ayar verme seviyeleri " kaşık, kızlara aşık" tarzında olan insanlardan ayar yiyen yazar.
kürdistan farsça kürtlerin yaşadığı yer anlamına gelir. bunu en basit şekilde anlatıyorum size, hala " kürdistan' ı nah alırsınız" diyorsunuz. sonra " ayar yiyor eheh". ne ayarı yahu? söylüyorum işte.
ben sustukça komiklik yapan bikaç arkadaşın uzattığı.
bana canım dedi, ben de aa sapık dedim kendisine. çok komik değil mi? madem o kadar komik cevap versin. sadece cevap istiyorum. komiklik yapmanın anlamı yok, sadece dün söylediklerime cevap versin. ama çarptırmasın konuyu, sadece cevap istiyorum.
kendimi bi b.k sanmıyorum. bi b.k olmayanlardan öğrenecek değilim hiçbir şeyi.
köylerinde pkk ve tikko ile iç içe yaşarsınız. gece onların konuşmalarına, seslerine tanık olursunuz. " kivrem, heval..." hitapları bozar sessizliği. her taraf sudur dersim' de. arabanızla giderken jandarma çevirmezse pkk çevirir. o da çevirmezse tikko çevirir. öyle ilginç bir şehirdir, şehrimdir.
uludağ sözlük' teki seviyesizleri gözler önüne sermiş hadise.
uğraşmak istesem direkt suç duyurusunda bulunurdum da bu siteyi kapattırırdım. sırf siz at koşturmayın diye.
beğenin ya da beğenmeyin bu kadın bir milletvekilidir. yazdıklarınız götünüze girebilir her an.
çok yanlış bir harekettir. yapanların görevlerinden uzaklaştırılmaları gerekir. hatta adalet bakanının istifa etmesi lazım. senin milletvekiline senin polislerin gaz bombası atıyorlar. dahası var mı?
" benim milletvekilime siyaset yaptırmıyorsanız insanlarım dağa çıkmakla haklıdır" dese bazıları verecek cevabınız olmayacak.
edit: aynı polisler akp' ye yapılan protestoda çocuklara silah doğrultmuşlardır. yazık.
ağaç kesiminin bile tikko gerillaları tarafından organize edildiği bölge. tikko' lular ağaç kesilecek yerleri belirler, köylüler oradan keser, öteye geçemez.
2 Kasımda, Ankara sokaklarında gencinden yaşlısına binlerce kişi, AKP hükümetinden hesap sormak için bir araya gelecek. Üniversiteliler, liseliler, yoksullar, çalışanlar ülkenin dört bir yanından gelerek Ankara'da buluşacak. iki seçeneğimiz var: "ya ülkemizi, üniversitelerimizi AKP'ye bırakmayacağız ve en önde yürüyeceğiz ya da AKP'ye karşı bir raund daha kaybedeceğiz."
Neden 2 Kasım'da Ankara
Çünkü beklemek için zamanımız yok. Daha fazla yoksulluğa, yolsuzluğa, gericiliğe tahammül edemeyiz. Farkındayız! AKP'ye tahammül etmekle geçirdiğimiz her saat diliminde birilerinin daha hastane kapılarında hayatı kararıyor, bir ailenin daha yoksulluktan direnci kırılıyor, bir çocuğun daha olan biteni anlayamadan geleceği yok ediliyor. Şimdi de üniversiteyi karartmak için durmak yok yola devam diyen AKP'ye seyirci kalamayız.
2 Kasım'ı ne her şeyin çözüleceği ne de her şeyin biteceği bir tarih olarak değil, aşılması gereken önemli bir basamak olarak görüyoruz. AKP'ye karşı toplumun her kesimden tepkilerin yükseldiği bir dönemden geçiyoruz. Tayyip'in huzurunu bozmak için, AKP'yi alt etmek için tepkilerimizi daha da fazla büyütmeye, birleştirmeye ihtiyacımız var. Her yerden binlerce insanın hep birlikte AKP'nin karşısına dikilmesiyle başarabiliriz ancak. Daha güçlü bir muhalefet kurabilmek için bir yandan iktidara uyarı, bir yandan da tüm topluma moral olacak bir mesaj vermeliyiz.
Ne yapabiliriz?
Özellikle geçen seneden itibaren AKP karşısında en hareketli muhalefeti yaratanlar arasında olan üniversiteliler gericilik ve piyasacılık saldırılarına karşı önemli sınavlar vermişti. Bugün, Öğrenci Kolektifleri AKP karşısında nasıl mücadele edileceğine dair iyi bir pratik ve ideolojik deneyime sahip. Sene açılışında da en hareketli yerlerin üniversiteler oluşu bunu gösteriyor. Bu durumu bir avantaja dönüştürmeliyiz. Hızımızı kesmeden devam etmeli ve bu muhalefet bileşenini genişletmeliyiz.
Toplumsal muhalefetin sonbahara çıkarttığı programın hedefinde de AKP var. DiSK eylül ayı başında yaptığı çağrıyla " AKP Elini Emeğimden Ekmeğimden Çek" dedi. KESK " masa başında dilenerek değil, sokakta direnerek kazanacağız" diyerek döneme AKP'nin önerdiği maaş zamlarını protestolarla başladı. Halkevleri " AKlamıyoruz, Haklıyoruz" diyerek 2 Kasım'da Ankara merkezli bir eylem çağrısı yaptı. Bayramla birlikte yürürlüğe konulan SSGSS'ye karşı toplumsal muhalefet yeniden sokaklara çıkmaya başladı bile. AKP'den hesabı hep birlikte kesmek için ilk kıpırtılar kendini gösteriyor.
2 Kasım işte bu dinamiği daha da artıracak tüm Türkiye'de katılımlın olacağı bir miting olacak. Bu mitingin öncesi ve sonrası için iyi hazırlanmalıyız. Her üniversitede miting öncesinde 2 Kasım'da ne olacağını herkes öğrenebilmeli. Eylemler, forumlar, etkinlikler, kampanyalar, tiyatrolar, gösterimler vb. birçok araçla AKP'yi teşhir edebilir ve mücadele etmeye çağırabiliriz.
Sonrasını biz değil, AKP düşünecek! Ne üniversitelerimizi ne de ülkemizi kendi özel mülküymüş gibi gören AKP bunu yapabilmenin kolay olmadığını görecek. Deniz Feneri, Şaban Dişli, Başbakan, Cumhurbaşkanı AKP'nin olabilir ama bu memleket bizimdir. Rektörler, YÖK başkanı, gericilik AKP'nin olabilir ancak üniversiteler bizimdir!
Ne gericilere ne piyasacılara, ne de Amerikancılara bırakmayız.
sizin anlayamayacağınızı düşünmediğinden, olayı pkk ya çekeceğinizi tahmin edemediği için aptal bir yazardır ayrıca.
bilgisayarındaki resimleri düzenli olarak sözlüğe koyar, hoşuna gider foto koyma işi. o resmi görünce puşi başlığı geldi aklına. bu kadar basit. bi de açıklama yapıyoruz ya. ilginç.