madem ki bölge halkı yörenin doğal kaynaklarını vampir gibi sonuna kadar sömürme hakkına sahip mesela; istanbuldan ankaradan ve birçok batı şehrinden toplanan vergilerden yatırım istemeyeceksin.Mesela; batıdan öğretmen istemeyeceksin, batıdan doktor istemeyeceksin, batıdan yollanan ambulansları istemeyeceksin ( zaten yakıyorlar medeniyet düşmanı sığırlar ). Eğer bunlara talip oluyorsan, kullandığın elektriğin parasını, yaktığın mazotun parasını paşa paşa ödeyeceksin. Ödemek istemiyor musun? O zaman " kış şartları çok zor, dövletimiz iş mokinasi yollasin loo" diye ağlamayacaksın. "Doğal kaynaksa babanın malı mı pezevenk? " derler adama. Bu topraklardaki tüm doğal kaynaklar bütün vatandaşlarındır. izmir' deki doğal kaynak ayrıca ağrılınındır da, edirne' deki doğal kaynak hakkarilinindir de. Dersen ki güzel kardeşim " niye elektriğe suya bu kadar para ödüyoruz, bizi sömürüyorlar " ona eyvallah. Beraber arayalım hakkımızı. Ama birileri hukuki yükümlülüğünü yerine getirirken sen şark kurnazlığı yapıyorsan onu da ömpöryölözm rererö diye yutturamazsın.
yazıyı irdeleyince " aslında haklı " dediğim yazar bozuntusu.
bu herifi zerre sevmem. ama bence yazı baştan aşağı doğru. he şöyle bir şey var. bu şişmanın baktığı pencereden elbette bakmıyorum olaya. cumhuriyet yıllarına dair keşke dediğim olaylardan biridir. temizlik operasyonu yarım bırakılmış.
gelelim bunun örümcek ağıyla kaplanmış beynine. bu yazıyı ben kaleme alsam samimi olurdum. çünkü akp politika değiştirdikçe ben de çark değiştirmiyorum. ama bunlar daha dün " iyi niyetli kürt kardeşlerimizi tenzih ediyoruz, biz türküyle kürdüyle lazıyla büyük bir milletiz " diye barış, kardeşlik, pıtırcık takılıyorlardı. cumhuriyet yıllarında imha edilen teröristlere iade-i itibar falan yapıyorlardı. ama gel gelelim bugün şartlar değişti ve adamlar 90' lardaki operasyon zihniyetinden daha fazla operasyoncu oldu.
son olarak sadece ve sadece yazıdaki yazılanları okuduğum vakit " doğru " dediğim, ancak yazanın engin ardıç olduğunu hesaba kattığımda küfrettiğim bir yazı.
' Düşmanlarınızı sevin; çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söylerler. ' diye ne güzel söylemiş Benjamin Franklin.
'kör cahil türkçü safsatasıdır. sormak lazım neyle övünebiliyorsunuz ? yapılan katliamlarla, vahşetlerle, soykırımlarla mı övünüyorsunuz? ... savaş suçu işlemiş bir ülke olmakla mı övünüyorsunuz? ' kısımları hariç maalesef ki bir türkçü olarak yazdıklarına katılıyorum.
çünkü aynı eleştirileri bir özeleştiri olarak ben de yapıyorum. ama bu kadar insanın övün dediği şeyler elbette bunlar değil. türk milletini bu hale getiren başta yöneticiler olmak üzere ardından bataklığa gidişe ses çkartmayan, adeta milli hissiyatları uyuşmuş halk utanmalı.
yineliyorum, övün derken bunları kastetmiyoruz. nelerle övündüğümüzü merak edenler azıcık tarih kitapları okuyabilirler.
doğru şeklinin ' alalım canlarını kurtaralım türkiye'yi ' olması gereken beyanat. canları alınması gereken kişilerin medyanın terörist diye pompaladıkları kişilerden ibaret olmadığını anlamışsınızdır umarım.
sekülerizm aşığı olarak sadece üniversite ile sınırlandırmadığım önerme. ayrıca sünni diniyle ( hemen coşma yobaz kardeşim. biz de biliyoruz sünniliğin mezhep olduğunu. otur, kurandaki dinle sünni mezhebinin anlattığı dinin arasındaki farkları düşün ) de çelişen olaydır. ayrıca bu giyiniş tarzındaki kadınların savunmalarını yaptıkları son cümle nedense hep ' snane .s.s bu allahla benim aramda. ben bu kadarını yapabiliyorum. ' minvalinde laiklik kokan cümlelerle bitiyor. ne güzel tesadüf.
' ne farkeder ki ' dedirten durum. türkiye'de pkk/ydgh, iran'da pjak, ırak'ta peşmerge, suriye'de ypg oluyor adları. ben bu olaya şöyle bakıyorum: bir ülkenin ordusunun farklı kuvvetleri ve bu kuvvetler arasında ihtiyaç halinde kuvvet kaydırması oluyor. o yüzden hepsi benim için üç harfli. harflerin ne olduğunun önemi yok.
ilk entryimde banlanmamla birlikte karşılaşmış olduğum gerçek. 5 sene bir hesabı onay sürecinde tutmanın ardından bölücü terör örgütünün meclisteki uzantısına yaptığım siyasi eleştirinin ardından hesabım anında uçuruldu. üstelik föşiklik bile yapmamıştım.
keşke her yerde yapılsa dediğim olay. olayı salt şekilde ele alırsak; evet, çok mantıksız gözüküyor. ancak şu an ülke bir savaşın içinde ve olağanüstü hal durumundadır. savaşlarda mantık aramak asıl mantıksızlıktır. bahse konu olan şahsın sosyal medya hesabında paylaştığı fotoğrafından terör örgütü sempatizanı olduğu aşikardır. bu yüzden savaşlarda düşmanını sadece cephede yıldırmak yetmez, psikolojik olarak da yıldırmak gereklidir. bu yapılan da buna örnektir.
türkiye cumhuriyeti devleti sınırları içinde olduğu "iddia" edildiği şehir. ancak türkiye'de bu isimde değil şehir; ilçe, kasaba, mahalle, semt bile yoktur. ayrıca bu iddiada bulunan kişilerin büyük çoğunluğu belli ırka mensup kişiler ve diğer hatrı sayılır çoğunluktaki kısmı da solculuk adı altında bölücülük faaliyeti yürüten kişilerdir.
dinin iddia edildiğinin aksine mantık, akıl ve bilim çerçevesinde değil de insanın doğduğu ortamın dayatması ile edinilmesinin sonucudur. dinci bir ailenin çocuklarına koyacağı isimler üç aşağı beş yukarı bellidir. ya peygamberlerden ya sahabelerden ya evliyalardan ya da kuranda geçen bir takım isimlerden esinlenirler. doğan çocuk da böyle bir ortamda yüksek olasılıkla dinci olacaktır. akletme, düşünme ile değil de; çevresinin küçüklüğünden itibaren dayatmaları sonucu din dünyası şekillenecektir. istisnalar da yazar kişisinin bahsettiği genel dışındaki küçük bir kesimi oluşturacaktır.
24 oğuz boyundan biri. oğuz kaan'ın ilk eşi yersel'den ( üçok'lar ) olan oğlu gök han'dan gelen türk boyu. günümüzde başta karadeniz olmak üzere güney marmara, iç anadolu'nun kuzeyi gibi geniş coğrafyaya yayılmışlardır. hele karadenizde elinizi sallasanız çepniliye çarpabilir. ayrıca anadolu'nun türkleşmesinde ve milli mücadele yıllarında önemli görevler almışlardır (bkz: Topal Osman Ağa). mert, cesur, atılgan olma boyun belirgin özellikleridir. dağ köylüsü olarak da bilinirler.
ve şahsımın sözlük niki ve hem anadan hem babadan mensup olduğum türk boyudur.
bunu diyen conconlar, arka tarafta ne şartlarda hazırlandığı belli olmayan hamburgerleri avm'lerin muhtelif yerlerinde mayonezini ketçapını akıta akıta yemekteler, höpürdete höpürdete kolalarını içmektedirler. ayrıca lüks kafelerde kahvelerin yanında verilen cafcaflı şekerlemeleri ve çikolataları yine aynı görgüsüzlükte o mikrop yuvası parmaklarıyla ağızlarına götürmektedirler.