ilk golü ben yemiştim. Galatasaray maçında Drogba'dan gol yemeden maçı bitirmek istiyorum" dedi.
Geçmişi kimsenin umurunda değilken neden ortaya böyle bir laf atıp, durduk yere kendisini 'malak' durumuna soktuğuna bir türlü anlam veremediğim kaleci...
Lugano'nun sabote edemediği derbi. Dolayısıyla son yılların en centilmen Fenerbahçe-Galatasaray maçı. Ayrıca sonuç ve oynanan futbolda gayet net, gördüğünüz gibi.
Online'ında delay manyağı olunan oyun. Oyuncular yapmak istediğin hareketi birkaç saniye geriden takip ettiğinden; oynarken önce top sendeyken kendi oyuncularının gecikmeli hareketlerine uyum sağlamakla uğraştığın, ardından top rakipteyken, delay süresini de hesaba katarak topun gelecekte olabileceğini düşüdüğün yere oyuncunu yönlendirdiğin, bir süre sonra da bunun bir oyun olmaktan çok bir delay strategy game olduğunu düşünmeme sebep olan oyun. Pes 2012'nin sadece demosunu oynadım ve Pes 2011'e nazaran biraz daha başarılı buldum şahsen.
özellikle sözlük ortamlarında, can sıkıcı derecede çok sık kullanılan ve aslında tek başına kullanıldıklarında aynı anlama gelen "yine" ve "yeniden" laflarının neden yanyana kullanıldığını bir türlü anlayamadığım söz öbeği. Araya "yeni" lafının girmesi bu iki sözcük için neyi değiştiriyor bilemiyorum :-)
Gencoların (bkz: Young Boys) bileğinin hakkıyla, hatta bana kalırsa biraz da zorlanarak aldığı maçtır. Sonuçta ilk maçı bu adamların 5-0 alıp ikinci maç için sadece boğazı gezmeye gelmiş olmaları gerekirdi.
Fener yine kalitesiz yabancılarıyla çapsızlığını ortaya koydu.
Mynet'in haberine göre "Kolombiyalı yıldızın menajeri Ohne Berater ile dün telefonda görüşen Sportif Direktör Adnan Sezgin mutlu sona ulaştı." (bkz: http://spor.mynet.com/haber/pino-istanbulda/25648)
"Ohne Berater" özünde, "menajeri olmayan" demektir, herhangi bir menajerin ismi felan değil yani. Haberi yazarken Transfermarkt'tan bakmak kadar, bakılanın ne anlama geldiğini de bilmek gerek tabi :-)
Demin son kez oynayarak sonsuza kadar bırakma kararı aldığım oyun.
Bir oyun bu kadar mı yavaş, sıkıcı, bayık olur yahu. Kim bu oyunu hazırlayan adamları, gol atmayı bu denli zorlaştırırlarsa oyunun daha gerçekçi olacağına inandırmışsa artık. Rakip takımdan bir adam geçicem altı üstü, çektiğim eziyete bak. Cem Yılmaz'ın uzay mekiği kapısı tarif ederken dediği gibi "kalıcı değilim burada, geçip gidicem! Açıl lan!". Hakaten öyle, benim yapmak için iki pas önceden düşündüğüm harekete PC nasıl saniyesinde reaksiyon verip topu benden alır arkadaş. Bu mu gerçekçilik. Multiplayer oynarken de gene benzer sorunları var oyunun. Kenarlardan koşup orta-kafa-gol denemekten başka şans bırakmıyor bu oyun insana. Öyle de ne zevk alıcam oyundan.
Fifa 2009'dan kesinlikle daha iyi fakat nerde o eski PES'lerin kalitesi. Pes 2009 bana oyun oynarken nasıl eziyet çekilir onu öğretti vallaha.
Yükledik Pes 6'yı oynuyoruz, eğleniyoruz arkadaş. Misss. Oldies are goldies...
izmir'in süper ligdeki son takımı Göztepe'nin süper ligden düştüğü sezon ile akp nin iktidara geldiği sene 2002-2003. Ve o tarihten itibaren de hala bir izmir temsilcisi takım süper ligde yer alamadı. izmir ekiplerinin çok başarılı olduğunu savunmuyorum -ki süper ligde oynayabilmek için başarılı bir takım olmaya gerek olmadığını hepimiz bilioruz. fakat umuyorum ki birbirleriyle örtüşen bu seneler de yalnızca bir tesadüftür. Çünkü, ekonomik, siyasal ve toplumsal anlamda yıllardır çeşitli baskılar altında bulunan izmir'e bir de sportif anlamda ambargo uygulanıyorsa bu iş gerçekten de çok çirkin bir hal almış demektir.
Hadise'nin ekibindeki kot pantolonlu yeşil gömlekli abinin gösteride bulunma amacının ve öneminin ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Ne giysi, ne ses, ne dans, ne de tip olarak ekiple hiçbir alakası yoktu.
2002 ve 2003 yıllarında Yeni TV ve izmir TV'de akşamüstü geyik programları yapan, hem konuşmasıyla, hem de hareketleriyle son derece esprili olan şahsiyet. Hatırladığım kadarıyla rock müzikten çok iyi anlardı ve Hollanda'da yaşamışlığı vardı. Ayrıyeten Twilight isimli bir rock müzik grubu vardı ve Frp ile de ilgiliydi.
Aradan uzun yıllar geçti tabi eski eğlencesinden geriye ne kalmıştır bilmem ama eskiden onun programlarını izlemek gerçekten keyifliydi. Kendisi her ne kadar programının iddiasız olduğunu "sadece yapacak başka bir işiniz yoksa oturup izleyin" diyerek belirtse de, lokal yayın ile sınırlı kalmış programı bence Türk televizyonculuk tarihinin en başarılı yayınlarından biriydi. Hala ismini hatırladığımda geçmişe dair güzel bir anı zihnimde canlanıyorsa bunu da rahatlıkla söyleyebilirim sanırım.
Uzun lafın kısası, Cem Kayhan lise dönemimde vaktimin keyifli geçmesini sağlayan, saygı duyduğum değerli bir şahsiyettir.
iyilik kavramının, kişinin içindeki iyiliğin, doğru ile yanlış arasındaki ince çizginin oldukça başarılı bir şekilde yansıtıldığı film. Benicio del Toro, Naomi Watts ve Sean Penn üst düzey performanslarıyla; çekilmesi, anlaşılması ve anlam kazandırılması sanatsal anlamda oldukça zor olan bu yapıta büyük katkıda bulunmuşlar.
Film hakkında tek nötr eleştirim, hikayenin çok fazla parçaya bölünmüş olması. Bu parçaların filmin içine karışık sıralarla dağıtılmış olması filmin gizeminin son sahnelere kadar taşınmasını sağlıyor evet hatta bu özelliğiyle film bana, yönetmenin senaryo arkaplanında kendi yeteneğini de ciddi bir şekilde hissettrmesini sağladı. Ama filmin çok fazla parçaya bölünmüş olması hem filmin akıcı havasını bozuyor hem de oyunculara kendi yeteneklerini uzun uzun sergileme imkanı tanımıyor. Film daha az parçalara ayrılsaydı veya oyuncular daha uzun süre aynı sahnelerde oyunculuklarını sergileselerdi film çok çok daha iyi olabilirdi diye düşünüyorum.
Yine de her halükarda başarılı bir film 21 Gram. Birkaç kez izlenildiği takdirde hem temel kurgu, hem de bazı ince detaylar daha iyi anlaşılabilir.
Yanılmıyorsam faal olarak 3. yılının içersinde olan D&D ağırlıklı frp sitesi.
Özellikle Dungeons and Dragons konusunda sayıları az da olsa, ülke standartlarının çok çok üzerinde frpcilerin yer aldığı, yeni çıkan D&D kitaplarını güncel olarak inceleyen, oynayan ve paylaşan kullanıcılarıyla değerli bir frp sitesi.
Frpsel oyun sistemlerini beğenmeyip mızmızlanan insanlardan farklı olmaları bu siteyi sıkça takip etmemi sağlıyor. Olan sistemi bir çırpıda beğenmeyip bir kenara atan insanlardan farklı olarak, bu sitedeki katılımcıar ellerindeki oyunu geliştirmeye çalışıyorlar ve bu oyunlar için bilen-bilmeyen herkese yarayacak materyaller üretiyorlar.
Yer yer ürpererek, titreyerek, dişlerimi birbirine kenetleyerek izlediğim muhteşem başyapıt. Schindler'in ayrılış sahnesinde gözlerimde birer damla yaş dökülmesine sebep olan vurucu eser.
Filmin efsanevi kesitlerinden biride aşağıda spoiler olarak yer almaktadır.
--spoiler--
Stern: Silahlanma kurulundan çok ciddi bir şikayet aldık.
Top mermileri, tank mermileri, roket kasaları! Anlaşılan, hepsi de kalite kontroldan sınıfta kalmış!
Schindler: Bu beklenmeyen bir şey değil ki! Başlangıçta olur, ürettiğimiz tencere tava değil ki! Hata kabul etmeyen bir iş bu. Ben onlara bir mektup yazarım.
Stern: Ödemeleri askıya aldılar.
Schindler: Kim olsa aynı şeyi yapardı. Dert değil! Bugünlerde öderler nasıl olsa.
Stern: Makinelerin ayarını bozduğunuza dair söylentiler dolaşıyor ortalıkta. Fabrikayı kapatıp bizi Auschwitz'e postalayabilirler.
Schindler: Bir araştırma yapar nereden top mermisi bulabileceğimizi öğrenirim. Kendi üretimimizmiş gibi göndeririz. Ha burada imal edilmiş, ha başka yerde. ben bir fark göremiyorum.
Stern: Fark görmüyor musunuz? Ben görüyorum ama! Bir ton para kaybedeceksiniz. Daha az üreteceğiz.
Schindler: Bak Stern, eğer bu fabrika gerçekten ateşlenebilecek bir mermi üretirse esas buna üzülürüm.
--spoiler--
Kesinlikle şanslarını yurtdışında zorlamaları gerektiğini düşündüğüm grup. Güzel bir laf vardır: "Boğulacaksan, büyük denizde boğulacaksın." işte aynen ondan...
Son dönemlerde farklı şehirlerde pek çok rock müzik festivaline iştirak etmeye başlayan, birkaç yıldır tamamlamayı düşündükleri albüm hazırlıklarının son çeyreğini dönmeyi başaran ekip. Eserlerinde az olsun ama kaliteli olsun prensibi edinmelerinden ötürü, çalışmaları yıllardır dinlenilmekte ve takdir toplamaktadır.
Grup üyeleri de son derece samimi, espritüel ve kafa dengi insanlardır. Kendileriyle tanışmaktan çekinilmemelidir.
Birde bu grupta yer alan bazı arkadaşların kısa donla gezdikleri günleri de bilirim ama o kısıma hiç girmeyelim :D .
G.I. Jane, An Officer and a Gentleman ve Saving Private Ryan'in ucunu de animsatan -belki de G.I. Jane ve Saving Private Ryan'a ilham kaynagi olmus-, cekildigi doneme nazaran gunumuz savas-psikoloji filmlerine bile tas cikaracak kaliteli yapit.
Ayni zamanda filmde, askerlerin diyaloglari gercekten mukemmel olmus. Kisilerin birbirlerine olan hitap sekilleri ve savas icersinde yasam mucadelesi verdikleri her anda nasil bir psikolojiye sahip olabilecekleri cok iyi analiz edilmis. Gayet basarili olmus.
--spoiler--
Kaskinda "born to kill" yazan palyaco lakapli lawrence, gogsunde de bir baris rozeti tasiyor. Palyaco'ya bu tezatin nereden ileri geldigi soruldugunda; bunun kendi kisiligindeki ikilemden kaynaklandigini soyluyor. Ve dikkat edilecek olursa filmin sonunda da; kendilerine pusu kuran sniper'in olmemesi icin yarali bedeninin catisma yerinde birakilmamasini istiyor. Silah arkadaslari buna karsi cikinca ise sniper'i oldurmeyi tercih ediyor. Filmin sonundaki bu sahnede de yonetmen, izleyiciye; palyaconun ruh halindeki ikileme dair ince bir ipucu veriyor ki kendi adima, bunu kafamda canlandirmaktan bile inanilmaz bir haz aldigimi soyleyebilirim.
--spoiler--
Kanımca kötü değil fakat light bir senaryoya sahip olan, iki büyük ustanın da rollerinin hakkını rahatlıkla verebildiği -hatta bu rollerin onlar için çocuk oyuncağı olduğunu, jest ve mimiklerle hissettiren- başarılı bir polisiye film. Belki The Departed kadar ağdalı bir senaryosu yok ama, Hollywood'un 3. sınıf aksiyon filmlerinden sayılamayacak derecede kaliteli sahnelere-rollere sahip olan film.
Film son yarım saate kadar ser verip sır vermiyor fakat son çeyrek gerçekten başarılı olmuş.
Filmin türkçesini aşırı derecede garipsedim. Orijinal Cinayetler nedir yahu? "Dürüst Katil" belki de senaryoyla daha uyumlu bir çeviri olurdu.
Uludağ Üniversitesi Bilim Kurgu ve Fantezi Topluluğu'nun 26-27 Nisan tarihlerinde gerçekleştireceği rol yapma oyunları şenliği.
Masaüstü rol yapma oyunları, canlandırmalı rol yapma oyunları (*), * turnuvaları, *, MageDuel gibi oyunlarla, yanı sıra ödüllü bilgi yarışmalarıyla şenlendirilecek olan UluCon, Görükle Kampüsü öğrenci yemekhanesinde gerçekleştirilecektir ve katılım ücretsizdir.
Tarih: 26-27 Nisan 2008
Yer: Uludağ Üniversitesi, Görükle Kampüsü Yemekhanesi / Bursa
Saat: 10:00-18:00
Web sitesi: http://bkft.uludag.edu.tr
iletişim: bkft@uludag.edu.tr
Organizasyon hakkında detaylı bilgilendirmeyi ilerleyen günlerde web sitemizden öğrenebilirsiniz.
GM başvurusunda bulunmak isteyen arkadaşlar aşağıdaki adresten başvurularını yapabilirler.
