kar yağışını, zemini, stadı bir kenara bırakacak olursak; Galatasaray'ın ısrarla soldan gitmeye çalıştığı oysa sağdan giderek sonuç alabileceği maç.
Kaybedilmiş birşey yok. Oyun hala ortada. Atacağımız bir gol zemine rağmen başka goller atmamızın önünü açabilir. Ne yazık ki aynı durum Juventus için de geçerli. kontrollü oynamaya devam. ilerleyen süreçte burak yerine Umut'un dahil olması daha faydalı olabilir.
ateşlenip okulu asmak için tebeşir tozu yutmak neyse baş ağrısına tutulmak için mabel matiz dinlemek odur. Jim Carry'nin boynunu titreterek söylediği şarkıyı tercih ederim. bkz : popüler olanın şerrinden Allah'a sığınırım.
üsküdar'ın tepelerine yürüyen merdivenler yapacağız!(2004 yerel seçimleri, MHP)
o merdivenlerden inen teyzeleri gördüğümde hep derdim ki "eğer ocakta unutulan yemek varsa yapılacak ilk şey itfaiyeyi aramak olmalı".
(bkz : https://galeri.uludagsozluk.com/r/464017/+)
bu haseple gerçekçi değil ama sevimli bir vaat olarak görünmüştü bana.
bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, herseyin var. binlerce kişi calışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? ama nasıl yakışmasın! sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum. hıh, sen, büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi saim bey! sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm! ben, yaşar usta! sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimizr parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık aileme! dokunma çocuklarıma! dokunma oğluma! dokunma gelinime! eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!
galatasaray-real madrid maçının ilk yarısındaki berbat anlatım performansı, inançsızlığı, real madrid oyuncularını tek tek söylerken bizimkileri bir söyleyip bir atlaması beni çileden çıkardı. ben kafamda sabri ugan anlatımıyla izledim maçı.
Türk halkı olarak Bosna Hersek'i desteklemekle yetineceğimiz dünya kupası olacaktır. Burada yetinmekten kastım Bosna Hersek'i küçümsemek değildir. Keşke biz de orada olabilseydik.
Benim için hep şu kareyle anılacak maçtır : https://galeri.uludagsozluk.com/r/808717/+
Zira hepimiz maç sonunda bu hale getirilmiştik benim sevgili takımım tarafından.
Gelecekte "hey gidi günler" olacak günler için...
sakin sakin izlediğim maçtır. sadece o ilk golü beklemekteyim. sonrası bardaktan boşanırcasına gelecektir. Drogba'ya pres yapan arkadaş yavaş yavaş kaçırmaya başlıyor. hadi aslanlar.
Bu hakemlerle,
bu Burak Yılmaz'la(ulan git golünü at atabiliyorsan karşı karşıyada niye her serbest vuruşa atlıyorsun 5 maçtır),
Bu Fatih Hoca'yla (gaz var sabit taktik yok),
kazansak bile ıkına ıkına kazanacağımız maçtır.
edit : Hakem başına karpuz düşsün...Adana!..
Skor 0-1 ama televizyon ikide bir titriyor 0-3 görünüyor.
Ebue'yi forvette denesek ya Fatih Hocam. Umut dışarı. 35lik defansımız Cris oyuna girsin.
4 yıl evvel yaptığımız şeydi Fatih'te düğün alışverişi. Nişan alışverişinden dilimiz yandığı için düğün alışverişine aileler olmadan gitmek için nice dil dökmüştük. Hey gidi hey. Fatih'te Fevzipaşa caddesinde iki saatte bitirmiş (aileler olsa en az 3 gün) üstüne bir de yemek yemiştik. Her türden ve kültürden insanla da karşılaşmıştık. Laf atan da olmamaıştı, düdükleyen de.